Davutoğlu'ndan Çankaya açıklaması!
Abone olBaşbakan Davutoğlu, Atatürk'ün mirası tartışmalarına açıklık getirdi.
Köşk'e oturarak Atatürk'ün mirasına sahip çıkılmayacağını ifade eden Davutoğlu, " İstiklal ve bağımsızlık bilincine sahip çıkıldıysa devletin itibarını IMF memuruna bahşetmediyseniz, miras böyle korunur." dedi.
2015 seçimleri sonrası yeni anayasa yapmak istediklerini belirten Davutoğlu, "O da şenlik olacak. Yani bırakın seçimi, toplumsal bir şenlik olacak. Yani 100 yılın bayramı olacak." diye konuştu.
2015 seçimleri sonrası yeni anayasa yapmak istediklerini belirten Davutoğlu, "O da şenlik olacak. Yani bırakın seçimi, toplumsal bir şenlik olacak. Yani 100 yılın bayramı olacak." diye konuştu.
Başbakan Ahmet Davutoğlu katıldığı TRT canlı yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. İşte Davutoğlu'nun konuşmasından öne çıkan satır başları:
"Tartışmaların başlamış olması bile bazı şeylerin açık ve özgür tartışılması açısından önemli, sembolizm aranmaması gerekir. Radikal bir kararla Atatürk mirası yorumları yapıldı. Bu mirası terk değil. Atatürk mirası var ise, ki var. En büyük miras Türkiye Cumhuriyeti’dir. Cumhurbaşkanı, başbakan Türkiye Cumhuriyeti’nin kudretini şefkatini halkı ile ilişkisini yeniden tanzim etmişse mirasa sahip çıkma böyle olur. IMF memuru rapor yazacağı zaman Köşk’te oturan cumhurbaşkanı, Başbakanlık’ta oturan Başbakan bir şey demiyordu. O günlerde keşke herkes Çankaya’da otursaydı da Atatürk’ün mirasına sahip çıkılmıyordu. İstiklal ve bağımsızlık bilincine sahip çıkıldıysa devletin itibarini IMF memuruna bahşetmediyseniz, miras böyle korunur. Yazar kasayı atarken ki öfke kişiye değil devlete olan öfkedir. Ne benim cumhurbaşkanımızla şu mekan mı bu mekan mı diye düşünmüşlüğümüz var. Nerede olursak olalım halkı nasıl daha özgür, onurlu yaşatırız itibarlı kılarız ülkeyi, bu halkın onuru nerede korunuyorsa, memleketin geleceği için çalışılıyorsa o mekan anlamlıdır.
ÇANKAYA KÖŞKÜ'NDE Mİ ÇALIŞACAK?
Daha onun planlamasını yapmadık. İlkesel bazda nasıl olacağını konuştuk ama Sayın Cumhurbaşkanımızın açıkladığı gibi... Onun planlaması yapılır. Benim için de büyük bir onurdur Çankaya Köşkü'nün tarihi ortamında da çalışmak.
TEVHİD SELAM DİYE BİR ÖRGÜT ÜRETİLDİ
Tevhid Selam diye bir örgüt üretildi. Dinlemeler üzerinden yapılanları biliyorsunuz. Birbirleriyle alakasız insanlar irtibatlandırıldılar. Ulaşamadıkları kişilerin, devlet büyüklerinin danışmanlarını o listeye koydular. Benim danışmanlarım da içinde. Bir örgüt şeması çıkartılıyor ki Türkiye meğer bir başka ülke tarafından işgal edilmiş, hepimiz de o ülkenin ajanlarıyız. Peki bu halk niye bizi tercih ediyor? Bu halkın iradesi nerede? O anda da biz o zikrettikleri ülkeyle özellikle başka komşu ülke içinde ciddi bir siyasi görüş ayrılığı içinde, rekabet halindeyiz. MİT Müsteşarımıza dönük olarak hem IŞİD'i örgütlüyor hem de İran yanlısı(!) Hiçbir mantığa sığmayan şeyler niye yapılıyor? Birincisini şöyle yorumlamıştık biz; bürokraside birisi semirdiği zaman, büyüdüğü zaman gücünü artırmak ister, böyle şeyler geçmişte de oldu, bazen localar üzerinden bazen şu yapılar, bazen bu yapılar üzerinden menfaat umanlar da onlara yakın olanlar da bir yere gelmek istediler. Hani bu mazur görmek anlamında değil ama iç bir mekanizma ama Türkiye'nin stratejik geleceğini tehdit edecek şekilde siz bu ülkeyi dünyanın her yerine şikayet etmeye başlarsanız ve bu içerideki hamlelerle kendi Emniyetiniz içindeki bir unsur tarafından yürütülen bazı operasyonlarla bunlar birleştirildiğinde nihayi bir sonuca ulaştık ki burada hedef alınan ne sadece Sayın Erdoğan'dır, ne MİT Müsteşarı'dır ne şudur ne budur, burada hedef alınan Türkiye'nin 12 yıl içinde biriktirdiği enerjidir, güçtür.
ÇANKAYA KÖŞKÜ'NDE Mİ ÇALIŞACAK?
Daha onun planlamasını yapmadık. İlkesel bazda nasıl olacağını konuştuk ama Sayın Cumhurbaşkanımızın açıkladığı gibi... Onun planlaması yapılır. Benim için de büyük bir onurdur Çankaya Köşkü'nün tarihi ortamında da çalışmak.
TEVHİD SELAM DİYE BİR ÖRGÜT ÜRETİLDİ
Tevhid Selam diye bir örgüt üretildi. Dinlemeler üzerinden yapılanları biliyorsunuz. Birbirleriyle alakasız insanlar irtibatlandırıldılar. Ulaşamadıkları kişilerin, devlet büyüklerinin danışmanlarını o listeye koydular. Benim danışmanlarım da içinde. Bir örgüt şeması çıkartılıyor ki Türkiye meğer bir başka ülke tarafından işgal edilmiş, hepimiz de o ülkenin ajanlarıyız. Peki bu halk niye bizi tercih ediyor? Bu halkın iradesi nerede? O anda da biz o zikrettikleri ülkeyle özellikle başka komşu ülke içinde ciddi bir siyasi görüş ayrılığı içinde, rekabet halindeyiz. MİT Müsteşarımıza dönük olarak hem IŞİD'i örgütlüyor hem de İran yanlısı(!) Hiçbir mantığa sığmayan şeyler niye yapılıyor? Birincisini şöyle yorumlamıştık biz; bürokraside birisi semirdiği zaman, büyüdüğü zaman gücünü artırmak ister, böyle şeyler geçmişte de oldu, bazen localar üzerinden bazen şu yapılar, bazen bu yapılar üzerinden menfaat umanlar da onlara yakın olanlar da bir yere gelmek istediler. Hani bu mazur görmek anlamında değil ama iç bir mekanizma ama Türkiye'nin stratejik geleceğini tehdit edecek şekilde siz bu ülkeyi dünyanın her yerine şikayet etmeye başlarsanız ve bu içerideki hamlelerle kendi Emniyetiniz içindeki bir unsur tarafından yürütülen bazı operasyonlarla bunlar birleştirildiğinde nihayi bir sonuca ulaştık ki burada hedef alınan ne sadece Sayın Erdoğan'dır, ne MİT Müsteşarı'dır ne şudur ne budur, burada hedef alınan Türkiye'nin 12 yıl içinde biriktirdiği enerjidir, güçtür.
SEÇİM SONRASI YENİ ANAYASA YAPACAĞIZ
2015-2019 arasında ne mahalli, ne genel, ne de herhangi bir cumhurbaşkanlığı seçimi yok. İnşallah yapabilirsek bir anayasa referandumu, yeni bir anayasa yaparız. O da şenlik olacak. Yani bırakın seçimi, toplumsal bir şenlik olacak. Yani 100 yılın bayramı olacak. Onu ben bir gerilim durumu değil, aksine bir şenlik, daha sonraki dönemleri, 10 yılları belki teminat altına alacak bir şenlik olarak görüyorum.
'KİMSENİN KALBİ KIRILMADI'
AK Parti siyasi açıdan devrim yaptı. Türbülansa sebep olmadan doğal süreci tamamladık. Biz de yumruğu masaya vuran olmadı. İşleyen bir Bakanlar Kurulu ve parti yönetimi var hiç kimsenin kalbi kırık değil. Yeni Türkiye yeni bir heyecanla kurulacak. Üç seçim kazandık, konforizme izin vermememiz lazım.
ÇÖZÜM SÜRECİ
Çözüm sürecinin belirli aşamaları vardı. Bu aşamaları katettikçe yeni ufuklar açıldı. Çözüm süreci bu halk demokrasiyi hakettiği için yapıldı. Çözüm süreci ilan edildiğinde çatışma ortamının durmasına odaklandık. Çatışmalarda gençlerin ölmemesi için durgunluğa ihtiyaç vardı ve bugüne kadar sürdü. Bu konuda bir an önce sonuca ulaşmamız lazım. Çünkü bölgede istikrarsızlık var sabote edilebilir. Beklenmedik olaylar yaşanabilir. Herkesin kendini bu ülkeye bu toprağa ait hissetmeli. Silahların devreden çıkmadı ve çatışmaların sona ermesi gerekiyor. Hayatın her yönüyle normalleşmesini istiyoruz.
Hükümetimizde net bir iş bölümü var. Bu arkadaşların koordinasyonunu sağlayabilmek adına Bakanlar Kurulu toplantılarını haftada bire aldık, 15 gün yerine. En geç 15 günde bir araya gelerek sadece çözüm sürecini konuşacağız.
Bölgede vatandaşaların kaçırılması ve yol kesme gibi bazı asayiş problemleri var. Kamu düzensizliğine izni vermeyeceğiz. 2015 seçimlerine sirayet etmek üzere kamu düzeni sağlanacak. Heykel tartışmalarında kamu düzenini ihlal eden gelişmler yaşandı.
Biz çatışmasızlık ortamını sürdürmek istiyoruz. Çalışmaları kamu ile paylaşma noktasına geldiğimizde paylaşacağız. Çerçeve yasa çok önemli devrim niteliğinde bir karardı. Cumhurbaşkanımızın tek kaygısı vardı bu konuda; bu yarayı kapatmak. Bu ülkede ne Diyarbakır Cezaevi'nde yaşanan zulümler bir daha yaşanacak ne de gençler dağa sürüklenecek.
DİYANET'İN BAŞBAKANLIĞA BAĞLANMASI
Küreselleşmenin getirdiği boyutlar ve diğer unsurlarla dini yaklaşım, dini hayat, siyasetin önemli belirleyici unsurlarından biri. Bu sadece Türkiye için değil. Çevremizdeki gelişmelere baktığımızda dini barışın temin edilmediği yerlerde, karşılıklı dini saygının, toleransın, hoşgörünün sağlanamadığı yerlerde iç barış da olmuyor. Bu mezhebi anlamda da böyle. O açıdan hem Diyanet İşleri Başkanlığımıza hak ettiği konumu kazandırmak, hem bu kadar ciddi ve önemli bir ulusal ve uluslararası işlev gören yapıyı bizzat istişare ederek, bir süreç içinde bu yapıya katkıda bulunmak hem de Türkiye'nin dini alanda da ihtiyaç hissettiği reformlar, Alevi-Sünni ilişkisi, mezhebi ilişkilerin düzenlenmesi, Alevi vatandaşlarımızın dini ihtiyaçlarının karşılanması dahil olmak üzere birçok konuyu daha yakından takip edebilmek için Diyanet İşleri Başkanlığımızı Başbakanlığa doğrudan bağlamayı tercih ettim. İlk fırsatta da bu konuları ele alacağımız bir istişare yapacağız.
DİYANET'İN BAŞBAKANLIĞA BAĞLANMASI
Küreselleşmenin getirdiği boyutlar ve diğer unsurlarla dini yaklaşım, dini hayat, siyasetin önemli belirleyici unsurlarından biri. Bu sadece Türkiye için değil. Çevremizdeki gelişmelere baktığımızda dini barışın temin edilmediği yerlerde, karşılıklı dini saygının, toleransın, hoşgörünün sağlanamadığı yerlerde iç barış da olmuyor. Bu mezhebi anlamda da böyle. O açıdan hem Diyanet İşleri Başkanlığımıza hak ettiği konumu kazandırmak, hem bu kadar ciddi ve önemli bir ulusal ve uluslararası işlev gören yapıyı bizzat istişare ederek, bir süreç içinde bu yapıya katkıda bulunmak hem de Türkiye'nin dini alanda da ihtiyaç hissettiği reformlar, Alevi-Sünni ilişkisi, mezhebi ilişkilerin düzenlenmesi, Alevi vatandaşlarımızın dini ihtiyaçlarının karşılanması dahil olmak üzere birçok konuyu daha yakından takip edebilmek için Diyanet İşleri Başkanlığımızı Başbakanlığa doğrudan bağlamayı tercih ettim. İlk fırsatta da bu konuları ele alacağımız bir istişare yapacağız.
PENSİLVANYA'YA TURLAR DÜZENLENİYORDU
ORTADOĞU'DAKİ GELİŞMELER
Sınırlarımızın ötesinde etnik ve mezhepsel çatışmalar var. Son 4 yıldır 2010 başlarından itibaren Suriye rejmine kendini reforme etmesini söyledik. Geçici hükümet kurulmasını söyledik Cenevre'de ama olmadı. Şimdi ciddi mezhep çatışmaları yaşanıyor.
Irak'ta da aynı şekilde uyarılarımız kaale alınmadı ama sonunda herkes bir olup Maliki'ye 'git' dedi. Biz etnik ve mezhep referasnlı politikayı merkezimize alamayız.
İlk defa Erbil'e gidip Barzani'yle görüştüğümde yaygara koparılmıştı. Bölgesel yönetimle problemimiz olsaydı çözüm sürecini yönetebilir miydik? Mesut Barzani Diyarbakır'a geldi, Van'da Neçirvan Barzani'yi ağırladım, ülke bölünmedi.
Türkiye IŞİD benzeri yapılar ortaya çıkmasın diye 3 yıl boyunca Suriye ve Irak nezdinde çalışmalar yaptı.
Biz fetreti yok etmeye çalışırken başka bir fetret peşinde olan grupla karşılaştık. Gezi gibi olaylar Türkiye'nin yürüyüşünü durdurma çabalarıydı. 12 yıl içinde kaç deprem yaşadık. Bu depremleri aşarak sağlamlaşmış bir bünye ile yeni Türkiye'yi inşa edeceğiz.
Biz IŞİD'i Bakanlar Kurulu kararıyla terör örgütü listesine alan ilk ülkelerden birisiyiz. Tehlikeyi görmediğimizi kimse söyleyemez. Tehlikeyi görür görmez önlemlerimizi aldık. İnsanlar sakallı bir Arap gördüğünde örgüt üyesi zannediyor. Bu psikolojik algı da doğru değil.
DİYANET'İN BAŞBAKANLIK'A BAĞLANMASI
Ben dini otoritelerin bürokratik sınırlamalara hapsedilmesini doğru bulmuyorum. Diyanet İşleri Başkanımızın bürokratik işlev görev yürüten bir kurum gibi hareket etmesi beni rahatsız ediyordu. Doğrudan Başbakan'a bağlayarak bürokratik sınırlamaları kaldırdık.
Geçen sene bütün dini merkezleri ziyaret ettim, ayrım göstermeden. Bununla şunu ifade etmek istiyorum; bunlar bizim kadim tarihimizden gelen unsurlar. Dinayet toplumun büyük çoğunluğunu temsil eden bir yapı olarak toplumdaki saygın yerini almalı. Toplumsal bir otorite olarak görülmesi lazım.
Aslında Diyanet'te daha geniş çaplı bir reforma ihtiyaç olduğu aşikar. Dini hayatın küresel ve bölgesel ihtiyaçları karşılayacak şekilde özgürlüğe kavuşturulması gerekiyor. Diyanet teşkilatımızın daha özerk ve bütün dini gruplara hitap edebilecek şekilde çalışmalı.
"PARALEL YAPI" MÜCADELESİ
Bizim cemaat ile meselemiz yok. Oradaki samimi insanlarla bir savaş değil bu. Bir daha kimse şu veya bu gerekçeyle insanların mahrem alanına gelemeyecek. İnsanlar birkaç yıl öncesine kadar turlar düzenliyordu Pensilvanya'ya gitmek için. Çok mu sevdiklerinden? Kendilerini teminat altına almak için gidiyorlardı.
Tevhid Selam diye bir örgüt üretildi. Farklı kesimden insanlar bir araya getirildi. Burada hedef olan ne iktidardır ne Erdoğan'dır. Burada hedef olan Türkiye'nin 12 yıldır içinde biriktirdiği enerji ve güçtür."