Demirtaş'tan CHP'ye 2015 için bomba teklif!
Abone olCHP ile 2015 seçimlerine "sol blok" olarak ittifak yapabileceklerini açıklayan Selahattin Demirtaş yeni hükümette yer alan Yalçın Akdoğan'ı topa tuttu...
Yurt gazetesinden Göksel Bozkurt'a konuşan HDP Eş
Başkanı Selahattin Demirtaş, çözüm sürecinin “fiili yetkili
aktörünün” Erdoğan olduğunu ifade ederken, Davutoğlu’nun
koordinasyonu üstlenmesinin sürecin pratikliği açısından önemli
olduğunu söyledi.
Arınç’ın sürece katılımını değerli bulan Demirtaş, Yalçın Akdoğan’ın geçmişte “büyük hatalar” yaptığına dikkat çekti. MİT Müsteşarı Fidan’ı “sürecin yürümesi için çaba harcayan önemli bir aktör” olarak tanımlayan Demirtaş, çözümün sonuca ulaşması için Hükümet ile CHP diyaloğunun önemine işaret etti. Demirtaş, İmralı’ya danışman atanmasını da önerirken, yeni bakanlarla yakında süreci tartışacaklarını ilk kez açıkladı. “AKP hükümetine güvenoyu yok” diyen Demirtaş, başkanlık sistemine karşı çıkarken, kesinlikle AKP-HDP anayasasına “evet” demeyeceklerini bildirdi. Seçimlere parti olarak girme hazırlığı yaptıklarını kaydeden Demirtaş, CHP’ye de ”sola yönelmesi” halinde 2015 seçimlerinin ardından Meclis’e “güçlü sol blok olarak girme” çağrısı yaptı.
Demirtaş’ın YURT’a yaptığı açıklamalar
şöyle:
"ORDU ÇÖZÜME KARŞIDIR DİYE BİR ŞEY
HİSSETMEDİM"
Genelkurmay başkanı Özel “Yol haritasından haberim yok”
dedi. Arınç ise bunun tam tersini ima etti. Siz nasıl
yorumladınız?
Güvenlik meseleleri hariç Genelkurmay Başkanı’nın haberdar olmaması
bence normaldir. Genelkurmay Başkanı’nı siyasi çalışma çok da
ilgilendirmez. İlgi. Görev ve yetki alanı değil. Burada tuhaflık
yok. Tuhaflık şurada; Genelkurmay Başkanı’nın bilmiyor olması ne
kadar normalse, siyasi partilerin bilmiyor olması anormaldir.
Mesela biz bilmiyoruz. Meclis’teki diğer partiler bilmiyor. Anormal
olan budur. Mutlaka yol haritası ve benzeri çalışmanın parlamento
ile paylaşılması, muhalefetle, sivil toplumla paylaşılmalıdır. Bu
işin meşruiyeti MGK’da tartışılması ya da Genelkurmay Başkanı’nın
onayına bağlı bir şey değil. Bilmiyor olsa da bizim açımızdan bir
eksiklik değil. Güvenlikten sorumlu bir komutandır. Silah bırakma,
geri çekilme, ateşkes, konuşuluyorsa bu konuda kurumunun,
kendisinin görüşünün mutlaka olması lazım ama onun ötesinde ana
dilde eğitim, yeni anayasa, ifade özgürlüğü, yeri isimleri
mevzuları Genelkurmay Başkanı’nın bilmesi gereken ya da onaylaması
gereken mevzular değil...
Erdoğan’ın Çankaya’ya çıkışı ile askerin çözüm sürecine
bakışında bir değişiklik izlenimi edindiniz mi?
Hayır, yok, ben bunu doğrudan o süreçle bağlantılandırmıyorum.
Genelkurmay, ordu çözüme karışıdır diye bir şey hissetmedim.
“SÜREÇTE YETKİLİ OLAN AKTÖR BENCE HALA
ERDOĞAN'DIR”
Erdoğan’ın çözüm sürecini götüreceğini söylediniz. O da HDP
randevu talep ederse görüşeceğini açıkladı. Çankaya ile
ilişkileriniz nasıl olacak? Randevu isteyecek misiniz?
Bizim Cumhurbaşkanlığından randevu talebimiz yok. İhtiyaç doğarsa,
zaruret olursa tabi ki görüşürüz. Kendisinin daveti olursa
değerlendiririz. Bizim görüşme ihtilacımız varsa randevu talep
ederiz. Ama sayın Başbakanla bir görüşme trafiğinin, yüz yüze
ilişkinin olması gerekir. Erdoğan döneminde bu gerçekleşmedi.
Sadece bize karşı değil bütün muhalefete kapılıydı. Davutoğlu
diyaloğa açık olacağını söylüyor. Biz de kapalı olmayacağız.
Fiiliyatta Erdoğan Çankaya’ya çıkmış olsa bile kendisi bu
politikalarda etkili olmak isteyecektir. Zaten bunu saklamadı.
Aktif bir Cumhurbaşkanı olacağını söyledi. Davutoğlu hükümetinin
Cumhurbaşkanı’nın bilgisi, fiili onayı dışında kolay kolay adım
atamayacağını düşünüyorum. Çözüm sürecinde Cumhurbaşkanı ile
görüşmemiz gerekirse görüşürüz. Bana göre yetkili olan aktör
kendisidir halen. Bana göre öyledir.
Davutoğlu’nun çözüm sürecini üzerine almasını üçlü yapı
oluşturmasını nasıl değerlendirdiniz?
İşleyişin hızlı olması açısından daha uygun gibi görünüyor. Fakat
ekip çalışması dedikleri gerçekten de ekip çalışması şeklinde
yürüyecekse anlamlı olur. Yoksa son söz yine her seferinde
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a emanet edilecekse Davutoğlu’nun koordinatör
olması birinci derecede sorumluluk üstlenmesi pratikte çok anlam
ifade etmeyecek gibi geliyor. Ama çözüm sürecinin önemsendiğini
gösteren bir yaklaşım olarak önemli...
"ARINÇ DİYALOG AÇISINDAN ESNEK BİR
YAPIYA SAHİP"
Bülent Arınç’ın sürece dahil edilmesi...
Bizim için isim fark etmez. Mesele kurumsal ve siyasi ilişkidir.
Hükümet bütün olarak muhatabımızdır. Fakat Bülent Arınç diyalog
kurma açısından esnek bir yapıya sahiptir. Diyalog, müzakere
yürütebilecek kapasitesi, donamı vardır. Bu açıdan faydalıdır. O
olmasa başkası da olsa bizim için fark etmezdi ama Arınç’ın bu
özelikleri önemlidir.
"YALÇIN AKDOĞAN KCK OPERASYONLARINI
DESTEKLEDİ"
Yalçın Akdoğan da yapılanmada görev aldı. Onun için neler
söylersiniz?
Büyük hatalar yapılmasına sebep olan kişilerden biridir,
danışmanlık yaptığı süreçte. KCK operasyonları hep destekledi ve
büyük hatalara imza attı. Dili üslubu son derece kırıcı , incitici,
ötekileştirici, empati yapmaktan uzaktı her zaman. Bakanken de bu
tarzını sürdürür mü bilmiyoruz. Sürdürürse doğru bir iş yapmamış
olur.
"HAKAN FİDAN ÖNEMLİ BİR
AKTÖR"
Hakan Fidan’ın kabineye alınmaması ve MİT’te kalmasını
sürecin geleceği açısından nasıl yorumladınız?
Kimi alırlar kimi bakan yaparlar kendileri karar verir. Ama Hakan
Fidan sürecin önemli aktörlerinden biri. Başından beri bütün
taraflarla görüşme yapan yaklaşımını bilen önemli bir aktör. Süreci
yönetme konusunda da önemli çabaları oldu. Çok kritik noktalarında
ciddi sorumluklar üstlendi. Süreç kopmasın diye büyük emek, çaba
ortaya koyan bir isim olarak perdenin arkasında hep çalıştı
çabaladı. Bu noktadan sonra da galiba sürecin içinde olmaya devam
edecek.
‘HÜKÜMET İLE CHP DİYALOĞU
ŞART’
Hükümet programında çözüm süreci geniş biçimde yer aldı.
Programda” terörün bitmesi, silahsızlandırma, toplumsal hayata
kazandırma ve demokratik siyasete katılım” hedefleri sıralandı.
Nasıl buldunuz? Seçim öncesi yaşama geçebilir mi?
Hükümet programına girmesi önemlidir. Hükümet parlamento zemininde
bağlayıcı biçimde kamuoyuna ‘programa koydum yapacağım’ demiş oldu.
Şimdiye kadar parti programlarına koyuyorlardı. Bunları yapabilmesi
için Anayasal ve yasal değişikliklere ihtiyaç var. Tek başına
hükümet kararları ile olmaz bu işler. Parlamento desteğine ihtiyaç
var. Bunun yolu da diyalogdan geçer. Sadece HDP ile değil CHP ile
hükümetin iyi bir diyalog kurması lazım. CHP’nin de buna açık
olması lazım. Bunlar “Türkiye’yi bölme parçalama girişimidir,
emperyalist güçlere peşkeş çekme girişimidir” gibi önyargılı
yaklaşımları bir kenara bırakıp hükümetin niyeti velev ki bu olsa
bile- bu değil bize göre- bizim bu fırsatları demokratikleşme
lehine dönüştürmemiz lazım. Ve CHP’nin bundan kaçmaması daha fazla
içine girmesi lazım. Yoksa AKP bunları tek başına hayata
geçiremez.
Programdaki “demokratik siyasete katılım” hedefi dağdan
inişi ve beraberinde bir affı da getirir mi?
Biz de hükümet de af demiyoruz. Fakat yeniden bir toplumsal
katılım, mutabakat gerekiyor. Barışın ayaklarından biridir bu. Eğer
çözüm olacaksa insanlar dağda niye kalsınlar. Dağda kalmayacak,
şehre inecekse şehirde ne yapacaklar. Bütün bunların tartışılması
ve bir formülle çözülmesi gerekiyor. Bunlar cesur yaklaşımlar
gerektiren politikalar ister. İnsanlar silahını bırakıyorsa,
siyaset imkanı sunmuyorsan bunun bir anlamı yok. Gelecek özgürce,
demokratik, barışçıl siyasetini yapacak. Bunun yasalarla
desteklenmesi lazım. Formül ne olur hep birlikte tartışarak
bulmamız lazım. Bizim bir dayatmamız yok. Muhalefet ve iktidar
birlikte çalışırsa bunları çözmek daha kolay olur.
"KANDİL DOĞRUDAN TEMAS
İSTEMİYOR"
Beşir Atalay Devletin, Kandil ile görüşebileceğini
söylemişti. Bir görüşme oldu mu, beklentiniz var mı?
Benim bildiğim Kandil de Avrupa da hükümet ile MİT ile doğrudan
teması kabul etmiyorlar. “Liderimizle görüşüyorsunuz bu bizi
bağlıyor, yeterlidir” diyorlar. Tam yetki Abdullah Öcalan’dadır.
Onunla yapılan her görüşme, vardığınız mutabakat bizi bağladığı
için biz ayrıca görüşmeyi doğru bulmuyoruz” diyorlardı. Bildiğim
kadarı ile bu tutumları da değişmemiştir henüz.
Hükümet ile temasınız oldu mu?
Olmadı ama olması lazım. Güvenoyu alması lazım. Sonrasında randevu
isteyip arkadaşlar yeni bakanlarla bir tartışma yürütecekler.
"HÜKÜMETE GÜVENOYU
VERMEYECEĞİZ"
Güvenoyu verecek misiniz?
Yok, şu andaki program bizim için tatmin edici değil.
Bugünden sonra ne bekliyorsunuz? Nasıl bir yol haritası
izlenecek? Ekim’de bir yasal düzenleme beklentisi var.
Zaman çok dar bir müddet sonra 2015 genel seçim çalışmaları
başlayacak. Önümüzde iki, üç aylık süreç var. Süre zarfında
yapılması gereken temel işlerin yapılması lazım. TMK kalkması
lazım. Basın ifade özgürlüğünü genişleten TCK ve basın kanunda
düzenleme yapılması lazım. İmralı’da müzakere yürütülecek
koşulların sağlanması lazım. Başka heyetler, sivil heyetler
gidebilmeli. Öcalan ve Devlet heyetinin görüşmelerine başkaları
tanıklık etmeli, o tutanaklar gerekirse açıklanmalı, parlamentoya
bilgi verilmeli. Süreç şeffafa yürütülmelidir. İmralı’da sekretarya
oluşturulmalı. Danışmanlık hizmeti verecek bir ekip kurulmalıdır..
Sekreterlik ve danışmanlık hizmeti alabilmelidir. Bunlar sürecin
ilerlemesine yardımcı olur. Ama asıl önemli olan özgürlükçü bir
anayasa ile çözüm süreci sonuçlanabilir. Giderek herkesin de bu
müzakere sürecine katılması lazım. Beklentimiz bunun bir takvim
halinde açıklanmasıdır.
“ÖCALAN'DAN SESLİ MESAJ
RAHATLATIR!”
Öcalan görüntülü mesaj vereceği de söylendi... Olabilir
mi?
Olabilir. Tabu imiş gibi tartışılıyor. Bunlar basit adımlardır.
Tabu olmaktan çıkmalı. Doğrudan kendi ağzından, sesinden mesajı
Türkiye kamuoyuna ulaşırsa çözüm sürecine katkı sunar, önünü
açar.
Kandil’den barışın ön şartı olarak “Öcalan’a özgürlük “
talepleri de geliyor. Bu konuda yaklaşımınız nedir?
Bunlar tartışılması gereken mevzulardır. O aşamada değiliz biz.
Daha çok Kürt sorunu, yeni anayasa, demokrasi sorunun tartışılması
aşamasındayız. Bir gün o noktaya gelindiğinde elbette
tartışılmalıdır. Yol haritası açıklandığında belki daha rahat
konuşabiliriz.
Müzakere ve izleme kurulu nasıl oluşacak? Kimler
olacak?
Tartışmalı yıpranmış isimler olmamalı. Akil insanlar gibi olmamalı.
Bence orada yanlış yapıldı. İmralı’ya gidecek heyet bütün toplumun
kamusal vicdanını temsil eden tarafsız insanlardan oluşmasında
fayda var. Karma bir heyet olabilir. Sadece siyasetçi, gazeteci
sivil toplumun temsilinden oluşan uluslararası saygın isimlerin de
olduğu karma heyet olabilir. Bu isimler kamusal vicdanı temsil
etmelidir. Doğrudan taraf olan, tartışmalı isimler olmamalıdır.
CHP’YE SOL BLOK
ÇAĞRISI
Seçimlerde sol partilerle bir ittifak söz konusu olabilir
mi?
Demokratik bütün kesimlerle ittifak anlayışımız devam edecek. CHP
sağa kırmaktan vazgeçip sola doğru ciddi politik değişiklikler
gerçekleştirilirse 2015 seçimleri başka açılımlara gebe olabilir.
CHP yerel seçim ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sağa oynamayı
tercih etti sağcı parti olarak 2015 seçimlerine hazırlanırsa kan
kaybedecektir ve karşısında bizim olduğumuz büyük sol bloğu
görecektir. Kendilerine Cumhurbaşkanlığı seçiminde ortak aday
gösterme teklifimiz vardı. Kabul etmediler sağa kaydılar. Bu CHP
tabanını üzdü. Tabanın beklentisine hitap eden demokratik bir
sıçrama yaşarsa CHP biz diyalog kurmaya ittifak demeyelim ama bazı
mücadele alanlarını birlikte yükseltmeyle elbette ki hazırız. Sayın
Kılıçdaroğlu ile bu çerçevede her zaman görüştük, görüşürüz.
CHP’nin şu anda yapması gereken şey HDP’yi eleştirmek olmamalıdır.
HDP Cumhurbaşkanlığı seçiminde iyi sonuç çıkarttı. CHP buna kafa
yormalıdır. CHP’yi tedirgin eden şey bizim büyümemiz olmamalı. Biz
CHP için tehdit değiliz.
"PKK'YE SİLAH VERMEK UÇUK BİR ÖNERİ
DEĞİL!"
Türkiye’nin PKK’ye silah vermesini önermeniz de
eleştiriliyor...
Barış yapıyorsanız PKK Türkiye açısından tehdit olmaktan
çıkacaksa o halde PKK’nın IŞİD’e karşı yürüttüğü savaşta
Türkiye’nin PKK desteklemesi akıllıca olur. PKK’yle Almanların,
Amerikalıların mı silah vermesi doğru olur? Türkiye’nin mi silah
vermesi doğru olur. Herkes bunu bir hesap etsin. Serin kanlı
değerlendirmek lazım uçuk öneriler değil Türkiye’nin yararına
önerilerdir.