Davutoğlu'ndan bizi lime lime ederler çıkışı

Abone ol

Diyarbakır'da Dicle Üniversitesi'nde konuşan Davutoğlu, Batı'nın 1. dünya savaşı sonrasında çizdiği haritaları tanımadı.

Türkiye'nin önünde iki yol olduğunu söyleyen Davutoğlu, Diyarbakır'dan böyle seslendi:

"Türk'üyle, Kürt'üyle, Boşnak'ıyla, Arap'ıyla her bir milletiyle yürüyeceğiz ya da bizi lime lime edip küçük parçalara ayırmaya çalışacaklar."

1. Dünya Savaşı sonrası Türkiye ve Ortadoğu topraklarını gizlice paylaştıran Fransa ve İngiltere'nin imzaladığı Sykes Picot anlaşmasına dikkat çeken Davutoğlu, "Sykes Picot'nun bize çizdiği o kalıbı kıracağız" diye konuştu.

Sınırlarını kaldıran Avrupa'ya yeni Romacı denmediğini hatırlatan Davutoğlu, "Onlar ne derse desin bütün şehirlerimiz, kentlerimiz kendi hinterlandı ile buluşacaktır." sözleriyle yeni Osmanlıcılık eleştirilerine cevap verdi.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Dicle Üniversitesi'nde düzenlenen "Büyük Restorasyon: Kadim'den Küreselleşmeye Yeni Siyaset Anlayışımız" konulu konferansta konuştu.

KADİM KİMLİKLERİ UNUTTURMAYA ÇALIŞTILAR

Farklı gruplara mensup bu toplumların Diyarbakır'ın her taşına, her camisine hatta birlikte yaşadıkları Hristiyan toplulukların her kilisesine ''kadim'' kimliği mührünü vurduğunu bildiren Davutoğlu, şöyle konuştu:

''Modernite dönemde yeni gelişen kimliklerle kadim kimlikleri bize unutturmaya çalıştılar, hep parçalamaya gayret ettiler. Dar kalıplar içinde siyasetimizi, anlayışımızı, dünyamızı daraltmaya çalıştılar. Bizim bugünkü siyaset anlayışımız, bu şekilde açılan parantezi kapatmak ve kadimden bütün insanlığa hitap edecek olan bir küreselleşme sürecine geçerken, kadimin değerlerinden hareketle yeni bir siyaset anlayışını önce ülkemizde sonra bölgemizde sonra da bütün dünyada egemen kılmaktır. Hedefimiz bu.''

İÇ RESTORASYONUN TEME HEDEFİ

Bakan Davutoğlu, 3 ayaklı bir restorasyona ihtiyaç duyulduğunu, bunun birincisinin ülkede yapılacak restorasyon olduğunu vurgulayarak, bu restorasyonda öncelikle zihniyetlerin ve psikolojilerin inşa edilmesi gerektiğini bildirdi.

''Bu psikolojiler üzerinde geçmiş korkular, dışlanmışlıklar, takdir edilmeler aşılıp, yeni bir ahlakın, karşılıklı saygının, aşkın ve muhabbetin yerine konulması lazım. Son 10 yıl içerisinde bütünüyle yapmak istediğimiz şey bunun yeniden keşfedilmesidir'' diyen Davutoğlu, şunları söyledi:

''İnsanoğlunun yaptığı siyasetin eğer bir anlamı olacaksa, tek bir hedef içinse anlamı var. O da insan onurunu korumak, insan onuruna saygı göstermek. İnsan onurunu korumayan hiç bir siyaset kalıcı olamaz. Bakınız Arap devrimleri dolayısıyla birçok analiz ve yorumlar yapıldı. Orada şunu fark ettim; bugün Bingazi'de ya da Tunus'ta, Tahrir'de, Hama'da, Humus'ta ya da Sana'da ayağa kalkan o Arap gençler, kardeşlerimiz insanlık onuruna saygı istiyorlardı. Onu yaşamak istiyorlardı. Saygı görmek istiyorlardı ve saygıyı hak ediyorlar. Şimdi bizim yapmamız gereken en önemli mesele insan onurunu ve bu onurun gerektirdiği hak ve özgürlükler de dahil olmak üzere insan onuruna saygıyı içeren yeni bir kültürü aramızda egemen kılmak. İç restorasyonun temel meselesi bu.''

ULUSÇULUKLA TARİHDAŞ OLMA ZİHNİYETİ YIPRATILDI

''Bugün insanlık her zamankinden daha çok bir özne olarak bizim tarihe tekrar dönüşümüze ihtiyaç hissediyor'' ifadelerini kullanan Davutoğlu, kimliğimizin inşası için medeniyet aidiyeti konusunda hiç bir tereddüte mahal bırakılmadan ortak bir zemin oluşturması gerekliliğine vurgu yaptı.

Bakan Ahmet Davutoğlu, bundan bir süre önce ''Artık ulusçulukla hesaplaşma vakti geldi'' şeklinde konuşma yaptığını, bu konuşma nedeniyle birçok eleştiriye maruz kaldığını dile getirerek, şöyle dedi:

''Kastettiğim şey açık; Avrupa milletlerini feodaliteden çıkarıp, küçük küçük ünitelerle daha büyük ulus devletlerine dönüştüren ulusçuluk, asırlarca beraberce yaşamış olan Balkan, Ortadoğu, Kafkas ve Orta Asya halklarını birbirinden koparacak şekilde yorumlandı. Tarihdaş olma zihniyeti yıpratıldı. Biz kadim birlikteliği, tarihdaşlık olarak görüyoruz. Dış politikamızın esasında bu vardır. Kim ne derse dersin, nerede bir tarihdaşımız varsa o aynı zamanda bizim soydaşımızdır, kaderdaşımızdır, o aynı zamanda dış politikamızın ana unsurudur. Bunu tanımlarken de hiç bir zaman Türk'ü Kürt'ten, Arnavut'u Boşnak'tan ayırt edemeyiz.''

Bakan Davutoğlu, konferansta yaptığı konuşmada, Cumhuriyetin 100. yılına bir hedef koyduklarını, bunun da dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girmek olduğunu kaydederek, şöyle konuştu:

SINIRLARI ANLAMSIZLAŞTIRACAĞIZ

''Fakat diğer 9 ülke hangisi olacak. Bu 9 ülkenin hepsi hemen hemen kıta ölçekli ülkeler. ABD kendi başına bir kıta. Rusya, Kanada ile birlikte dünyanın en büyük ülkesi. Kanada, Brezilya bizden 10 misli büyük. Avustralya, Hindistan, Çin hepsi kıta ölçekli. Peki biz bunların arasından nasıl sıyrılıp çıkacağız? Arkadaşlar bir tek yolla bunu yapabiliriz. Sınırlara saygı göstereceğiz ama çevremizdeki hiçbir sınırın duvar olmasına izin vermeyeceğiz. Sınırları bu Ortadoğu'daki değişim rüzgarı içinde kendi ve halklar iradesiyle iktidara gelen ve gelecek yönetimlerle birlikte bu sınırları anlamsızlaştıracağız. Tel Abyad ve Akçakale arasında nasıl sınır yaşayabilir. Diyarbakır, Musul'dan, Urfa, Halep'ten koptuğunda bu hinterlandı yok olmaz mı? Batum ile Rize arasında soğuk savaşın sınırları devam etseydi, bugün ilişkiler gelişebilir miydi? Edirne niçin bir çıkmaz sokak gibi olsun, Saraybosna'ya kadar açılmasın. Onun için biz vizeleri kaldırma politikası izliyoruz.''

Her görüştüğü Dışişleri Bakanı ile açtığı dosyanın vizeler olduğunu, insanların hareket etmesini istediklerini belirten Davutoğlu, eski siyaset anlayışının vatandaşı kontrol etmeye ve bir yerde tutmaya dayalı olduğunu vurguladı.

''Bir yerde toplayalım, göçler yapalım, kontrol edelim. Çünkü insanına güvenmiyordu. Bizse şimdi diyoruz ki; Diyarbakırlısı, Edirnelisi, İzmirlisi dünyanın her yerinde seyyar şekilde hareket etsin. Hareket ettikçe değer üretirler. Nereye giderlerse adım attıkları her yerde büyükelçiliğimiz olacak, adım attıkları her yerde o vatandaşlarımıza sahip çıkacağız'' diyen Davutoğlu, o zaman kendi hinterlantlarını açabileceklerini aktardı.

İPEKYOLU ÖRNEĞİ VE EKONOMİK RESTORASYON

Kadim denilince akla ilk İpekyolu'nun geldiğini anımsatan Davutoğlu, 'Çin'den kalkardı o develer bizim üzerimizden, bizim derken, bütün Orta Asya'yı aşar Avrupa'ya ulaşırlardı. Şimdikinden daha kolay ulaşırlardı. Bu kadar sınır, teknolojik imkana rağmen bu kadar sınırda bekletilmez, bu kadar çok şeyle, işkence ile karşı karşıya kalmazdı, her sınırda. İstiyoruz ki öyle bir bölgesel düzen kuralım ki bütün bu hinterlandımızla en derinliğine kadar bütünleşelim. Asya'ya, Hint Okyanusu'na kadar. Onun için Somali de dahil bütün Afrika'ya açılım politikası takip ediyoruz. Ekonomik restorasyonumuzun temeli bu. Bunun için vizeleri kaldırıyoruz'' dedi.

KENTLERİMİZ KENDİ HİNTERLANDI İLE BULUŞACAK

''Aslında bir büyük bölgesel restorasyonun önünü açıyoruz. Bunu dediğimizde bize diyorlar ki 'yeni Osmanlıca'. Niye diyorlar biliyor musunuz? Birilerini, Balkanlar'daki ve Ortadoğu'daki bazı milletleri bize karşı kışkırtmak için. Osmanlı, Selçuklu, Artuklu, Mervani, Selahattin Eyyübi ile gurur duyarız, kim ne derse desin. Ancak şunu da sorarız. Bütün Avrupa sınırları kaldırıp bütünleşirken yeni Romacı, yeni kutsal Roma Germen İmparatorlukçu olmuyor da niçin biz 100 sene önce bir arada yaşayan halklar tekrar bir araya gelsin derken suçlanarak yeni Osmanlıca ilan ediliyoruz?'' diyen Davutoğlu, ''Onlar ne derse desin bütün şehirlerimiz, kentlerimiz kendi hinterlandı ile buluşacaktır'' şeklinde konuştu.

BURADA İKİ YOL VAR

Diyarbakır'ın eskiden olduğu gibi Basra'dan gelenlerin Karadeniz'e kadar gittiği, Orta Asya'dan, İran'dan gelenlerin Akdeniz'e kadar gittiği kavşağın üzerinde olacağını belirten Davutoğlu, ekonomisinin de bununla canlanacağını kaydetti.

''Burada 2 yol var. Ya yeni bir siyaset ve düzen anlayışıyla bütün bu bariyerleri önce zihnimizde sonra gönlümüzde sonra fiiliyatta ortadan kaldıracağız ve daha büyük ölçeklere doğru hep beraber yürüyeceğiz. Türküyle, Kürt'üyle, Arnavutluyla, Boşnak'ıyla, Arap'ıyla her bir milletiyle yürüyeceğiz ya da bizi lime lime edip küçük parçalara ayırmaya çalışacaklar. İrademiz net ve açıktır. Artık bu parantez kapanmalıdır'' diyen Davutoğlu, şöyle dedi:

''Önce Sykes Picot haritaları ile sonra sömürge yönetimleriyle sonra suni çizilmiş haritalar üzerinde ortaya çıkan ve her biri diğerini suçlayan ulusçuluk ideolojilerine dayalı nevzuhur devlet anlayışlarıyla gelecek inşa edilemez. Sykes Picot'un bize çizdiği o kalıbı kıracağız.

YENİ OSMANLICI ELEŞTİRİLERİNE CEVAP

Aslında bir büyük bölgesel restorasyonun önünü açıyoruz. Bunu dediğimizde bize diyorlar ki 'Yeni Osmanlıca'... Niye diyorlar biliyor musunuz? Birilerini, Balkanlar'daki ve Ortadoğu'daki bazı milletleri bize karşı kışkırtmak için. Osmanlı, Selçuklu, Artuklu, Mervani, Selahattin Eyyübi ile gurur duyarız, kim ne derse desin.

Ancak şunu da sorarız. Bütün Avrupa sınırlarını kaldırıp bütünleşirken yeni Romacı, yeni kutsal Roma Germen İmpataratorlukçu olmuyor da niçin biz 100 sene önce bir arada yaşayan halklar tekrar bir araya gelsin derken suçlanarak yeni Osmanlıca ilan ediliyoruz. Onlar ne derse desin bütün şehirlerimiz, kentlerimiz kendi hinterlandı ile buluşacaktır.

Günün Önemli Haberleri