Davutoğlu'ndan Davos'ta flaş açıklamalar!
Abone olDünya Ekonomik Forumu'nda konuşan Başbakan gündeme ve Türkiye ekonomisine dönük değerlendirmeler yaptı.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, G20'nin, finans krizlerinin
çözülmesinde, finans mimarisinin düzeltilmesinde son derece etkili
olduğunu belirterek "Ancak artık G20'nin yeni bir misyona ihtiyacı
olduğu ortadadır. Etkin bir politika koordinasyon platformu haline
gelmesinin zamanı gelmiştir" dedi.
Davutoğlu, Dünya Ekonomik Forumu'nun 45. Davos Yıllık
Toplantıları'nda "Türkiye'nin G-20 Vizyonu" başlıklı özel oturumda
konuşma yaptı. Saygın bir dinleyici kitlesine hitap etmekten
memnuniyet duyduğunu belirten Davutoğlu, Dünya Ekonomi Forumu'nun
her zaman ekonomik konuların tartışıldığı doğru bir platform
olduğunu söyledi. Foruma sadece Türkiye'nin Başbakanı olarak değil
aynı zamanda Türkiye'nin G20 Zirvesi Dönem Başkanlığı için
katıldığını ifade eden Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Aslında son 25 yılda, Soğuk Savaş'ın bitmesiyle 1991'de Sovyetler
Birliği'nin dağılmasının ardından jeopolitik değişim, 11 Eylül'den
sonra güvenlik paradigması, 2008'de küresel kriz, Arap Baharı ve
Akdeniz, Ortadoğu ve Kuzey Afrika'daki siyasi krizlerle
karşılaştık. Geçtiğimiz yıllarda Sovyetler Birliği'nin
yıkılmasından sonra küresel birçok travmayla karşılaştık. 11
Eylül'den sonra bir güvenlik kriziyle 2008 yılında küresel bir
ekonomik krizle Kuzey Afrika ve Orta Doğu'da Arap Baharı ile bir
politik krizle karşılaştık. Tüm bu krizler de karakterleri farklı
olmasına rağmen hepsi entegre ve günlük hayatımızda, siyaset,
ekonomi ve günlük hayatımızda bizi etkileyen sorunlar oldu. İşte bu
sebeple bu noktalardan, bu olaylardan hiçbirini birbirinden
ayıramayız. Hiçbir ülke bu olaylardan kendini izole edemez. Belki
de insanlık tarihinde yeni bir ortak kader anlayışına ihtiyacımız
var. Ekonomik, politik ve kültürel anlamda yeni bir dünya düzenine,
katılımcı bir dünya düzenine ihtiyacımız var."
Son 25 yılda, katılımcılığı ve etkinliğiyle en başarılı
platformlardan biri olan G20'nin son derece etkili olduğunu
gördüklerini dile getiren Davutoğlu, G20'nin bir kriz yönetim
mekanizması olarak özellikle finans sektöründe çok etkili
olduğunu bildirdi. Davutoğlu, şu değerlendirmeleri yaptı:
"Ancak sağlıklı bir değişim süreciyle G20 sadece bir kriz yönetim
birimi olmaktan çıkmış, aynı zamanda bir politika oluşturulması ve
fikir alışverişi yapılan bir platform haline gelmiştir. 2008
yılındaki ekonomik kriz bize şunu öğretmiştir: Finans krizi olarak
başlayan bir krizin, geniş bir ekonomi krize ve işsizlik safhasıyla
beraber sosyal krize dönüştüğünü ve birçok ülkede de bunun
sonrasında siyasi bir krize ve istikrarsızlığa, marjinal siyasi
grupların ortaya çıkmasıyla bir finans kriziyle başlayan durumun
çok daha büyük bir krize dönüştüğünü gördük. İşte bu sebeple tüm
G20 zirveleri sadece finans sorunları değil aynı zamanda entegre
süreçlerin ve kriz süreçlerinin görüşüldüğü zirvelerdir. Tabii ki
G20, finans krizlerinin çözülmesinde, finans mimarisinin
düzeltilmesinde son derece etkili olmuştur ancak artık G20'nin yeni
bir misyona ihtiyacı olduğu ortadadır. Etkin bir politika
koordinasyon platformu haline gelmesinin zamanı gelmiştir."
Metodolojik olarak baktığımız zaman da G20'nin gerçekten
eşsiz olduğunu görüyoruz
Yapısal açıdan G20'nin en katılımcı süreçlerden biri olduğuna
işaret eden Davutoğlu, G20'nin gelişmiş ve gelişmekte olan
ülkelerin birlikte çalıştığı bir platform olduğunu dile
getirdi.
"Karar verilmesinde, konsültasyon aşamasında G20 çok daha katılımcı
olduğundan nüfusların büyük bir kısmıyla dünya ekonomisinin de son
derece önemli bir kısmını temsil etmekte ve çok etkin sonuçlar
ortaya koymaktadır" diyen Davutoğlu, şöyle konuştu:
"Metodolojik olarak baktığımız zaman da G20'nin gerçekten eşsiz
olduğunu görüyoruz. Çok da resmi bir organizasyonel yapısı olmaması
bazılarınca dezavantaj olarak görülmekteyse de bizim açımızdan bu,
son derece esneklik ve etkinlik sağlayan bir özelliktir. 20 lider
olarak bir araya geldiğimizde de biz elimizden sabit metinleri
okumadık ancak bu gayriresmi fikir alışverişi, sonuca odaklı,
konuya odaklı bir koordinasyona sebep olması açısından büyük bir
avantaj sağlamıştır G20'de."
Dünya ekonomisinin dengesiz ve yavaş şekilde kendini toparlamaya
çalıştığını, işsizliğin devam ettiğini ve uzun vadeli yapısal sorun
haline geldiğini gördüklerini ifade eden Davutoğlu, bunun siyasi
istikrarı da etkileyebilecek bazı sosyal riskler içerdiğini de
gördüklerini kaydetti.
"2015 yılında bazı bilinmezlikler var, parasal politikalarda aynı
zamanda Avrupa'da faizlerle ilgili ve deflasyonla ilgili aynı
zamanda fiyatların düşmesi ki petrolfiyatlarının düşmesi
bunların en önemlisi, bunlar 2015 yılının yeni parametreleriyle
ortaya çıkmış belirsizlikler olarak karşımıza çıkıyor"
değerlendirmesinde bulunan Davutoğlu, bu sebeple 2015 için değil,
önlerindeki on yıllar için dünya liderleri olarak daha büyük bir
koordinasyona ihtiyaçları olduğunu söyledi.
''Üç ana prensip, katılımcılık, uygulanabilirlik ve
yatırım"
Türkiye'nin dönem başkanı olarak önceliğinin üç ana prensibi ve
kriteri bulunduğunu bildiren Davutoğlu, bunların katılımcılık,
uygulanabilirlik ve yatırım olduğunu anlattı.
Katılımcılığın son derece hayati olduğuna işaret eden Davutoğlu,
"Sadece G20 için değil, G20 haricinde de G20 dünyanın nüfusunun
üçte ikisini kapsamakta ama aynı zamanda dünyanın fakir nüfusunun
da büyük bir kısmını içermektedir. Türkiye'nin önceliklerinden bir
tanesi, G20 sürecinin zirvelerinin karar verici mekanizmaların daha
katılımcı olması ve G20 dışındaki ülkelerin nasıl daha fazla
katılım sağlanabileceğinin ortaya konmasıdır" diye konuştu.
Türkiye'nin son 10 yıldır en az gelişmiş ülkeler konusunda da
koordinatör konumunda olduğunu dile getiren Davutoğlu, "Önümüzdeki
on yıllarda da en az gelişmiş ülkelerin G20 sürecine en yakın
şekilde bağlantı kurması için çalışmaya devam edeceğiz" dedi.
G20'nin dünya ekonomisinin elitleri olarak algılanmaması
gerektiğini vurgulayan Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Önümüzdeki yıllarda G20'nin çalışmalarına mümkün olduğunca daha
fazla ülkeyi katarak dünyanın en düşük gelirli ve gelişmekte olan
ülkeleri de kendisine katarak, önümüzdeki yıl içerisindeki gelişme
ajandamızda da bu çalışmalar yer almaktadır. Bu ülkelerin gıda
güvenliği ve besin değerleri gibi hayati unsurlarına da öncelik
vermek de bizim G20'deki çerçevedeki öncelikli maddelerinden birisi
olacaktır."
Davutoğlu, aynı zamanda tarım bakanlarının bir araya gelmesiyle
öncelikle gıdada israfı en aza indirmek ve aynı zamanda insanların
en az gelişmiş ülkelerdeki temel ihtiyaçlarının karşılanması için
birlikte çalışmaya devam edeceklerini bildirdi. Davutoğlu, şunları
söyledi:
"Aynı şekilde tabii ki tüm ülkelerde ve dünyada olduğu gibi bu
katılımcılığı artırarak erkek ve kadın arasında G20 ülkelerindeki
katılım oranlarını 2025 yılına kadar, bu katılım oranındaki
farklılığı yüzde 25'e kadar azaltmak istiyoruz çünkü biz ekonominin
her alanında, günlük hayatın her alanında kadınları görmek
istiyoruz. Eğer 2025 yılında bu hedefe ulaşabilecek olursak bu 100
milyondan fazla kadının iş gücüne kazandırılması ve aynı zamanda
işsizliğin ve eşitsizliğin ortadan kaldırılması için çabalarımıza
büyük bir fayda sağlayacaktır. Bu sadece erkek ve kadın arasındaki
eşitsizlik değil, sosyal kohezyon ve barış için ve ekonomik gelişme
için çok önemli bir noktadır."
Gençlerin işsizliğinin artmasının birçok ülke için risk teşkil
ettiğini belirten Davutoğlu, işsizliğin yüksek oluğu ülkelerde her
türlü gerginlik ve potansiyel şiddetin görülebileceğini
vurguladı.
Aynı zamanda şu anda dünyada 75 milyon gencin işsiz olduğunu
aktaran Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu açıdan baktığınız zaman, işsizliğin son derece büyük bir meydan
okuma ve bizim için önemli bir öncelik olduğunu da görmek zor
değil. Uluslararası topluluğun ve ekonominin, aynı zamanda küresel
yapı için en önemli noktalardan: küçük ve orta büyüklükteki
işletmelerin son derece önemli olduğunu düşünüyoruz. KOBİ'lerin
işsizliği kontrol etmek için son derece önemli olduğunu
düşünüyoruz. Adil bir gelir dağılımı için KOBİ'lerin son derece
önemli olduğu kanaatindeyiz. Gerek ülkeler bazında gerek
uluslararası bakımından. OECD araştırmaları açık bir şekilde
göstermektedir ki: sadece ekonomik gelişim değil sosyal ve politik
istikrarsızlığı da bu şekilde önlenebileceğini göstermektedir."
Davutoğlu, ikinci önceliklerinin uygulanabilirlik olacağına işaret
ederek, G20'de alınan kararların çoğunun uygulandığını belirtti.
Platforma olan güvenin önemine dikkati çeken Davutoğlu, şunları
kaydetti:
"Ülke içindeki ekonomik politikamızda bile bizim başlangıç noktamız
güvendir. Eğer sizin güveniniz varsa güven ortamınız oluşmuşsa her
türlü ekonomik krizi ardınızda bırakabilirsiniz. İşte bu sebeple
G20 kararlarının daha fazla güvenle karşılaşması açısından
çalışmalarımıza devam edeceğiz."