Demirtaş'tan flaş AK Parti kehaneti
Abone olBülent Arınç'ın 'Erdoğan'ın izleme heyetine ilişkin açıklamalarını doğru bulmadığını' açıklamasıyla AK Parti içinde yaşanan polemiklere ilişkin HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'tan kritik bir yorum geldi.
İNTERNETHABER.COM- Başbakan Yardımcısı bülent Arınç'ın,
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İzleme heyetine ilişkin
açıklamalarını doğru bulmadığına ilişkin değerlendirmesinin
ardından son günlerde AK Parti içinde yaşanan tartışmalara,
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin
Demirtaş'tan çok konuşulacak bir yorum geldi.
HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş bugün bir basın
toplntısı düzenledi. Selahattin Demirtaş, "İzleme Heyeti HDP'nin
kırmızı çizgisi değildir, yeterki süreç ilerlesin" dedi. "Barışın siyasi rantını yemeyi tercih etti o, siyasi bir kazanım oy elde etmek için uğraştı, şimdi bakıyor bunda fazla oy elde edemiyor, madem oy getiren süreç değil, neden uğraşayım gibi bir pozisyona geliyor." ARINÇ NE DEMİŞTİ? Bakanlar Kurulu sonrası konuşan Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç,
çözüm süreci kapsamında izleme heyetinin oluşturulacağını ifade
etmiş, ve şunları söylemişti: "Bu konu bizim kabulümüzdür çözüm
süreci içinde böyle bir mekanizmaya ihtiyaç olduğu kararımız altına
alınmıştır. Bu heyette bulunanların akil insanlar arasından
olacağını rahatlıkla söyleyebilirim. Bunun sayısının 5-6 arasında
olacağını düşünüyorum. İzleme heyetine hangi görev verilecek ne
şekilde görev yapacaklar bunu da belirlediğimiz bir listemiz
var." ERDOĞAN TEPKİ GÖSTERMİŞTİ Cumhurbaşkanı Erdoğan, İzleme heyeti konusuna olumlu bakmadığını, bu konuyu devletin istihbaratının yönetebileceğini belirtmişti. Erdoğan'ın tartışmaya yol açıklamaları şöyleydi: "Şunu çok açık, net söyleyeyim bu olaya da ben olumlu bakmıyorum. Çünkü başbakanlığım döneminde de 'Akil insanlar içerisinden bir grubun gitmesine nasıl bakarsınız, nasıl değerlendirirsiniz?' dedikleri zaman, bunları doğru bulmadığımı, böyle bir şey düşünmediğimizi o zaman da söylemiştim. Aynı şeyi şimdi de söylüyorum. Bunlar doğru şeyler değil." |
Demirtaş, AK Parti içerisinde son günlerde yaşanan tartışmalara ilişkin '"Bütün bu tartışmalar AKP için sonunun başlangıcıdır. HDP'nin yaptığı hamleler, Sayın Öcalan'ın barış konusundaki kararlı, net tutumu ve çağrıları bu yarılmayı derinleştirmiştir, hızlandırmıştır. Türkiye açısından hayırlı olacaktır" dedi.
"BİZİM İÇİN 'PARÇALANDILAR' DİYENLER..."
Abdullah Öcalan'ın Nevruz mesajının açıklanmasından kısa bir süre
önce Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "İzleme heyetini uygun bulmuyorum"
demesi üzerine AK Parti içerisinde başlayan tartışmayla ilgili
HDP'li Demirtaş, "Bizim için 'Parçalandılar. Kandil, İmralı, HDP
ayrı telden çalıyor. İki maymunu oynuyor' diyenler, kendi içlerinde
paramparça bir duruma geldiler" dedi.
"AKP'DEKİ YARILMA TÜRKİYE İÇİN HAYIRLIDIR"
Selahattin Demirtaş ANF'den Arzu Demir'e yaptığı açıklamada,
"AKP'deki yarılma Türkiye için hayırlıdır" dedi.
İşte Demirtaş'ın o açıklamaları:
"AKP'NİN BÜYÜSÜ BOZULMUŞTUR"
Zaten bu işin böyle gitmeyeceği herkesin tahminiydi.
Nerede patlayacak, nasıl olacak? Bunların analizleri zaten
yapılıyordu. Biz de AKP'nin bu şekilde götüremeyeceğinin
farkındaydık. AKP'de çözüm sürecinin belli bir başarıya ulaşmasını
isteyen kişi ve çevreler olabilir. Bunların varlığını da inkar
etmemek, hakkını teslim etmek lazım. Öyle olmasaydı zaten çözüm
süreci bugüne kadar bu şekilde gelemezdi. Fakat bütünlüklü olarak
AKP kurmay zihniyetinin aşağı yukarı Recep Tayyip Erdoğan gibi
düşündüğü kanaatindeyim. Kendi içlerinde mutlaka ki bir ayrışma
olacak. Bu belki seçim öncesinde 'Kol kırılır, yen içinde kalır'
şeklinde toparlanacak bir sürece de dönüşebilir. Kendilerini hızlı
bir şekilde toparlayıp bir yarılmanın önüne de geçebilirler. Fakat
artık bir AKP'li yazarın da dediği gibi; AKP'nin büyüsü
bozulmuştur, vazo kırılmıştır. Bütün bu tartışmalar AKP'nin sonunun
başlangıcıdır. HDP'nin yaptığı hamleler, Kürt özgürlük hareketinin
duruşu, Kobanê zaferi, Sayın Öcalan'ın barış konusundaki kararlı,
net tutumu ve çağrıları bu yarılmayı derinleştirmiştir,
hızlandırmıştır. Türkiye açısından hayırlı olacaktır. Bizim için
'Parçalandılar. Kandil, İmralı, HDP ayrı telden çalıyor. İki
maymunu oynuyor' diyenler, kendi içlerinde paramparça bir duruma
geldiler. Bu Türkiye için hayırlı olur.
NEVRUZ MEKTUBUNDA ÖCALAN'IN "EŞME RUHU" VURGUSU
Newroz, Kürdistan halkı ve Ortadoğu'da ezilen bütün halkları
tarafından son 30 yıldır, ama özellikle de Eşme ruhu da,
Ortadoğu'da Halkların Ortak Evi kavramsallaştırmasının somut,
sembolik, güncel bir çağrışımını ifade etmek üzere mesajda
kullanılmıştır. Sayın Öcalan, yüzyıllardır Türk ve Kürt halklarının
Ortadoğu'da zaman zaman çatışma, zaman zaman gerilim, zaman zaman
kardeşlik, zaman zaman ortaklık üzerine oluşmuş olan bu
birlikteliğini bir kez daha eşitler arası bir hukuk çerçevesinde
yeniden inşa etmek istiyor. Bunu ancak sorunların çözümünde
birlikte hareket ederek başabiliriz, mesajını veriyor. Eşme'de
Süleyman Şah Türbesi, YPG güçlerinin desteği, TSK birlikleri ile
koordineli hareket etmesi sonucu ancak başarılmış bir operasyondur.
Belki niceliği itibariyle çok kapsamlı bir operasyon olmasa bile
niteliği itibariyle aslında kırılmış olan Türk-Kürt ilişkilerini
tarihselliğinden koparmadan yeniden inşa etmenin sembolü olarak
Sayın Öcalan, ele aldı. 'Sorunları çözmek istiyorsak, Eşme'deki
gibi davranmalıyız. Gerekirse siyasi, gerekirse sosyolojik,
gerekirse askeri olarak bütün saldırılara karşı halklar birlikte
hareket edebilmelidir' mesajını vermek istiyordu. Aslında bu mesaj
İmralı'da tartışırken ve mektup yazılırken, devlet tarafının
itirazı olmadı. Bunu herkesin bilmesinde fayda var. Sonuçta Sayın
Öcalan'ın mesajı hükümet ve devlet kontrolünden geçmeden Newroz
alanına ulaşmıyor. Orada okunan metin bir mutabakattır. Fakat
Cumhurbaşkanı ve Cumhurbaşkanı'ndan yana tavır aldığı anlaşılan TSK
bu mutabakata bağlı kalmadılar, bu mutabakatı tanımadıklarını ilan
etmiş oldular.
KONGRE TARİHİ
Mektupta Sayın Öcalan, kongre toplanması için bir tarih vermiş de,
sonradan çıkarılmış gibi söylentiler var. Bizim heyetimizin
İmralı'da yaptığı tartışmada hiçbir şekilde tarih üzerinden
konuşulmadı. Sayın Öcalan'ın mektubunda da tarih yoktu. Olsaydı da
bizim heyetimizin bunu değiştirme, çıkarma yetkisi yoktur. Bunun
herkes tarafından bilinmesi lazım. Sayın Öcalan'ın mektubu nasılsa
orijinal hali ile esasına ve mesajlarına tek kelime dahi
dokunulmadan Amed'de Newroz meydanında okunmuştur. O ana kadar
herhangi bir uzlaşmazlık belirtisi göstermeyen devlet ve hükümet
tarafı, Newroz mesajının okunmasına bir iki gün kala aniden
Cumhurbaşkanı'nın başlattığı bir tartışma ile aslında metnin
devletin tümü ile bir mutabakat sonucu ortaya çıkmadığını ilan
etmiş oldular. Dolayısıyla biz karşımızda artık tam olarak kim
muhataptır, kimin söylediği süreci bağlar, bütün bunları bu
tartışmalar sonucunda görmüş ve netleştirmiş olacağız. Şu anda
hükümet kendi sözcüsü aracılığıyla Newroz mesajını olumlu
karşıladığını ilan etti. Çünkü hükümetin bilgisi dahilinde
gerçekleşti bu çalışmalar. Cumhurbaşkanı da bunu tanımadığını ilan
etmiş oldu. Kendi aralarındaki bu çelişki giderilmediği müddetçe de
süreçte yeni bir ilerlemenin olması çok zor görünüyor.
Sayın Cumhurbaşkanı'nın dün de yaptığı açıklamadan da görülüyor ki, 'Süreci ben başlattım, benim fikrim önemlidir' noktasında ağırlığını koymaya çalışıyor. Kestirmek zor doğrusu. Bu sıradan bir iç çatışmanın, iç çelişkinin çok ötesinde bir yarılmaya doğru gidiyor. Buradan ne çıkar bizim bunu bugün itibariyle net olarak ifade etmemiz zor.
TARİH TARTIŞMASI NEREDEN DOĞDU?
Hükümet ve devlet kanadı, 15 Nisan'da bir kongre toplanması isteğini belirtmiş olabilirler Sayın Öcalan'a. Bunu bilemiyoruz. Belki de bunu talep ettiler fakat böyle bir yaklaşım ne İmralı görüşmesinde ne de mektupta ortaya çıkmadı. Biz buna tanıklık etmedik. Olsaydı, olduğu gibi biz kamuoyuna aktarırdık. Hükümet kendi temennisini ifade ediyor.
"İZLEME KURULU GİDİP NEYİ İZLEYECEK?"
Sayın Öcalan'la görüşme yapan heyetimizin yaptığı açıklamalar bağlayıcıdır. Elbetteki Cumhurbaşkanı da 'tek adam' olma, AKP üzerindeki hegemonik duruşu ve tavrı nedeni ile belirleyici durumdadır. Fakat burada sadece İzleme Heyeti'nin oluşup oluşmaması tartışmalarının çok ötesinde esaslı bir sorun var: Cumhurbaşkanı 'Kürt sorunu yoktur' diyor. Bu konu netleşmediği müddetçe, hükümet de meseleye böyle baktığını ya da bakmadığını netleştirmediği müddetçe çözüm sürecinde İzleme Kurulu'nun olup olmaması artık çok anlam ifade etmiyor. İzleme Kurulu gidip neyi izleyecek? Ortada Kürt sorunu yok. Ortada kendi deyimleri ile bir 'terörist başı' var ve O'nun meşrulaştırılmaması lazım. 'Kürt yurttaşların ufak tefek sorunları var, geri kalanı silah meselesidir' deniyorsa ve hükümet de meseleye böyle bakıyorsa bu iş esastan, işin özünden itibaren ciddi bir kriz ile karşı karşıya kalır. Fakat hükümet eğer 'Ortada bir Kürt sorunu var ve biz sorunu sosyal, siyasal, ekonomik yönleri ile bu 10 temel başlıkta tartışmaya hazırız' derse, İzleme Kurulu'nun dahil olması lazım. Hükümet ile İzleme Kurulu konusunda uzlaşma sağlanmıştır. Daha önce de ifade ettik. İki yıldır konuşulan bir konudur. Sayın Öcalan bu konuda ısrarcıdır. 'İzleme Kurulu, gözlemci heyet huzurunda tartışma ve müzakereyi yapmamız lazım' diyor. Gelinen noktada en son İmralı görüşmesinin ardından İzleme Kurulu'nun sürece dahil olması kararlaştırılmıştır. İsimler tümüyle netleşmese bile İzleme Kurulu'nun bir sonraki heyet ile birlikte İmralı'ya gitmesi kararlaştırılmıştır. Bu hem heyetimiz hem de hükümet tarafından teyit edilmiştir. Başbakan Yardımcısı Sayın Yalçın Akdoğan, 'İsimler netleşmemiş olsa da İzleme Kurulu sürece dahil olacak' demiştir. O nedenle Cumhurbaşkanı'nın müdahalesine kadar bizim belirttiğimiz çerçevede süreç işlemişti ve belli bir noktaya gelmişti.