Demirtaş Kılıçdaroğlu'nu kızdıracak
Abone olBDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 'Çözüm sürecine' karşı çıktığını belirttiği CHP'ye yine fena yüklendi
Demirtaş, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun
"AKP'nin kuyruğuna takılmayız" sözünü
hatırlatarak, "2010 yılında ana muhalefet partisinin lideri
olarak Çukurca'da savaş devam ederken mevziye niye girdiniz? Bunu
bir açıklayın. AKP savaş politikası yürütürken büyük bir coşkuyla
AKP'yi desteklemediniz mi?" dedi.
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Diyarbakır merkez Kayapınar İlçesi Belediyesi Cigerxwin Kültür Merkezi'nde BDP Siyaset Akademisi tarafından düzenlenen 'Demokratik Kurtuluş ile Özgür Yaşam' paneline katıldı. Konuşmasına bugünlere gelmelerine 1980'i yıllarda açlık grevlerinde ve kendilerini yakan PKK'lılar ile Türk solunun liderlerini anarak başlayan Demirtaş, yaklaşık 40 dakika süren konuşmasında Osmanlı'dan günümüze Kürt sorunun geçirdiği evreleri anlattı.
'Kürdistan olarak nitelendirdiği bölgenin tarihte 4 parçaya bölündüğünü, Kürt sorunun sadece Türkiye'de değil Irak, Suriye ve İran'da da görüldüğünü söyledi. Demirtaş, 100 yıldır Türkiye Cumhuriyeti devletinin ilk kez Kürt halkıyla bir müzakere yürüttüğünü söyledi. Bunun çok önemli olduğunu kaydeden Demirtaş, şöyle konuştu:
"Birilerinin tüylerini diken diken edebilir ama bu olması gereken gecikmiş bir durumdur. Ortada bir masa var. Bu masanın bir tarafından başta Kürtler halkı olmak üzere ezilenler var, diğer tarafında resmi ideolojiyi temsil eden ve büğun AKP'de somutlaşmış iktidar var."
"ÇÖZÜM MASASINA HERKESİN SAYGI DUYMASI
LAZIM"
Demirtaş, Türkiye'de ezilen bütün kesimlerin bu masaya bakıp, bu müzakere sürecinde hangi tarafta olmalarına karar vermeleri gerektiğini belirterek, şunları söyledi:
"Masada 3-4 taraf yok. İki taraf var. Yıllardır ezen, inkar eden taraf ve yıllardır ezilen ve buna karşı direnen taraf vardır. Alevi toplumu, işçiler, kadınlar ,emekçiler, Türkiye demokratları, ilericileri, Gayrimüslimler, Yezidiler, Keldaniler, Araplar yani ülkede özgürlük ve demokrasi isteyenler bu masaya baktıklarında kendini hangi tarafta görmeleri gerektiği konusunda geçmişimize ve tarihe bakarak karar vermeliler. Özellikle bir Kürt'ün bu kadar büyük bedeller sonucu ortaya çıkmış bu müzakereler sürecine bakarken, masanın iki tarafını doğru değerlendirmesi lazım. Bu dönemde 'efendim AKP çözüm sürecini destekliyor AKP'nin yanındayım', 'AKP bu işi çözecek bu yüzden AKP'nin yanındayım' diyenler bir kez daha gerçekliğe baksınlar. Masada AKP ve BDP yok. Ezen ve ezilenler var. Ya o taraftasınız, ya bu tarftasınız. Kürt halkının, bütün ezilenlerin çok fazla seçeneği yok. Yanlışıyla doğrusuyla bu müzakere sürecinde ezilenin tarafında olmak ahlaki siyasi vicdanı bir borçtur. Eksikleri olamaz mı? Olabilir. Yanlışları olamaz mı? Olabilir. Ama bunu masanın karşı tarafına geçerek yapamazsınız. Hele hele masadan uzak durarak asla yapamazsınız. Bu müzakere masasını devirerek, devirmeye çalışarak hiç yapamazsınız. Hem Kürtlerin kendi içinde, hem Türkiye'de demokratların, ilericilerin, Müslümanların kendi içinde bunu iyi sorgulaması, değerlendirmesi lazım. Şu anda Türkiye Cumhuriyeti devletinin gelmiş olduğu nokta Kürt halkının uzun yıllar verdiği mücadeleler sonunda geldiği noktadır. Hiç bir zaman Kürtlerin önüne müzakere masası koymadılar. Ya idam sephası kurdular Kürt liderlerinin önüne, ya da sürgün, işkence alternatifini koydular. Başka bir masa çıkmadı karşımıza ve bu masada öyle kolay kolay kurulmadı. Bunu yaratanlar, bunu ortaya çıkaranlar Türkü, Kürdü ile, onbinlerce insanın emeğiyle, milyonlarca insanın direnişi ile gerçekleşti. Bu masaya artık herkesin saygı duyması lazım. Normal olandır çünkü bu. Savaşlar anormal olandır."
"CHP EN FAZLA YAYGALARA KOPARANDIR"
Normal bir süreçten geçtikleri için birilerinin kıyamet kopardığını belirten Demirtaş, "AKP'nin kuyruğuna takılmayız" diyen Kılıçdaroğlu'nu eleştirdi. Demirtaş, CHP'nin sürecin başından itibaren 'En fazla yaygarayı koparanlar' arasında yer aldığını öne sürerek şöyle konuştu:
"Kendine 'Sosyal demokratım' diyor, Kürt sorunuyla ilgili raporları var, 'Barış, çözüm istiyoruz' diyor. Ama başından beri 'Bu masa devrilsin' diye uğraşıyor. Ben buradan sayın Kılıçdaroğlu'na sormak istiyorum; Diyor ya 'Biz AKP'nin kuyruğuna takılmayız'. Haziran 2010'da Çukurca'da askeri mevziye niye girdiniz? Ana muhalefet partisinin lideri olarak Çukurca'da savaş devam ederken mevziye niye girdiniz?. Bunu bir açıklayın. AKP savaş politikası yürütürken büyük bir coşkuyla AKP'yi desteklemediniz mi? AKP tezkere çıkarırken AKP'nin yanında olmadınız mı? O AKP'nin kuyruğuna takılmak değil de, bugün bin bir uğraşla, emekle kurulan müzakere sürecini, barışın inşaa sürecini desteklemek mi AKP'yi desteklemek olsun. Siz yıllarca sosyal demokratlar olarak bütün savaş tezkerelerine mecliste evet oyu vermediniz mi? O zaman AKP'yi desteklemek olmuyor da şimdi niye oluyor? Mevziye gittiniz, askeri mevziye gidip orada 'AKP'nin savaş politakanın yanındayız' dediniz. Türkiye'nin sosyal demokratları olarak bunu bile yaptınız. Bu kadar açık bir savaş desteği sunduğunuz hükümete MHP, CHP olarak AKP ile hep işbirliği yaptınız. Şimdi normal olana normalleşmeye geçelim dediğimizde niye en çok siz kıyameti koparıyorsunuz? Bunun iyi sorgulanması lazım. Savaşırken AKP'yle birlikte hareket ettiniz. Şimdi barışmayı konuşuruz, neden barışın tarafında olmuyorsunuz?"
"CHP SAVAŞALIM AMA KONUŞMAYALIM DİYOR"
CHP'nin genlerinde demokrasi, özgürlükler çıtasını yükseltmek diye bir şey bulunmadığını ileri süren Demirtaş, bunun CHP'nin genlerine, doğasına, kuruluş felsefesine aykırı olduğunu iddia ederek, "Kürtler'le konuşmak, Kürtleri meşrulaştırır' diyor. 'PKK, Öcalan'la konuşmak onları meşrulaştırır' diyor. 'Savaşmak meşrulaştırmaz ama konuşmak meşrulaştırır' diyor. 'Savaşalım ama konuşmayalım' diyor. Savaşırken itiraz ettiniz mi? Yok. Ama oysa biriyle savaşıp yenememek yok edememek en büyük meşruiyeti sağlar ona. Ve bu savaş yenme, yenilgiyle sonuçlanmadı. Gördünüz işte yıllardır söylediğimiz gibi bu savaşı siz dayattınız, Kürt halkının dağa çıkmasını siz meşrulaştırdınız, Kürt gençlerinin direnişini siz meşrulaştırdınız, savaş politikasını siz dayata dayata bunu yaptınız. Şimdi konuşmak niye meşrulaştırsın? Zaten Ortadoğu'nun ve dünyanın en büyük gerilla hareketi olmuş. On binlerce genç bugüne kadar dağa çıkmış. Milyonlarca insan destekliyor. Sadece Türkiye'de değil, Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Başbakan, Sayın Bahçeli, bir televizyonları açıpta Suriye'deki Kürtleri bir izleyin bakalım. Irak, Iran, Avrupa'daki Kürtleri bir izleyin bakalım. On milyonlarca destekcisi olan bir harekete dönüşmüştür. Şimdi bununla konuşmayıp ne yapacaksınız, doğru olan bu hareketle konuşmaktır."
"BİZE ARTIK SİLAHI DAYATAMAZSINIZ"
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, artık Kürtler'e silah ve savaşın dayatılamayacağını belirterek, şöyle konuştu:
"Doğru olan savaşmaksa, silahta ısrarsa bu politakalar iflas etti artık. Bunları artık bize dayatamazsınız. Kendinizi bile ikna edemiyorsunuz. Yine, bu zihniyetin sahipleri Kürt'ü konuşmaya değer, konuşmaya layık bile görmüyorlar. Kimliğinize saygı duyuyoruz daha ne istiyorsunuz diyorlar. Bu bile hakaretin kendisidir. Sen hangi yetkiyle, hukukla benim kimliğime saygı duyuyorsun? Sen niye egemen oluyorsun, ben niye öteki oluyorum? Benim kimliğime saygı duymak hakkı yetkisi niye sende oluyor? Ben zaten o saygınlığa sahip değil miyim? Yani CHP, AKP, MHP kimliğimize saygı duymazsa biz saygın olmayacak mıyız? Bu bir egemen anlayışıdır. Yıllardır bu anlayışla Kürt'e yaklaştılar. 'Kürtle müzakere edilemez, konuşulamaz, irade olurlar meşrulaşırlar' dediler. 40 milyonluk bir halk nereye koyacaksınız, nereye göndereceksiniz? Kendi anavatanında yaşayan bir halk. Bu halkı kabul etmek, eşitlik hukukuna saygı duymak bu halkın artık kendi anavatınında kendini yönetmesini kabul etmek bütün bunlar solcu olmasanızda kabul etmeniz gereken en doğal şeylerdir. AKP'nin içinde, diğer partilerin içinde de böyle düşünenler vardır. Kürt'ü inkar etmek, ezmek isteyen 'Sen bizim canımız çiğerimizsin, bizim tırnağımızsın biz senin kıymetini biliriz, sesini çıkarma biz seni yönetiriz' diyenlerin politikası iflas etti" dedi.
"ORTADOĞU'DA ARTIK KÜRT VE KÜRDİSTAN GERÇEĞİ VAR"
Ortadoğu'da artık 'Kürt' ve 'Kürdistan gerçeği' olduğunu, ve bu bölgenin bütün dünyanın cazibe merkezi haline geldiğini belirten BDP lideri, herkesin Kürtle nasıl yaşayacağıyla ilgili karar vermesi gerektiğini söyledi. Demirtaş, şöyle konuştu:
"Kürdistan, yeraltı ve üstü zenginlikleriyle çok büyük bir coğrafyadır. Kürdistan bütün dünyanın cazibesi haline gelmiyor. Burada yanıbaşımızda iki Kürdistan kuruldu. Biri defakto biri güney Kürdistan, bunlarla ilişkin nasıl olacak?. Bu halk düşman mıdır. 'Kardeşim' dediğin Kürt halkıdır. Ucuz politikalar iflas etmiştir. Türkiyenin yanı başında kardeş bir halkın Türkiye'nin lehine bir kazanımı oluyor. Kürtler kimseye düşman değildi. Gidin Kürdistana en çok iş yapanlar milliyetçi Türk şirketlerdir. Burada 'W' için kıyameti koparıyor, orada iş yapıyorlar. Kürdistan; Ortadoğu'nun parlayan yıldızıdır. Sayın Öcalan bütün herşeyi görerek bunun fırsatını yaratıyor. Gerillanın çekilmesi taktiksel hamle değil, başından beri Türk'te Kürt'te hiç kimsenin aleyhine bir süreçe gelişmiyor. Hepimizin kazanabileceği bir süreci tartışıyoruz. Bütün bu konuştuklarımız kendiliğinden olmayacak. Bir kaos aralığındayız. İçi doldurulamazsa eski statükücu durum devam edebilir. Bunların hiçbiri kendiliğinden olmadı. Bunlar direniş ve acılarla, bedellerle oldu, ondan sonra bir noktaya geldik. Biz üzüm yemek istiyoruz. Reformlar sadece Kürtlere mi yarıyor? Evet en çok Kürtler için çıktı yasalar, ama özgürlüklerden bütün Türkiye yararlanacak. Hükümet daha demokratik bir Türkiye istiyorsa bunu yapmak zorundadır. Demokratik siyaseti konuşuyorsak bu mahkemelerin artık tavrını değiştirmesi lazım. Özel mahkemelerin kaldırılması lazım. Sayın başbakanı yargılayan mahkemeler, bunlar senin işine yarıyor diye bunları korumak sürecin ruhuna ters değil mi?. Herkesi serbest bırakmak lazım. Özel yetkili mahkemeler maşallah işlerini iyi yaptılar, binlerce kişiyi tutukladılar. Yurt dışındaki sürgünler 2 milyondan fazla insan sürgünde bunların geri gelmesi lazım. Madem korkmuyoruz demokratik siyasetten bunun önünü açması lazım."
Selahattin Demirtaş; partisinin tabanına seslenirken, "Yeni dönemde eski düşünce kalıplarını, söylem, alışkanları bir kenara bırakmamız lazım. Ama artık demokratik siyasetle kendi içimizde başlayarak bütün bu alışkanlarımızdan vaz geçmeliyiz. Bu sayın Öcalan'ın sözüdür. Herkesin kendisini yeni sürece adepte etmesi gerekir" dedi.