Davutoğlu'nun hiç uyumadığı üç gece
Abone olBaşbakan Ahmet Davutoğlu, terörle mücadelede hiç uyuyamadığı üç gecesini gazetecilerle paylaştı.
Başbakan Davutoğlu, terörle mücadeleyi anlatırken, "O üç
gece sorumluluktan hiç uyumadım diyebilirim." dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Finlandiya gezisinde gazetecilere konuştu. Milliyet yazarı Serpil Çevikcan, Davutoğlu'nun açıklamalarını köşesine taşıdı.
-Bakın arkadaşlar hayatımın en zor kararı 23 Temmuz günü aldığımız karardır. Arkamda Meclis çoğunluğu yokken, geçici hükümet olarak göreve devam ederken, hukuki sorumluluk benim omuzlarım üzerindeyken terörle mücadele kararı aldık. Terörle mücadelede çok zor üç gece vardır. O üç gece sorumluluktan hiç uyumadım diyebilirim.
23 TEMMUZ
-Biri PKK ve DEAŞ noktalarına operasyon kararı verdiğimiz 23
Temmuz gecesidir. O gece güvenlik toplantısında aldığımız kararlar
hakkında Sayın Cumhurbaşkanımıza kriptolu telefonla bilgi
verdim.
28 AĞUSTOS
-İkinci kritik gün 28 Ağustos günüdür. Kırsalda yapılan yoğun saldırılar sebebiyle Genelkurmay Başkanımızın kırsalda daha kapsamlı yetkilendirmeye ihtiyaç var diye haklı talebi söz konusu oldu. 7’nci, 8’nci, 9’uncu Kolordulara doğrudan mücadelenin içinde yer almaları için talimat yazısı gönderdim.
14 ARALIK
-Üçüncü gün 14 Aralık. Henüz yeni hükümet kurmuşken Cizre, Silopi ve Sur’da barikatlar, sızmalar artınca operasyon talimatını verdim. Tabi bir de Süleyman Şah operasyonunda sabaha kadar Genelkurmay karargahındaydım.
USUL FARKI OLABİLİR
Cumhurbaşkanı ile ters düştüğü iddialarıyla ilgili olarak Başbakan Davutoğlu şunları söyledi:
"(Akademisyenlerin tutuklanması meselesinde de Cumhurbaşkanı ile farklı düşündüğünüz konusunda bir algı mı oluşturulmak isteniyor?) Son 50 yılın Cumhurbaşkanı-Başbakan ilişkilerine bakın bir de bizim ilişkimize. Bu anlamda ben bütün o geçmiş ilişkileri kastederek de söylüyorum. Türkiye’nin çarpık anayasal sisteminden kaynaklanan cumhurbaşkanı-başbakan ilişkileri, yetki-sorumluluk dağılımı son derece bozuk bir sistematiğe ve çarpık bir sisteme dayandığı için sıkıntılı şeyler yaşanmış. Ama benimle Cumhurbaşkanımız arasında neredeyse iki yıla yaklaşacağız bu anlamda devlet işleyişi bakımından herhangi bir aksama gördünüz mü?
Olabilir; usul farkı, bazen farklı kanaatler hepimiz için geçerlidir. Ama biz iki şeyi esas alırız. Benim açımdan da, Cumhurbaşkanımız açısından da böyle olduğuna eminim. Bir; devlet ahlakımız. Devlet işleyişi neyi gerektiriyorsa onu yaparız. İki; şahsi ahlakımız, karşılıklı olarak birbirimize duyduğumuz güven, itimat ve bağlılık. Bunların hiçbir şekilde sarsılmasına izin vermeyiz. Ben Dışişleri bakanıyken de Sayın Cumhurbaşkanımız o zaman başbakanken her şeyi kendisiyle paylaşır, konuşurduk.
MİLİM FARK YOK
Bunları niye söylüyorum biliyor musunuz? Eğer birileri Başbakan olarak benim terörle mücadele kararlılığımı sorgulama cüreti gösterirse veya benim ile Cumhurbaşkanı arasında terörle mücadelede kararlılık konusunda fark var derse bunları hatırlatmak için. Bu konularda hiçbir tereddüt göstermedik. Bu tartışmayı başlatanların bir kısmı şahsen benim terörle mücadele konusunda kararlılığımı sorgulama cüreti gösteriyorlar. Bu omuzların üzerindeki yükü ancak taşıyanlar bilir bu bir sene içinde. Bu konuda da hiç kimsenin söyleyecek sözü de, hakkı da, haddi de yok. Biz 23 Temmuz’da, 28 Ağustos’ta aldığımız operasyon kararından sonra seçimi kaybetseydik bu operasyonun sorumluluğu kime aitti? Sahte kahramanlar dediğim çevreler böyle bir şeye kalkışıyor. Cumhurbaşkanımızla aramızda kararlılık konusunda milim fark yoktur. Her şey istişare edilerek birlikte yürütülüyor."