Davutoğlu'ndan 'Seçim Beyannamesi' itirafı
Abone olBaşbakan Ahmet Davutoğlu, Ak Parti Seçim Beyannamesi'nde Çözüm Süreci'ne ilişkin maddelerin eksik kaldığını belirterek, beyannamenin yeniden basılacağını söyledi.
Başbakan Davutoğlu, 350 sayfalık AK Parti seçim
beyannamesinde ‘çözüm süreciyle’ ilgili bölümün teknik nedenle
kitaptan çıktığını belirterek, beyannamenin yeniden basılacağını
söyledi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu önceki gün İstanbul Haliç Kongre
Merkezi’nde partisinin İstanbul adaylarını tanıttıktan sonra bir
grup gazeteciyle sohbet etti. Vatan Gazetesi'nden İbrahim Kiras'ın
haberinde, Davutoğlu'nun açıklamalarının ayrıntıları yer
aldı.
SAYFADA KAYMA OLMUŞ: (Çarşamba günü
açıkladığınız iki metinde de sözleşmede de ve seçim bildirgesinde
de çözüm süreci kavramını görmedim. Bir-iki yerde Kürt meselesine
değinmeler var ama...” sözleri üzerine)
“Benim yazdığım o 100 maddelik metni alırsanız, aslında çözüm
sürecinin bütün ruhu orada var. Bir de seçim beyannamesinin kendisi
var AK Parti Beyannamesi olarak ve 350 sayfalık bir metin, orada
her şey var ve kitap olarak çıktı. Beyannamede son gece
fasiküller giderken basım esnasında birkaç sayfa ve bir de
‘içindekiler’ kısmı da yok. Çünkü o gece bile çalıştık, oradan
doğan bir eksiklik. Aslında çözüm süreci de var, anayasal düzen,
siyasal düzen, reformlar, hepsi var. OHAL’i kaldırmaktan tutun da
kültürel hakların verilmesine kadar hepsi var. Ama ayrıca çözüm
süreciyle ilgili bir bölüm vardı. Bir şekilde düşmüş. O eklenecek,
‘içindekilerle’ birlikte.
Asli metinde vardı, ama İstanbul’a giderken dijital ortamda
bir-iki sayfada kaymalar olmuş, onu şeyde de fark ettik,
içindekiler de yok mesela. Yeniden basıyoruz. Son anda yapılan bazı
düzeltmeler oldu, oradan kaynaklanan bir şey. Ama çözüm sürecinin
özü dikkat ederseniz metinde var.
MEYDAN OKUYORUM: Benim ‘Yeni Türkiye
Sözleşmesi’ diye okuduğum metin bir çağrı. Dikkat ederseniz meydan
okuyorum ve okumaya devam edeceğim, bunu da yazabilirsiniz; oradaki
bir tek maddeye bile karşı çıkamazlar, yani hiçbir makul Türkiye
Cumhuriyeti vatandaşı karşı bir partiden de olsa ya şu madde burada
olmamalı diyeceği bir madde var mı çıksın söylesin Kılıçdaroğlu,
Bahçeli veya diğerleri? Yok kendilerinin bir sözleşmesi, bize
teklif ettikleri bir şey varsa onu çıkarsınlar.
RUSİYE DEĞİL, TÜRKİYE: Ya bu metinle
ilgili kanaatlerini söylesinler veya şu maddeye karşıyız desinler.
Bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı, … ‘Türk kimliği çıkacak mı’
falan gibi; bu da çocukça bir şey. Azıcık etimoloji bilgisine sahip
olan Türkiye kavramının içinde, yani bu Arabiye değil, Rusiye değil
falan değil filan değil, Türkiye işte yani. Bir kimlik yok
sayılıyor gibi bir durum olmadığı gibi bir vatandaşlık tanımı
yapılırken o ülkeye ait olmakla ilgili bir tanım yapılır. Alman
olmadığı halde Almanya Cumhuriyeti vatandaşlığını alan Türkler
var.
‘Göz mesafesinde
konuşuruz’
“Hrant Dink’in katledişinin yıldönümünde yayınladığım bir
metin var. Geçen sene Cumhurbaşkanımızın Başbakanken yaptığı taziye
metni. Bu noktada tutumumuzda bir değişiklik yok” diyen Davutoğlu,
Ermeni meselesi konusunda Papa ve Avrupa Komisyonu’nun tavrına sert
tepki verdi: “Eşit düzeyde konuşmaya hazırız göz mesafesinde. Ama
biri yukarıdan bir dil kullanırsa… Göz mesafesinde konuşalım
herkesle eşit şartlarda dünyanın her yerinde. Ermenilerle de,
Rumlarla da, Yahudilerle de, Batılılarla da, Doğulularla da,
Ruslarla da, yani kimlerse sıkıntımız olmuşsa göz mesafesinde
konuşuruz. Ama bize birisi tepeden konuşamaz, yani kim olursa olsun
buna rıza göstermeyiz.”
‘Sınır getirmedim’
“Ne yapalım? Yani illa şunu diyorlarsa: Kusura bakmasınlar,
hani biz tarihin gördüğü en vahşi milletiz diye bir itiraf
bekliyorsa, yani şuradaki Ermeni mahalleleri buna isyan eder. Bakın
şey değil, şimdi emeklilik dolayısıyla ayrıldı, Etyen (Mahçupyan)
Bey’i ben bilerek, hani Ermeni kimliği dolayısıyla saygı duyduğum
için Başdanışman yaptım, hiçbir sınır da getirmedim. İlk defa
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde en üst şeye gelmiş bir Ermeni olarak
da, hani onu bir lütuf olduğundan değil, ben onu entelektüel
kimliğiyle yaptım. Markar’ı (Esayan) aday yaptık, ilk defa bir
Ermeni, CHP de şimdi aday yapmaya başladı…”
‘Alevilerle ilgili net bir tablo
var’
“Hacıbektaş’taki konuşmam da, Tunceli’deki konuşmam da
gönlümden gelen ve inandığım şeylerdir. İki hafta önce burada Alevi
kanaat önderleriyle yine bir araya geldim. Ne yapılabileceği
kanaatiyle ilgili zihnimde çok net bir tablo var, onu ifade
edebilirim. Bir-iki ay önce bu konuyu gündeme getirmeyi düşündüm
fakat bir seçim yatırımı gibi görüneceği korkusuyla şey yaptım.
Alevi vatandaşlarımıza da bir saygısızlık olarak gördüm. Alevi
meselesinin ben çok zannedildiği kadar zor bir sorun olduğu
kanaatinde de değilim, yani yeter ki ideolojik bakımdan istismar
edilmesin, siyasi bakımdan istismar edilmesin ve dış unsurlar
bakımından istismar edilmesin.
‘10 yılda çok mesafe
aldık’
2005’te Boğaziçi’nde Ermeni konferansı yapılacaktı ve 1915
olaylarında soykırım da olmuştur diyenlerin de olacağı bir
konferanstı. Bir deli vardı ikide bir mahkemeye giderdi, sonra
Ergenekon’dan tutuklandı. Bir takım olaylar oldu. Tertip heyeti
şeyden vazgeçti. Tayyip Bey Başbakan’dı. Gittim dedim, bu
tartışılmalı Türkiye’de ve bundan kaçamayız, bununla yüzleşmemiz
lazım, müsaade ederseniz gideyim arkadaşlarla konuşayım’ dedim. Ve
bir gece yarısı İstanbul’a geldim. Bir araya geldik
organizatörlerle. ‘Hükümet olarak karşı da değiliz, yapmanızı da
tavsiye ediyoruz, güvenlik tedbirlerini de alacağız’ dedim.
Yaptılar toplantıyı, o bir tarihi dönüm noktasıydı. Hrant Dink’in o
gecesini öyle iyi hatırlıyorum ki, öldürüldüğünü haber aldığımda
Abdullah Bey (Gül) ile Dışişleri Bakanıydı, hem Tayyip Bey ile
konuştum. Diasporayı davet edelim, ‘Bunu fırsata dönüştürelim’
dedik. Yani fırsatçılık yaptığımızdan değil Türk-Ermeni
yakınlaşmasına. Diasporadan gelenlerin çoğuyla bizzat konuştum, şok
olmuşlardı. Onların kafalarındaki Türk kimseyle konuşmayan etmeyen
falan filan bir tip. Yani o sokakların Hrant’ı sahiplenmesi
etkiledi. Bu 10 yıl içinde olan bir şey ve çok ciddi mesafe aldık.
Yani onlar yasakçı bir yola gidiyor, biz özgürleştirici bir yola
gidiyoruz. Hiçbir şey tartışmayız diyor, hiçbir şey, sizinle
oturmayız diyor.”