Demirtaş'ın 'Erdoğan sevici' dediği Adil Zozani bombaladı!
Abone olHDP Eş Genel Başkanı Demirtaş'ın "İçimizde gizli Erdoğanseviciler var" sözüyle hedef aldığı öne sürülen Zozani, "Sözlerine üzüldüm. HDP'nin AKP ile koalisyon yapmam demesi hataydı" dedi.
HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın HDP'yi
karıştıran "İçimizde gizli Erdoğanseviciler vardı" sözleri gündeme
oturmuştu. Demirtaş'ın hedefindeki ismin, başkanlık sistemini
destekleyen eski Hakkâri Milletvekili Adil Zozani olduğu iddia
edildi.
Adil Zozani günler sonra ilk kez Demirtaş'ın iddialarına cevap verdi. Zozani Habertürk'e konuştu.
İşte Zozani'nin açıklamalarından flaş
başlıklar....
İlk kez konuşan Zozani, "Böyle bir tartışmaya hiç
girmeyeceğim ama Demirtaş'ın sözlerine tabii ki üzüldüm. HDP'nin
"AK Parti'ye kesinlikle koalisyon kurmayacağım" demesi
hataydı çünkü Kürt kitlesi bu sorunun çözümünü arzuluyor ve çözümü
kolaylaştıracak mekanizmaların devreye girmesini istiyor. HDP 7
Haziran'dan sonra "Kendi ilkelerim doğrultusunda tüm
partilerle koalisyona açığım" demiş olsaydı, AK Parti
HDP'yle koalisyon müzakeresi mi yapacaktı? Hayır yapmayacaktı.
Ancak HDP'nin bunu söylemiş olması, AK Parti'yi diyalogdan
uzaklaşan taraf olarak bırakacaktı. HDP'nin yanlışının temeli
budur." dedi.
Zozani, başkanlık sistemine dair görüşlerini anlatan bir kitap
yazdı. Adil Zozani'yle, kitap ve tartışmalarla ilgili merak
edilenleri Habertürk Gazetesi'nden Kübra Par gerçekleştirdiği
röportajda açıklığa kavuşturdu.
"DEMİRTAŞ'IN SÖZLERİNE TABİİ Kİ
ÜZÜLDÜM"
Selahattin Demirtaş, "Eski
milletvekillerimiz arasında Erdoğanseviciler vardı" dedi. Sizi
kastettiği söyleniyor. Doğru mu?
Ülkemde her gün sokakta insanlar ölüyorken, her yer yakılıp
yıkılıyorken; meseleleri kişiselleştirmem doğru olmaz. Bu ortamın
içinden çıkalım, Kürt halkı kendi haklarını özgürce savunabildiği
bir konuma gelsin; kaybeden Adil Zozani olsun. Dolayısıyla böyle
bir tartışmaya hiç girmeyeceğim ama Demirtaş'ın sözlerine tabii ki
üzüldüm.
HDP 1 Kasım'da sizi neden aday
göstermedi?
Zaman zaman siyasette de kan değişimine ihtiyaç duyulur. Bana göre
partimizin takdiridir, Demirtaş'a göre ise bizim tasfiyemizdir.
Başkanlık sistemini savunmanız mı
adaylığınıza mani oldu?
Evet. HDP içinden bazı arkadaşlarımızın ısrarla statükocu düzenin
devamını savunmalarını doğru bulmadım. Ben başkanlık sistemini
destekliyorum.
Peki kendinizi hâlâ HDP'li olarak
görüyor musunuz?
Elbette ben bir HDP'liyim. Hiçbir güç beni halkımın mücadele
değerlerinden koparamaz.
"YA DİRENEREK VAR OLACAĞIZ YA DA KAYBEDECEĞİZ
DİYOR"
Tam "Barış gelecek" derken tekrar silahlar konuşmaya başladı. Bir
tarafta hendekler, 'halk savaşı', özyönetim ilanları, diğer tarafta
devletin yürüttüğü operasyonlar... Nasıl bu noktaya geldik?
Siyasetin üstüne düşeni yapmaması sonucu bu noktaya geldik. Siyaset
son 3 yılda kalıcı barışı sağlayacak mekanizmayı işletemedi.
Kendine "Kürt'üm" diyen herkesin mevcut tablodan çok ciddi
şekilde rahatsızlık duyduğunu zannediyorum.
YDG-H neden şehir savaşı başlattı?
Çocukları sokağa döken tam olarak nedir?
Güven kırılmasıdır. Tam 6 yıldır çözümü konuşuyoruz. Diyarbakır
Sur'a, Nusaybin'e, Cizre'ye, Hakkâri Yüksekova'ya gidin, o
hendekleri kazan gençlerin yaş profiline bakın. Hepsi bir kuşaktır.
İçinde yetiştikleri savaş koşullarından dolayı Türkiye ile aidiyet
bağları yok. Onlara hep "Sabredin, demokratik yöntemlerle Kürt
sorununu çözeceğiz" dedik. Bizim kuşağımız esas itibarıyla bunu
söylüyor. Ama bu kuşak farklı. "Bu işler konuşarak çözülmüyor.
Sonuçta bu bir güç sorunudur. Ya direnerek var olacağız ya da
kaybedeceğiz" diye düşünüyorlar. Kürt siyasetini paradigma
değişikliğine zorlayacak esas sorun budur.
İyi de bu çocukları yetiştirip sahaya süren Kandil değil mi?
Kandil'in bu konudaki beyanları açık. "YDG-H, PKK değildir, halk
içerisinde örgütlü bir mekanizmadır" diyorlar. Ama bugün özyönetim
hamlesine PKK de şehir yapılanması da sahip çıkıyor.
HDP neden "Haklarınızı Meclis'te ben savunacağım, evlerinize dönün"
diyemiyor?
HDP, "Ey Kandil, sana silah kullandırtmıyorum" diyemez. Varsayalım
dedi. Kandil "İyi, senin gönlünü hoş etmek için silah bırakıyorum"
mu diyecek? Gerçekçi olalım. HDP eleştirilecekse çözüme dönük
siyaset argümanlarını geliştiremediği için eleştirilmeli.
"Cumhurbaşkanı Erdoğan başkan olursa
sistem otoriterleşir" eleştirisine ne
diyorsunuz?
Şu anda Türkiye'nin yönetimine hükmeden tek bir kişi var,
o da Sayın Erdoğan'dır. Sayın Erdoğan'ı bu noktaya taşıyan,
parlamenter sistemdir. Bu kadar yetkiyle donatılmış bir yürütme
mekanizması, dünyanın neresinde olursa olsun tehlikelidir.
"ÖCALAN YENİDEN DEVREYE GİRMELİ"
Nevruz mektubunda Öcalan "Artık silahlı mücadele devri bitmiştir"
demişti. O halde neden çatışma başladı? Kandil artık İmralı'nın
sözünü mü dinlemiyor?
Hayır, Kandil'in farklı bir perspektifi yok. Son çatışmalı durumun
Kandil'in tercihi olduğunu düşünmüyorum. Yıllardır dağ başında
yaşayan insanlar, rahat koşullarda yaşamak istemez mi? Ama Sayın
Öcalan yeniden devreye girmez, çözüm mekanizması yeniden
işletilmezse daha tehlikeli bir noktaya geleceğiz. Kürt siyasetinin
bugüne kadar eksen aldığı ortak yaşam paradigması tartışmalı
noktaya gelecek. Esas tehlikeli olan, ayrışmaya dayalı bir
paradigmanın devreye girmesidir.
Silahı gerekli kılan gerekçeler nedir? Hangi talepler
karşılanırsa bu çatışma son bulacak?
Bunun 4 ayağı var:
1- Anadilde eğitim ve kamusal hizmet hakkı verilmeli.
2- Türkiye'nin idari ve siyasi yapısı değişmeli. Kürtlerin de
kendilerini yönetme ve kimliksel doyum yaşayabilecekleri bir
yönetim mekanizması geliştirilmeli.
3- Dağdan inenlere siyaset yolu açılmalı. Kandil'deki Kürt
siyasetçiler Diyarbakır'da da siyaset yapabilmeli.
4- Bu haklar anayasal güvenceye kavuşmalı.
"HDP'NİN 'AKP İLE KOALİSYON KURMAM' DEMESİ
HATAYDI"
Kürt halkının öfkesi kime
yönelik?
Öfkeleri siyasete yönelik. Bunun içine hem AK Parti'yi hem
muhalefeti koyuyorum. Şiddet sarmalına geri dönülmesinden hem AK
Parti hem HDP sorumludur. AK Parti, hep seçimlere endeksli bir
çözüm müzakeresi yaptı. Eğer seçimde bir getirisi varsa ileri
adımlar attı, yoksa süreci rölantiye aldı. Bu yanlıştı. AK Parti'ye
7 Haziran seçiminde kaybettiren, İç Güvenlik Paketi'ydi. Güvenlikçi
paradigmaya dönüleceğinin görülmesi, Kürt kitlesinin AK Parti'den
kopmasına neden oldu.
HDP'nin hatası
neydi?
Kürt kitlesi, HDP'ye bu sorunu demokratik ve barışçıl
yöntemlerle, müzakere zemininde çözmesi için destek verdi. Oysa HDP
7 Haziran seçiminden itibaren siyaset sahnesinden bir adım geri
çekildi. "Ben oynamıyorum" moduna girdi. HDP'nin "AK Parti'ye
kesinlikle koalisyon kurmayacağım" demesi hataydı çünkü Kürt
kitlesi bu sorunun çözümünü arzuluyor ve çözümü kolaylaştıracak
mekanizmaların devreye girmesini istiyor. HDP 7 Haziran'dan sonra
"Kendi ilkelerim doğrultusunda tüm partilerle koalisyona açığım"
demiş olsaydı, AK Parti HDP'yle koalisyon müzakeresi mi yapacaktı?
Hayır yapmayacaktı. Ancak HDP'nin bunu söylemiş olması, AK Parti'yi
diyalogdan uzaklaşan taraf olarak bırakacaktı. HDP'nin yanlışının
temeli budur.
İyi ama HDP'nin yüzde 13'lük oyu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a
"Seni Başkan yaptırmayacağız" diyerek, AK Parti'ye
karşı güçlü bir muhalefet yürüterek aldığı düşünülüyor. Seçimden
sonra AK Parti'yle koalisyona yanaşması çelişkili olmaz mıydı?
Olmazdı çünkü siyasette seçim sahasında konuşulanlar ile yönetim
safhasında ortaya konulacak refleksler ve tutumlar bir tutulmaz.
Sahada size kazandıracak argümanlarla yola çıkarsınız. Halk seçimde
takdir hakkını kullandıktan sonra bu defa yönetme kabiliyetiniz
devreye girer.