Değişmeyen bir İstanbul geleneği
Abone olNATO zirvesine bağlı olağanüstü güvenlik önlemleri, günlerdir gündemin ilk sırasında. Ama bu, Türkiye'deki ilk NATO zirvesi değil. Gelin birlikte tarihte bir sörf yapalım...
Bundan 44 yıl önce, 2-4 Mayıs 1960'ta İstanbul yine bir zirveyi
ağırlamıştı. NATO dışişleri bakanları İstanbul'da toplandı.
Güvenliğin 'ciddi' bir sorun olduğu günlerdi... 27 Mayıs darbesine
sayılı günler vardı. İstanbul'da sıkıyönetim uygulanıyordu. Ama
hükümet ve Başbakan Adnan Menderes karşıtları sokaklardaydı, asker
gelişini hissettiriyordu. Haliç köprüleri, teknelerle çekilmişti.
Dönemin 'NATO Vadisi', Saraçhane'ydi. Toplantı, Saraçhane'deki
Belediye Binası'nda yapıldı. Sadece inşaatı yeni biten binanın
değil, kentin her yanında tanklar, ağır silahlı birlikler
bekliyordu. 1960'taki bu toplantıda görev almış az sayıdaki insan,
2004 yılı zirvesini, İstanbul'daki ilk NATO toplantısını
hatırlayarak izliyor. Emekli Büyükelçi Oktay İşcen, ABD Dışişleri
Bakanı Christian Herter'e rehberlik yapmakla görevlendirilmişti.
İşcen, Herter'i havalimanında karşılayacaktı. Ama Haliç'teki
köprüler, kapalı olduğu için gelen heyetleri nasıl 'zamanın NATO
Vadisi'ne getireceklerini bilmiyordu. Köprüler açılmazsa heyetleri
Haliç'in etrafından dolaştırıp Kâğıthane'deki patikadan farksız
toprak yoldan otele götürecekti. Çaresiz beklerken dönemin
Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun Paşa helikopterle Hilton
Oteli'ne indi. Bir saat içinde köprülerin açılması kararı çıktı.
Bakanın eşi çok korktu ABD ve Britanya heyetleri 80 araçlık
konvoyla otele götürülüyordu. Yeşilköy'de tankları gören ABD
Dışişleri Bakanı'nın eşi, endişelendi. "Bunlar bize karşı mı" diye
sordu. Bakan, "Bizim için değil. Kendi aralarındaki mesele" diyerek
eşini sakinleştirdi. Heyetler, Harbiye'de üzerlerine doğru koşan
göstericilerle karşılaşınca geri dönerek başka yoldan otele ulaştı.
Oysa göstericiler, hükümeti NATO'ya şikâyet eden sloganlar
atıyordu. Ertesi gün tankların, ağır silahlı askerlerin arasından
Saraçhane'deki binaya ulaştılar. Sloganlar toplantının yapıldığı
salona kadar ulaşıyordu. Yabancı heyetler, toplantı dışında Hilton
Oteli'nden hiç çıkmadı. İşcen, "Artık darbenin geleceğinden
kimsenin şüphesi yoktu. Önlemler NATO'dan çok ülkedeki karışıklık
içindi. İnsanlar da zaten NATO'ya karşı değildi. NATO'ya karşı
olanlar, küçük gruplardı. Gerçekten çok zor günlerdi" diyor.
İnsanları kıyma yapmak! Altemur Kılıç ise o dönem Basın ve Yayın
Genel Müdürü'ydü. Toplantının enformasyon işini üstlenmişti.
Kendisine yardımcı olması için üç Deniz Harp Okulu öğrencisi
görevlendirilmişti. Tanklarla dolu kentte, toplantıları organize
etmek çok güç oldu. İlk gelen heyetleri, köprüler kapalı olduğu
için Haliç çevresinde patikalardan otellerine götürdüler. Bu sırada
sokağa çıkma yasağını delen göstericiler, sürekli jipini
taşlıyordu. Altemur Kılıç o günleri şöyle hatırlıyor: "Dışişleri
Bakanları Hilton Oteli'ne yerleştiklerinde, ekmek yoktu. Otelin
müdürü, 'Ekmeksiz kaldık. Alamıyoruz' dedi. Biz kartlarımız ile
fırınları gezip ekmek topladık." Zirveyi izlemek için gelen yabancı
basın mensupları da artık zirveyi mirveyi bırakmış, ülkedeki
olaylarla ilgileniyordu. "Yabancı gazeteciler, olaylar hakkında
bilgi almak istiyordu. Biz de mümkün olduğunca gizlemeye
çalışıyorduk. Önemsiz olduğunu söylüyorduk. Çok müşkül durumdaydım.
Bir toplantı düzenledik. Bu toplantıya Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü
Zorlu katıldı. O sırada göstericilerin öldürülüp kıyma makinelerine
atıldığı yalanı yayılmıştı. Bunu sordular. Zorlu şaşırdı, usulca
bana, "Doğru mu bunlar?" diye sordu. Ben de bilmiyordum.
Yalanlamaktan başka çaremiz yoktu. Zorlu da soğukkanlılıkla bunu
yaptı." Kılıç'ın düzenlediği bu toplantı, sıkıyönetim nedeniyle
gazetelerin hiçbirinde yayımlanmadı. Gazetelerde gerekçe
belirtilmeden Başbakan Adnan Menderes'in NATO toplantısına
gelmeyeceği, yerine Zorlu'nun vekâlet edeceği duyuruldu. 'NATO
güvenceydi' Kılıç, 1960 yılındaki zirveyle yeni zirveyi şöyle
karşılaştırıyor: "O zamanlar NATO bir tehdit değil güvence olarak
görülüyordu. Gençler eylemlerde küçük gruplar dışında NATO'ya karşı
değildi. Hükümeti NATO'ya şikâyet ediyorlardı. Şimdi ise NATO'ya
karşılar. Halefim Basın Yayın Genel Müdürü'ne başarılar diliyorum.
Ama bize nazaran çok büyük avantajları var. Cep telefonları,
bilgisayarlar var."