Demirtaş'tan sert Diyanet çıkışı!
Abone olHDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Elazığ'da partisinin verdiği yemekte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı ve AK Parti'yi sert bir dille eleştirdi...
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Bu dinin
önderleri başta Hazreti Peygamber olmak üzere, bizlere, zenginliği,
lüksü, israfı öğretmediler. Bize diyorlar ki Hazreti Peygamber'in
yolundan gidiyoruz. Allah yalancının belasını versin mi? Hz.
Peygamber, 1500 odalı lüks sarayda mı yaşadı. Hani onun yolunda
gidiyordunuz" dedi.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Elazığ'da partisinin düzenlediği yemeğe katıldı. Partililer tarafından yoğun ilgiyle karşılanan Demirtaş, 7 Haziran'da yapılacak genel seçimlerin sadece yeni dönem milletvekillerinin seçileceği bir seçim olmadığını belirterek, "Türkiye'nin önünde iki yol var. Birinci yol şu anda AKP'nin temsil ettiği, AKP'nin şahsında tek adamlığa diktatörlüğe doğru giden, ülkedeki hiçbir farklığı kabul etmeyen ve Ortadoğu'da da IŞİD, El Kaide benzerinde temsiliyetini bulan zihniyet bu seçimde bir seçenek olarak halkın önünde duruyor. Diğer seçenek ise demokrasi ve özgürlükler konusunda ülkenin bütün farklıklarını zenginlik olarak kabul eden yeni bir anayasada barış etrafında buluşturabilecek ve en önemlisi yoksuldan, işsizden, çalışandan, çiftçiden yana bir çizgi olacak. Bu çizgi ile HDP en güçlü şekilde temsil ediyor olacak" dedi.
İNANÇ İŞLERİ BAŞKANLIĞI KURACAĞIZ
Demirtaş, Diyanet İşleri Başkanlığı'nı kaldıracaklarını belirterek,
"Sadece bu 12-13 yılda kazandıkları para Türkiye'nin
bütçesinden fazladır. Parayı koyacak saklayacak yer yok. Sadece
karalamak için söylemiyorum, sizler de izliyorsunuz. Bunlar
çıkarlar kameraların karşısına iki inşallah, bir maşallah, bir
bismillah hadi bir daha oy verin derler. Şunu unutmayın, biz
anamızdan, babamızdan her şeyden önce şunu öğrendik, bizim komşumuz
açsa bizde aç olacağız dinimiz bize bunu öğretti. Bu nedenle
diyorum ki, bakın dini imanı en çok kullananlar kim biliyor
musunuz? Diyanet işleri. O nedenle diyorum ki bu beladır
bela. Din hizmeti vermiyorlar. Din hizmeti keşke verseler. Biz ne
yapacağız? Biz diyoruz ki, Diyanet bir israf mekanizmasıdır. Onu
kaldıracağız, İnanç İşleri Başkanlığı kuracağız.
Çocuklarımıza din eğitimi mi vermek istiyoruz, en iyisini
vereceğiz. Okullarda din eğitimi almak isteyen var, aramızda Alevi
var, Sünni var.
Bu ülkenin Hıristiyan, Musevi vatandaşları var, Süryani, Ezidi var.
Herkese biz zorla kendi inancımızı dayatamayız. Ben size soruyorum,
sizin çocuğunuza okulda zorla, zorunlu din dersi ile Hıristiyanlığı
öğretseler ne yaparsın? Ne hissedersin? Bir Hırıstiyan'ın çocuğuna
da biz zorla Müslümanlığı dayatamayız. Bu dinimize de aykırıdır. O
yüzden diyoruz ki din dersini zorunlu olmaktan çıkarıp seçmeli
yapacağız. İsteyen devletin okulunda hangi dini öğrenmek istiyorsa
biz onun eğitimini verelim. Zorunlu din dersi olmazsa zannediyorlar
ki hepimiz imansız kalırız. Hazreti Muhammed zamanında zorunlu din
dersimi mi vardı" ifadelerini kullandı.
ALLAH YALANCININ BELASINI VERSİN Mİ?
Selahattin Demirtaş, Cumhurbaşkanı Sarayı'na da eleştirilerde
bulunarak şöyle devam etti: "Bu dinin önderleri başta Hazreti
Peygamber olmak üzere, bizlere, zenginliği, lüksü, israfı
öğretmediler. Hazreti Muhammed geriye servet olarak Allah'ın
emirlerinden ve kendi yaşam tarzından başka bir şey bırakmadı.
Bunun dışında mirası var mı? Yok.
Bize diyorlar ki Hazreti Peygamber'in yolundan gidiyoruz.
Allah yalancının belasını versin mi? Hz. Peygamber, 1500 odalı lüks
sarayda mı yaşadı. Hani onun yolunda gidiyordunuz. Diyanet İşleri
Başkanı topluma önder olmalı. Sen nasıl bu milletin parasıyla bir
milyonluk araba alıp makam aracı yaparsın. Kendine birde
küçük saray yaptırmış Ankara'da Diyanet İşleri Başkanı. Bakın ben
kaldırılacak dediğimde kıyameti koparanlar, bunu bilin
kaldıracağız. Lüks, israf içersinde bu halkın paralarını çar çur
edenler, bizim başımıza Allah'ın adını kitabını konuşanlardan
bahsediyorum, bunların propagandalarına kanmayın. Yaptırdığı
sarayın mermerlerini yurt dışından getiriyor, Türkiye'de bulamıyor.
Yaptırdığı sarayın bardaklarını altın kaplama yaptırıyor. Bir
tanesi bin TL, asgari ücret 900 küsür ama bir bardak bin TL. Bakın
bu şaka değil, Müslüman böyle yaşayamaz, bırakın Müslümanlığı halk
bu kadar yoksulken insan böyle yaşayamaz. Ve bu gücü bu halktan
aldılar halktan aldıkları oyla bu güce eriştiler. Bunun hesabını da
halkın sormazı lazım."
SANA KISMET OLURDA CEZAEVİNDE ANA DİLİNDE
KONUŞURSUN
HDP lideri Demirtaş, hükümetin kara propagandalarına halkın
kanmamasını isteyerek, hükümetin çevrelerinde işadamları,
müteahhitler grubun devleti haline geldiklerin ileri sürdü.
Demirtaş, "Öylesine para kazanıyorlar ki, öylesine bizim aklımız
hayalimiz almaz kazandıkları paralara. Ve buna kimse dokunmasın
diye her türlü çılgınlığı yaparlar.
Sırf bu ellerindeki güç kaymasın diye. Bunlar iktidara
geldiklerinde kafalarında ne vardıysa bilmiyorum, ama o günle bu
gün arasında çok fark var. 2002'de iktidara geldiklerinde bu halkın
bütün sorunlarının çözümüne söz verdiler. Yolsuzluğu, hırsızlığı
bitireceğiz dediler, Kürt'ün sorununu çözeceğiz dediler, geldiğimiz
noktaya bakın. Kürt sorunu yoktur diyor. 13 yıl sonra geldiği nokta
budur. Daha ne yapalım size diyor, olağanüstü hali kaldırdık diyor.
Cezaevinde zaten ana dilinde konuşabiliyorsun diyor. Birde seçmeli
derse var okulda Kürtçe daha ne istiyorsun diyor. Senin daha neyin
yok diyor.
Bakın bir Kürt için bundan daha büyük hakaret olmaz, Biz sana
verdik diyor. Sen kimsin bize veriyorsun, sen kim oluyorsun da bize
sadaka vermiş gibi, size verdim daha ne istiyorsunuz diyorsun.
Onurlu olan insan bu laftan dolayı bu hakareti kabul etmez. Çünkü
bizim anadilimiz onun verebileceği bir şey değil. Allah'ımız bizi
nasıl yaratmışsa o öyledir. Doğduğumuzda o bizim hakkımızdır.
Cezaevinde bile diyor Kürtçe konuşmayı serbest yaptık, inşallah
sana da kısmet olur orada anadilinde konuşursun" dedi.
KAFASINI KALDIRANA DİNLE VURUYORLAR
Demirtaş, halkı din eliyle susturduklarını ifade ederek,
konuşmasını şöyle sürdürdü: "Peki, bunları nasıl başarıyorlar, halk
niye isyan etmiyor. Halk bu kadar zulme rağmen niye isyan etmiyor,
kimin eliyle bunu yapıyorlar. Diyanet eliyle yapıyorlar. İşte o
susturma işini de diyanet eliyle yapıyorlar. O nedenle diyorum ki,
din bunların elinde rehine olmuş rehine. Dini sopa olarak almışlar
kafasını kaldırana dinle vuruyorlar. Açlığa isyan edene dinle
vuruyorlar, işsizliğe isyan edene, kullandıkları sopa Allah'ın bize
gönderdiği din değil yanlış anlamayın devletin hükümetin dinidir.
İslamiyet değil alakası yok. Ben bu nedenle diyanet kalkarsa din
özgür olacak diyorum. Dini Seydalardan öğrenin, dini Melelerden
öğrenin, gidip camiden öğrenin, ananızdan, babanızdan öğrenin.
Diyanet olmasa dinsiz mi kalacağız? Hangi dinde ibadet yapacağına
ilahiyat karar veriyor. Kürtçe, Zazaca hutbe verdiklerinde diyanet
isterse soruşturma açtırır, niye? Türkçe konuşmadın böyle bir din
olur mu? İslamiyet böyle bir din mi? Var mı İslamiyet'te sen Zazaca
konuşamasın diye var mı tek kelime. Türkçe bilmeyen insanlar ne
yapacak nasıl ibadet edecek. Sen hadi diyemiyorsan hadi yasaksa
Allah'a nasıl sesleneceksin, yasaklıyor onu işte. Buna nasıl devlet
karar veriyor. Allah'a hangi dilde yalvaracağımıza diyanet karar
veremez, devlet karar vermez. Allah bizi hangi dilde yaratmışsa
merak etmesin diyanet Allah anlıyor bizi zaten. Allah Kürtçe de
biliyor, Zazaca da, Arapça da, Lazca da biliyor. Merak etmeyin o
yaratmış o ey Diyanet İşleri Başkanı sen Kürtçe bilmiyor, anlamıyor
olabilirsin Allah büyüktür o biliyor merak etmeyin. Başbakan çıkmış
HDP dine karşı, bak HDP dini kaldırmaya çalışıyor sığınabildiği
budur işte, Allah yalancıyı sevmez.
Sayın başbakan sevmez, yalan söyleme aman aman ne yaparsan yap
yalan söyleme. Çık halkın karşına gerçekleri anlat. Ayrıca sen
yalan söylemeyi beceremiyorsun, sanın ustan iyi biliyordu sen
bilmiyorsun. Gerçekten beceremiyor yalan söylemeyi, yalan
söyleyince hemen belli oluyor. Bak o onun ustası maharetliydi 10
tane yalan söylüyordu bana mısın demiyordu. Ama bu
başaramıyor."