Davutoğlu'nun ilk bütçesi kabul edildi
Abone olHükümetin 2015 yılı bütçesi, 145 ret oyuna karşı 297 oyla kabul edildi.
2015 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı, TBMM
Genel Kurulu'nda, 145 ret oyuna karşı 297 oyla kabul edildi.
Hükümet adına konuşan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, kamu
yatırımlarının önemsendiğini söyleyerek tüm bölgelerin kalkınma
hızlarının artırılmasının hedeflendiğini söyledi.
Babacan, 2015 yılı bütçesinin geneli üzerindeki görüşmelerin
gerçekleştirildiği TBMM Genel Kurulu'nda hükümet adına yaptığı
konuşmada, tüm bölgelerin kalkınma hızlarının artması ve birbirine
yakınsaması için kamu yatırımlarını çok önemsediklerini
söyledi.
Ulaştırma yapısına, sağlık ve eğitim gibi alanlarda altyapının
güçlenmesine önem verdiklerini belirten Babacan, 3. havaalanını ve
köprüyü yaptıklarını, İzmir-İstanbul otoyolu gibi büyük projeleri
gerçekleştirdiklerini söyledi.
Tartışmalarda bütçede kamu yatırımlarına ayrılan payın yeterli
olmadığının ifade edildiğini kaydeden Babacan, şöyle devam
etti:
"Bu aslında bizim de katıldığımız bir tespit ama şunu
hatırlamalıyız ki; biz artık kamu yatırımlarını sadece bütçe
kaynaklarımızla yapmıyoruz, etkin bir şekilde kamu-özel ortaklığı
projeleri uygulamaktayız. Hatta Türkiye'deki uygulamalar pek çok
dünya ülkesine şu anda örnek teşkil etmekte. Biz G20 çalışmalarımız
çerçevesinde biliyorsunuz dönem başkanı olduğumuz G20'de de
altyapı yatırımlarını temel bir öncelik alanı olarak ilan ettik. Üç
önemli öncelikten birisi olarak kamu yatırımlarını ilan ettik.
Dünya Bankası'ndan bir çalışma istedik 'kamu-özel ortaklığı
projeleri için siz standart şablonlar oluşturun, standartlar
oluşturun ki o standartlara uygun hazırlanan projelerin finansmanı
da yine dünya finans kanallarından daha kolay yapılabilsin' diye.
Şu anda bu çalışma devam ediyor. İnşallah önümüzdeki yıl kendi
dönem başkanlığımızda bu çalışmanın neticesini de tüm G20
ülkeleriyle paylaşacağız. Sadece kendi alt yapımız için değil, pek
çok ülkenin alt yapısında daha çok kamu-özel ortaklığı modeli
oluşması için özel bir çaba ortaya koyacağız."
"GERÇEK SAHİBİ MİLLETTİR"
Gerek Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık binalarının gerekse hava
ulaşımında kullanılan araçların şahıslara değil, bu hizmet
makamlarına tahsis edildiğini belirten Babacan, şunları
söyledi:
"Milletimizin oylarıyla bu görevlere gelen devlet ricali
görevde kaldıkları süre içerisinde bu imkanları devlete ve millete
hizmet yolunda kullanacak, anayasal çerçevede demokratik seçimlerle
görevden ayrıldıklarında yerlerine gelenlere emaneti teslim
edeceklerdir. Tüm bu imkanların gerçek sahibi sadece millettir,
emanetin kime verileceğine de yine sadece aziz milletimiz karar
verecektir. Milletimizin ve devletimizin itibarını temsil eden
hizmet binaları ve araçlar üzerinden tamamen art niyetli polemikler
yapılmasının hiç kimseye faydası yoktur. Bugüne kadar başta yargı
kurumları, bakanlıklar ve birçok kamu binaları için büyük
yatırımlar yapılmıştır ve devletimizin birçok birimi hizmetin
gereğine yakışır imkanlara kavuşturulmuştur. Nasıl 2002'nin
şartlarındaki bir hastaneyle bugünkü şartlar çok farklıysa,
okullarımızın durumuyla bugünkü okullarımızın durumu çok farklıysa,
yollarımızın durumunun 2002'deki şartlarıyla bugünkü şartları nasıl
farklıysa, nasıl 18 bin kilometrelik duble yola Türkiye kavuştuysa
Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlık hizmet binalarındaki iyileşmeler de
Türkiye'nin kalkınmasının, gelişmesinin doğal sonucudur. Türkiye
büyümektedir, ülkemiz dünyada hak ettiği yeri hızla alırken temsil
ve hizmet imkanlarının da aynı şekilde büyümesinden ve milletimize
layık standartlara ulaşmasından da kimse rahatsız
olmamalıdır."
KÜRESEL KRİZİN ETKİLERİ
Babacan, küresel kriz sonrasında hala tam bir toparlanmadan
söz edilemediğine dikkati çekerek, büyüme eğilimi devam etmekle
birlikte, henüz geneli kapsayan dengeli ve sürdürülebilir bir
toparlama sağlanamadığını kaydetti.
Kriz sürecinde biriken sorunlardan kaynaklanan
kırılganlıkların ekonomik büyümenin önünde engel oluşturduğunun
altını çizen Babacan, "Finansal piyasalara ilişkin riskler geçen
yıla göre azalmış olsa da önümüzdeki döneme ilişkin belirsizlikler
varlığını sürdürmekte" diye konuştu.
Küresel büyüme ve dünya ticaretindeki artışın kriz öncesi
dönemin altında seyrettiğini ve son bir yıllık dönemdeki
gerçekleşmelerin beklentinin de altında kaldığını ifade eden
Babacan, ekonomik aktivitenin toparlanma sürecinin bölgeler ve
ülkeler arasında önemli farklılıklar gösterdiğini söyledi. Babacan,
Amerikan ekonomisinin nispeten hızlı toparlanırken avro bölgesi ve
Japonya ekonomilerindeki büyümenin düzensiz ve yavaş seyrettiğine
işaret etti.
Avro bölgesinde yavaş, kırılgan ve ülkeden ülkeye değişen bir
büyüme yapısı görüldüğünü, finans sektöründeki kırılganlıkların
devam ettiğini ve reel sektörde istenen toparlanmanın henüz
sağlanamamış durumda olduğunu belirten Babacan, bölgenin enflasyon
oranında sert düşüşler olduğunu ve deflasyon riskinin bugün
itibarıyla arttığını söyledi.
Babacan, Çin ekonomisindeki büyümenin yavaşlaması ve doların
değer kazanması nedeniyle emtia fiyatlarının gerilediğini,
özellikle petrol fiyatlarının arz artışı ve zayıf talebe bağlı
olarak son dönemde de önemli ölçüde düşüş göstermiş durumda
olduğunu kaydetti.
"BUNLARA RAĞMEN BÜYÜMEYE DEVAM
EDİYORUZ"
Böyle bir durumda, böyle bir ortamda Türkiye'nin gelecek
dönemde neler yapacağının son derece kritik olduğunu belirten
Babacan, şunları kaydetti:
"Hemen yanı başımızdaki Suriye'de bir iç savaş var ve bu iç
savaş evreler değiştirerek devam etmekte. Hemen sınırımızın 50-100
metre ötesinden tutun da, Suriye'nin derinlerine kadar çok ciddi
bir güvenlik riski söz konusu. Irak'ta siyasi istikrar hala
sağlanabilmiş değil ve şu anda Irak topraklarının neredeyse 3'te
1'i bir terör örgütünün işgali altında. Öbür taraftan, hemen
kuzeyimize bakıyoruz, Rusya ve Ukrayna arasındaki problemler ve
gerginlik Ukrayna ekonomisi üzerinde son derece olumsuz etkiler
göstermişti, Ukrayna ekonomisi bu sene yüzde 6-7 daralacak.
Rusya'da ise finansal kriz, Rus ekonomisinin en az iki yıl boyunca
ciddi bir resesyonun içine düştüğünü bizlere göstermekte. Yani,
jeopolitik ortam maalesef son derece negatif. Avrupa'da ekonomide
ciddi bir zayıflık söz konusu, bir toparlanma söz konusu değil.
"
Amerikan Merkez Bankası'nın parasal sıkılaştırmaya
başlamasının ve faiz artımına geçmesinin Türkiye gibi gelişmekte
olan ülkeleri olumsuz etkilediğini ifade eden Babacan, bütün
bunlara rağmen, bütün bu şartlarda Türkiye'nin büyümeye devam
ettiğini vurguladı. Babacan, "Bu sebeplerden bir tanesi dahi,
jeopolitik konumlar, tek başına Türkiye'yi bir resesyona
düşürebilirdi. Suriye'deki bir iç savaş Türkiye'yi bir resesyona
düşürebilirdi. Irak'taki bu son tablo Türkiye'yi resesyona
düşürebilirdi. Bunların her birisi tek başına Türk ekonomisini bir
durgunluğa, eksi büyümeye itebilecek güçte gelişmeler. Bunları
mutlaka dikkate almamız gerekiyor. Biz bunlara rağmen büyümeye
devam ediyoruz" dedi.
Türkiye'nin bu yıl yüzde 3,3, gelecek yıl ise yüzde 4
büyümesini beklediklerini anımsatan Babacan, içinde bulunulan
küresel ekonomik konjonktür ve jeopolitik şartlar dikkate
alındığında Türkiye'nin büyümesi ve istihdam üretmeye devam
etmesinin başlı başına önemli bir başarı olduğuna dikkati
çekti.
ORTA VADELİ PROGRAM
Babacan, 2015-2017 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program'a
değinerek, büyümenin gelecek yıl 4, 2016'da ve 2017'de yüzde 5
olmasını beklediklerini söyledi.
2015-2017 döneminde ortalama istihdam artışının yıllık
yaklaşık yüzde 2,2 olmasını öngördüklerini ve dönem sonunda
işsizliğin yüzde 9,1'e düşmesini beklediklerini kaydeden Babacan,
enflasyonun gelecek yıl yüzde 6,1, 2016 ve 2017 yıllarında
ise yüzde 5 olmasını hedeflediklerini vurguladı. Babacan, Orta
Vadeli Program'da cari açıktaki düşüşün devam etmesini
beklediklerini belirtti. Babacan, "Geçen sene yüzde 7,9 olan cari
açığın bu sene yüzde 5'e doğru ineceğini ve gelecek yıl petrol
fiyatları düşük olmaya devam ederse yüzde 4 civarında bir cari
açığı gelecek sene görmemiz de mümkün" dedi.
Bunları elde etmek için bütçedeki sıkı duruşu devam
ettirdiklerinin altını çizen Babacan, "Bütçe açığımız 2014 yılı
için, bu yıl için, bu yıl şu anda uygulamakta olduğumuz bütçede
milli gelirin yüzde 1,9'u olarak hedefleniyordu. Yüzde 1,9 açık
verecek şekilde biz bu yılın bütçesini yaptık. Ama şu gün
itibarıyla bakıyoruz ki inşallah yüzde 1,4'le bitireceğiz, yani
milli gelirimizin yüzde yarımı kadar daha düşük bir bütçe açığı ile
bu yılı kapatacağız" şeklinde konuştu.
Babacan, 2015 bütçesinin açık hedefinin yüzde 1,1 olduğunu
vurguladı.