Demirtaş'tan Arınç'a yanıt: Başbakan olamadın diye mi?
Abone ol'Hükümet içinde çözüm sürecinden memnun olmayanlar var' diyen HDP lideri Selahattin Demirtaş, Bülent Arınç'a sert tepki gösterdi....
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı
Selahattin Demirtaş, Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın İmralı’da
tutuklu bulunan Abdullah Öcalan için sekretarya görevlendirilmesine
ilişkin dünkü açıklamalarına sert tepki gösterdi.
"Siz Başbakan olamadınız diye, bunun öfkesini bizden çıkarmak
zorunda mısınız? Yaşınızı, başınızı almış bir siyasetçisiniz. Ergen
çocuklar, gençler gibi öfkeli konuşmanın anlamı var mı? Üstelik
hükümet sözcüsüsünüz." diyen Selahattin Demirtaş, hükümetin çözüm
sürecine yönelik hükümet üyeleri arasındaki çelişkileri gidermek
zorunda olduğunu belirtti.
Bursa'da konuşan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Barış
hepimize lazım, çünkü barış bugünün yarının işi de değil. Yüzlerce,
binlerce yıl da geçse barıştan vazgeçemeyiz. İnanın ki, bakınız
herhalde hükümet cephesinden bazıları herhalde bu görüşme
trafiğinin yeniden başlamasından rahatsız olacak ki; tahrik etmeye
çalışıyorlar" dedi.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Saldırılar, hakaretler,
tehditler, haksızlıklar oldu ama yılmadık, bıkmadık. Çünkü barış
hepimize lazım, çünkü barış bugünün yarının işi de değil. Yüzlerce,
binlerce yıl da geçse barıştan vazgeçemeyiz. İnanın ki, bakınız
herhalde hükümet cephesinden bazıları herhalde bu görüşme
trafiğinin yeniden başlamasından rahatsız olacak ki; tahrik etmeye
çalışıyorlar" dedi.
Demirtaş, Atatürk Spor Salonu'nda düzenlenen HDP Bursa İl
Kongresinde yaptığı konuşmada, partilerinin Türkiye siyasetine
getirdiği temel bir farkın olduğunu söyledi. "Fark şudur; biz hak
ve özgürlüklerde asla hiç kimseyi ayırmayacağız" diyen Demirtaş,
şunları kaydetti:
"Biz parti yönetiminde kaç kişi Türk'tür, Kürt'tür, Çerkez'dir,
Alevi'dir, Sünni'dir bilmiyoruz. Çünkü bizler ezilenler, hep
birlikte yola çıktıysak birbirimizin kimliğini sorgulamayacağız,
birbirimizin değerlerine, diline, kültürüne, inancına saygı
duyacağız, onu kutsal bileceğiz. Bizim işimiz o insanı olduğu gibi
kabul etmek, onun hakkını her yerde savunmaktır. Ülkede bunu
savunabilecek bizden başka hiçbir parti yoktur. Hele hele Soma ile
Ermenek ile Yüksekova'yı, Cizre'yi, Kobani'yi aynı çatı altında
buluşturursak biz o zaman geleceğimizi özgürce kurabiliriz."
"Bir fotoğraf var bugünlerde çok dolaşıyor. Yırtık bir lastik
ayakkabı var, bin odalı sarayı var" ifadesini kullanan Demirtaş,
"İşte biz Ermenek'te o yırtık lastik ayakkabıyı giyen o amcanın
yanında olacağız. O lastik ayakkabının, sultanın sarayından daha
değerli olduğunu unutmadan siyaset yapacağız, halkla birlikte omuz
omuza siyaset yapacağız" diye konuştu.
"BİZİ KÜÇÜMSÜYORLARDI AMA SEÇİME DAMGA
VURDUK"
Cumhurbaşkanlığı seçiminde büyük başarı sağladıklarını söyleyen
Demirtaş, "Bizi küçümsüyorlardı, hafife alıyorlardı. Damgasını
vuran biz olduk, siz oldunuz. 2015 seçimlerini giriyoruz hala seçim
barajı var. Örgütlenme önünde engeller var" dedi.
"Türkiye'de demokratik siyaset için yüzde 10 barajının kalkması
gerektiğini" savunan Demirtaş, şunları söyledi:
"Fakat ne demişti eskimiş Başbakan, 'Bunu biz getirmedik'
demişti. 'Kenan Evren getirmiş' dedi. Kenan Evren getirmiş
argümanın arkasına saklanmıştı. Oysaki Kenan Evren'i darbeci,
cuntacı olarak niteleyip yargılayan bunlar değil miydi? Ama Kenan
Evren'in getirdiği bütün nimetlerden tırnak içinde faydalanan
bunlar. 'Seçim barajı işlerine yarıyor' diye kaldırmıyorlar. YÖK
Kenan Evren'in getirdiği, kurduğu darbeci kurumlardan biridir,
kaldırmıyorlar. Milli Güvenlik Kurulu darbe sonucu oluşmuş
kuruldur, kaldırmıyor. Yani darbenin bütün nimetlerinden
faydalanıyorlar. En büyük demokrasi taraftarı da 'biziz' diyorlar.
Kusura bakmayın ama siz Kenan Evren'in bugünkü çocuklarından başka
bir şey değilsiniz. Hala yüzde 10 barajının durması utançtır. Bugün
itibarıyla 28 bizim milletvekilliğimiz aldığımız oyun karşılığı 28
sandalyede baraj nedeniyle AKP'liler oturuyor. Yeteri kadar oy
almışız ama bağımsız girdiğimiz için 28 milletvekili koltuğumuz
AKP'nin işgali altında. Böyle bir haksızlık olur mu? Bunlar bu
utancın altında ezilecekler. Biz o barajı tuzla buz edeceğiz."
'ARINÇ ERGEN GENÇLER GİBİ'
Çözüm sürecini en fazla kendilerinin inşa ettiğini savunan
Demirtaş, şöyle devam etti: "Saldırılar, hakaretler, tehditler,
haksızlıklar oldu ama yılmadık, bıkmadık. Çünkü barış hepimize
lazım, çünkü barış bugünün yarının işi de değil. Yüzlerce, binlerce
yıl da geçse barıştan vazgeçemeyiz. İnanın ki, bakınız herhalde
hükümet cephesinden bazıları herhalde bu görüşme trafiğinin yeniden
başlamasından rahatsız olacak ki; tahrik etmeye çalışıyorlar.
"BAŞBAKAN OLAMADIN DİYE ÖFKESİNİ BİZDEN..."
Sayın Arınç'a buradan hatırlatmak istiyorum; 'siz Başbakan
olamadınız' diye bunun öfkesini bizden çıkarmak zorunda mısınız?
Yaşınızı başınızı almış bir siyasetçisiniz, ergen çocuklar gençler
gibi öfkeli konuşmanın anlamı var mı? Üstelik hükümet sözcüsüsünüz.
Başbakan yapmadılar sizi ne yapalım; bu da bizim sorunumuz değil.
Şimdi bir de çözüm sürecinden sorumluluğu elinden aldılar, iyice
öfkelenmiş durumdasın. Neredeyse çıkacak, bakın çıkacak 'çözüm
sürecine gerek yok' diyecek noktaya gelmiş. Hükümet kendi içinde bu
çelişkileri çözmelidir. Özellikle Sayın Başbakan, hükümet
sözcüsünün söylediklerinin arkasında mı değil mi bilmek istiyoruz.
Çünkü biz biliyoruz ki bir sekreterya oluşturulması, bir gözlemci
güç oluşturulması ve heyetlerin genişleyerek İmralı'ya Sayın
Öcalan'la görüşmeye gitmesi bir mutabakattır."
'İMRALI'YA GİDEN HEYET SİZİN DEĞİL Mİ?'
"Bu konuda İmralı'da mutabakat vardır ama hükümet sözcüsü kalkmış
diyor ki; ortada bir uzlaşma anlaşma yok" diyen Demirtaş, "Şimdi
merak ediyoruz İmralı'ya giden heyet sizin heyetiniz değil mi?
Orada konuşulanların arkasında hükümet olarak durmuyor musunuz?
Çünkü müzakere dediğimiz şey açık, aleni, şeffaf bir şekilde
konuşmaktan ibarettir. Korkarak, çekinerek, müzakereden bile
konuşmaktan bile feragat ederek sorunlar nasıl çözülebilir" diye
konuştu. Demirtaş, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu konuda da diyorlar ki; HDP kafasından uyduruyormuş. Görüşme
tutanaklarını açıklayalım o zaman, İmralı'da ne konuşulmuş
açıklayalım. Bunların hepsi oradaki mutabakattır. Eğer siz hükümet
olarak 'orada konuşulanlar bizi ilgilendirmiyor' diyorsanız, ortada
bir aldatmaca var demek ki. Siz bir aldatmaca içinde değilseniz,
kendi aranızdaki bu çelişmeleri bırakın artık.
"ARINÇ'IN DİLİ HÜKÜMETİN DİLİYSE TOPLANTILARDA BİZE
SÖYLENENLER NEDİR?"
Sayın Bülent Arınç'ın söyledikleri doğruysa, ortada bir mutabakat
yoksa, sekretarya olmayacaksa, müzakere başlamayacaksa, çözüm
sürecinde heyetler genişletilerek adaya gitmeyecekse ve Sayın
Arınç'ın kullandığı üslup ve dil, hükümetinizin diliyse; o halde
toplantılarda bize anlattıklarınız nedir. Biz bu çelişkileri kusura
bakmayın konuşacağız. Biz bu çelişkileri konuştukça HDP süreci
bozuyor diyorlar, kusura bakmayın süreç aleni olacak, açık olacak.
Ne konuştuysak halk bilecek. Kürt de bilecek, Türk de bilecek.
Herkes bilecek ki kimse kimseyi kandıramasın, aldatma olmasın ama
gizli kapaklı, kapalı kapılar ardında süreç yürütmenin imkanı
yoktur. Bu şekilde hiç kimse ne zaman kazanabilir ne de bu köklü
sorunu çözebilir. Bu saatten sonra barış için ama hakiki bir barış
için, samimi bir barış için kimse kimseye şart koşmasın. Özellikle
de HDP'ye diz çöktürmeye çalışanlar, böyle barış olmaz."