Davutoğlu'nun danışmanından başkanlık tüyosu
Abone olBaşbakan Ahmet Davutoğlu'nun başdanışmanı Etyen Mahçupyan, yolsuzluk iddiaları, Yüce Divan oylaması, Başkanlık Sistemi tartışmaları ve medyaya baskı gibi konularda AK Parti içindeki siyasi tartışmaları değerlendirdi:
Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun
başdanışmanlığı görevine getirildikten sonra zaman zaman AK Parti
’ye yönelik ‘içeriden’ eleştiriler getirmesiyle de dikkat çeken ve
tartışma yaratan Etyen Mahçupyan, bu kez de ‘Başkanlık Sistemi’
tartışmalarına ilişkin ilginç açıklamalar
yaptı.
Başkanlık sistemi tartışmaları için "AK Parti hegemonik bir
başkanlık sistemi kurarsa bunu İslami kesime bile kesinlikle kabul
ettiremez" diyen Mahçupyan, Başbakan Davutoğlu'nun, "her iki
sistemin de olabileceğine ve bunun bir istişare sonucu ortaya
çıkması gerektiğine inandığını" aktarıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın
“Başkanlık Ahmet (Davutoğlu) Hoca’nın da tezidir” açıklamasıyla
birlikte düşünüldüğünde Mahçupyan'ın bu sözleri Başbakan'ın
Başkanlık Sistemi tartışmaları konusunda 'Ak Saray' kadar net
olmadığı izlenimini uyandırıyor.
Habertürk gazetesinden Kübra Par’a konuşan Mahçupyan, Bakanların
Yüce Divan'a gönderilmemesiyle ilgili olarak ise, "Şu anda riskleri
mukayese ettiği zaman bunun ertelenmesi daha doğru bulundu. Ama
seçimler bitip her şey normalleşince AK Parti bu olayı unutmaya
doğru giderse bunun bir bedeli olur" diyor.
YOLSUZLUK: AK PARTİ BU OLAYI UNUTURSA
BEDELİ OLUR
Türk halkının yüzde 70’i, AK Parti seçmeninin de yarısı
yolsuzluklara inanıyor” demiştiniz. Oylama sonucu sizi hayal
kırıklığına uğrattı mı?
Önünüzde bir dosya var. İçeriği boş değil, bir şeyler olmuş ama
dosya öyle bir hazırlanmış ki hukuki meşruiyeti yok, her tarafı
dökülüyor. Önemli olan bu iki gerçeğin de birlikte görünür olması.
Komisyon bu yönde bir karar verdi diye Türkiye halkı bu işi ne
akladı ne de bu insanları dosyadaki gibi tümüyle suçladı...
Başbakan Davutoğlu’nun dört bakana “Çıkıp kendiniz Yüce
Divan’ı isteyin” dediği ama Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın müdahalesiyle
dümen kırıldığı söyleniyor. Davutoğlu’nun gönlünden geçenin bu
olmadığını söyleyebilir miyiz?
AK Partililerin hepsinde iki dinamik yan yana çalıştı. Bir yanda
vicdani taraf var. Seçime giderken partinin aklanması yönünde çok
yaygın bir eğilim var. Diğer yanda seçime giderken partiyi
zedelememe, risk almama eğilimi var.
Seçimlere giderken ‘AK Parti yolsuzluk iddialarının üzerine
gidiyor’ imajı daha iyi olmaz mıydı?
Yüce Divan süreci boyunca medyanın ve yargının davranışı soru
işareti taşıyor. Risk almamayı daha fazla önemsiyorsunuz. Meşru bir
zemini de var. Çünkü bunun bir darbe girişimi olduğunu
düşünüyorsunuz.
“İddialar doğruysa hesabı sorulmalı” diye düşünen
insanların vicdanında oluşan yara nasıl kapanacak?
Siyaset böyle bir şeydir. Eğer vicdanlarda böyle bir durum varsa AK
Parti bunu göğüslemek zorunda. Bedeli ödenecektir. Şu anda riskleri
mukayese ettiği zaman bunun ertelenmesi daha doğru bulundu. Ama
seçimler bitip her şey normalleşince AK Parti bu olayı unutmaya
doğru giderse bunun bir bedeli olur. Tabanı o zaman rahatsız
olur.
‘AK PARTİ YALNIZ BİR
PARTİ’
17-25 Aralık’ın üzerinden bir yıl geçti. Bir darbe
tehlikesi kalmadıysa bakanların yargılanmalarında tereddüt yaratan
ne?
Türkiye siyasetini belirleyecek dört temel aktör var. Asker, PKK ,
Cemaat ve AK Parti’nin kendisi. Parlamentodaki muhalefet pasif. AK
Parti diğer 3 aktörün hiçbirisiyle gerçek anlamda koalisyon
kuramıyor. AK Parti yalnız bir parti. Topluma dayanarak ilerlemek
zorunda. Bir tarafta ne yapacağı belli olmayan bir Kandil, bir
tarafta ne yapacağı belli olmayan bir ordu ve diğer bir tarafta da
hâlâ yargıdan ve polisten temizlenmesi mümkün olmayan bir Cemaat
varken size karşı ne tür koalisyonların oluşacağını ön
göremezsiniz. Böyle bir ortamda AK Parti, iç yapılanması kırılgan
olan bir yargıya güvenemez. AK Parti bir misyon partisi. O misyonun
elinden kaçmasına yol açabilecek en ufak bir risk bile gözünde
büyüyor.
BAŞKANLIK SİSTEMİ: HEGEMONYAYI İSLAMİ
KESİM BİLE KABUL ETMEZ
Başkanlık sistemi tartışmaları alevlendi. Siz nasıl
bakıyorsunuz?
Her iki sistem de nasıl yaptığınıza bağlı olarak iyi de olabilir
kötü de. Denetleme mekanizmalarını kurarsanız iyi olur ama AK Parti
hegemonik bir başkanlık sistemi kurarsa bunu İslami kesime bile
kesinlikle kabul ettiremez. Şu anda kötü bir parlamenter sistemimiz
var. Erdoğan’ın siyasi gücü şimdi de var zaten. Başkanlık’ı
kararların hızla uygulanabilmesi için istiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan “Başkanlık Ahmet Hoca’nın da tezidir”
dedi ama Davutoğlu bu konudaki sessizliğini koruyor...
Gördüğüm kadarıyla her iki sistemin de olabileceğine, bunun bir
istişare sonucu ortaya çıkması gerektiğine inanıyor. Bu çok
tartışılmış bir şey değil. Gündemin parçası değil, medyanın
soruları yüzünden gündeme geliyor.
YÜZDE 10 BARAJI: BU SEÇİMDEN SONRA
KALKAR
Erdoğan’ın yüzde 10 barajını savunan sözlerine ne
diyorsunuz?
Kategorik ve etik anlamda barajı kimse savunmuyor. Bu seçim kritik
bir sürecin son noktası. Bu seçimden sonra büyük ihtimalle yüzde 10
barajı diye bir şey kalmaz.
Seçim tahmininiz ne?
Yüzde 48 civarında bekliyorum.
Medya üzerindeki baskı?
Medyanın geldiği durum çok acıklı... Zaten problemliydi. AK Parti
de bunu kullandı. Reforme etmek yerine kendi çıkarının gereğini
yaptı...
YÜCE DİVAN OYLAMASI: TEŞKİLAT HER ZAMAN
ERDOĞAN'I DİNLEMİYOR
Meclis oylamasından sonra AK Parti içinde ilk kez bir
konuda görüş ayrılığı olduğu çok net ortaya çıktı.
Görüş ayrılığı değil görüş çoğulculuğu var. “Lider benden şunu
istiyor” diye yapan çok azdır AK Parti’de. Grupta insanlar
hakikaten serbest bırakıldılar.
Erdoğan ret oyu kullanmalarını teklif etmedi
mi?
Her bir AK Partilinin zihninde Tayyip Erdoğan ’ın söylediği
kaygılar mevcut. AK Parti, içinde çok yoğun tartışmalar olan bir
parti. Milletvekili aday seçme usulü bile çok yönlü ve karmaşık.
Lider istedi diye olmuyor bu işler. Örneğin, 30 Mart seçimlerinde
Erdoğan belirli bir kadın ve genç kotası istedi ama teşkilat buna
direndi ve yapmadı. Tayyip Erdoğan bunu engelleyemedi.