De La Guarda uçurdu
Abone olArjantinli gençlerden kurulu şov grubu, insanları iplerle uçurdu.
Yurtdışındaki dostlarım "De La Guarda ayağına geliyor. Mutlaka
izle" deyince Parkorman'a koştum. Grup, hem ritimleriyle coşturdu
hem de özel iplerle konuklarını bağlayıp havalara uçurdu
Genç Turkcell'in l'inci yıldönümü nedeniyle ülkemize gelen
Arjantinli gençlerden kurulu şov grubunun, insanları iplerle
'uçuracağını' duyunca, içime bir korku düştü. Malum, otobüsleri
uçurumdan uçuran ama uçakları tepe üstü düşüren bir ırkın ahvadı
olarak kaidemizin her zaman yere yakın durmasında fayda var. Bu
nedenle ürkerek gittim konsere. İlk gözüme çarpan Deniz Akkaya
oldu. Onu görünce portakal suyu içmeye karar verdim. Zira trafik
ekipleri burada olduğunu öğrenip, mutlaka Maslak-Zincirlikuyu
arasına pusu atmıştır dedim. Allah korusun bir de magazin
programlarına madara olmak var, barmene de "Portakal suyum az
asitli olsun" dedim. O da yanındakine, "Abi bu zaten uçmuş" diye
fısıldadı, ama ben duydum!
Tak kırmızı fuları, çık tepeye...
İçeride uçmak isteyenlere kırmızı fularlar veriyorlardı. Hemen
üstüme başıma bakındım. Maazallah yanlışlıkla kırmızı bir şey
takarım, kendimi çadırın tepesinde bulurum diye... O sırada gözüme
Yılmaz Erdoğan ilişti. Amazon ormanlarında hemşehrimle
karşılaşmışım gibi boynuna sarıldım ve hiç yanından ayrılmadım.
Zira organizasyonu BKM yapıyordu. Ve yanındakiler patronlarına 'Abi
şurada durma, oradan su boşaltıyorlar. Şu kısımdan uzak dur. Oraya
adam iniyor, tuttuğunu ipe asıyor" filan diyorlardı. Kendimi
garantiye almanın iç huzuruyla, Erdoğan'a bitişik nizam gösteriyi
beklemeye koyuldum. Önce tüm ışıklar söndü. Sonra tavana gerili
çarşafta bir takım gölgeler belirdi. Siluetler, uçan insanlara
benziyordu. Hacivat-Karagöz'ü hayâl edin, işte tam öyle bir
şey...
Sonra çarşaf, uçan adamlarca yırtıldı. Kendilerini iplere tutturan
üç beş Arjantinli hayta, bağbozumunda hasat edilmesi unutulan üzüm
salkımı gibi tepemizde bir oraya bir buraya sallanmaya başladı.
Şu Sinan'ı alın da aşağı atın
Sonra halkın arasına karışıp, tuttuklarını ipe çekmeye başladılar.
O sırada gözüme Sinan (Halit Ergenç) ilişti. Kızı Ayşe Aliye'de
ölümle pençeleşirken, beyimiz zıplayıp, zıplayıp, Arjantinliler'e
"Beni de alın" diye yalvarıyordu. Hiç yakıştıramadım! Eminim pek
çok Genç Turkcell'ci de, Aliye'ye eziyet edip duran Sinan için
"Şunu en tepeye çıkarın, oradan da aşağıya atın" diyordu.
Çakır görmesin fena olur!
Arjantinliler gözlerine başkalarını kestirmişlerdi. Önce Özgü
Namal'ı kucaklayıp, havalandırdılar. Sonra da Ceyda Düvenci'yi...
Aman efendim, bir dikkat, bir ihtimam... Kızlar düşmesin diye
bellerinden, bacaklarından kavrıyor, kalçalarına dokunuyorlardı,
'emniyet açısından' tabii... Ancak sanırım kimse bu haytalara
Özgü'nün Çakır'ın (Oktay Kaynarca) sevgilisi olduğunu söylememişti!
Bu arada müzik de insanın içine işliyordu. Sağolasın Genç Turkcell.
Nice mutlu yıllara...
Haber: Yüksel Aytuğ
Kaynak: www.vatanim.com.tr