Demirtaş: Başbakan'dan rica ediyorum...
Abone olMeclis'te, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki oda ve borsa başkanlarından oluşan heyeti kabul eden HDP lideri Selahattin Demirtaş'tan çarpıcı açıklamalar geldi.
HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Savaşta önce
insanlar ölür, sonra vicdanlar ölür. Sonra ekonomi çöker, yaşam alt
üst olur. Bizler savaşın, silahın konuştuğu yerde siviller olarak
sesimizi yükseltmezsek vicdanımız ölecek. Vicdanların da
ölmesine izin vermemek için evlatlarımızın ölümünü durdurmak
zorundayız" dedi.
Demirtaş, Meclis'te, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'daki oda ve borsa
başkanlarından oluşan heyeti kabulünde, bu girişimin siyasetçilere
güç ve destek verdiğini söyledi. Demirtaş, "Evet, savaşta önce
insanlar ölür, sonra vicdanlar ölür. Sonra ekonomi çöker,
yaşam alt üst olur. Bizler savaşın, silahın konuştuğu yerde
siviller olarak sesimizi yükseltmezsek vicdanımız ölecek. Şimdi
evlatlarımız ölecek, bir müddet sonra hepimizin vicdanı ölecek.
Vicdanların da ölmesine izin vermemek için evlatlarımızın ölümünü
durdurmak zorundayız" diye konuştu.
Siyasetçilerin birbirini suçlayıp, sert eleştirebildiklerini, bunu
anlaşılır görmediğini ve değişmesi gereğine işaret eden Demirtaş,
"Siyaset koltuk, ikbal için yapılmaz. Halka hizmet etmeyen siyaset,
çirkin siyasettir. Kim yaparsa yapsın. Benim partimden de olsa
çirkin siyasettir. Tek bir adımımız, hamlemiz halka yarar
getirmiyorsa orada çirkin siyaset vardır. Sandık demokrasinin
gereğidir diyoruz, sandık kuruyoruz. Halk sandığa gidiyor, bir
sonuç çıkıyor. Ona saygılı olmamak, halkın iradesine saygı duymamak
da çirkin siyasettir" görüşünü savundu.
Bütün bu çirkinliklerden kurtulmanın yolunun halkın kime oy vermiş
olursa olsun sesini yükseltmesi olduğunu dile getiren Demirtaş, şu
görüşleri savundu:
"Biz 'bu savaş, çatışma ülkemize zarar veriyor, bunun derhal
durdurulması lazım' şeklinde sesimizi yükseltirsek sonuç
alınabileceğine inanıyorum. Açıklamalardan anlaşılıyor ki maalesef
Hükümet bizim çağrılarımıza henüz olumlu, sıcak yanıt verebilmiş
değil. Karşılıklı ellerin tetikten çekilmesi lazım. Önce silahların
karşılıklı susması lazım. Yeniden müzakere, diyalog masasına
dönüş için bizlerin ısrarcı olması ve sesini yükseltmesi lazım ama
Sayın Başbakan'ın 'biz sonuna kadar gideceğiz, bir kez daha kökünü
kazıyacağız' şeklindeki yaklaşımlarını, doğrusu biz
tedirginlikle karşılıyoruz. Böyle bir yaklaşım olmaz."
Demirtaş, Kandil'e yapılan hava operasyonları sırasında, bombanın
bir köye isabet ettiğini, aralarında hamile kadın, çocuk ve bebeğin
de bulunduğu 10 kişinin öldüğünü ileri sürdü.
"Polis, asker, PKK'lı, sivil ölecek, bu işten kim karlı çıkacak
peki?" diye soran Demirtaş, bunların aklıselimle masaya
yatırılması gerektiğini söyledi.
Demirtaş, "Tırlar, otobüsler, araçlar yakılıyor, bunların hiçbirini
kabul etmiyoruz, edemeyiz. Asla. Bu araçlar kimin? Benim; senin
aracın. Zararını biz görüyoruz, halk görüyor. Halka zarar veren
hiçbir şeyin HDP arkasında durmaz, durmayacak. Bunların hepsinin
derhal düzeltilmesi için siyasetçiler olarak inisiyatif de alması
lazım. Sizlerin bu ve benzeri girişimi barış arayışında bizlere güç
veriyor. Umut ediyorum ki 'evlatlarımızı gerektiğinde feda
edeceğiz' diyen siyasetçiler yerine, 'hayır, biz evlatlarımızın
yerine gerekirse kendimizi, koltuklarımızı feda edeceğiz' diyen
anlayış hakim kılınsın."
"Sayın Başbakan'dan rica ediyorum"
Bir annenin ve babanın acısının, çocuğunun siyasi düşüncesine,
giydiği üniformaya göre değişmeyeceğini belirten Demirtaş, annenin
Kürt, Türk, Arap olması acısını değiştirmeyeceğini, bunlar arasına
ayırım koyamayacaklarını belirtti.
Demirtaş, Habur'da 13 cenazenin bekletildiğini de öne sürerek,
"Sayın Başbakan'dan özellikle rica ediyorum; 6 gündür sizin
emrinizle cenazeler Habur Sınır Kapısından içeriye alınmıyor. 50
derece sıcakta bir tırın soğutuculu dorsede bekliyor. Cenazelere
hakaret , saygısızlık bizim inancımızda, dinimizde, kültürümüzde
yoktur. Ölünün üzerine hüküm kalkar artık. Ölünün suçu,
günahı artık Allah'a emanettir. Sizlerden ricam nerede ne yanmış
varsa sesinizi yükseltin ama adaletten, hakkaniyetten
ayrılmadan. Onu yaptığınız an barış daha kolay olacak. O
zaman işte sesiniz güçlü çıkacak. O zaman bizim de Hükümet üzerinde
de etki gücünüz olacak" diye konuştu.
Ülkede zor ve zahmetli günler yaşandığını belirten Demirtaş,
"Birbirimizin elini tutarken Kürt müyüz, Türk müyüz birbirimize
sormayacağız. AKP'ye mi, HDP'ye mi, CHP'ye mi oy vermiş
sormayacağız. Önce kardeşiz, bu acılar hepimizindir, taziye
hepimizin, cenaze hepimizindir. Başka türlü toplumdaki ayrışmayı,
kutuplaşmayı, derinliği çözemeyiz. HDP'yi gece gündüz bütün bu
ölümlerden sorumlu tutup, ondan sonra 'hadi gelin kardeşlerim'
dediğin zaman HDP'ye oy vermiş 6 milyon insan 'bana bu hakareti
yapıyorsun, nasıl kardeş olacağız?' diye sorar. Partiler arası
düşmanlık olmaz. Şu partiye, bu partiye oy verdi diye insanları
düşmanlaştıramayız. Siyasi rekabet ayrıdır, kardeşlik ayrı bir
hukuktur demek ve buna ısrarcı olmak zorundayız" dedi.
"Parlamento'nun kapalı olması yanlış"
Heyetin onurlu bir girişimde bulunduğunu, siyasi partilere ziyaret
ettiklerini ve mesajlarını verdiklerini anlatan Demirtaş,
yapacakları her girişimin birilerini lanetlemek, suçlamak üzerine
değil, sonuç alıcı olmasını istedi. Sivil insanların sesinin
siyasette silahtan daha güçlü çıkması halinde barışın mümkün
olacağını anlatan Demirtaş, sıkıntılardan haberdar olduklarını,
çözmeye çalıştıklarını, kepenk kapatmadan araç yakmalara kadar
hiçbirini normal ve kabul edilebilir görmediklerini söyledi.
Demirtaş, bir soru üzerine, Parlamentonun sıkıntılı günlerde
kapalı olmasının yanlış olduğunu savunarak, "Parlamentonun tatil
yapacağı günler bugünler değil. Ülke bu kadar sorun, sıkıntı
yaşarken milletvekillerinin her gün Parlamentoda çalışması lazım.
Ülkemdeki sorunların nasıl acilen çözüleceğine dair komisyon
kuralım diyoruz, ama AKP-MHP el ele verip bundan kaçıyor. Geçici
hükümetsin, Parlamentoyu işlet o zaman. Niye Parlamentodan
kaçıyorsun? Parlamentoyu çalıştırmanın yolu, toplumun demokratik
baskısından geçiyor. Herkes Parlamentonun kapalı olması konusundaki
eleştirisini, hassasiyetini dile getirmeli. Keşke komisyon kurulsa,
AKP-IŞİD ilişkilerini masaya yatırabilsek. Ne olmuş, ne bitmiş,
kimin elinde ne bilgi, belge var, bunların hepsi inşallah
önümüzdeki günlerde tartışılır" karşılığını verdi.
"Saray gladyosu içinde hangi yapılanmalar var?" şeklindeki
soru üzerine Demirtaş, "İsim isim, grup grup 'şunlar, bunlar var'
diye bilmek durumunda, zorunda değilim. Bir saray devleti
oluşturulduğundan şüphe yok. Kendisi de bunu ifade ediyor. Sarayda
özel dinleme, istihbarat odaları, devletin resmi kaydına girmeyen
özel, gizli toplantı ve görüşmeler, özel bütçe, örtülü ödenek,
nereye gittiği belli olmayan, harcanan paralar, orada özel
operasyon planları yapılıyor. Bunlar artık bilinmeyen şeyler değil
. Bunlar bir hukuk devletinde olmayacak işlerdir. Partimizin
kapatılma hazırlığı şu anda Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nda
yapılmıyor mesela. Sarayın Başdanışmanı Burhan Kuzu tarafından,
kendi avukatlık bürosunda yapılıyor. Bunun neresi hukuktur,
adalettir?" görüşünü ileri sürdü.