Demirel Beşiktaş sevdalısı
Abone ol9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Beşiktaş'ın spor kulübü olmanın ötesinde, bir sevda olduğunu söyledi.
Süleyman Demirel, aylık spor gazetesi Serencebey'in Nisan ayı
sayısında yer alacak röportajında, 18 yaşındayken İstanbul'a
geldiğini ve Beşiktaş'ı o dönemde tanıdığını belirterek, ''O
dönemde toprak bir stadyum olan Şeref Stadı, ilk gördüğüm
stadyumdur. İlk kez, kış aylarında çamur olan bu stadyumda maç
seyrettim, Türkiye'nin çok büyük futbolcularını orada gördüm.
Hakkı'yı orada, Şükrü'yü orada gördüm. Gelmiş geçmiş daha pek çok
büyük sporcuları orada izledim. Sonradan o insanlarla yakınlığım
oldu, siyasi fonksiyonumuzu yaparken de bize yardımcı oldular,
velhasıl Beşiktaş ile çok içten bir beraberliğimiz vardır'' diye
konuştu.
''BEŞİKTAŞ TÜRKİYE'NİN MÜMTAZ BİR TAKIMIDIR''
Beşiktaş'ın birçok faaliyetlerine katıldığını ve tesislerinin
temelini attığını kaydeden Demirel, şöyle konuştu: ''Gelip geçen
yöneticilerin hepsi benim yakın dostumdur. Ben görevim icabı pek
fazla ön saflarda görünmedim. Çünkü bir kulübü tutarken, diğer
kulüpleri de incitmemeye itina gösterdim. Aslında Beşiktaşlı olup
olmadığımı belki çok kimse sormadı, belki de benim
Beşiktaşlı olabileceğime ihtimal de vermediler. (Ben Beşiktaşlıyım)
dediğim zaman, diğer kulüplere mensup olup, bana soru soranlar,
taaccüp ettiler. (Neden şu kulüplü değilsin de bundansın) diye
sorduklarında, ''Beşiktaş, Türkiye'nin mümtaz bir takımıdır'' diye
cevap verdim.
Demirel, ''Beşiktaş'ı diğer kulüplerden ayıran nedir? Beşiktaş
diğerlerinden ne anlamda farklılaşır'' sorusuna, ''Bu biraz
hissediş meselesidir. Yani insan kendisine yakın hisseder. İşte
onun için, (Beşiktaş bir sevdadır) dedim. Bir de Beşiktaş,
Türkiye'de çok önemli hizmetleri gerçekleştirmiştir ve bu alanda
gerçekten övünülecek bir ilkler listesi vardır. Bu kadar ilki
meydana getiren bir kulüp sevilmez mi'' diye yanıt verdi.
''Sizce Ulu Önder Atatürk hangi takımın taraftarıydı'' sorusu
üzerine Demirel, ''Elimdeki listeye göre ilk ziyaret ettiği kulüp
Beşiktaş diyor. Şu takımın taraftarıydı demiyor, ancak bence
Atatürk'ün ilk ziyaret ettiği spor kulübünün Beşiktaş olması bile
çok önemli bir olay'' dedi.
''BEŞİKTAŞ'IN MAÇLARINI TAKİP EDİYORUM''
Süleyman Demirel, Beşiktaş'ın maçlarını takip ettiğini ifade
ederek, ''Evet, takip ediyorum. Hem yaşımın icabı, hem formasyonum
icabı çok aşırı bir taraftar değilim. İyi bir taraftarım,
Beşiktaş'ın galibiyetinden memnun olurum. (Beşiktaş kazandı işte)
derim. Mağlup olursa, (Çocuklar mağlup olmayın, bakın bizi
üzüyorsunuz) derim. (Bundan sonra galip gelin) derim. (Ama her ne
olursa olsun, kara gün dostuyuz) derim. (Sizinle beraberiz) derim.
(Top yuvarlaktır, ama mutlaka kazanın) derim.
BEŞİKTAŞ İYİ İDARE EDİLİYOR MU
Geçmiş dönemlerle karşılaştırıldığında Beşiktaş'ın iyi idare edilip
edilmediği sorusuna Demirel, şöyle yanıt verdi: ''Beşiktaş çok
önemli safhalardan geçti. Mesela benim elimde başka bir bilgi daha
var. Beşiktaş üst üste beş yıl İstanbul Şampiyonu olan tek kulüp.
İstanbul liglerinde en fazla gol atan takım. Resmi ligde 18 maçta
18 galibiyet alan tek takım. Resmi liglerde en fazla 'Namağlup
Şampiyon' olan tek takım. Ambleminde Ay-Yıldız olan tek takım. Türk
Milli Takımı'nı temsil hakkı verilen tek takım.
Genç takımlar futbol liginde en çok İstanbul ve Türkiye şampiyonu
olan kulüp. En fazla centilmenlik kupası alan kulüp. Böylesine
parlak başarılar yaşanınca, ufak bir sendeleme sorun oluyor. Oysa
insanların hayatlarında da böyle inişli-çıkışlı zamanlar vardır.
Dolayısıyla kulüplerde de olabilir. Fakat en ufak bir sendeleme
taraftarları üzüyor. Aslında taraftarların, sporcularına
yöneticilerine, bir baskı tesis etmesi de oldukça önemli bir
hadise. (Kazanmış kaybetmiş fark etmiyor) dendiği zaman, kazanmak
durumunda olanlar, motive olmazlar.'' Demirel, gelmiş yöneticilerin
hepsini tanıdığını belirterek, şöyle devam etti:
''Herkes büyük bir emekle yönetici oluyor, gayret sarf ediyor.
Elbette bazen çok iyi şeyler üst üste geliyor ve çok iyi neticeler
alınabiliyor, ama her zaman bu olmayabiliyor. Yani yöneticilerin
kabiliyetleri, gayretleri ve iyi niyetleri tartışılamaz. Zaten
demokratik usuller uygulanıyor. Kongrelerde çok demokratik
tartışmalar yaşanıyor ve yöneticiliğe bir heves duyuluyor, talip
olunuyor. Bunlar sevinilecek şeyler. O kongreye gelen delegeler de
Beşiktaş Kongresi Delegesi olmaktan ayrı bir mutluluk duyuyor. Tüm
bunlar güzel şeyler. Spor yapıyorsanız, kazanmak veya kaybetmek
arasındaki farkı çok
büyütmeyeceksiniz. Zaten sporun esas maksatlarından birisi de
kazandığın zaman sevinmek, kaybettiğin zaman tekrar kazanmanın
yollarını aramaktır.''
''SPOR BİR EĞİTİM VE TERBİYE MÜESSESESİDİR''
Demirel, futbolun kitleler üzerindeki etkileri konusunda ise
şunları söyledi:
''Taraftarların her zaman için sükunetle maç izlemesi beklenemez.
Heyecanını kontrol edemeyen insanlar olacaktır. Spor, bir eğitim ve
bir terbiye müessesesidir. Herkes biraz da kendini kontrolü
öğrenecektir. Yani centilmenlik denen olay da odur. Bu durum, hem
oyuncu, hem seyirci için geçerlidir. Sporun yaygın hale gelmesi,
Türkiye'de kültürün yükselmesine çok şey katmıştır. Dün belki bazı
yerlerde oynanamayan birtakım maçlar, bugün Türkiye'nin her
tarafında oynanıyor. Ara sıra bazı hadiseler oluyor, ama bunları
çok büyütmemek lazım.''
''HERKESE EŞİT MESAFEDE OLMANIZ BEKLENİYOR''
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ve kendisinin Beşiktaşlı
olduklarının hatırlatılması ve ''Hiçbir zaman gidip Beşiktaş
Başkanı ile maç izlemediniz. Takımınıza tribünde bu desteği
vermediniz, ama diğer taraftan bakıyorsunuz ki, diğer kulüplerin
üst düzey görevli taraftarları, taraftarı oldukları kulübün
başkanının yanında maç izleyebiliyor. Bu durumda hangisi doğru''
sorusuna Demirel, ''Bizim yaptığımız doğru. Bizim sempatimiz,
muhabbetimiz şöyle ya da böyle olur. Davranışımızı ona uydurmak
durumunda değiliz. Doğrusu o.
Bilhassa iki şapkası olanların, yani bir tarafta bir devlet
hizmetini temsil ediyorsunuz, ne olursa olsun, herkese eşit
mesafede olmanız bekleniyor. Yani orada aleni başka tavır takınmak
yanlıştır'' yanıtını verdi.
SPOR ÜZERİNDE SİYASETİN ETKİSİ VAR MI
Süleyman Demirel, ''Spor üzerinde siyasetin etkisinin olduğunu
düşünüyor musunuz'' sorusuna da şöyle yanıt verdi: ''Düşünüyorum.
Yanlıştır. Politikada her şey doğru mu yapılıyor? Sporu kendi
kurallarına bırakmak lazım. Politika ayrı bir olay. Politikanın
ayrı olayları var. Son federasyon seçimlerinde siyaset olarak
girildi ve kaybettiniz. Prestij kaybettirir size, siyasetçinin
orada ne işi var? Sen işini git, kendi sahanda yap. Yani spor
sahası, siyasetçinin sahası değildir. O, sporcunun sahasıdır.
Kuralları, her şeyi ayrıdır.''