Demirtaş'tan Cizre iddiası: Elimizde isim listesi var!
Abone olDemirtaş, Cizre'de bir binanın bodrumunda bulunan insanların sağ olduklarına dair kanıtları olduğunu belirterek, "İsim listesi var. O nedenle infaz etmeyi düşünenler varsa, çok büyük bir suç işliyorlar." dedi.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Şırnak'ın
Cizre İlçesi'nde bir binanın bodrum katında bulunan insanların sağ
olduklarına dair kanıtları olduğunu belirterek, olası bir yargısız
infaz girişimi için uyarıda bulundu.
Demirtaş "İsim listesi var. O nedenle infaz etmeyi düşünenler varsa, çok büyük bir suç işliyorlar. Bu suçtan kurtulamayacaklarını tekrar etmek istiyorum. Sivil heyetin ambulanslarla oraya gitmesine izin vermelisiniz. Göz göre göre bu vahşete izin vermeyeceğimizi bilmeniz lazım. Bu doğrultuda tüm ulusal ve uluslararası mekanizmaları kullanacağız. Vicdanı ve hukuki ahlakı tükenmiş bir siyasal iktidarla karşı karşıyayız" dedi.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Delirtaş, Şırnak'ın Cizre İlçesi'ne gitmek için beklediği Mardin'de DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk ve gönüllü sağlık ekibi ile birlikte basın toplantısı düzenledi. Cizre'de gitmek için 5 kişilik heyetle 5 gündür Mardin'de beklediklerini belirten Demirtaş, şunları söyledi:
"Cizre'de yaşanan hukuk dışı, insanlık dışı durumun son bulması için çaba ortaya koyuyoruz. Anlık gelişmeleri yerinden takip ediyoruz. Cizre'de bir kaç binada bodrumda veya bina içinde çok sayıda yurttaşımızla ilgili sonuç almaya çalışıyoruz. Hükümetin, hükümet sözcülerinin, binada bulunanların televizyon kanallarına bağlanıp yaptığı açıklamalar var. Bizim açıklamalarımız var. Türkiye toplumunun kafası bulandırılmaya çalışılıyor. Hükümet ve sözcülerinin açıklamaları ile kafa bulandırılmaya çalışılıyor. İlk günden bu yana diyoruz ki, orada insanlar var, sağlar, bazıları yaralı, bazıları yaşamını yitirmiş durumda. O insanlar oradan çıkmak istiyorlar. O binadan ve bodrumlardan gelen bilgiler 'Bizim silahlarımız yok, buradan doğru ateş edilmiyor ama sürekli etrafımıza tanklarla ateş ediliyor, çıkamıyoruz'. Dün kendi aralarında 16 yaşındaki bir çocuğu dışarı çıkarıp, ambulansın bulunduğu yere göndermek istemişler. Acaba bu şekilde ambulansa gidip hastaneye kaldırılabilecek mi diye. Hükümet bu bilgiler yalandır, yanlıştır diyeceğine, net bir talep ortaya koyuyoruz. Sivil bir heyet ambulansla oraya gitsin. Kıyamet kopmaz. 15 gündür devlet oraya ulaşamıyorsa, çıkanlara engel oluyorsa burada bir trajedi vardır. 5 kişilik bir heyet ve bir ambulansla ana caddeye 200 metre mesafedeki binaya gitmek istiyoruz. Durumu tespit edelim. Oradaki insanlar çıkmak istediklerini belirtiyorlar. Şimdi oradaki insanların durumlarını, kimliklerini devlet de biliyor, biz de biliyoruz. Ama hayır hepsini orada infaz edeceğiz diyen bir politika ile karşı karşıyayız. O nedenle çözülemiyor."
"BİR SOKAK ÇEMBERE ALINMIŞ, GİRİŞ VE ÇIKIŞLARA İZİN
VERİLMİYOR"
Demirtaş, bodrum katındakilerin sayılarını tam bilemediklerini
belirterek, "Bir sokak çembere alınmış, giriş ve çıkışlara izin
verilmiyor. Açlık, kan kaybı veya susuzluktan ölmeleri bekleniyor.
Hükümet bunu bir başarı öyküsü olarak vermeye, yandaş medya da
aşağılık bir şekilde zafer öyküsü gibi işliyor. Biz vahşet
bodrumunda yaşanan ve sonrasında ortaya çıkacak olan sonuçların
siyaseten geri dönülmez kırılmalara yol açacağı için çağrıda
bulunuyoruz. Sağ insanlar var, sayıları 30, 35, 40 tam bilmiyoruz,
fakat sağlar. O insanları öldürmeyi kafanıza koyduysanız bu
infazdır, katliamdır. Tüm dünya biliyor. Bu insanları artık
öldüremezsiniz, bu net. Çünkü çıkmak, ambulansa ulaşmak istiyorlar.
Sonrasında hukuki bir işlem gerekiyorsa yaparsınız. Yok efendim,
'HDP kaçırmaya çalışıyormuş.' Nereye kaçırıyoruz. Tüm kent, mahalle
abluka altında. Bu insani ve vicdani girişimlerimizi
itibarsızlaştırmak için 'PKK üst düzeyleri varmış. Onları
kurtarmaya çalışıyorlar' diyerek girişimlerimizi boşa çıkarmaya
çalışıyorlar. Oradaki insanlar sadece dışarı çıktıklarında
taranmayacaklarının garantisini almak istiyor. Hükümet bunun
garantisini vermiyor. Tankla topla çıkanı ateş altına alıyor.
Cizre'den gelen haberler iç açıcı değil. Nöbetçi market, eczane ve
fırınların da kapatıldığı söyleniyor. Tümüyle bir karartma, abluka
durumu söz konusu. Niyetleri nedir bilmiyoruz" dedi.
"O İNSANLARIN SAĞ OLDUĞUNA DAİR KANITLARIMIZ
VAR"
Şırnak Valisi'ne seslendiğini ifade eden Demirtaş, "O insanların
sağ olduğuna dair kanıtlarımız, TV bağlantı kayıtlarımız var. İsim
listesi var. O nedenle infaz etmeyi düşünenler varsa, çok büyük bir
suç işliyorlar. Bu suçtan kurtulamayacaklarını tekrar etmek
istiyorum. Sivil heyetin ambulanslarla oraya gitmesine izin
vermelisiniz. Göz göre göre bu vahşete izin vermeyeceğimizi
bilmeniz lazım. Bu doğrultuda tüm ulusal ve uluslararası
mekanizmaları kullanacağız. Vicdanı ve hukuki ahlakı tükenmiş bir
siyasal iktidarla karşı karşıyayız. Saray, Ergenekon ve ordu
uzlaşması ile 7 Haziran'da bir darbe yapıldı. Hükümet de inisiyatif
dışı kaldı. Hükümet de parlamento da bu işin içindedir. Şimdi bu
koalisyon ittifak gücü her yerde kapsamlı bir katliam operasyonu ve
kirli bir savaş yapıyor. Ne uğruna. Yeni bir saray iktidarı
etrafında yeni bir gelecek, yeni bir kirli ortaklık uğruna yapıyor.
Bunların hepsinin toplum tarafından iyi görülmesi lazım. Yürütülen
katliamların esas nedeni budur. Sarayın iktidarını güçlendirmek
için. Bugüne kadar derin devlet de bir anlaşma yaptı.
Ergenekoncularla ulusalcılarla bir ortaklaşma, ittifak kuruldu.
Buna bazı ırkçı Türk milliyetçileri de destek verdi. Böyle bir
koalisyonla şimdi sahada da kendi özel operasyon güçlerini
görevlendirmişlerdir. Başbakan ve hükümeti de bu suçları örtmek
için görevlendirildi. Onlara da darbe yapılmış. 'Evet' diyip boyun
bükmüş durumdalar. Her gün ağır bir faturaya gittiğimizi an be an
görüyoruz. Başbakan'ın dün burada ifade ettiği, 'Daha çok insan
ölecek, daha ağır askeri operasyonlar yapacağız' şeklindeydi. Daha
çok asker, daha çok Kürt genci, daha çok PKK'lı yaşamını yitirecek
anlamına geliyor. Bu ürkütücü bir durum. Ortada bir çözüm süreci
yok. Çok hazin bir durum. Eğer siz askeri operasyonları daha fazla
arttırmaya karar vermişseniz bu güne kadar olduğu gibi bundan
sonraki tüm ölümlerin de sorumlususunuz. Daha çok insan öldürerek,
buna sebebiyet vererek, sorunu çözeceğinize inanıyorsanız,
90'lardaki hükümetler gibi tüm kan ve can pazarının sorumlusu
olarak kalacaksınız. Bu zorbalığı durdurmanın en etkili yolu halk
gücüdür. Demokratik eylemlerle sesimizi yükseltmeliyiz. Her akşam
saat 19'daki zulme karşı ses ver eylemleri büyüyerek devam etmeli.
Büyük bir barış çığlığıyla kimsenin canına, malına zarar vermeden,
örgütlü disiplinli bir şekilde bu eylemi büyütmelisiniz. Bu barış
sesi büyürse bizim bu katliamları durdurma siyasetimiz güç
kazanacaktır. Hükümet savaş politikasının halk tarafından
desteklendiğini söylüyor. O zaman bu politikalara karşı herkes
19'da barıştan yana olduğunu göstermelidir. Kesintisiz bir şekilde.
Bu çok kritik ve önemli bir çağrıdır. Bu konudaki hassasiyetimiz ve
çağrılarımız devam edecek" dedi.
DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek de Cizre'deki sorun meseleyi çözmek istediklerini belirterek, "Orada hayatını kaybeden her insanın, göz göre göre ölümleri gerçekleşirse, ki önceki gün 9 kişi, sonra bir kişi hayatın kaybetti, bu böyle devam ederse, Kürt halkının hafızasından hiç bir zaman silinmeyecek. Bu şekilde Davutoğlu'nun dün bahsettiği birleştirici ruh oluşmaz" dedi.