Demirtaş BDP'nin tercihini açıkladı
Abone olBDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, karşılıklı sert açıklamalarla gerilen ortamı yumuşatmak için adım attı.
BDP lideri Demirtaş, Başbakan Erdoğan’a zeytin dalı uzattı.
Erdoğan'ın BDP'ye yönelik yaptığı ya kandil ya TBMM çağrısına
Demirtaş, "BDP seçime girmiş, tercihini yapmış,
parlamentoya gelmiş bir parti" diyerek Meclis'i işaret
etti.
Meclis’te bir grup gazeteci ile sohbet eden Demirtaş güncel
gelişmeleri değerlendirdi. Demirtaş şu mesajları verdi:
HERKESE DOKUNALIM: Dokunulmazlık meselesini
parlamento gündemine alırsa, partimiz de resmi olarak tartışır.
Milletvekillerinin bu kadar dokunulmazlığının olması doğru bir şey
değil. Fakat tartışmanın birkaç BDP’li milletvekili üzerinden
yapılması da ilkesizliktir. Dokunulmazlıkları sınırlayalım, ifade
özgürlüğü, kürsü dokunulmazlığı dışında hiçbir şey kalmasın; biz de
böyle bir değişikliğe ‘evet’ demeye hazırız. Meclis tartışılır:
Dokunulmazlıkları kalkan milletvekillerimiz bu mahkemeler
tarafından tutuklanırsa ne olacak? 8 milletvekilimiz tutuklu, Hatip
Dicle’nin milletvekilliği elinden alınmış, gasp edilmiş. Bir bu
kadar daha milletvekili tutuklanıyorsa o parlamentonun çalışmaması
lazım bence. O saatten sonra parlamento yasa çıkaramaz.
Parlamentonun meşruiyetini kendi elleri ile tartışmaya açmış
olurlar.
KANDİL DEĞİL MECLİS: Başbakan ‘BDP seçimini,
tercihini yapsın’ derken, BDP sanki karar arifesinde ‘dağa mı
gitsek, Meclis’e mi gelsek’ diye bir tartışma yürütüyor. Bu çağrıyı
yaparken bizden ne bekliyor, ne söylediğinin farkında mı? BDP
seçime girmiş, tercihini yapmış, parlamentoya gelmiş bir parti.
Bize bir kez daha neyin seçimini dayatıyor anlamış değilim. Ya da
BDP’ye oy verenlere dağın yolunu mu gösteriyor? BDP daha nasıl
seçim yapabilir? BDP ve blok milletvekilleri olarak önümüzde bir
seçenek var, iki seçenek yok. O da demokratik siyaset
zeminidir.
KÖPRÜLER ATILMAMALI: Başbakan bize niye öfkeli?
Kürtlerle ilgili çok olağanüstü güzel şeyler yaptığını ve
Kürtlerden bunun karşılığını almadığını düşünüyor. Bu öfkesini
BDP’ye karşı nefret, öfke dili kullanarak ifade ediyor. Siyasette
‘ipler tümden kopmuştur, gemiler yakılmıştır’ dememek lazım.
Sonuçta biz siyaseten çözüm arayan sorumlu kişileriz. Diyalog ve
iletişim köprüleri AKP’ye de bize de lazım olur. Bu nedenle hiç
kimse ile tümüyle asla görüşmeyiz, ilişkilerimizi kestik demeyiz.
Başbakan da buna dikkat etmeli, biz de BDP olarak buna dikkat
etmeliyiz. Mesele kişisel değil tarihsel bir sorunsa, rejim
sorunuysa konuyu kişiselleştirmenin anlamı yok.
KUZU'YA SERT YANIT: Anayasa Komisyonu Başkanı
Burhan Kuzu’nun kullandığı dil ne bir siyasetçiye, ne bir hukukçuya
yakışıyor. İhsas-ı reyde bulunuyor habire. Bir anayasa profesörü
bizimle ilgili ‘suç makinesi’ diyorsa, başkanı olduğu Karma
Komisyon’un veya Anayasa Komisyonu’nun tavrını peşinen açıklamış
oluyor. Bu, pervasızlıkta sınır tanımamaktır.
KÜRKÇÜ MESELESİ: BDP’li milletvekillerini
yıpratarak, kişilik haklarına saldırılar gerçekleştirerek,
itibarsızlaştırarak BDP’nin tasfiyesini halkın nezdinde haklı hale
getirmeye çalışıyorlar. Önümüzdeki günlerde de bu tür saldırılar
gerçekleşebilir. İşin magazin boyutu bizi hiç ilgilendirmiyor.
Vekillerin bu tür şeylerle gündeme gelmesi, getirilmesi bizi
bağlamaz. Bizim abartılı özel yaşamımız yok. Buna rağmen medyanın
bu tür manipülasyonuna karşı arkadaşlarımız dikkatli olmalıdır.