Demirelin eve sokulmadığı gece
Abone olSüleyman Demirel, eşi Nazmiye Demirel tarafından neden eve alınmadı?
Cumhurbaşkanı eşlerinin yaşamının anlatıldığı "Cumhurbaşkanı Eşleri" kitabına göre, Nazmiye
Hanım sabaha karşı eve gelen Demirel'i içeriye almamış. Nazmiye
Hanım, "Neredeysen orada kalsaydın" deyip kapıyı açmamış.
Ayça Atikoğlu'nun kitabında cumhurbaşkanlarının bir eş olarak
yaşadıkları ilginç öykülere de yer veriliyor. 1993-2000 arasında
Cumhurbaşkanlığı görevi yapan Süleyman Demirel'in eve çok geç
geldiği bir gece Nazmiye Hanım tarafından eve alınmaması bu
öykülerden sadece biri: "Bir dönem Yaşar Topçu, Cavit Çağlar,
Mehmet Batallı, Mehmet Ali Yılmaz gibi isimler Süleyman Bey'i
akşamları dışarı, yemeğe çıkarmaya başlamışlar, yiyip, içme mood'u
yani. Bir gece yine geç saatlere kadar yenilip içilmiş, ama ipin
ucu biraz kaçmış. Süleyman Bey Güniz Sokak'taki evin kapısını
çaldığında saat sabahın dördüymüş, Nazmiye Hanım da "Neredeysen
orada kalsaydın" deyip kapıyı açmamış! Süleyman Beyo gece Cavit
Çağlar'ın evinde kalmış ve çok huzursuz olmuş. Süleyman Bey'in eve
alınmadığına dair kent efsanesi hâlâ dolaşmakta..." Atikoğlu dönem
dönem Demirel'in eşine konuşma yasağı getirdiği ile ilgili çıkan
haberlerin nedenini de dobralığa bağlıyor. Nazmiye Hanım, bir
yurtdışı gezisi sırasında uçakta gazetecilere bir şeyler anlatan
Süleyman Bey'in eline vurup "Çok atıyorsun yine" deyiveriyor.
ÇAĞLAR DOĞRULADI
Eski Bakan Cavit Çağlar'a göre ise olay Ankara'da değil,
İstanbul'da geçti. Çağlar olayı SABAH'a şöyle anlattı: "1987 veya
1988'di. Bursa'da bir parti gecesine katılıp İstanbul'a döndük.
Gelişimiz, bir hayli geç olmuştu. Yanımızda DYP İstanbul İl Başkanı
MustafaKeçeli ve benim oğlum Mustafa vardı. Geç saatte
Caddebostan'da Metin Akpınar-Zeki Alasya ve Seda Sayan'ın bir şovu
vardı. Oraya gittik. Ancak şov uzadı. Beyefendi ile Tuzla'daki
evine gidişimiz sabah 04.00-04.30'u buldu. Normalde beyefendi
(Süleyman Demirel) saat başı hanımefendiyi (Nazmiye Demirel) arayıp
konuşur. O gece arayamadı. Nazmiye Hanım bizi bu saatte kapıda
görünce, "Bu saate kadar neredeydiyseniz yine oraya gidin" dedi.
Sonra, yanımızdaki oğlum Mustafa'ya dönüp (ki o zaman 16-17
yaşındaydı), "Ona dua edin" diyerek bizi içeri aldı. Biz
Beyefendi'yi eve bırakıp, Bursa'ya hareket ettiğimizde sabah
olmuştu."