Davutoğlu'ndan belediye başkanlarına uyarı!
Abone olAhmet Davutoğlu, şehirleri şehir yapan asıl unsurun "mekan" olduğuna dikkat çekerek "Bizim şehirler içinde getto da yoktur, varoş da yoktur" diye konuştu.
Başbakan Ahmet
Davutoğlu, İstanbul'da belediye başkanlarına seslendi, şehirlerin
önünde diz çökmelerini istedi. Şehre hükmetmet, otorite kurmak
yerine önce şehrin talebesi olunması gerektiğini söyleyen
Davutoğlu, bin yılı devirmemiş bir şehrin gerçek anlamda bir mekan
ve tarihin testinden geçmiş bir şehir olmadığını
vurguladı.
Başbakan Davutoğlu, Esenler
Belediyesi'nce düzenlenen "Geleceğin Şehirleri Sempozyumu"nun gala
yemeğine katıldı. Buradaki konuşmasında Ahmet
Davutoğlu, şehirleri şehir yapan asıl unsurun "mekan" olduğuna
dikkat çekerek, "Bütün kadim kültürler, mekan ile insanın buluştuğu
yerde şehirleri kurmuşlardır. Kadim, modernite ve küreselleşme...
Ben şehirlerin gerçek ruhunun el etek çektikten sonra geceyarısı
veya sabah güneş doğarken hissedildiğini düşünürüm. Amasya'da
gidin, Yeşilırmak'ın suyunun toprağa teması ve kıyıdaki evler,
sizde, işte mekan, şehrin doğacağı yer burasıdır duygusu uyandırır.
Ya da Van'a gidin. Van tepesinden Süphan Dağı'na baktığınızda,
önünüzde Van Gölü, Süphan Dağı, gökle bütünleşmiş bir toprak,
ufukta derinlemesine oluşan bir su ve güneş batarken ateşi andıran
çizgi..." diye konuştu.
"İSTANBUL'DA GETTO VE VAROŞ
YOKTUR"
Sözü İstanbul'a getiren Başbakan, "Yedi tepenin gökyüzüyle
buluşması, toprak ile havanın buluşmasıdır, su ile toprağın
buluşmasıdır. İşte şehir bu. Şehir, sadece değişik inşa
malzemeleriyle rastgele düzenlenmiş bir mekan değlidir. Oluş ile o
mekanı inşa eden zihin arasında irtibat yoksa, o şehir de olmaz"
dedi.
Bazı şehirlerin bir "açıkhava müzesi" gibi muhafaza edilmesi
gerektiğine işaret eden Davutoğlu, bu şehirleri olduğu gibi
muhafaza etmenin "tarihi bir borç" olduğunu söyledi.
Moderniteye örnek olarak New York'u gösteren Başbakan, Manhattan ve
Harlem'i kıyaslayarak, "Şehri kuran burjuva ile varoşlardaki
köleleri, emekçiler ayrı iki dünyada yaşar. İstanbul'da hiçbir
zaman sınıfsallık katmanı içinde şehir insanları ayırmamıştır.
Bizim şehirler içinde getto da yoktur, varoş da yoktur" diye
konuştu.
"Bin yılı devirmemiş olan şehir gerçek anlamda bir mekan, tarihin
testinden geçmiş bir şehir değildir. Bu devlet gelenekleri için de
geçerli, ama özellikle şehir için" diyen Ahmet Davutoğlu,
"Geleceğin şehirleri burada doğacak. Şehirleri olan devletler güçlü
olacak, şehirlerini kaybetmiş şehirler güçsüz olacaktır. Kendi
şehirlerini tasfiye eden devletler, ülkeler, bir müddet sonra
etkilerini kaybedeceklerdir. Onu şuraya koyalım bakalım nasıl
olacak, bunu buraya inşa edelim diye mekanik olarak baktığınızda,
şehirler çocukların eline geçmiş oyuncaklar gibi olur" şeklinde
konuştu.
"KENDİ VAROŞLARIMIZI NASIL
OLUŞTURDUK..."
Başbakan, İstanbul'un ortasından açılan bulvarların kaç mescide,
kaç külliyeye ve kaç camiye mal olduğunu bildiklerini vurgulayarak,
"Kendi apartmanlarımızda kendi orta sınıflarımızı, daha sonra nüfus
arttıkça, Bağcılar, Esenler gibi kendi varoşlarımızı nasıl
oluşturduğumuzu da yaşadık. Bu ıstırap verici" dedi.
"Kadimi koruyamazsak, yeni inşa malzemeleriyle ama eskimeyen bir
ruhla inşa edemezsek, işte ümranın ruhunu kaybederiz" diyen
Davutoğlu, bu toplantıya Edirne'den geldiğini belirterek, Mescid-i
Aksa, Tac Mahal ve Selimiye'yi kıyasladı. Başbakan, "Sadece görkem
değil Selimiye'de olan, başka bir şey. Öyle bir simetri, ahenk var
ki, nereden bakarsanız bakın, size sadece dinlenme hissi verir"
dedi.
"BİR TEK ÇAKIL TAŞININ DÜŞMESİNE RIZA
GÖSTERMEYİZ"
"İstanbul ölçeğinde, büyüklüğünde hiçbir şehir yoktur, nüfusu bu
kadar fazla olduğu halde kadim kültürü korumuş olma açısından.
Moderniteyle bu kadar tahrip edilmiş bir şehir de yoktur. İstanbul
dediğimiz zaman gönlümüzün titremesi lazım. Onu nasıl geleceğe daha
iyi taşırız diye düşünmemiz lazım. Bir tek çakıl taşının düşmesine
rıza göstermeyiz. Pek çok tartışma yaşandı Taksim Meydanı
konusunda. İstanbul'un küresel olma iddiası var. Bu durdurabilir
mi? Hayır. Ama en azından şunu yapabiliriz: Kadimi öyle bir
muhafaza altına alabiliriz ve şehir dokularını öyle bir gözden
geçirebiliriz ki, İstanbul'un o köklü birikimini muhafaza etmekle
birlikte, şehrin etrafında gelişim sağlanacaksa bunun altyapısını o
doku içinde kurabiliriz."
Başbakan, şehre yukarıdan ve "devlet otoritesi" nazarıyla
bakılamayacağını dile getirerek, sözlerini şöyle tamamladı:
"Şehre hükmetmeye kalkmayalım, şehre otorite kullanmaya
kalkmayalım. Özellikle belediye başkanlarımıza söylüyorum. Önce
şehrin talebesi olalım. Diz çökelim onun önünde. Bütün belediye
meclis üyelerimiz, imar dairesinde çalışanlar, göreve başlamadan
önce veya başladıktan sonra, iç hizmet eğitimi gibi İstanbul'u,
Bursa'yı, diğer şehirleri gezecekler. O zaman bir taşın üzerine taş
koyarken, bir kere değil, yüz kere düşünürüz. Önce şehri
değiştirmek yerine, gözümüzü değiştirmek lazım, gözümüzü. Ona
bakmak için de gönül gözü lazım. Allah hepimize gönül gözü
versin."