Demirel'den Musul gerçeği
Abone olBülent Ecevit'in "İsmet İnönü'nün Musul vasiyeti" konusunu gündeme taşımasına Süleyman Demirel'den destek geldi. Demirel, Musul'la ilgili önemli konulara değindi.
Arzular dünde Musul Irak'ta kaldı Dokuzuncu Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel, Bülent Ecevit'in açıklamalarıyla ilgili
görüşlerini AKŞAM'a açıkladı. İnönü'nün tarihi vasiyetinin doğru
olabileceğini belirten Süleyman Demirel, 'Atatürk'ün İnönü'ye böyle
bir vasiyette bulunup bulunmadığını bilmiyorum. Ancak Ecevit,
söylüyorsa doğrudur' dedi. Demirel, 'Tarihi revize etmek mümkün
değildir. Dün dünde kalmıştır. Keşke öyle olsaydı demenin anlamı
yok. Arzular dünde kaldı, Musul Irak'ta kaldı. Musul Irak'ta
kalmıştır' diye konuştu. HATAYI İNÖNÜ YAPTI Musul'un Irak
topraklarında kalmasından İnönü'yü sorumlu tutan Demirel, şunları
söyledi: 'Yurtta sulh, cihanda sulh' diye başlayarak genişleme
arzumuz yoktur diye Musul'u terkeden idare Atatürk'ün, İnönü'nün
idaresidir. Musul ve Kerkük vilayetlerinin Irak topraklarında
kalması çok tarihi ve büyük bir hatadır. Bu tarihi hatayı İsmet
Paşa yapmıştır. O şartlarda kaybedilen Musul ve Kerkük'ün bugün
Türkiye'ye dahil edilmesi mümkün değildir. Kanaatimce bugün dünyada
sınır tahsisi yapmak mümkün değildir. Yaparsanız sizin yaptığınızı
zorla geri aldırırlar. Çünkü sizden kuvvetli ülkeler vardır. Bakın
Kıbrıs'ta neler oluyor? Kuvvetle elde ettiğiniz hakları koruyamaz
duruma geliyorsunuz.' Atatürk'ün 'Ülkeyi yönetenler halklarını
gayri kabil istihsal hedeflere yöneltmemeledirler' sözünü
hatırlatan Demirel, 'Musul'un Irak toprakları içinde kalmasına
üzülmeyen bir Türk var mıdır? Buna herkes üzülüyor. Ancak dediğim
gibi arzular dünde kaldı, Musul Irak'ta kaldı' dedi. SARIKAMIŞ
HATIRLATMASI Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül
ise Filistin ve İsrail'i kapsayan seyahati öncesinde gazetecilerin
sorularını yanıtladı. Gül, Ecevit'in Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet
Sezer'e Musul konusunda söylediği sözlerin anımsatılması üzerine
'Bence en iyi cevap Genelkurmay Başkanlığı'nın Sarıkamış'ta 90 bin
askerin şehit olmasıyla ilgili açıklaması oldu. O açıklamaya
bakılırsa, diplomaside nasıl hareket edileceğini herkes daha iyi
anlar' dedi. ÖZKÖK'ÜN 'TARİH DERSİ' Genelkurmay Başkanı Orgeneral
Hilmi Özkök, Sarıkamış Şehitleri'ni Anma Günü'nde yaptığı
açıklamada, geçmişte yaşanan savaşlardan iyi dersler çıkartılması
gerektiğini vurgulamıştı. Özkök, şöyle demişti: 'Unutulmamalıdır
ki, üzerinde yaşadığımız vatan toprakları kolay elde edilmemiştir.
Bu vatanın inşa süreci, hepsi birbirinden kanlı ve neredeyse bir
neslin tamamının canına malolmuş bir süreci ifade etmektedir. Bu
süreç öyle bir süreçtir ki; Balkan Savaşları, Sarıkamış Harekatı,
Çanakkale Muharebeleri ve Kurtuluş Savaşı gibi, her biri çok iyi
etüt edilerek geleceğe yönelik derslerin çıkarılacağı dramatik
olaylarla doludur. Türkiye Cumhuriyeti'nin harcı, Anadolu'nun her
köşesinden gelen kahramanların akıttıkları kanlarla yoğrulmuştur.
Bu harç sayesindedir ki, Türkiye bugünlere gönenç içerisinde
ulaşabilmiş ve bölgesinin lider ülkesi olmuştur. Sarıkamış yönetim
biliminde; hayal ile gerçek ve yönetilemeyen risk ile yönetilebilir
riskin ne anlama geldiğini gösteren en güzel örnektir.' ECEVİT
HAYALCİ AKŞAM Gazetesi Yazarı emekli Orgeneral Kemal Yavuz, Bülent
Ecevit'in bazı konularda 'hayalci' davrandığını söyledi. Kendisinin
de komutanlığı sırasında benzer tartışmalar yaşanırken dönemin
Cumhurbaşkanı Turgut Özal'a Habur'da 'Siz hiç haritadan mesafeye
baktınız mı?' dediğini anımsatan Yavuz, 'Bir bölgeyi ele geçirmek
kadar, nüfus yapısıyla orayı elde tutmak önemlidir' dedi. Yavuz da
Gül gibi Orgeneral Özkök'ün Sarıkamış Şehitleri'ni anma mesajında
'Sarıkamış, yönetim biliminde; hayal ile gerçek ve yönetilemeyen
risk ile yönetilebilir riskin ne anlama geldiğini gösteren en güzel
örnektir' ifadesini kullandığını anımsattı. Musul-Kerkük
meselesinin içyüzü Birinci Dünya Savaşı'nda İngilizler ilk
askerlerini, daha önceden El Sabah Ailesi'ni destekleyerek nüfuz
ettikleri Basra'ya çıkartmışlardı. 30 Ocak 1918'de Mondros
Mütarekesi imzalandığında, İngiliz orduları Musul eteklerindeydi.
Ancak İngilizler Mütareke hükümlerine aykırı olarak Musul'u işgale
girişince, bölge komutanı Ali İhsan Paşa onlara karşı çıktı. Bunun
üzerine İngilizler şehirdeki Ermenilerin can güvenliğinden yoksun
kaldıkları iddiasını öne sürerek, Ali İhsan Paşa'nın Mütareke'nin
ilgili hükümleri uyarınca şehri teslim etmesini talep etti. Şehir
15 Kasım'da İngilizlere teslim edildi. Son Osmanlı Meclisi, Misak-ı
Milli ile bu işgali kabul etmediğini beyan ettiyse de durum
değişmedi. 1920'de düzenen San Remo Konferansı'nda, İngiliz ve
Fransız işgali altındaki Arap vilayetlerinde manda yönetimleri
kurulması kararlaştırıldı. 1922'de Irak'ta İngiliz mandası resmen
ilan edilince İngiltere'nin epey para ve askeri güç sarfıyla
bastırdığı bir dizi isyan çıktı. İngilizler bunun üzerine
mandacılıktan vazgeçerek, kendi yakın denetimleri altında Irak
Krallığı'nı kurdular. 20 Kasım 1922'de Lozan görüşmeleri
başladığında Irak hala kaynıyordu. İsmet İnönü görüşmelerde, bölge
nüfusunda çoğunluğu Kürtler ve Türklerin oluşturduğunu; TBMM
Hükumeti'nin de Türkler kadar Kürtlerin de hükumeti olduğu
gerekçesiyle yönetimin İngilizlere bırakılmaması gerektiğini
savundu. İngilizler ise sözü geçen nüfus istatistiklerinin gerçeği
yansıtmadığını; Türklerin azınlıklara iyi davranmadığı ve Kürtlerin
de Müslüman azınlık oldukları gözönüne alındığında idarenin
İngilizlerde olması gerektiğini savundular. Musul-Kerkük
görüşmeleri bu şekilde tıkanınca Lozan'ın gündeminden çıkartılıp
ikili bir anlaşmayla halledileceği hükmü antlaşmaya eklendi. Bu
yolla çözüm üretilemezse sorun Milletler Cemiyeti'ne intikal
ettirilecekti. 19 Mayıs 1924'te bu amaçla toplanan Haliç
Konferansı'nda Fethi Okyar, Türklerle Kürtlerin Cumhuriyet'i tam
bir eşitlik içinde kurdukları için, bu bölgenin de Türkiye'ye
bırakılması gerektiğini söyledi. İngilizler eski tezlerini
yinelemekle kalmayıp, Süryani azınlığın da haklarını korumak üzere
Hakkari ve civarını da Türkiye'den talep etti. Konferanstan kısa
bir süre sonra tam da bu yörede bir Süryani isyanı patlak verdi.
Mesele böyle de çözülemeyince Milletler Cemiyeti'ne (MC) intikal
etti. MC sorunlu bölgedeki halkın iki tarafı da istemediğini,
dolayısıyla bölgenin 25 yıl boyunca Irak'a özerklik çerçevesinde
bağlı kaldıktan sonra meselenin bir halkoylamasıyla çözülmesini
önerdi. Türkiye bu sırada Şeyh Sait İsyanı ile çalkalandığı için
MC'den Aralık 1925'te çıkan kararı kabul etmek zorunda kaldı.
Haziran 1926'da Türkiye-Irak ve İngiltere arasında sınır ve iyi
komşuluk antlaşmasının imzalanmasıyla Türkiye Musul-Kerkük
meselesindeki resmi tavrını kesinleştirdi ve bu bölgedeki toprak
talebi resmen bir daha gündeme getirilmedi. AKŞAM