Davutoğlu'ndan cemaate yeniçeri suçlaması!
Abone olDışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu cemaate dönük operasyon hazırlığı, Suriye toplantısının sızdırılması ve cemaatin paralel örgütlenmesine dönük çarpıcı açıklamalar yaptı...
Suriye'ye Komşu Ülkeler 3. Toplantısı'na katılmak için Ürdün'e
giden Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu dönüş
yolunda Türkiye gazetesinden Ceren Kenar'ın
sorularını cevapladı. Gündemde paralel yapı ve faaliyetleri,
Freedom House'ın Türkiye'yi özgür olmayan ülkeler kategorisine
soktuğu son raporu ve Alman Cumhurbaşkanı Gauck'un çok tartışılan
açıklamaları vardı.
İşte Davutoğlu röportajından çarpıcı bölümler:
CEMAAT İÇİN YENİÇERİ
BENZETMESİ
Paralel yapının faaliyetleri ve bu yapıya karşı
düzenlenecek operasyon konusunda bilgi verebilir
misiniz?
Bir kere hangi devlet olursa olsun hiç bir zaman devlet içinde
sistem dışı kural dışı örgütlenmeye izin vermez. Bizim darbeler
tarihine bakın, iki unsuru hep görürsünüz; Halka gitmeden halktan
bir güç almadan, destek almadan bir güç kullanma. Osmanlı döneminde
de böyleydi. Yeniçeriler isyan ederler, bir de isyana fetva verecek
uygun Şeyhülislam buldular mı o isyan darbe olurdu. Meşruiyete
karşı darbe. Modern dönemde bunun adı 27 Mayıs'ta ordudaki cunta
ile onları destekleyen yargı oldu. 12 Eylül'de böyle. Paralel
yapıda da bürokrasinin askerle değil, bürokrasi polis ve diğer
sızmalarla yargı arasında bir işbirliği kurulması, normal network
dışında bir network kurulması görülüyor. Burada devlete, devletin
meşruiyet zeminine karşı bir suç var, bir suç işlenmiştir. Bununla
ilgili soruşturmalar yapılır. Bu soruşturmalar belli aşamalara
gelir, belli adımlar atılması icab eder. O adımlar atılır. Nihayet
itibariyle dediğim gibi meşruiyet sınırlarını aşan bir illegal
örgütlenmenin altyapısına dönük bir networkuna dönük faaliyettir.
Yoksa bir toplumsal kesime dönük değil.
İSRAİL'İN OTORİTESİNİ TANIYORSUN DA
TC'YE NİYE MEYDAN OKUYORSUN?
Mavi Marmara gittiğinde ne dediler? 'İsrail'den izin alma
imkanı varken otoriteye niye kafa tuttunuz'?. Biz müspet düşünürüz.
Müspet davranırız.' Argümanları buydu. Peki orada o otoriteyi öyle
görüyorsun da Türkiye'de daha 30 Mart'ta bu denli halk desteği
almış bir siyasi otoriteye karşı niye meydan okuyorsun? Halen bu
otoritenin meşruiyetini tartışıyorsun? Müspet düşünme bu mu?
SEBEBİ İKTİDARI PAYLAŞMA
ARZUSU
Niye sizce?
Çünkü iktidarı paylaşma arzusu. Sen bunu yapmayacaksın, halkın
karşısına çıkmayacaksın ama senin dediğin ferman olacak. Olmaz bu.
Şimdi kastettiğim şu. Sen halka gidip halktan bu desteği almadan
oluşturduğun network ile halk için sesini feda etmiş, her şeyini
halka adamış Başbakan'dan daha fazla güç kullanacaksın. Yani diyor
ki bize sorsunlar. Seninle niye pazarlık yapmak zorunda olalım?.
Eskiden iyi niyetle herkesin görüşünü aldığımız gibi 'o kesimin de
görüşünü alalım' derdik. Şimdi sen bana meydan okuyorsan niye
yapayım bunu? “Şunu dedik de dinlemedi” diyorlar. Dinlemek zorunda
değiliz. Eskiden dinliyorduk. Niye dinliyorduk? iyi niyetine
inanıyorduk. Şimdi hangi hakla bizimle siyasi müzakere yapıyorsun.
En kötü güç kullanımı bir yere gitmeden, oturduğun yerden güç
kullanımı. O zaman egon senin o kadar büyür ki herkes benim
huzuruma gelsin istersin. Bir de o istihbarat dinlemeleriyle bütün
insanların zaafı önüne geliyor. Sen herkesin zaafını biliyorsun
herkes senin huzuruna geliyor. Kimse senin zaafını bilmiyor, sen
kimseye gitmiyorsun. Sonra da inziva diyorsun. Bu insan doğası bir
müddet sonra kendinle ilgili çıtanı yükseltmeye başlıyorsun. O çıta
taşınamaz hale geliyor. Bu arada başka bir çok unsur, dış aktörler,
illa şu istihbarat örgütü değil, Türkiye üzerine şu veya bu şekilde
hesap yapanlar böyle bir güç varsa 'bu gücü burada nasıl
değerlendiririz' diye bakarlar.
BUNUN LAMI CİMİ
YOK!
Bir dini cemaatin barış süreci, İsrail ile ilişkiler veya
Suriye meselesi gibi ulusal güvenliğe ilişkin konular ile bu kadar
alakadar olması normal mi?
Değil tabii. Zaten ortada. Onun için ayırt ediyorum. Anadolu'da
değişik yerlerde zekatla hayırla 'Bunlar çocuk okutuyor' diye
onlara yardım eden sıradan bir vatandaş, bu topluluğa gönül veren
kişi dini faaliyet yapıyordur. Onlara hiçbir sözümüz yok. Onlar
bilmiyordur. Ama bu tarz sisteme nüfus edip halka da hesap vermeden
güç kullanan yapı illegal örgütlenmedir. Bunun lamı cimi yok. O
illegal örgütlenmenin hukuk içinde Türkiye içinde veya dışında ne
yapmak gerekirse yapılır. Aksi halde devletin ve siyasetin
meşruiyetini sürdürmek mümkün olmaz. Herkesin meşru sınırına
çekilmesi lazım. Biz Adana'da Büyükelçiler Konferansı'nı yaparken,
Başbakan Brüksel'e gidecekken, ben de 3 gün sonra Cenevre-2
toplantısına gidecekken TIR operasyonları yapıldı. Bu operasyon,
meselenin dış gündemi de içeren siyasete yapılan bir operasyon
olduğunu ayan beyan gösterdi. Bunun izah edilir başka tarafı yok.
Kim menfaatlendi? Türkiye'de halk iradesine dayanan hükümeti terör
örgütleri ile iş yapıyormuş gibi göstermek kime yaradı? Cenevre
Konferansında Suriye hükümeti eline Türkiye'ye karşı koz verildi.
Kafalarında bir dünya var ve o dünyaya göre Türkiye'yi dizayn etme
isteğindeler.
SURİYE TOPLANTISINI KİM
SIZDIRDI?
ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Doug Frantz, Suriye
toplantısının sızdırılmasının endişe verici olduğunu ve açık bir
ulusal güvenlik ihlali olduğunu söyledi. Bu sızıntının arkasında
kim var?
Dünyanın neresinde olursa olsun bu tarz dinleme olabilecek en büyük
suçtur. Gerekli her türlü çalışma yapılıyor. Düşünün, diyorlar ki
'Dışişleri dinlemesinin içinde yokuz.' Fethullah Hoca'nın kendisi,
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı Türkiye'de herhangi bir olay
olduğunda açıklama yapar. Bu bir gelenektir, 10 senedir böyle. Ya
kişisel ya da vakıf adına açıklama yapılır. Fenerbahçe'de yönetim
değişse açıklama yapıyor değil mi? Türkiye'de Dışişlerine böyle
açık saldırı yapılmış, o saat açıklama yapılmadı. Birkaç saat sonra
yapılmadı. Bir gün sonra şunu diyemez miydi? 'Bunu kim yapmış
olursa olsun bu bir ihanettir. Biz hükümet ile farklı düşünüyor
olabiliriz ama bu ihanete cevap vermemiz mümkün değildir.' Hayır
demediler ve hep sukut ettiler. Konuşanlar da twitter üzerinden
tapeleri önceden biliyormuşçasına aynı dakikada biri düğmeye basmış
gibi harekete geçip hükümete saldırdılar. Onlar sanıyorlardı ki bu
dinleme sonrası operasyon üzerinde halkta hükümete karşı tepki
olacak. Bizim basiretli halkımız bunu ülkeye saldırı olarak
görünce. 'Biz bu işte yokuz' dedi.
RÖPORTAJIN TAMAMI İÇİN BURAYA TIKLAYIN...