Demirel, Nur Cemaati'ni kandırdı
Abone olSon günlerde Demirel'in derin devlet açıklamaları Erdoğan'a aba altından sopa gibi algılandı. Geçmişte Demirel'in yaptıkları, derin millet kavramını gündeme taşıdı.
Süleyman Demirel'in son günlerdeki çıkışları herkesi düşünmeye
sevk etti. Tercüman yazarı Serdar Arseven, Demirel hakkındaki iki
önemli olayı, derin millet kavramı çerçevesinde ele aldı. Derin ve
Uyanık Millet başlıklı yazısında, Demirel'e mesaj gönderdi.
"Türk Milleti uğruna darağacına gitmek azdır. Sizin için Cehenneme
de gitmeye râzıyım!.."
"Allah'ın Gâni rahmeti altında konuştuğum Konya'dan
geliyorum. Size selam getirdim!.."
"Benim sözüm
senettir. Ben doğruyu konuşurum. Aksini iddia eden vaasa, çıksın
ortaya!.."
"Herkes neyle oynadığının farkında
olmalıdır!.."
"Partimiz tutucuymuş... Neyi
tutuyoruz?!.."
"Ufak şeylere tenezzül
etmeyiz!.."
"Besmele çekerek tesis açıyorum,
kızıyorlar. Buna hakları yok. Tesis Besmeleyle açılmaz da neyle
açılır?.."
"Türkiye'yi tepesinden çekmek kâfi
değildir. Altından kaldırmak daha
müessirdir!.."
"Biz ıstırap
çocuğuyuz!.."
"Parkta oturmakla memleket meseleleri
halledilmez. Öyle olsaydı büyük bir park yaptırır, hep beraber
otururduk!.."
"Köylü
olduğum belli. Herkesin eline bir şey yakışır. Bazısına kalem,
bazısına resim fırçası yakışır. Ama bazıları da küreği resim
fırçası gibi tutuyor."
"Sanırım ki Amerikan halkı,
Türkiye'nin hür bir ülke olduğunu bilmektedir. Tıpkı Amerika
gibi!.."
"Basın boş işlerle uğraşır!.."
Demirel'in lâf galerisinde kısa bir
gezinti. Baba, yine
piyasada...Şimdilerde, o gündeme getirdi
diye "Derin Devleti" tartışıyoruz...
Bu
"Derin Devlet" muhabbeti?..
Nereden icap
etti?..
Birileri diyor ki;
Erdoğan'a "aba altından sopa!.."
"Türkiye'nin temel
politikalarıyla oynarken, Başbakan'ı, Bakanları ipe gönderen derin
devleti unutmayın!.."
Bir de "Derin
Millet" muhabbeti var...
"Derin Millet"in olup
biteni not ettiğini filan söyleyenler...
Zamanı geldiğinde, gereğini yaparmış...
"Derin Millet"i anlamak için... İki misal..
İlki şöyle:
Genç Demirel, çiçeği burnunda Genel
Başkan...
Girdiği ilk seçimi
kazanmalı...
Onun için de temiz
vatandaşlara el atmalı...
Risale-i
Nur'dan pasajlar ezberlemek.....
Etrafındaki Nur talebelerine, Risale-i Nur tebliğinde
bulunmak...
Seçim zamanı iyice
yaklaştığında da...
Kardeşleriyle
anlaşmak!
Muhterem kardeşleri, onu
iktidara taşımak için ellerinden geleni
yapacak...
O
da...
Önemli bakanlıklardan en az
ikisini, kardeşlerine ayıracak...
Anlaşma tamam;
Sandık hesabı
da...
Demirel, açık ara
Başbakan...
Bakanlar Kurulu listesi
açıklanıyor..
O da
ne?..
Kabinede Nurcu
yok!..
"Sayın Demirel, tebrik ederiz. Lâkin, bize
verilen sözlerin tutulmadığını belirtmek isteriz. Kabinede bizim
vekillerden hiçbiri yok!.."
Baba'dan
müthiş cevap:
-Vaaaa ya!..
-Var mı?..
-Vaaa
-Yok efendim..
-Hem de Başbakan vaaa. Nur
talebesi Başbakan olmuş, siz hâlâ Bakan hesabı
yapıyorsunuz!..
Tamam değil mi?..
Derin Millet sevinsin!..
Eski Vekillerden Hüseyin Abbas'tan nakil...
Tokat İmam Hatip Okulu'nun her bir şeyi
hazır...
Eğitime başlamak için,
Ankara'dan çıkacak kararı bekliyor...
O
karar da bir türlü çıkmayınca...
Bir
heyet oluşturuluyor...
Aralarında
Hüseyin Abbas da var...
Doğru Ankara'ya,
Başbakan Demirel'in huzuruna...
Hoş
beşten sonra...
-Efendim şu bizim İmam
Hatip?..
Baba
hazırlıklı...
Üç beş Hadis, alâkalı
alâkasız birkaç tarihi vakıa..
Sonra...
Başlamış mı
ağlamaya...
Öyle hüngür hüngür
değil...
Gözleri dolu
dolu...
Bu ülkede, maneviyat
karşıtlarının bulunduğundan, Bismillah demesinin bile eleştiri
aldığından bahsetmiş...
Bu hassas ortamda, İmam
Hatip meselesine girmenin sıkıntıyı büyüteceğini
söylemiş...
Vatandaşın taleplerini, hele
dindar vatandaşın taleplerini yerine getiremiyor olmanın kendisini
ne denli üzdüğünden bahsetmiş...
Ağlamaklı
haldeymiş..
Ve son olarak şunu
demiş:
"Şeriatı yanlış anlatıyorlar. Bu milleti
yanıltmak için ne lâzımsa yapıyorlar. Kardeşlerim, elimden gelse bu
ülkeye Şeriatı getiririm!.."
Tabii...
Şeriat dediği, İran'daki gibi
değil...
"Kurallar manzumesi"
anlamında!..
Bu manzara
karşısında...
"Derin Millet"in çaresi
ne?..
"Samimi de ne yapsın" diyerek makamı terk
etmiş...
Dönüş yolunda aralarından biri
fikir yürütmekte imiş:
-Yok, yok, Süleyman Bey'e bu
kadar sandalye yetmez.
Bir dahaki sefere çok daha
fazla adamla gelmeli ki...
-Eeee?..
-Bişeyler
olsun!..
-Ne
olsun?..
-Canım anla
işte!..
"Derin" ve de "uyanık" millet!..