Davutoğlu'ndan HDP'li Konca ve Doğan'a ilk tepki
Abone olBaşbakan Ahmet Davutoğlu HDP'li vekiller Konca ve Doğan'ın istiasına ilişkin çok sert eleştirilerde bulundu. Davutoğlu, "Bu mübarek gün polemik yapmak istemem ama haksızlığa da sessiz kalmayız" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Bayram öncesi gündeme ilişkin
kritik açıklamalar yaptı.
Davutoğlu, HDP'li Ali Haydar Konca ve Müslüm Doğan'ın seçim
hükümetindeki bakanlık görevinden istifa etmesinin ardından yaptığı
açıklamayı eleştirdi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Kurban Bayramı öncesi her
Arefe gününde yaptığı gibi bugün de Konya'ya gitti. Davutoğlu,
Konya'da gazetecilerin sorularını yanıtladı.
"BAKANLIK YAPMIŞ MİLLETVEKİLİNE YAKIŞMAZ"
Davutoğlu Konca ve Doğan'ın istifa sonrası yaptıkları açıklamayla
ilgili olarak, "Ellerine verilen bir metni okumak
milletvekiline, hele hele bakanlık yapmış milletvekiline yakışmaz.
İçeride gayet nazik konuşan arkadaşlarımızın birden HDP Genel
Merkezi’nde kimlik değiştirmişçesine bir tavırla Cumhurbaşkanımıza,
bana, hükümetimize açık hakaret içeren bir açıklama yapmasını
yakıştıramadım" dedi.
"HDP'NİN ARKASINA SAKLANMASIN KİMSE..."
Davutoğlu, tepkisini ve eleştirisini, "HDP’nin arkasına
saklanmasın kimse. Bu mübarek gün polemik yapmak istemem ama
haksızlığa da sessiz kalmayız... AK Parti’nin hakkı kadar bakanı
var. Kalanlar dışarıdan... Örneğin Beril Hanım. Herkesin tanıdığı
bir akademisyen. Hangi partiye oy verdiğini bilmem, bilmek de
istemem." sözleriyle ifade etti.
İşte Davutoğlu'nun o açıklamaları:
İki HDP’li bakan istifa etti, hükümete yönelik eleştiriler vardı. Bir tartışma yaşandı mı, muhalefetten gelen bir eleştiri var, seçim hükümetinin tamamen bağımsız olmadığına dair...
"ANAYASAL ZORUNLULUK HÜKÜMETİDİR"
Bu hükümet anayasal zorunluluk hükümetidir. Dolayısıyla burada AK
Parti, HDP, MHP, CHP gibi ilişkilerden çok, yönetim boşluğu
oluşturmadan seçime götürme sorumluluğu var. AK Parti Genel Başkanı
olarak kabine başında değilim, AK Parti ya da koalisyon kabinesi
değildir. Tamamıyla usulüne uygun şekilde, teklifimizi bütün
partilerin milletvekillerine yaptık. Bazıları kabul etti. CHP ve
MHP kurumsal olarak girmeyeceklerini ifade ettiler.
"BENİ ÜZEN..."
Şimdi bu iki bakan arkadaşımız kendi iradeleriyle geldiler. Kimse
baskıda bulunmadı. Mektupla davet yaptım. İcabet ettiler. Dün de
kendi iradeleriyle ayrıldılar. Beni üzen, bu ayrılma kararı bize
açıklanırken son derece medeni, bize saygı içinde izah etmeye
çalıştılar. Cizre’deki olayları bahane ederek. Hiçbir bakan
arkadaşımız konuşmadı, muhatapları benim. Bazı bakan arkadaşlarımız
söz almak istedi, hayır ben izahatta bulunacağım dedim. Türkiye’de
kamu güvenliğini tesis etmekten sorumlu bir hükümetin üyeleri
olduklarını hatırlattım. Orada niye tedbir alındığını değil, niye
hendek kazıldığını, niye mayın yerleştirildiğini sordum. Bu tür
illegal yapılanmalar varken, bakanların sorumlulukları vatandaşlara
karşıdır. O tedbiri alan güvenlik güçlerini sorgulamak değil, terör
örgütü mensuplarının yaptığını sorgulamaktır. Varto’da mezarlık
gibi gösterilen, cami, cemevi sözleri de geçti, bazı yapılarla
ilgili birçok kaleşnikof ele geçirildi. 4 terörist etkisiz hale
getirildi.
"ÇOK MEDENİ KONUŞTUK..."
Hiç kimse kamu düzenini bozanları meşru gösterecek bir tavırda
olamaz. Çok medeni konuştuk. Teşekkür ettik, onlar da bize teşekkür
etti. Müsteşarımıza rica ettim, dış kapıya kadar uğurladılar.
"BİZ KENDİ AÇIKLAMAMIZI YAPARIZ DESEYDİ..."
Daha sonra yaptıkları açıklama, her ikisine de saygı duymakla
beraber, kendilerinin yazmadığı şart. Ellerine verilen bir metni
okumak milletvekiline, hele hele bakanlık yapmış milletvekiline
yakışmaz. İçeride gayet nazik konuşan arkadaşlarımızın birden HDP
Genel Merkezi’nde kimlik değiştirmişçesine bir tavırla
Cumhurbaşkanımıza, bana, hükümetimize açık hakaret içeren bir
açıklama yapmasını yakıştıramadım. Ellerine verilen metni okuyan
bakanlar nasıl Bakanlar Kurulu’nda medenice konuşan bakanlar, metin
ellerine verilmeye kalktığında keşke aynı şekilde “Biz kendi
açıklamamızı yaparız” deseydi. Üzüldüğüm husus budur, yoksa meşru
siyaset içinde herkes görev alır, iade eder.
"TÜRKİYE HÜKÜMETSİZ Mİ KALACAKTI"
Muhalefete gelince, söz söyleme hakları yok. Kendilerine bu
hükümete katılın dedik. CHP katılmayız dedi, şimdi ne hakla
hükümeti sorgularlar. Türkiye hükümetsiz mi kalacaktı? Tüm
partilere çağrıda bulunduk. İcabet edene, “Sen kimsin, niçin
geldin?” demedik. CHP’nin MHP’nin söz söyleme hakkı olabilir
mi?