Demirtaş'tan Meral Akşener'e destek!
Abone olMeral Akşener hakkında hükümete yakın A Haber'de gündeme getirilen kaset iddiasına tepki gösteren Demirtaş "ahlaksızca bir kampanya" dedi.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, partisinin
Aksaray Meydanı'nda düzenlediği mitingde konuştu.
Demirtaş kaset iddialarıyle ilgili “Meral Akşener'e dönük, kadın
kimliğini de hedef alan ahlaksızca bir kampanya başlatmak
istediler. Tarzları çirkinlik dışında bir şey değil. Dikkat edin,
bunu kimler yapıyor. Halkın parasını çalıp yerken domuz gibi
şişenler bunu yapıyor” diye konuştu.
“HALK AKP'DEN KORKAR HALE GELMİŞ"
"Nereye giderseniz gidin, herkeste büyük bir korku, büyük bir kaygı
var. Geleceğe dair, yarınlara dair büyük bir korku var. Bu AKP
korkusudur. Halk AKP'den korkar hale gelmiş. Çünkü 13 yıldır
ellerinde bulundurdukları bütün yetkiyi, devleti ele geçirmek için
kullandılar. Kendi saltanatları, kendi zevk-ü sefaları için
kullandılar. Hukuku çiğnediler, kanunları yok saydılar. Yargıyı,
medyayı, bütün bürokrasiyi denetimleri altına aldılar. 'Devlet
bizimdir, bu devlet AKP'nin malıdır' diyorlar. 'Bu ülkede AKP'li
olmayan ve onlara boyun eğmeyenlere yaşam hakkı yok' diyorlar."
“HDP'YE HAKARET SEANSLARI DÜZENLİYORLAR"
Partisinin baraj altında bırakılmak istendiğine dikkat çeken
Demirtaş, şöyle devam etti:
"Cumhurbaşkanı ve bütün AKP sözcüleri, ağız birliği etmişçesine
meydan meydan dolaşıp HDP'ye hakaret, tehdit seansları
düzenliyorlar. Yurtiçi ve yurtdışında nerede bir mikrofon görseler,
HDP'ye ağız dolusu hakaret, tehdit yağdırıyorlar. Bizler baraj
altında, parlamento dışında kalalım diye niye bu kadar
uğraşıyorlar? Bütün Türkiye'nin bunu kendine bir sorması lazım.
HDP'li 10 milyon nüfus parlamento dışında kalırsa, bu Türkiye'nin
hayrına olur mu? İster 100 bin, ister 10 milyon oy olsun, her
partinin seçmeni kıymetlidir, iradesi değerlidir. Hepimiz
parlamentoda olacağız ki, ülkenin bütün renkleri tamamlansın. HDP
parlamento dışında kalsın ve onlar bedava milletvekilliğinin
keyfini sürsün diye Cumhurbaşkanı canla başla çalışıyor. Bir
ülkenin Cumhurbaşkanını düşünün, bir partiyi baraj altında bırakmak
için meydan meydan dolaşıyor. Günde 3 defa, 5 defa miting yapıyor.
20 televizyon kanalı Cumhurbaşkanının konuşmasını canlı yayınlıyor.
Bütün amaç HDP parlamento dışında kalsın. Bunlar demokrasiden bunu
anlıyorlar."
“CUMHURBAŞKANLIĞI BÜTÇESİNDEN FAZLA OLAN SERVETİNİ HARCA
MİTİNG YAP"
Cumhurbaşkanı'nın, 'Benim meydanlara çıkma hakkımı
engelleyemezsiniz' dediğini hatırlatan Demirtaş, “Biz senin
meydanlara çıkmandan korkmuyoruz. Sen bizi yanlış anlamışsın. Sen
meydanlara gece gündüz çık. Hatta gel, televizyonlara çıkalım
beraber. Beraber canlı yayında tartışalım. 'Meydanlara çıkma'
demiyoruz. 'Bizim paramızla çıkma' diyoruz. 'Haram parayla
meydanlara çıkma' diyoruz. Sen bunu anlamıyor musun? Senden
çekinmiyoruz. Geceleri de miting yap, uyuma. Senden çekinen, senin
gibi olsun. Sen milletin parasıyla niye miting yapıyorsun? Onu
soruyoruz. Haram parayla, kul hakkıyla niye miting yapıyorsun?
Zannediyor ki ondan çekindiğimiz için meydanlara çıkmasını
istemiyoruz. Çıkmasan, hatırımız kalır. İnşallah eve gitmezsin ve
seçime kadar meydan meydan dolaşmak zorunda kalırsın.
Cumhurbaşkanlığının tahsis ettiği bütçeyle AKP mitingleri
yapamazsın, suçtur. Günahtır, haramdır, etik dışıdır. Bütün
bunların hesabı senden sorulacak. Meydanlara çıkmandan vallahi biz
çok memnunuz. Sen konuştukça, gerçek yüzünüz ortaya çıkıyor. Allah
seni daha çok konuştursun. Her gün konuş ki, ne mal olduğunuz
ortaya çıksın. Biz kendi cebinden harcasın, miting yapsın
istiyoruz. Zaten parası devletten çok. Cumhurbaşkanlığı bütçesinden
daha fazla servetin var, onu harca miting yap" diye konuştu.
“ZAVALLI DAVUTOĞLU BU İŞİ GÖTÜREMİYOR"
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nu da eleştiren Demirtaş, “Zavallı Ahmet
Davutoğlu bu işi götüremiyor. Sen çık meydanlara, sen. Zaten
başbakan mı değil mi, belli değil. Kendisi de buna inanmıyor,
inanamıyor. Meydan meydan dolaşıp Recep Tayyip Erdoğan'a oy
topluyor. Hep diyorum ya, kazansa bir dert, kaybetse bir dert.
Ahmet Davutoğlu seçim kazansa başbakanlık gidecek. Çünkü başkanlık
geliyor. Seçim kaybetse istifa edecek, yine başbakanlık gidecek.
Sen niye meydan meydan dolaşıyorsun Ahmet Hoca? Biz sana
üzülüyoruz, sana. Bak Türkiye'nin demokrasinin tek çaresi HDP
kaldı. Sen de gel HDP'ye oy ver, en azından başbakanlık koltuğunun
kurtulma ihitmali olur. Yoksa gidicisin. O da bunun farkında olacak
ki, 30 küsur miting yaptı, tek bir yerde başkanlık için milletten
oy istemiyor. Ey Ahmet Davutoğlu, hani başkanlık ile ilgili seçim
bilidirgesini kendi ellerinle yazmıştın? Niye meydanlarda
başkanlığı savunmuyorsun? Sen kendin de inanmıyorsan, onu da açık
söyle. Cesur ol, korkma, biz senin yanındayız. Çık de ki; Seni
başkan yaptırmayacağız, yaptırmayacağız. Biz senin yanındayız, onu
başkan yaptırmayacağız. Ama seni de başbakan yaptırmayacağız, onu
da merak etme. Sen o koltuğun yüzünü bir daha göremeyeceksin. Çünkü
haksızlık yaptınız, zulüm yaptınız. İnsanları kırdınız, insanları
hor gördünüz. Güçlendikçe, egemenliği eline aldıkça zehirlendiniz.
İktidar zehirlenmesi yaşıyorsunuz. Onun da ilacını ben
söyleyeyim. Bir iktidar zehirlendi mi, ona HDP verin. İktidar
zehirlenmesine iyi gelir. HDP'ye bir oy verin, bak o zaman sistem
nasıl iyileşecek. Önümüzde çok fazla seçenek yok. İki seçenek var.
Biri diktatörlük, biri özgürlük. Özgürlüğe evet diyenler HDP'de
buluştular" dedi.
“YALAN VE İFTİRANIN DIŞINDA ELLERİNDE BİR ŞEY
YOK"
Demirtaş sözlerini şöyle sürdürdü:
“AKP iktidar olduğu takdirde yeni Anayasa yapacağını söyledi. Yeni
Anayasa yaptı mı? Darbe Anayasasını yapan öldü gitti, ama Anayasa
halen duruyor. İktidara gelmeleri halinde Kürt sorunu çözeceklerini
söylediler ve 13 yıl geçti. 'Ne Kürt sorunu falan yok' diyor.
Geldikleri nokta maalesef budur. Bir milletvekili adayları çıkmış,
“Bu yöre insanına Kürt demek ayıptır ' diyor. Bugün Figen
başkanımız Siirt'ten ona güzel bir cevap vermiş. Siirt'te Kürt'e
Kürt, Arap'a Arap, hırsıza düzo derler' demiş. Doğru demiş.
Alevilerin sorunlarını, Avrupa Birliği, Kıbrıs meselesi, Ermeni
meselesi, yolsuzluğu çözeceklerdi, geldikleri noktaya bakın.
Komşularla sıfır sorun olacaktı, maşallah etrafımızda komşu
kalmadı. Lüksü, israfı bitireceklerini söylediler. Lüksün, israfın
içerisinde boğulacak hale geldiler. Şimdi Cumhurbaşkanı ve onun
küçüğü çıkıp biz bunları başaramadık diyemiyorlar, diyemezler.
Yalan ve iftira dışında diyecekleri ellerinde hiçbir şey yok. Sabah
akşam gazetelerinden ve televizyonlarından bize, partimize
çirkince, ahlaksızca iftira kampanyaları yürütüyorlar. Meral
Akşener'e dönük kadın kimliğini de hedef alan ahlaksızca bir
kampanya başlatmak istediler. Tarzları çirkinlik dışında bir şey
değil. Dikkat edin, bunu kimler yapıyor. Halkın parasını çalıp
yerken domuz gibi şişenler bunu yapıyor. Bir Cumhurbaşkanı, bir
Başbakan ülkesinde yurttaşların gözünün içine baka baka yalan
söyleme noktasına gelmişse, sığınacakları tek şey yalan olmuşsa, o
iktidar zaten bitmiştir."
“MURSİ'NİN ADINI CUMHURBAŞKANI'NIN AĞZINDAN DUYAN VAR
MI?"
“Burada paradan para kazananlar var. Bunların arkadaşlık, dostluk
yaptıkları Arap petrol şeyhleri var ya, onlar uçaklar dolusu
parayla buraya gelip tek kuruş yatırım yapmadan, bankalardan,
borsadan topladıkları faizi alıp götürerek kendi ülkelerinde lüks
yaşama harcıyorlar. Sana bana para yok. Bunların Arap şeyhlerine
para çok. Etraflarındaki bir grup müteahhite para çok. Yiye yiye
bitiremediler. Biz 7 Haziran'da sadece AKP'yi değil, alayınızı
sandığa gömelim istiyoruz. Bütün gücünüzle üstümüze gelin ki, 7
Haziran'da hepinizi yenmiş sayılalım. Aylardır Mursi'nin adını
Cumhurbaşkanının ağzından duyan var mı? Mursi darbeyle devrilince
kıyameti koparttılar. İyi, hoş. Hadi sahip çıkın. 20 yıl ceza aldı,
Cumhurbaşkanı dahil çıtını çıkarmıyorlar. Darbeci Sisi ile darbeci
Mısır yönetimiyle ilişki kurmaya başladılar. Mursi'yi de sattılar.
Geleneklerinde bu var. Mursi de gitti, Rabia Meydanı da gitti.
İşlerine gelmediği zaman en yakın yoldaşını, en yakın can
arkadaşını çizmekten çekinmezler. Sayın Abdullah Gül, biliyorum
suskun kalıyor. Biliyorum, içine atıyor. Herhalde bir gün gelir,
konuşur. AKP'nin kurucusu değil mi? Tayyip Erdoğan onu da çizdi.
Can yoldaşım dedikleri birini yarı yolda bırakan, halkı hayli hayli
yarı yolda bırakır."