Demirtaş Erdoğan'a barış eli uzattı
Abone olBDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş bugün 56. gününü dolduran açlık grevleri ile ilgili BDP'nin talimat verdiğinin yalan olduğunu söyledi.
İNTERNETHABER.COM- BDP
Genel Başkanı Selahattin Demirtaş cezaevlerinde açlık grevinde olan
707 insanın BDP talimatı ile grev yaptığı yaklaşımının yalan
olduğunun altını çizdi. Başbakan Erdoğan'a da barış elini uzatan
Demirtaş, '' Bu savaşı bitirsek fena olmaz mı''
dedi.
Demirtaş Başbakan Erdoğan'ın ucuz, kirli yollarla propaganda yapmakla suçladı.
''Açlık grevleri ile hükümetin şov yaklaşımı çözüme imkan sundu mu? Açlık grevinden 2 ay önce yenilen yemeğin fotoğrafına sunularak suçlama yapılır mı? Kendimizin çektiği fotoğraf yayınladığımız fotoğraf, iki harf gitse geriye neyi kalacağı belli gazetenin çirkinliğine sığınılarak böyle propaganda yapılmaz.Devletin kurumlarını yönetiyorsunuz. Arzu etseniz sorunları çözebilirsiniz. Kürt sorununu da çözebilirsiniz. Madem böylesiniz neden ucuz kirli propogandalara alet oluyorsunuz?''
Erdoğan'a barış eli de uzatan Demirtaş, ''Bu savaşı
bitirsek fena olmaz mı işin aslını konuşsak müzakereleri nasıl
başlatabiliriz diye. Biz BDP olarak bu konularda hükümete ne
yapabiliriz bunları konuşsak fena mı olur. Hep birlikte
cezaevindeki ölümleri durduralım.'' dedi.
BDP KUZU KEBAP YEDİ YALAN
Biz ilk günden bu yana açlık grevi de dahil olmak üzere sorunları çözmek için hareket ettik. BDP açlık grevcilerine talimat verdi meselesi yalan BDP sofra donattı kuzu kebap yedi yalan.
BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş grubunun toplantısında konuştu. İşte Demirtaş'ın konuşmasından satır başları;
BDP'NİN TALİMAT VERDİĞİ YALAN YAKLAŞIMDIR
Şimdi 707 insan tutuklu Türkiye'nin çeşitli cezaevlerinde açlık grevindeler. Arkadaşlarımızın talepleri iyi biliniyor. Bu insanları açlık grevi yapmaya iten nedenler nedir onların konuşulması lazım. Öyle BDP talimat verdi gibi bir yaklaşım yalan yaklaşımdır.
Talimatla bir insana eylem yaptırabilirsiniz ama yemek yemememe gibi bir eylemi zorla yaptıramazsınız. 100 yıllık Kürt sorunundan bağımısız açlık grevlerini tartışırsnız yine bu konuyu anlayamazsınız.
2009 14 Nisan KCK siyasi operasyonlarının başladığı gün. Sadece 3.5 yılı hatırlayalım. 10 bine yakın siyasetçi, başkan, öğrenci, kadın, genç herkes içeri konuluyor. Bu nisadan beri devam eden süreç.
Bu arkadaşlarlar 2 yıla yakın haklarındaki suçlamayı bile bilmediler. 2 yıldan sonra yargılamalar başladı. Arkadaşlarımız anadilde savunma yapmak istediklerini belirttiler son 2 yıldır da savunma yapamadıkları için tutuklulular. O mahkeme salonlarında sadece ben buradayım demek için aylarca beklediler. Bilinmeyen dilde konuştukları iddia edildi.
Duruşmayı izleyen heyetlere hakaret edildi. Savcı, hakim hakaret etti. Mahkeme salonlarının önünde ailelere işkence yapıldı. Duruşma salonunda bunlar yaşanırken Cumhurbaşkanı da dahil olmak üzere anadilde savunma yoktur dediler.
HERKESE İŞKENCE YAPILDI
Sayın Başbakan kendilerinin müzakereyi bitirdiğini açıkladı. Arkasından İmralı ile bağlar kesildi. Artık kimse Sayın Öcalan dahil kimse ile görüşmemeye başladı.
Büyük askeri operasyonlar yapıldı. 1037 kişi 1.5 yıldır tecritin başladığı günden beri yaşamını bitirdi.
Hükümet bu savaş konsepti daha iyi uygulayabilmek için İmralı tecriti gündeme almıştır. Geçen yıl Roboski'de 34 genç parçalandı. O günden bugüne soruşturma ne alemde bilen yok.
Her konuda hızlı olan savcılar bu konuda adım atmış değil. Roboski katliamıda bu süreçte yaşandı. Türkiye'de her yıl izinli kutlanan Nevruz bu yıl hükümet tarafından yasaklandı.
MANŞETLERDE BİZE KÜFÜRLER DİZİLDİ
Diyarbakır'da partimizin düzenlemek istediği miting engellendi.Her gösteride herkese orantısız şekilde sokak işkenceleri yapıldı. Bunları izledik, yaşadık.Bu hafta sonu vekillerimimiz İstanbul'da neden yokken işkenceye tabi tutuldu.
Bunlar yaşanırken AKP'nin yayın organı haline gelmiş yayın organları ya bizi suçladılar, ya bu olayları çarpıttılar. Manşetlerden bize küfürler dizildi.
Yaptığımız her konuşmaya savcılar dava açar hale geldi.
Demokratik siyaset kanalları açıktır diyenler sessizce olanları izlediler. BDP'nin ne zaman tasfiye olacağını izlediler.
Tüm bizim izlediğimiz her şeyi onlar da izlediler. Cezaevinde olan tutuklularda an be an izlediler. Dört duvar arasında herşeyi takip ettiler.
56 gün önce bir karar verdiler. Biz bu gidişhata dur diyeceğiz dediler.
ELİNİZDE BDP'NİN AÇLIK GREVİ TALİMATI VERDİĞİ TALİMATI VARSA AÇIKLAYIN
Şimdi soruyorum bu açlık grevlerini başlayan BDP'nin tavrı mı bu tablo mu? Çok açık şekilde son 3.5 yıldır yaşananlar ve son yılda yaşadıklarımız içerideki siyasetçileri de sürece müdahale noktasına getirdi.
Açlık grevinin sebebi budur. Elinizde BDP'nin talimatı ile açlık grevi başladığına dahil bilgi kırıntısı varsa çıkın açıklayın yoksa da susun Bu insanlar dışaraıda kimse ölmesin diye kendi canlarını ortaya koydular.
Şimdi aradan geçen 56 güne rağmen meseleyi bu şekilde algılamayan bir tavır çözümsüzlüğünde nedenidir. Açlık grevleri sorundan ortaya çıkmış sorundur.
Boş çağrılar yapın diyorlar. Asla hiçbir arkadaşımın açlık grevine girmesine istemiyoruz. Günde 10 defa kendilerine rica ederiz. Biz arkadaşlarımızın kendilerini öldürecek eylemi asla ve asla istemeyiz.
Onların duygu, düşünce, taleplerini anlamazsak çözüm olmayacak. Makul olan mantıklı olan taleplerle ilgili adım atmak zor değildir.
Hükümetin açlık grevlerine yönelik tavrı özellikle de Başbakan'ın açıklamaları açlık grevlerinin sonlanması gereken tavır oldu. Hükümetin dün tartıştığı düzey 1 ay önce tartışılmış olsa açlık grevi olmayacaktı.
Bu açıklamaların altı doldurulmalı, hızlı adımlar için adım atmalıyız. Bu talepler karşılanmayacak talepler değil.
Hükümlü ile avukatı görüşemez diyorlar ama bunlar kanunda var. Bu görüşmenin yapılması Başbakan'ın iznine tabidir diye bir ima var mı?
Anayasa ve yasalar bu kadar açıkken bir Başbakan nasıl avukat bir kenarda bulunsun diyebilir.
SORUYORUM BAŞBAKAN'A...
Soruyorum Başbakan'a hangi yetki hangi madde ile İmralıya avukat gitmesin diyorsun. Nasıl böyle bir güç kullanabiliyor. Oraya avukat gönderip göndermemek kimsenin yetkisinde değil.
Yeri geldiğinde Barbaros'un torunlarıyız diyen, bilmem kaç saatte Şam'a ulaşırız diyen bir devlet bir yalana sarılarak tecrit uygulanmaz.
AÇLIK GREVLERİ İLE HÜKÜMETİN ŞOV YAKLAŞIMI ÇÖZÜM SUNDU MU?
Açlık grevleri ile hükümetin şov yaklaşımı çözüme imkan sundu mu? Açlık grevinden 2 ay önce yenilen yemeğin fotoğrafına sunularak suçlama yapılır mı?
Kendimizin çektiği fotoğraf yayınladığımız fotoğraf, iki harf gitse geriye neyi kalacağı belli gazetenin çirkinliğine sığınılarak böyle propaganda yapılmaz.
Devletin kurumlarını yönetiyorsunuz. Arzu etseniz sorunları çözebilirsiniz. Kürt sorununu da çözebilirsiniz. Madem böylesiniz neden ucuz kirli propogandalara alet oluyorsunuz?
BDP KUZU KEBAP YEDİ YALAN
Biz ilk günden bu yana açlık grevi de dahil olmak üzere sorunları çözmek için hareket ettik. BDP açlık grevcilerine talimat verdi meselesi yalan BDP sofra donattı kuzu kebap yedi yalan.
Bu savaşı bitirsek fena olmaz mı işin aslını konuşsak müzakereleri nasıl başlatabiliriz diye. Biz BDP olarak bu konularda hükümete ne yapabiliriz bunları konuşsak fena mı olur.
Şimdi açlık grevleri hepimizi böyle noktaya getirdiyse bir ölümleri durduralım istiyoruz.
Dün Bakanlar kurulunda açlık grevlerinin enine boyuna tartışılmasını önemsedik. Biz bu konuyu önemsedik. Karşılıkla adımlar atmak için 56'şar güne sahip değiliz. Açlık grevdekilerininde bu açıklamaları dinlediğini düşünüyoruz. Kendileri de olumlu yaklaşacaklardır.
HÜKÜMET İMRALI'YA AVUKAT GÖNDERSE YENİLMİŞ Mİ OLUR?
Hükümet İmralı'ya avukat girişine imkan sağlarsa yenilmiş mi olur? Hayır. Anayasa'dan almış olduğu görevi yerine getirmiş olur. Sadece açlık grevlerini bitirme değil. Birçok gelişmenin de önünü açar.
Hükümete de bu desteği sunmaya açık noktadayız. Ölümlerin her biri canımızdan parça götürüyor. Şemdinli'de geçen gün yaşananları gördük. Cezaevindeki ölümleri durduralım. Hep birlikte. Ölümleri içeride durduralım bunun vesilesi ile dışarıdaki ölümleri de durduralım. Bu ahlaklı bir duruştur. Çok konuşulan anketler bir yapın baklalım müzakareye destek her zamankinden fazladır.
NEDEN İDAM MESELESİNİ ISITIP ISITIP SUNUYORSUNUZ?
Yeniden ısıtıp ısıtıp idam meselesini neden tartışıyorsunuz. Karşılığı gerçekliği yok. İdam cezası düzenlensin yasalara konulsun kimseye uygulamaz. Lehte olan kanun uygulanır aleyhte uygulanmaz.
Halkı neden bu idam tartışmaları ile geriyorsunuz. İdam tartışmalarının geriye uygulanma şansı yok. Kürt halkı da bilsin bunu. Niyetiniz başkaysa bunu açık açık söyleyin. Bunlar çözüme katkı sağlamıyor. 707 kişi kendini ölüme yatırdığı noktada çıkar idam tartışmalarını çıkarırssanız bu olumlu katkı sağlar mı?
Kamuoyunu gereksiz meşgul edecek konular konuşulmamalı Bu konunun ebediyen kaldırılması lazım.