Demirel yine kafa karıştırdı
Abone olSon günlerde yaptığı çıkışlarla gündem oluşturan Süleyman Demirel'den yine kafa karıştırdı... Demirel bu kez de bir önceki sözlerinin 'maksadını aştığını' söyledi...
9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, yönetim sıkıntısı ve bunalıma
düşmemiş pek az devlet ve ülke bulunduğunu belirterek, ''Önemli
olan bütün bu sıkıntıları aşıp, gelecek hedefini ve ümidini
kaybetmeden yola devam edebilmektir. Türkiye bunu başarmıştır''
dedi.
Demirel, Bilgi Üniversitesi'nin evsahipliğini yaptığı 1. Dünya
Uluslararası Araştırmalar Konferansı'nın ''Başarısız Devletler''
konulu oturumunda konuşma yaptı.
Demirel, toplantı sonunda ''MGK'dan çıkan kararların post-modern
bir 28 Şubat sürecine benzediği'' yönünde bir açıklama yapmış
olduğuna ilişkin haberlerin sorulması üzerine ise ''Ben öyle bir
tabirde bulunmadım, maksadını aşmış'' diye konuştu.
İyi ve kötü yönetimlerin her çeşit düzende söz konusu olduğunu
kaydeden Demirel, ''Herkes devletin idaredeki başarısızlığının çok
ciddi neticeler doğurduğunda mutabık'' diye konuştu.
Konuşmasında devletin çok önemli bir kurum olduğunu vurgulayan
Demirel, ''Aşiretten devlete, hele çağdaş devlete kolay geçilmiyor.
Keza, diktatörlükten çağdaş devlete de geçilmesi bir hayli zor. Hem
halkın, hem yöneticilerin çağdaş devletin bilincinde olması lazım.
Ayrıca devletin kurumlarının, ondan beklenen görevi ifa edebilmesi
lazım'' dedi.
Dünyanın ''fakirler-zenginler'' olarak bölündüğünün görüldüğünü
belirten Demirel, zenginlerin hür, demokratik ülkeler, yönetimde
sıkıntıya düşen ülkelerinse daha çok yoksul ülkeler olduğunun ve
halklarının çağdaş değerlerden, eğitimden nasibini almamış
bulunduğunun rahatlıkla söylenebileceğini ifade etti.
SİLAHLI KUVVETLER VE DEVLET
Demirel, konferans için Türkiye'ye gelen çok sayıda yabancı
akademisyene hitaben yaptığı konuşmada, silahlı kuvvetler-devlet
yönetimi münasebetlerine de değindi.
Konunun dünyanın çeşitli ülkelerinde zaman zaman önemli bir sorun
olduğunu anlatan Demirel, ''Bu ülkelerin çoğu çok partili siyasete
alışkındır. Buna rağmen, silahlı kuvvetler devlete müdahale etmiş
ve yönetimi üstlenmiştir'' dedi.
Demirel, hükümet-ordu ilişkileri konusunda, ülkeler-bölgeler
arasındaki farklılıkların, demokrasinin güçlendirilmesi amacıyla
genel bir reçete geliştirmeyi hemen hemen imkansızlaştırdığını
vurguladı.
Batı ölçülerine göre demokrasinin, ''silahlı kuvvetlerin sivil
idarenin kontrolünde olduğu rejim'' olarak tarif edildiğini anlatan
Demirel, silahlı gücün meşru siyasi otoriteye itaati ve
direktifinde görev yapmasının, devlet kurumunun en önemli
sorunlarından biri olduğunu kaydetti.
Bir ülkede siyasi iktidarın kendi ordusundan şüphelenmesinin söz
konusu olamayacağını belirten Demirel, ''Ancak onun itaatinden emin
olunması, ikinci bir silahlı güç kullanarak da sağlanamaz'' dedi.
Bunların Osmanlı idaresinde denendiğini kaydeden Demirel, örnekler
verdi.
TÜRKİYE'NİN DENEYİMİ...
Konuşmasında Türkiye Cumhuriyeti devletinin ordu, siyaset ve devlet
konusundaki deneyiminden de bahseden Süleyman Demirel, bir
imparatorluğun dağılmasından sonra, Kurtuluş Savaşı vererek
kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti'nin tamamen batı kanunlarına göre ve
batıdaki ulus-devletin kurumlarını esas alarak teşkilatlandığını
anlattı.
Demirel, Türkiye Cumhuriyeti'nin üniter, laik ve bir anayasal
devlet olduğunu vurguladı. Çok partili sisteme geçildikten sonraki
askeri müdahale ve darbelere de değinen Demirel, ''Şunu hemen
söylemeliyim ki ordunun yeni Türkiye'nin kuruluşunda, modernleşme
sürecinde, Kurtuluş Savaşı'ndaki büyük hizmetine ilaveten, Batı'da
eşine rastlanmayan özel bir yeri vardır'' diye konuştu. Bu müdahale
ve darbelerin bir kısmının halk tarafından tasvip gördüğünü, bir
kısmının ise görmediğini ifade eden Demirel, şöyle devam etti:
''Henüz Türkiye hür bir zihinle bütün bunların tartışmasını
yapamamış, devletin arızasız işlemesi için alınacak dersleri,
sağlıklı bir biçimde çıkaramamıştır. Yorum ne olursa olsun,
olayları ortadan kaldırmaz veya bunların mahiyetini değiştirmez.
Suçlu arıyor değilim... Sadece bir tespit yapıyorum. Yönetim
sıkıntısı ve bunalıma düşmemiş pek az devlet ve ülke vardır. Önemli
olan, bütün bu sıkıntıları aşıp, gelecek hedefini ve ümidini
kaybetmeden yola devam edebilmektir. Türkiye bunu başarmıştır.''
Demirel, ''Askeri müdahaleler veya darbeler, haklı haksız kıstasına
başvurulmadan bir defa olunca, daha sonra da oluyor. Müdahale
gerekçeleri hemen hemen birbirinin aynı'' dedi.
Bunun, ''çökme, yıkılma, iç savaş ve kardeş kavgasını önleme,
devlet ve milletin bekasını tehdit eden bunalımı ortadan kaldırma''
şeklinde özetlenebileceğini kaydeden Demirel, ''Bu tespitler doğru
ise bunun anlamı 'ülkeniz yönetilemez hale gelmiş' demektir. Önemli
olan, bu durum meydana gelmeden gerekli tedbirleri alabilmek ve
daha büyük bunalımı önleyebilmektir. Demokrasiye geçmiş olmak bir
ülke için kafi değildir. Bunun yöneten ve doyuran demokrasi olması
lazımdır'' diye konuştu.
Darbeler hangi ülkede yapılırsa yapılsın, hangi sebebe dayanırsa
dayansın, siyasi ve idari kadroları geniş ölçüde tahrip ettiğini,
ülkeyi deneyim ve bilgiden bir ölçüde mahrum bıraktığını, halkın
devlete, rejime, siyasete ve siyasetçiye olan güvenini azalttığını
söyleyen Süleyman Demirel, sözlerini şöyle tamamladı:
''Ayrıca siyasete giren silahlı kuvvetler en kısa zamanda
kışlalarına dönmezse bir ülkenin en önemli kurumu yani silahlı gücü
yıpranmakta ve kendi içinde bölünebilmektedir. Hedef; demokratik
rejimin iyi işlemesi, kurumların ahenk içinde olması, halk ile
devletin kucaklaşmış bulunması olmalıdır. Devlete ve rejime
müdahale gibi fevkalade tedbirlere gerek olmamalıdır.'' Rulgers
Üniversitesi'nden Yale Ferguson'un da bir konuşma yaptığı oturumun
ardından Demirel, salondan ayrılırken gazetecilerin sorularını
yanıtladı.
AİHM'NİN KARARI...
Bir gazetecinin ''AİHM'nin, Cumhurbaşkanlığı sırasında Demirel'e
hakaretten mahkum olan Ekrem Pakdemirli'ye 38 bin avro tazminat
ödenmesine karar vermesine ve tazminatın Türkiye Cumhuriyeti
tarafından ödeneceğine'' ilişkin haberlerin hatırlatılması üzerine
Demirel, ''Bundan haberim yok. Adam bana küfretti, ben de ona dava
açtım. Türkiye'nin mahkemeleri karar verdi. O zaman aldığım
tazminat 10 milyon lira mı neydi... Ben de bu parayı aldım, Ulus'ta
bir çocuk hastanesine bağışladım. AİHM'nin aldığı karara söylenecek
bir şey var mı, bilmiyorum, bakacağım'' dedi.
Dünya Uluslararası Araştırmalar Komitesi tarafından düzenlenen,
yerel organizasyonunu Siyasi İlimler Türk Derneği'nin yürüttüğü
''Uluslararası Araştırmaları Tek Çatıda Toplamak: Farklı
Yaklaşımlar ve Gündemler'' konulu konferans, yarın sona eriyor