Demirtaş'tan IŞİD iddiası: Seçim öncesi suikast!
Abone olHDP lideri Selahattin Demirtaş, Kobani'den atılan IŞİD'in seçim öncesi Türkiye'den suikast eylemlerine yönelebileceğini iddia etti.
HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, Özgür Gündem'e
yaptığı açıklamalarda seçim barajı ve HDP tartışmalarını
yorumlarken CHP ile ittifak iddialarına net bir yanıt verdi. HDP
lideri ayrıca IŞİD'e dair ilginç iddialarda
bulundu.
"IŞİD işbirliği AKP'nin başına çok daha büyük belalar
getirebilir. Türkiye'de çok sayıda IŞİD hücresi olduğu konuşuluyor,
söyleniyor" diyen Demirtaş, "Ne zaman, nerede, kime karşı harekete
geçecek bilmek zor. Seçim yaklaştıkça da bu tür büyük provokatif
yönlendirme amaçlı saldırılar olabilir, suikastlar olabilir"
ifadelerini kullandı.
Özgür Gündem'in sorularını yanıtlayan Demirtaş'ın açıklamalarından
satır başları şöyle:
HDP ve baraj meselesi siyasetin ana gündemlerinin başında
geliyor. HDP'nin seçime parti olarak katılması kararının siyasi
anlamı nedir? Dengeleri nasıl değiştirecek?
HDP en son büyük kongresini yaptığında bu karar ortaya çıkmıştı. Bu
yeni bir karar değil. Hazırlıklar uzun zamandır sürdürülüyor.
Cumhurbaşkanlığı seçimine girerken, kampanya yürütülürken hedefimiz
partiyi seçime hazırlamaktı. Tam da bizim Demokratik Ulus,
Demokratik Cumhuriyet perspektifinden hareketle inşaa etmeye
başladığımız Yeni Yaşam’ı Türkiye'de ana siyasi aktör haline
getirme mücadelemizin bir parçasıdır. Bu parti sonuçta sırf
parlamenter sisteme entegre olmak için kurulmuş bir parti değil.
Partinin kendisi bile Demokratik Ulus’un inşa sürecinin bir
parçası. Örgütlendiği her yerde bütün ezilenleri, farklı
kimlikleri, inançları, emekçileri örgütleyerek büyüyen bir parti.
Eğer bu çizgi ana siyasi akımlardan biri haline gelecekse partiyi
dışlayan bir seçim stratejisi partinin iflası anlamına gelir. Eğer
bağımsız adaylarla girilme kararı alınsaydı HDP hiçleşecekti. Oysa
burada özne HDP. Parlamento grubu değil. Doğru ve yerinde bir karar
olduğu her geçen gün zaten daha iyi anlaşılıyor. Bu kadar
ürkmelerinin, korkmalarının tek nedeni HDP'nin barajı aşma ihtimali
değil sadece. Bu siyasi çizginin Türkiye'de ana akım çizgilerden
biri haline gelmesidir. Bütün ırkçı, tekçi partiler en fazla bundan
ürktüğü için şu anda Türkiye'nin temel gündemlerinden biri HDP'nin
parti olarak seçime giriyor olmasıdır. Gündem olmasının bir diğer
nedeni de halklar için büyük umut yaratmasıdır.
"SYRİZA, PODEMOS VE HDP BİRBİRİNİ ETKLİYOR"
Dünyada HDP gibi partilerin örneğin Yunanistan’da
SYRİZA’nın, İspanya’da Podemos’un iktidara doğru bir yükselişi söz
konusu. Yani artık kendi ülkelerinde siyasetin ana merkezi
durumunda. Bu açıdan bu partiler HDP’nin başarısı için ne ipuçları
veriyor?
İspanya ve Yunanistan'daki koşullar tabii ki Türkiye ile bire bir
örtüşüyor diyemeyiz. Ama iki ülke şu yönüyle Türkiye'ye benziyor;
orada da büyük bir sıkışmışlık var. Toplumun demokrasi ve özgürlük
arayışına ciddi bir ekonomik kriz de eklenmiş durumda. Yunanistan
ve İspanya’da tekçi ve kapitalist neoliberal sistemi esas alan
partiler halkın gözünden düşmüştür. Hem İspanya’da hem de
Yunanistan'da emekçiler iktidara doğru yürüyüşün ancak birlikte
hareket etmekle mümkün olduğunu biliyorlardı. Ortaya çıkışları da
tarihsel temellere dayalıydı; çözüm önerileri de tarihsellikten
kopuk değil. Bu yönüyle HDP'ye benziyorlar. HDP de tarihsellikten
kopmadan farklı mücadele güçlerini bir araya getirmeyi başardı. Üç
hareket de daha çok gençlik üzerine yükselen hareketlerdir. Bu
yönüyle de dikkat çekicidir. HDP de ağırlıklı olarak gençlik
üzerinden büyüyor. Tabii ki HDP, SYRİZA, Podemos birbirini
etkileyen ve etkilenen hareketlerdir. Türkiye'de aslında bütün
ezilenler ordaki gelişmeyi olumlu görüyor ve bunun HDP tarafından
da başarılacağını hissediyorlar. Ama aynı şekilde SYRİZA ve Podemos
da HDP'den etkileniyor. Görüşmelerimizde HDP'yi heyecanla
izlediklerini ve etkilendiklerini söylüyorlar.
"FİİLİ ANAMUHALEFET HDP'DİR"
Zaten fiili olarak anamuhalefet olan HDP resmi olarak da bu seçimle
birlikte anamuhalefete geçebilir ve bir iktidar alternatifi
doğabilir. Her şeyden önce buna inanmak lazım. Türkiye'nin
muhalefet güçleri kronik muhalif olma hastalığından kurtulmalılar.
Türkiye'de asıl muhalefeti yürüten güçler, bir gün bu ülkede
demokratik halk iktidarını inşa edebileceklerine olan umudu ve
heyecanı yitirmişlerdi. Şimdi HDP ile birlikte buradan çıkılıyor
artık. Ölü toprağını kaldırdık. Yani bu demokratik halk iktidarı
olma hedefinin hayal olmadığı, aslında gerçekçi olduğu artık
hissediliyor. Cumhurbaşkanlığı seçimindeki umut ve heyecanın büyük
olmasının nedeni buydu. Oy yüzde 10'du ama heyecan yüzde elli
nerdeyse. Kürt hareketi zaten kendi özgülünde, yerelinde önemli
ölçüde demokratik yerel iktidarlarını inşaa ettiği için özgüveni
daha yüksek bir hareket. Kürt hareketi bu deneyimini, birikimini
şimdi bütün Türkiye’yle paylaşıyor. Bütün Türkiye muhalif
güçleriyle paylaşıyor. O nedenle evet, Türkiye'de de HDP'nin
iktidara yürüyüşü başlamıştır.
"DE FACTO OLARAK TEK ADAM-BAŞKANLIK
UYGULANIYOR"
AKP seçimlere daha çok başkanlık sistemi vaadi üzerinden
gidiyor. HDP ne öneriyor? Türkiye’nin idari-siyasi yapısını
dönüştürmeye dair modeliniz nedir?
HDP, yönetimdeki tekçi anlayışa karşı, tek adamlığa karşı yerinden
yönetim modelini, özerk modelleri öneriyor. Bu da giderek halk
tarafından daha çok tartışılıyor. Aslında Erdoğan modeli, Erdoğan
uygulamaları Demokratik Özerkliğin daha kolay anlaşılmasını
sağlıyor. Erdoğan, Demokratik Özerkliğin ne olduğunu kendi
pratiğiyle anlatıyor. Yani onun tekçi sisteminin tam tersi ve
panzehirinin Demokratik Özerklik olduğu daha iyi anlaşılıyor. Tabii
AKP bütün seçim stratejisini başkanlık üzerine kurmaz. Dayanacağı
en büyük argüman istikrardır. Yani mevcut istikrarın sürmesini
istiyorsanız bize oy verin mesajı ile aslında üstü kapalı bir
tehditle seçmene gidecekler. Başkanlık sistemi mevzusunda de fakto
olarak zaten tek adamlık, başkanlık uygulanıyor. Türkiye'de şu an
başbakan yok. Yani Cumhurbaşkanı kabineyi toplamakla Başbakan'ı
silmiş atmış oldu, hiçleştirdi zaten; o mevzu bitti. Anayasa yok,
Anayasa uygulanmaz durumda şu anda, çünkü Cumhurbaşkanı yetkilerini
kullanırken Anayasa’yı dikkate almıyor. Yargı Anayasa’yı dikkate
almıyor, AKP medyası Anayasa’yı dikkate almıyor, parlamento
Anayasa’yı dikkate almıyor. Yani her şey fiili olarak oluşmuş olan
AKP sistemi ve AKP hukuku çerçevesinde sürdürülüyor, yürüyor. AKP
bunu bir istikrar olarak topluma sunuyor. Bunun yarattığı
‘istikrar’dan memnun olan ve bu sistemden beslenen bütün çevreleri
etrafında tutmaya çalışacak seçimde. Tabii ki seçimden sonra da
bütün bu de fakto durumu Anayasa değişikliğiyle resmileştirmek de
isteyecektir elbette. Fakat HDP bunun tam tersi bir alternatif
program ve projeyle ortaya çıkıp aslında iki çizginin yarışacağı
bir seçimi ortaya koyacaktır. Bir çizgi AKP şahsında sistem
partileri; bir çizgi de HDP şahsında alternatif demokratik çizgi
olarak seçimde yarışacaktır. Temelde de AKP ve HDP çizgileri ciddi
bir rekabet içinde olacaktır.
"CHP İLE HİÇ BİR İTTİFAK GÖRÜŞME OLMADI
OLMAYACAK"
CHP'nin durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
CHP’nin gidişatının hayırlı olduğunu düşünüyorum çünkü aşağıya
doğru gidiyorlar. Türkiye'nin CHP engelinden kurtulması, demokrasi
güçlerinin önünü açacaktır. Uzun süredir bir baraj görevi görüyordu
muhalefet önünde; muhalefeti kontrol altında tutma politikası uzun
yıllardır CHP üzerinden yürütülüyordu. Şimdi CHP artık çok ciddi
tehşir oldu. AKP'nin ucuz taklitçiliğiyle AKP'nin değirmenine
sürekli su taşıyan bir muhalefet oldu. İyice anlaşıldı, tehşir
oldu; iyi de oldu. Hayırlı bir gelişmedir. HDP oradan doğan boşluğu
doldurabilecek yegane partidir. Ve CHP etrafında kümelenmiş bütün
demokrasi güçleri de şu anda gözünü kulağını HDP'ye dikmiş durumda.
HDP olarak biz de bütün o çevrelere ulaşıyoruz, ulaşmaya
çalışıyoruz. Bizim CHP ile taktik, stratejik, kurumsal hiçbir
işbirliği ve görüşmemiz yok, olmayacak. Ama CHP'ye oy veren
seçmenler, ilericiler bizim toplumsal ittifak zeminlerimizden
biridir.