Davutoğlu'nun söylediği beyaz yalan

Abone ol

Bakan Davuoğlu, memleketi Konya'da annesiyle yaşadığı diyaloğu ilk kez anlattı

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Konya'da Üniversite Hastaneleri Birliği'nin toplantısına katıldı. Annesini hastaneye yetiştirilemediği için kaybettiğini söyleyen Davutoğlu, bugünün Türkiye'sinde özellikle de sağlık alanında çok önemli gelişmeler yaşandığını kaydetti. Davutoğlu, annesine söylediği beyaz yalanı ise ilk kez paylaştı. 

Davutoğlu ve YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, Üniversite Hastaneleri Birliğinin Selçuk Üniversitesi Süleyman Demirel Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilen toplantısına katıldı.

Davutoğlu, burada yaptığı konuşmada, akademik hayatta teorik-pratik uzlaşması ve zıtlığının hep tartışıldığını söyledi.

''Bu mesleği icra edenlerin arasında olmaktan büyük haz duyardım'' diyen Davutoğlu, şunları kaydetti:

''Rahmetli validemi, ben 4 yaşındayken 1963 yılında Konya'nın Toroslar'ındaki Taşkent kasabasından, doğum nedeniyle Konya'ya yetişemediği için kaybettim. 1963 senesi ve şimdi 2011 senesi. Rahmetli annemin vefatından sonra beni büyüten annem ki bana büyük emek verdi. O da vefat etti. Liseyi okurken beni büyüten validemin 'Annenin hakkını ödemelisin ve doktor olmalısın'' psikolojik baskısıyla karşı karşıya kaldım. O zamanki sosyal ve entellektüel ortam içinde doyasıya yaşadığımız için ben sosyal bilimci olmak istiyorum. Annem tıp alanına girmemi istiyor. En sonunda baktım olmayacak. Hayatta nadiren yaptığım 'beyaz yalanlardan' birini anneme karşı söylemek zorunda kaldım. 14 tercihimin 13'ünü tıp yazdım. Birinci tercihimi, Boğaziçi Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi yazdım. Geri kalan hepsi tıp fakültesi. Sonunda valide bunun bir takdir olduğuna hükmettiği için bize de hakkını helal etti. Ama o kadar samimi bunu istemiş ki; bir kadın doğum uzmanı eş nasip oldu bu süreç içinde.''

YÖK BAŞKANI YUSUF ZİYA ÖZCAN

YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan da kendi açısından sorunun Türkiye'de sağlık eğitiminin sahiplenilmemesi olduğunu bildirdi.

Bazı yetkilerin Sağlık Bakanlığında, bazılarının YÖK'te olmasının oldukça karışık bir durum ortaya çıkardığını dile getiren Özcan, ''Dünyanın hiçbir ülkesinde doktorların diplomasını Sağlık Bakanı imzalamaz ama bizim ülkemizde imzalıyor. Hastaneler kendi ihtiyacı olan personeli kendileri kararlaştırır, alır ama bizim ülkemizde bunu Sağlık Bakanlığı kararlaştırır. Böyle garip hallerin olduğu bir alanda konuşup, tartışıyoruz'' dedi.

TAM GÜN YASASI NELER GETİRİYOR?

Özcan, son 7-8 yıldır sağıktaki hizmetlerin takdire layık olduğunu vurgulayarak, hizmetlerin hepsinin en ücra köşede yaşayan vatandaşlara kadar ulaştırıldığını ifade etti.
Bu gelişmeler katedilirken feda edilen bazı noktalar da olduğunu dile getiren Özcan, şöyle devam etti:

''Bunlardan bir tanesi Tam Gün Yasası'nın ülkemizde uygulamasıyla başlayan problemlerdir. Nasıl uygulanacağı konusunda aramızda bir birlik oluşmamıştır. Tartışmaların ana nedenlerinden bir tanesi de budur. Fena işlemeyen bir sistem bozulmuştur. Önceden doktorlar öğleden sonra 15.30'a kadar hastanelerde çalışır, sonra serbest olarak hasta görürlerdi. Buradan bir miktar para kazanırdı. Bu hastaların da doktoru seçmesine elverdiği için güzeldi. Ama yeni yasada '9-5 mesaisi yapacaklar ondan sonra meslekleriyle ilgili hiçbir faaliyette bulunmayacaklar' önergesi işleri karıştırdı.''

TAM GÜN YASASI

Tam Gün Yasası konuşulmaya başlandığında Sağlık Bakanıyla bir anlaşma yaptıklarını dile getiren Özcan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Bu anlaşma gereği hiçbir akademisyen maddi bir kayba uğramayacak, bunun yanında kendisine ait olan zamanda da çalışmasına devam edecekti. Hatta o çalışmanın şeklini bile belirlemiştik. O çalışma özel muayenehane açmak değil, başka bir sağlık kuruluşunda, bir vakıf üniversitesi hastanesi olabilir, devlet hastanesi olabilir, üniversitenin kendi hastanesi olabilir, orada çalışacaktı. Fakat hukuki süreç Sağlık Bakanımızı öyle bir noktaya getirdi ki bizim 'maddi olarak hiçbir şey kaybetmeyecekler' önermemiz tuttu ama mesai sonrası doktorlara çalışma imkanı sağlanması önerimiz tutmadı. Sağlık Bakanımız Danıştayın o kararından sonra böyle bir yol izlemeye başladı. Bu doktorlarımızı, hocalarımızı gerçekten huzursuz etti. Şimdi işler tekrar değişti. Yargı tam tersi yola girdi. '9-5 mesaisi yapabilirler, hasta almaya özel muayenehanelerde devam edebilirler' gibi Sağlık Bakanımızın hiç arzu etmeyeceği karar aldı. Şimdi işler daha da karışmış görünüyor. Keşke ilk konuştuğumuz şekliyle hem maddi kayıplar önlenebilseydi hem de 5'ten sonra yani devlete olan borcun ödendiği zamandan sonraki hizmetler kabul edilebilseydi. O zaman belki sağlık sektöründe bu kadar ciddi sorunlarla karşılaşmayacaktık. Ama ümitsiz değilim. Son YÖK kurulunda Sağlık Bakanımızı YÖK'e davet etmeyi kararlaştırdık. Tekrar kendisiyle konuşup bu konuda bir uzlaşmaya varmaya çalışacağız.''
Günün Önemli Haberleri