Demirel'e göre erken seçim zor
Abone olDokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, erken seçimin, Cumhurbaşkanlığı seçimlerine endeksli olduğunu söyledi. Demirel'e göre erken seçim şimdilik zor.
CNNTÜRK'te Hikmet Bila, Nurt Batur ve Murat Yetkin'in sunduğu
'Ankara Kulisi' programının canlı yayın konuğu olan Dokuzuncu
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, gündeme ilişkin soruları
cevaplandırdı. Hükümetin 2006'da erken seçime gitmesinin
Cumhurbaşkanlığı seçimlerine endeksli olduğunu söyleyen Demirel
şöyle konuştu: 70 milyonluk Türkiye'nin bugün iyi idare edildiğini
söyleyemeyiz. Türkiye erken seçimi de tartışıcak, Cumhurbaşkanlığı
seçimlerini de tartışacak. AK Parti ilk seçimlerde yüzde 40 oy
alacağını iddia ediyor. Siz bir hesap uzmanısınız. Bu yaklaşımı
nasıl değerlendiriyorsunuz. İktidarın bütün direnmelerine ve
muhalefetin zorlamalarına karşı erken seçim ne olur. İDDİASIZ
MUHALEFET OLMAZ! Muhalefet bunu dile getirecektir. Muhalefet
memnuniyetsizliği dile getirme sanatıdır. Muhalefet, 'seçimi
yenilersen ben geleceğim' iddiasında olacaktır. Muhalefet iddia
sahibi olacaktır. 'Ben bunları düzeltirim' diyecek. Siyasette
iddiası olan muhalefet olmaz. İktidar hiçbir zaman seçime gideceğim
demez. Seçime gideceğim derse, iş yapamaz. Muhalefetin işi seçim
istemektir, iktidarın işi ona itiraz etmektir. Ancak bütün bunlara
rağmen bir gün gelir seçim kararı çıkar. Seçim bazen zaruret haline
gelir. Türkiye dört seneden uzun seçime dayanamaz. Hükümetler
'seçim istemiyoruz' derler. Ancak bir gün gelir seçime gidiyoruz
derler. Türkiye'de üç yıldan sonra hükümetin işi zordur. "İRADE
KİMSENİN CEBİNDE DEĞİL" "Halkın iradesi kimsenin cebinde değildir"
diye konuşan Demirel, "Bu kadar işsiz, yoksul, sıkıntılar içisinde
bulunan köylü, esnaf, dar gelirli, memuru bulunan bir ülkede 'halk
bizden memnundur, biz nasıl olsa seçim kazanırız' demek bence biraz
hayal gücüdür" dedi. Demirel konuşmasını şöyle sürdürdü: 2007'de
yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçime bağlıdır. Eğer, "Cumhurbaşkanını
ben seçerim' derse erken seçime gider. İktidar cumhurbaşkanlığı
seçimi tehlikeye atmamak isteyecektir. Bütün bu unsurları
toplarsak, 2006'da seçime gitmeyeye yanaşmamaktadır. ERDOĞAN
CUMHURBAŞKANI OLABİLİR Mİ? "Sizce Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı
olması halinde, Türkiye yeni bir kriz yaşar mı?" sorusunu Demirel
şöyle yanıtladı: Bunlar tartışılır. Türkiye Cumhuriyeti'nde
birtakım insanlar birinci sınıf vatandaş, birtakım insanlar ikinci
sınıf vatandaş diyemezsiniz. Cumhurbaşkanı olma şartları kanunda
yazılıdır. Cumhurbaşkanı eşi için herhangi bir şart konmamıştır.
Ama bir gelenek var, bu zamana kadar 10 tane Cumhurbaşkanının
başları bağlı değildir. Bu bir gelenektir. Bunu zorlayan bir kanun
maddesi yoktur. DARBELER ÜLKEYE ZARAR GETİRDİ Nur Batur'un,"İş
dünyası ile hükümet arasında tırmanan tartışma ve gerginlik var.
Bazı bakanlardan şöyle eleştiriler geliyor. Türkiye'de muhalefet
dışı bir muhalefet geliştiriliyor. Bu yolla hükümeti seçime gitmeye
zorlanıyor iddialar var. Askeri darbe iddiaları var..." sorusuna
Demirel şu karşılığı verdi: Türkiye'de iki kanun, iki anayasa, iki
gelenek yok. Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri nasıl gelip, nasıl
gideceği kurala bağlanmıştır. Bu kural geçmişte aşılmıştır. Bunu
aşan askerdir. Asker devlete el koyarak aşmıştır. Devlete el koymak
çok yanlıştır. Türkiye'de devlete el koyma devri kapanmıştır.
Türkiye devlete el koymalardan çok zarar görmüştür. Türkiye'de
kimse askeri müdahale etmeye zorlayarak bir fayda sağlayamaz.
Görülmüştür ki, darbelerin neticeleri iyi olmamıştır. Devlet ve
demokrasi zaafa uğramıştır. TEMSİLDE ADALET YOK Parlamentodaki
dağılımın temsilde adaleti yansıtmadığını belirten Demirel, "Ben
Erdoğan'a başbakan olmadan önce söyledim: Bugün bu tartışılmaz ama
yarın hükümetin zaafa düştüğünde tartışılır. Her dört kişiden üçü
bu benim hükümetim değildir diyor. Bu da temsilde adaletin
olmadığını gösterir. O zaman ne olacaktır, her dört kişiden üçü
dışarıda muhalefet olmaya devam edecektir." dedi. ERDOĞAN FEVKALADE
ALINGAN TÜSİAD polemiğinde Başbakan Erdoğan'ın fevkalade alıngan
davrandığını belirten Demirel, sözü Orhan Pamuk davısına getirdi ve
şöyle konuştu: Devlete neden boynun eğri demişler, 'nerem doğru ki'
demiş. Şimdi yargıya karışmayan mı kaldı. Orhan Pamuk davasında
böyle oldu bir başka davada böyle oldu. Çok önemsediğim bir şeyi
söylemek istiyorum. Bir ülkede kanunlar devleti hukuk devleti
yapmaz, kanun devleti yapmaz. Ne zaman ki kanunlar ve anayasa
halkın vicdanıyla mutabıksa o hukuk devletidir. Kanunların ve
anayasanın yaptığı şeylere halk hiçbir şey demeyecek mi? Bir karar
vicdan sızlatıyorsa çıkar konuşursunuz.