Demiri tavında dövmek lazım, ateşini kalıba göre harlayıp
vereceğin şekle göre vurmalısın. Öyle vurmalı ki şekil olmalı,
istediğin şekil en detayına kadar çıkmalı ortaya
Bu ülkenin ateşi bile mevsimine benziyor, nisan yağmurları gibi
dengesiz güneş altında yağmur.
Bulut olmadan ıslatır adamı ona da aptal ıslatan der
geçeriz, aptallığımızdan mı bilinmez durumdan keyif bile alınır.
Sıcak havada ıslanmak, şaşırmak mutlu eder insanı.
Kızgınlıklarımızda at başıdır sevinçlerimize, mevsimlik yaşarız,
ders almadan, ihanet edenlere bile duygusal bakıp sorunları halının
altına atarız.
Nevrotik yaşıyoruz, sevdalarımızda nefretlerimizde hastalıklı,
azımız, çoğumuz yok uçlarda yaşarız, ya omuzlarımızda taşır ya da
tepesi üstüne bırakırız.
Sonuç dengesiziz dengesizlik.
Anlaşılmayan bir sabır çöker içimize ona Halil İbrahim sabrı
deriz, erdemli olmanın olgun olmanın tarifiyle bütünleştirip,
hayatımıza kasteden varlığımızı tehdit eden terörist unsurlara
kusturacak kadar sabırlı davranırız.
Kendi uydurduğumuz yalanların arkasında doğru olanı ararken
gerçeklerle yüzleşme korkusuna bahaneler giydirip kendimize ters
düşmek pahasına yeni yaralar açarız, ölümlere ayrılıklara kol kanat
gereriz adına devlet şev kati deriz.
Ne dünya eski dünya nede Anadolu bildiğimiz Türkiye, büyük bir
değişimin devşirmesinde daha kim olduğumuzu nereden geldiğimizi
bilmeden birilerinin hayalinde millet olamama ülkeyi var eden
geçmiş ve gelecek birliğini tehlikeye atarız.
Sevgisiz aşk, huzursuz hane, umutsuz gelecek olmaz,
İnsanlar kendi gözünün derecesinde gözlük takarsa içinde
bulunduğu durumun farkına, hazzına ulaşabilir. Başkasının
gözlüğünde dünyayı görmek sadece hayatınızda geleceğinizde puslu
olacaktır.
Siyaset adına bir gurubun dünyayı benim gözümden ve derecesinden
görmelisiniz yaklaşımı herkesi kör edecek, Hatta siyasi baskıyla
gördüğünü gözlük sahibine anlatan değnekler kendisine ihanet
edecektir.
İnsan bir bilmediğinden korkar birde öğrendiklerinden, biz bugün
bildiğimiz kısacası yaşadıklarımızdan korkarken kasıtlı olarak
durumdan fayda umanların pompalamalarıyla korku ve kaygı içinde
umutsuzluğu da öğreniyoruz
Tarihten ders çıkaramayanlar, yarını kucaklayamaz,
Tarihte olan biten ortada hayatımız yanılgılarla, başkalarının
uydusu olmaya bağlı kirli görüntülerde adanmışlıklarla geçmiş.
Aynı aldanmanın güneş tutulmasında birilerinin tutkusunda
heyecan yerine hezeyanların tutsağı olmuşuz
Halk unutkandır ama hatıralarına sağlamdır. Yarın seçim olsa
nasıl yağ kuyruklarını unutmayıp bu günün iktidarını abat
ettiyse,aynı halk yaşadığı ruhsal ve güvenlik eksikliğine bağlı
travmaların etkisinde kendine başka kahramanlar yaratacaktır.
Yüzleşmek zorunda olduğumuz zorunlulukları ertelemek
çocuklarımızdan zaman çalmaktır. Temellerini bilinmez haraçla
doldurduğumuz yeni Türkiye, Osmanlının düşürüldüğü beyhude sona
giden yolculuğunda yüklerden kurtulup sadeleşmesi elzemdir.
Pkk denen terörist kitlesel örgütten bu ülke yakasını
kurtarmadığı sürece iki yakası bir araya gelmeyecektir. Yakanın bir
tarafı Türkler diğer tarafı pkk lı Kürtler, Yakası bir araya
gelmeyen gömlek ya çıkarılır ya da bünye zayıflamalıdır.
Fazlalıklarından kurtulmalıdır.(fazlalık olan pkk dır)
Cumhuriyetin kuruluşundan bugüne devam eden bu sancılı sürecin
dermanı da yok görünüyor, Bünye parça parca kangrene giderken bazen
cerrahi müdahale hayat kurtarır.
Bunun için radikal kararlar alıp uygulamak lazım.
Teröristi mecliste ağırlayıp kör dövüşü yapmanın âlemi yok
Vekil dediğin çifte başkanlar herkesle dalga geçiyor, renkten
renge şekilden şekil e giriyor, ülkenin de bölgenin de anasını
ağlatıyor, çıkıp ta bir baba yiğit yasal çizgilerde demiri tavına
getiremiyor.
Anayasada hangi maddeyi değiştirirsen değiş ayrılıkçılara
özerklik vermediğiniz takdirde parmakları tetikten, yürekleri
düşmanlıktan kurtulmayacak
Demiri tavında dövmedin mi? suyunu verip ruhuna TC sevdası
üfleyemedin mi? sonradan şekil vermekte zor iş
Çözüm başkanlık sisteminin neresinde saklı o çok açık olmasa da,
ufukta Amerikan sisteminde federasyon görünüyor.
Yaşlanacak başka dünya yok, farkında olmasak ta bir millet gibi
olmuş halkların daha fazla üzülmeye takati kalmadı.
Bir yol olmalı, o yolda Türkiye insanı çarpışmadan yol
almalı