Türkiye iki gündür "Başkanlık sistemini kan dökülmeden
getiremezsiniz" diyen Kemal Kılıçdaroğlu'nun sözlerini
tartışıyor.
İşin doğrusunu isterseniz ben Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu sözleri
kötü niyetle kullanmadığını düşünüyorum!
Şöyle ki...
Başkanlık sistemi geldiğinde yüzde 60'lık kesim kurbanlıklar
kesecek ya hani. Adamcağız "Zaten önümüzde kurban bayramı
var. İki bayramı bir araya getirip fazla kan akıtmayın"
diyerek safiyane uyarıda bulunuyor!
Onun için bu sözleri analiz etmeye bile gerek duymuyorum!
Benim asıl üzerinde durduğum, "Yasin Börü ve arkadaşlarının
katili" olan Selahattin Demirtaş'ın son dönemlerde dile
getirdiği "Bölge parlamentoları kuralım"
sözleri...
Formülü Demirtaş'ın kendi ağzından dinleyelim:
"Bu Türkiye'nin aleyhine, zararına değil. Tam tersine demokrasi
mücadelesini güçlendirecek bir şeydir. Biz bunu söylerken, 'Sadece
Kürtler için ayrı bir bölge parlamentosu' demiyoruz.
İzmir, İstanbul diğer bölgelerde de halk, madem Ankara'daki
parlamentoyu AKP ele geçirdi, madem ki Ankara'daki parlamento,
İzmir, İstanbul ve Antalya'daki insanların hassasiyetlerini dikkate
almadan kararlar alıyor doğrultusunda bir eleştiri ortaya koyarsa,
kendi bölge parlamentosunu tabi ki çalıştırabilir."
Meğer bu zamana kadar hep yanlış anlamışız Demirtaş'ı!..
Hedefi Türkiye'nin iki parçaya bölünmesi meselesi değil, 81 ayrı
parçaya bölünmesiymiş de haberimiz yokmuş!
İktidara itirazı veya eleştirisi olan her bölgenin kendi
parlamentosunu kurmasını istemesinden bu sonuç çıkıyor.
Oldu canım.
Tabi ya öyle yapalım!
Hatta istersen ortaya karışık yapalım. Şöyle her bölgeden azar azar
verelim. Üstüne sos olarak vergilerimizi dökeriz. Yanında PYD, HPG,
YPG ve TAK salatası... Bir de üstüne PKK'nın 35 yıldır akıttığı
kanı nar ekşisi niyetine döktük mü var ya!..
Ohh, yeme de yanında yat!
Ama bak baştan anlaşalım. Kaçak elektrikte ısıtılmış esrar çayı ile
kaçak sigaraları bizden beklemeyin.
****
İlginç olan ne biliyor musunuz?
Demirtaş'ın bahsettiği sistem şu an Türkiye'de mevcut! Her ilin,
her ilçenin kendi Meclis'i zaten var.
İl Genel Meclis'i, İl Danışma Meclis'i, Belediye Meclis'i gibi
kurumlar bağlı bulundukları ille ilgili yerel kararları
"Meclis", yani bir başka isimle
"Parlamento" çatısı altında alabiliyor!
Demirtaş belli ki bundan çok daha fazlasını istiyor. Yalnız bunu
isterken fena şekilde çuvalladığının farkında değil.
Bildiğiniz Amerika'dakinin aynısı bir "Başkanlık"
sisteminden bahsediyor.
İstediği "Başkanlık" sisteminin AK Parti'den tek
farkı, ülkenin tamamen bağımsız eyaletlere bölünmesi...
Yani AK Parti "Özerklik" dedikleri şeyi kabul
etseymiş "Başkanlık" sistemini anında kabul
edeceklermiş meğer!..
Demirtaş ve avanelerinin anlamadığı şey şu.
Türkiye asal sayı gibidir. Kendisinden ve birden başka hiçbir tam
sayıya bölünemez!
Bu ülkeye sadakatle bağlı olan milletin suskunluğu da korkudan
değil, devletine bağlılığından ve her şeyin üstesinden geleceğine
olan inancındandır.
Allah öyle bir feraset vermiş ki gerek Demirtaş'ın, gerekse onu
gaza getiren üst aklın hayallerinin ulaştığı son noktada bu
milletin atalarının ayak izleri var.
Ne bölücüler heveslensin, ne de ülke sevdalıları endişelensin
Bu tür bölünme hayallerinin önü de 14 yıl önce siyaset sahnesine
çıkan bir adam tarafından kesildi evelallah!
O adam ve o adamın izinden gidenler oldukça, Demirtaş ve onun
gibilerin yeni parlamentolar kurması hayalden öteye geçmez.
Zaten yeni bir parlamento kurmalarına da gerek yok.
"Terör yasasını yumuşatın" diye Avrupa Birliği
Parlamentosu PKK ve HDP için yeter de artar bile!
Ha şayet Selahattin Demirtaş "yetmez" diyorlarsa,
kendisine önerim gidip Kandil'de istediği tarzda bir parlamento
kurabilir.
Oranın havası "Bomba" gibi nasılsa!..