Deli Dana için panik boşuna

Abone ol

Deli Dana hastalığı ile ilgili açıklamlar yapan Prof. Dr. Şemsettin Ustaçelebi'nin sözleri insanların yüreklerine su serpti. Ustaçelebi, vatandaşların panik yapmamasını ist

Prof. Dr. Şemsettin Ustaçelebi, hastalığın kan yoluyla insanlara geçtiğine dair hiçbir örnek olmadığını açıkladı. Ustaçelebi, ‘Paniğe gerek yok, kanları kullananlar mutlaka izlenmeli’ dedi. TARIM ve Köyişleri Bakanlığı ‘Deli Dana’ (BSE) hastalığına Türkiye’deki hayvanlarda rastlanmadığını, Sağlık Bakanlığı da vCJD’nin insanlarda görülmediğini açıklarken, bu konuda Türkiye’de ‘otorite’ olarak görülen, Hacettepe Üniversitesi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şemsettin Ustaçelebi de, ‘Deli Dana paniği için hiçbir neden yok’ dedi. Doktorasını İngiltere’de Glasgow Üniversitesi’nde yapan ve bu ülkede deli dana hastalığı üzerinde çalışan bilim adamlarıyla sürekli diyalog halinde olan Prof. Ustaçelebi, şöyle konuştu: ‘Bu bir virüs hastalığı değil, prion denilen moleküllerin neden olduğu bir hastalık. Bugüne kadar kan yoluyla insana geçtiğine dair, dünyada saptanmış hiçbir etken yok. Kan yoluyla geçtiği de kesin değil. Dolayısıyla paniğe kapılmak için hiçbir neden yok.’ UYARI DOĞRU Ustaçelebi, insanlar için, halkı doğrudan ilgilendirecek ve panik yaratacak boyutta bir sorun olmamasına karşın, İngiltere’nin hastalık kuşkusu olan kanları ihraç ettiği, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 11 ülkeyi uyarmasının ‘etik’ olarak doğru olduğunu belirtti. Ustaçelebi, bu hastalığın milyonda bir olasılıkla yaşlı insanlarda mutasyon yoluyla görüldüğünü belirterek, ‘Hastalığın tanısı çok zor. Erken de tanı koysanız yapılacak hiçbir şey yok. Yani, henüz tedavisi yok’ dedi. ‘Türkiye’nin ithal ettiği söz konusu kanlar kullanıldı ise mutlaka bu hastalık bulaştı diye bir şey yok’ diyen Ustaçelebi, şöyle devam etti: ‘Paniğe gerek yok ama, duyarsız da kalınmamalı. Bu kanlar dağıtıldı, kullanıldı ise kimlere verildiği bellidir, kaydı vardır. Sağlık Bakanlığı, tıpkı İngilizler’in yaptığı gibi bu kanları kullananlarla iletişime geçip izlemeli. Kullanılmadı ise bu kanları imha ettirmeli. MİLYONDA BİR Hastalık bir takım nörolojik bulgular veren bir hastalık. Ona karşı aşı, ilaç v.s. hiçbir şey etki etmiyor. Virüs de değil. Canlı protein molekülü gibi bir yapısı var. İçinde DNA, RNA gibi birşey bulunmuyor. Prion proteini deniyor. Bugüne kadar kan yoluyla prion molekülünün geçebildiğine dair hiçbir etken yok. Enfekte kişilerde, yani hastalığı olan kişilerin kanında çok az miktarda bulunur. Bunu saptama yöntemleri pratikte yok. Araştırma olarak yapıldığında en fazla beyin dokusunda görülüyor. Zaten, beyne gitmeden çoğalması mümkün değil. Ancak beyne giderse ve belli yüksek dozda bulunursa hastalık yapıyor. Prion dediğimiz etken, ısı, dezenfeksiyon, ilaç ve aşılar gibi mikropları öldüren fiziksel ve kimyasallara dayanaklı. Bu kanda mevcutsa, etkisi ortadan kaldırılamıyor. Dolayısıyla böyle bir tehlike var. Ancak bu, milyonda bir olasılık. Hiç paniğe gerek yok.’ Kayıtlı vaka sayısı: 155 1986’da İngiltere’de ortaya çıkan ‘deli dana’ hastalığı 2000’e kadar 177 bin 500 büyükbaş hayvanı öldürdü. Bugüne kadar hastalıklı etlerden deli daha hastalığına 155 kişi yakalandı. Türkiye’nin deli dana uzmanı: Kan ürünleri bulaştırmaz BU olayın ilk yankı uyandırması insanlarda hastalık oluşturması değildi. İngiltere ve özellikle İskoçya’da onbinlerce hayvan hastalandı, öldü, onbinlercesi kuşkuyla imha edildi. Bu yüzden büyük bir ekonomik sorun yaşandı. Bu panikle AB, İngiltere’ye büyük yardımlar yaptı. Yani İngiltere, insanında değil, asıl büyük baş hayvanları bakımından çok büyük bir sıkıntı yaşadı. Ancak benim kişisel kanaatim, bir hastanın kanı karışsa da, bu karışımın hastalık yapacak dozda olması mümkün değil. Bu nedenlerle, boşuna kamuoyunu paniğe vermemek lazım. Bugüne kadar yapılan deneysel çalışmalara dayanarak söylüyorum; bundan sonra da kan ürünleri nedeniyle bu hastalığın bulaşacağını sanmıyorum. Kendi kanımızı kendimiz üretelim İNGİLTERE’den ithal edilen bazı kan ürünlerinde ‘deli dana’ hastalığı bulunduğuna ilişkin haberler üzerine basın toplantısı düzenleyen Türk Tabipler Birliği Genel Başkanı Füsun Sayek, ‘Türkiye kan ürünlerini kendisi üretmelidir’ dedi. Sayek, Türkiye’de aşı ve kan ürünü üretilmemesinin sebebinin madde nedenlerden kaynaklanmadığını vurgulayarak, ‘Bu iktidarın iradesiyle ilgili bir sorundur. Her yıl doğan 1.5 milyon bebeğine yetecek aşıyı, kendi insanına yetecek kan ürününü bu ülke üretmelidir’ diye konuştu. Eski Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Dr. Aytun Çıray da, kendi döneminde Yüksek Sağlık Şurası’nda Kan ve Kan Ürünleri Fabrikası kurulması konusunda karar çıkartarak, bu konuda Kızılay’ın görevlendirildiğini bildirdi. Çıray, ‘Ancak, beceremediler. Kan stratejik bir ürün. Bir savaş olsa çok daha büyük sorunlar yaşanabilir. Türkiye, konu gündeme gelmişken, kan ve kan ürünleri fabrikasını bir an önce kurmalı’ dedi. Kan alanları uyaracağız SAĞLIK Bakanlığı İngiltere’den ithal edilen kan ve kan ürünlerinde deli dana hastalığının insandaki şekli vCJD olabileceği yönünde bu ülkenin uyarısı üzerine çalışma başlattı. Bilim adamlarını toplayan Bakanlık, tıpkı İngiltere’nin yaptığı gibi bu kanların kullanıldığı kişileri saptayabilirse, bu hastaları uyaracak ve belli aralarla kontrol için izlemeye alacak. Sağlık Bakanı Recep Akdağ, İngiltere’den ithal edilen kan ürünlerinin raf ömrünün iki yıl olduğunun altını çizerek, 1995 yılında giren ilaçların 1997’ye kadar, 1997’de girenlerin de 1999’a kadar piyasada bulunduğunu söyledi. Akdağ şu ana kadar bakanlığına deli dana hastalığından bir ölüm vakası ulaşmadığını ifade etti. CHP: Ders alsın CHP Grup Başkanvekili Haluk Koç, deli dana hastalığı konusunda panik yaşanmaması gerektiğini söyledi. Koç, toplumsal duyarlılık gereği İngiltere’nin açıklama yapıp önlem aldığını belirtti ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırm’ı kasdederek ‘Duyarlılık konusunda kurs alması için 8’de 4 Binali Bey’i de İngiltere’ye kursa göndermek lazım’ dedi. ‘Rope’ mikrobu Isparta’ya sıçradı ANTALYA’da yapılan incelemede fırınlarda üretilen ekmeklerde bulunan ‘rope’ mikrobu Isparta’da da tespit edildi. Antalya Tarım İl Müdürü Bedrullah Erçin, taş fırın ekmeği üreten bir fırının adını da belirlediklerini ifade ederek, ‘İlgili raporumuzu önlem alınması ve gereğinin yapılması için Isparta Tarım İl Müdürlüğü’ne gönderdik’ dedi. HÜRRİYETİM

Günün Önemli Haberleri