Demirel'e göre AB tarih verecek
Abone ol9. Cumhurbaşkanı Demirel, 17 Aralık Zirvesi'nde Türkiye'nin tam üyeliği için bir müzakere tarihi verileceğini belirterek, "Hukukun, aklın, nizamın gereği budur" dedi.
Bir televizyon programına katılan 9. Cumhurbaşkanı Demirel,
Türkiye-AB ilişkileri ve 17 Aralık zirvesine ilişkin
değerlendirmelerde bulundu. "Türkiye 17 Aralık günü tam üyelik için
müzakerelere başlayacak şekilde bir tarih alacaktır" diyen Demirel,
"Hukukun, aklın, nizamın gereği budur. Bu hadise bugün başlayan bir
hadise değildir, 41 senenin bir neticesidir" diye konuştu.
Avrupa'nın Türkiye'ye 1959, 1989 ve 1999 yıllarında 3 defa 'AB üye
olmaya hakkınız vardır' dediğini hatırlatan Demirel, Türkiye'nin
AB'ye tam üye olmasının Avrupa'nın menfaatine olacağını belirtti.
Müzakerelerin başlaması için üzerine düşen görevi yerine getiren
Türkiye'nin önüne yeni şartlar konmasını, 'ayak sürümekten ibaret'
sözleriyle değerlendiren Demirel, "Türkiye'yi 41 sene karşılıklı
olarak bir münasebetin içinde tuttuktan sonra gelinen noktada,
'halklarımız Türkiye'yi istemiyor', 'nasıl yapsak da Türkiye ile
müzakerelere oturmaktan kaçabilsek' gibi bahaneleri Avrupa
misyonuna yakıştırmam. Yani, eğer Türkiye'yi içinize almayacaksanız
41 sene evvel almayacaktınız. Halklarınız, 'Avrupa Türkiye'yi
taşıyamayacak' dediyse, 41 sene zarfında bunu söylemeliydiniz.
Türkiye'nin talebi tam üyeliktir. Özel statü, güçlendirilmiş
üyelik, imtiyazlı üyelik Türkiye'nin talebi değildir. Türkiye'de
AB'ye diğer ülkeler gibi eşit şartlarda girmek istiyor" şeklinde
konuştu. Demirel, Türkiye'nin bir ortaklık aradığını, onun için
Türkiye'ye tam üyeliğin dışında bir takım davranışlar yapılmak
istenirse, bunun haksızlık olacağını vurguladı. 17 Aralık'ta bir
sürpriz beklemediğini kaydeden Demirel, "Ben, Avrupa'ya inanıyorum.
Bundan evvelki taahhütlerine sadık kalacağına ve fikri namusuna
inanıyorum" dedi. Müzakere sürecinde ortaya atılan 'ucu açık' gibi
söylemlerin güvensizlikten kaynaklandığını dile getiren Demirel,
şunları kaydetti: "Aslında her müzakerenin ucu açıktır. Bir
müzakereye oturduğunuz zaman, bunun mutlaka anlaşmayla sona
ereceğini kabul etmek mümkün değildir. Burada bir açıklık olduğuna
göre, neden böyle bir şey konuyor veya böyle bir kayıt konduğu
zaman niye Türkiye bundan alınıyor? Çünkü 6 Ekim'de AB
Komisyonu'nun tavsiyesinden sonra Avrupa'da bir çalkantı oldu ve
bazı çevreler bir takım tertiplerin içine girdi. Ama bir taraftan
da 'biz söz verdik' diyenler ağır bastı." Müzakere sürecinde
Fransa'nın sözde Ermeni soykırımının tanınmasına ilişkin bir
dayatma içinde olduğunun hatırlatılması üzerine Demirel, "Fırsattan
istifade diye bir olay vardır. Taraflar iyi niyet sahibiyse
fırsattan istifadeye kalkmamaları lazım. 'Fırsat bu fırsattır' diye
'şunu da Türkiye'ye kabul ettirelim' gibi bir takım olmazları
Türkiye'nin önüne getirmek haksızlık olur. Fransa'nın Ermeni
meselesini böyle bir vesileyle Türkiye'nin önüne koyacağını
sanmıyorum. Yani her şeyin bir sınırı var. Bu, sınırı aşan bir
durum olur" diye konuştu. Kıbrıs konusunda da değerlendirmelerde
bulunan Demirel, "Türkiye'den Güney Kıbrıs'ı, 'bütün Kıbrıs'ın
devleti olarak tanıyın' deniyorsa bu çok yanlıştır. Türkiye bunu
kabul edemez" dedi. Demirel, Türkiye'ye müzakere tarihi verilirken
bu tip bir zorlama ve dayatmanın fırsattan istifade etmek anlamına
geleceğini vurguladı. "AK Parti hükümetinin AB performansını nasıl
değerlendiriyorsunuz?" sorusuna Demirel, müzakere tarihinin Türkiye
Cumhuriyeti Devleti'ne verileceğini belirterek, şöyle yanıt verdi:
"1999 yılında Türkiye'ye adaysınız denildiği zamanki hükümet bugün
orta yerde yoktur. Yani o adaylıkta o günkü hükümete verilmiş
değildi. Bu bir birikimdir. 41 yılda birçok hükümet gelip
gitmiştir. Eğer AK Parti hükümeti sadece bu işin arkasında olsa
yetmez. Nitekim, bütün Türkiye bu işin arkasındadır. Türkiye,
hükümeti olarak üzerine düşen görevi yapıyor. Hangi hükümet olsa
onu yapardı. Nitekim, 1999'deki hükümette o günkü görevini
yapmıştır. Geçmişten gelen görevler yapıla gelmiştir ki bugün bu
yapıdadır. Bu merdivenin en üst basamağıdır. Burada kimin hizmeti
geçtiyse Türk milleti ona müteşekkirdir. Bugünkü hükümete de
müteşekkirdir."