Davutoğlu'ndan Arakan açıklaması!
Abone olDavutoğlu, özellikle anamuhalefet partisi liderinin son dönemdeki söylemlerine atıfta bulunarak Kılıçdaroğlu'nu seçmene şikayet etti.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, ''Bu sene Ramazan ayında bir taraftan Arakan'daki kardeşlerimizin acısını yüreğimizde hissediyoruz, diğer taraftan da Suriye'de büyük siyasi çalkantılar içinde ayakta kalma mücadelesi veren Suriyeli kardeşlerimizle kader birliği yapıyoruz'' dedi.Davutoğlu, hükümetin dış politikasına yönelik eleştirileri cevaplandırırken, ''Özellikle anamuhalefet partisi liderinin son dönemdeki söylemlerini, hele hele Ramazan ayı yaklaşırken kullandığı bu söylemleri de burada bir kez daha hem kınıyorum, hem de kendisini ahlak ve edep sahibi Cumhuriyet Halk Partili kardeşlerime havale ediyorum'' diye konuştu.
AFRİKANIN GÖNLÜNÜ AYAĞA KALDIRDIK
Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Ankara'da ''Konyalı Bürokratlar ile 7. Geleneksel İftar Buluşması''na katılarak bir konuşma yaptı.
Geçen sene yine aynı etkinlikte Libyalıların acısını paylaştıklarını hatırlatan Davutoğlu, ''Bu sene Ramazan ayında bir taraftan Arakan'daki kardeşlerimizin acısını yüreğimizde hissediyoruz, diğer taraftan da Suriye'de büyük siyasi çalkantılar içinde ayakta kalma mücadelesi veren Suriyeli kardeşlerimizle kader birliği yapıyoruz'' dedi.
Geçen sene Somali'ye Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile yaptıkları ziyarete işaret eden Davutoğlu, bu ziyaretle insanlık vicdanının sesini duyurmak istediklerini söyledi. Davutoğlu, bu seyahatin bütün insanlık vicdanını ve Afrika'nın gönlünü ayağa kaldırdığını kaydederek, ''Unutulmuş addedilen, terk edilmiş bilinen ve yıllardır hiçbir liderin ziyaret etmediği hiçbir devlet adamının inmediği Mogadişu'ya düzenli uçak seferlerinin yapılmadığı o garip şehre bizler indik'' ifadelerini kullandı.
SOMALİ İNSANI UMUTSUZDU
O gün Mogadişu'da verilen sözlerin hemen hemen hepsinin yerine getirildiğinin altını çizen Davutoğlu, ''O zaman Somali insanı ümitsizdi, umudunu kaybetmişti. Bize yardım elini uzatmayacak kimse yok mu diyen bir halktı. Bugün kendine güvenen bir Somali varsa aziz milletimizin temsilcileri olarak o kardeşlerimize bu mesajı götüren Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin bunda payı çok büyüktür'' dedi.
-''Somali için hissedilenler bugün Myanmar'daki Müslümanlar için hissediliyor''-
Davutoğlu, Başbakan Erdoğan ile birlikte verilen sözlerin şimdi ne kadar yerine getirildiğini tek tek kontrol ettiklerini bildirdi.
Türkiye'nin Somali'de büyükelçilik açtığını hatırlatan Davutoğlu, Türkiye'nin Somali'de yaptıklarını anlattıktan sonra ''Bugün Somali insanı geleceğe ümitle bakıyorsa, aziz milletimizin yardımlarıyla gerçekleştirilen bu yardımların büyük bir payı var. Bugün aynı hissiyatı Arakan için hissediyoruz. Myanmar'daki Müslümanlar için hissediyoruz'' diye konuştu.
MYANMAR DIŞİŞLER BAKANINA MEKTUP
Myanmar'a da yakın zamanda büyükelçi atadıklarını dile getiren Davutoğlu, yeni atanan büyükelçiye iki talimat verdiklerini söyledi.
Davutoğlu, ''Birincisi 1. Dünya Savaşı'nda İngilizler tarafından esir alınan dedelerimizin ve orada şehit düşen dedelerimizin mezarlarını tek tek bulması ve o şehitlikleri ihya etmesi. Geçen hafta Myanmar Dışişleri Bakanı'na bu çerçevede bir mektup gönderdim. Büyükelçimiz şehitlerimizin makamlarını tek tek buldu. Bir şehitlikte 700 diğer şehitlikte 300, benzer 6-7 şehitlik daha tespit ettik. Ona talimatımız açık ve netti. Bu aziz bayrak için şehit düşen dedelerimizin makamlarına varacaksınız. Huzurlarına gideceksiniz ve önce onlardan ruhsat alacaksınız. Diyeceksiniz ki 'Uğruna şehit düştüğünüz bu al bayrağı size getirdik. Ebediyyen burada dalgalanmak üzere getirdik.' İkinci talimatımız uzun zamandır takip ettiğimiz Arakan'daki kardeşlerimizin kaderleriyle ilgilenmesi ve onlarla temasa geçmesi. Son iki hafta içinde bütün o bölgedeki gelişmelerle ilgili büyükelçimiz yakın bir temas trafiği içinde. Geçtiğimiz hafta da Dışişleri Bakanına benim mektubumu ve ayrıca da Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin bu konuya ilgisini muhtevi bir mesajı ilettiler.''
SAKIN OLA Kİ...
Davutoğlu, ayrıca Bangladeş ve İslam İşbirliği Teşkilatı ile temas halinde olduklarını ve Arakan'a insani yardımları en kısa zamanda iletebilmek için büyük bir çaba sarf ettiklerini söyledi.
Libya'ya yapılan yardımları hatırlatan Davutoğlu, Libya'ya da Suriye'ye ye de aynı şeyi söylediklerini belirtti. Davutoğlu, ''Sakın ola ki kardeşlerinizin sizi terk ettiğini düşünmeyin'' dedi ve Türkiye'nin asırlar sonra bu bölgelere dönüşünün merhamet, şefkat ve kardeşlik dönüşü olacağını kaydetti.
''Libya'da seçim süreci işlemiş ve Libya kendi yolu üzerinde ilerliyorsa bunda Türkiye'nin payı'' olduğunu dile getiren Davutoğlu, Tunus'ta da seçilmiş bir demokratik iktidar varsa bunda yine Ankara'dan yükselen sesin büyük hissesi olduğunu ifade etti.
-Mısır ile Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi tekrar hayata geçiyor-
Mısır'da seçilmiş bir Cumhurbaşkanı olduğunu hatırlatan ve ''Mısır'ın seçilmiş Cumhurbaşkanını ilk ziyaret etme şerefine nail olan Dışişleri Bakanı da benim'' diyen Davutoğlu, ''Sayın Başbakanımız Tahrir'de Mısır gençliğine seslenirken ve artık Mısır halkının kendi kaderini tayin etme hakkı elinden alınmamalıdır derken, Türkiye'de birçok ses sayın Başbakanımızı ve hükümetimizi tenkit etmişti'' dedi.
Davutoğlu, şunları söyledi:
''Ama şimdi Mısır halkının gönlünde, Mısır halkının gelecek planlamasında hiçbir zaman yeri sarsılmayacak olan bir Türkiye Cumhuriyeti devleti var. Her zaman Mısır'ın yanında olacağız. Bugün Mısır'da yeşeren demokrasi inşallah Mısır'ı bölgenin en büyük istikrar gücü haline getirecek ve Türkiye ile Mısır arasında kurulacak ortak stratejik ilişkiler Ortadoğu bölgesinin kardeşçe yeniden inşasına büyük bir katkıda bulunacak. Önümüzdeki iki ay içinde Mısır ile Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi mekanizmasını tekrar hayata geçireceğiz.''
Davutoğlu, Türkiye'nin her zaman Mısır'ın yanında olacağını belirterek, ''Mısır'ın başarısı bizim başarımızdır. Biz bu bölgede hiçbir ülkeyi rakip, hiçbir kardeş halkı hasım görmüyoruz. Bütün ülkeler dosttur, bütün kardeş halklar bizim aziz kardeşlerimizdir. Bu bölgeyi uzun yıllardır, yaklaşık bir yüzyıldır birbirinden koparılmış bu bölgeleri tekrar birbirine ebediyyen kenetleyecek bir dış politika anlayışını egemen kılmaya çalışıyoruz'' dedi.
MAZLUMLARIN YANINDA YER ALDIK
''Kim ne derse desin, kim bu politikaları çok idealist, çok iddialı bulursa bulsun ve kim dönüp dönüp tekrar tekrar 'Bunlar doğru olabilir ama bizim buna gücümüz yeter mi' diye sorarsa sorsun, biz gür sesle diyeceğiz ki, evet bizim gücümüz yeter'' diye konuşan Davutoğlu, Türkiye'nin bundan sonra da bu topraklarda barışın ve huzurun sözcüsü olmaya devam edeceğini kaydetti.
Suriye konusuna da değinen Davutoğlu, Türkiye'nin Suriye'deki zulme sessiz kalamayacağını söyledi. Davutoğlu, 10 yıldır çok iyi ilişkiler kurulan Suriye yönetimine ve Beşşar Esed'e hep adaletten ayrılmamasını, insanlara zulüm yapmamasını ilettiklerini söyledi. Davutoğlu, şöyle devam etti:
''O kendi halkıyla bütünleşmek yerine, kendi halkına orduyu sürerek topla tankla saldırmayı ve 1 yıl içinde 20 bin kardeşimizin ölümüne sebep olmayı tercih eden bir yöntemi benimsemişse, bizim için tek bir yol vardı. Bu yöntemin karşısında Suriyeli mazlum kardeşlerimizin yanında yer almak. Onların yanında yer aldık, almaya devam edeceğiz. Bu ahlaki değerleri kim ne derse desin her yerde savunacağız.''
ELEŞTİRİLERE CEVAP
Hükümetin dış politikasına yönelik eleştirileri hatırlatan Davutoğlu, ''Mısır'da Mübarek düşerken, gidip Mısır'a yönelik bu açık mesajımızı tenkit edenler, 1 ay sonra Mübarek'in düşeceğini göremeyenler, şimdi de Suriye'ye dönük bu açık ve net mesajımızı tenkit ediyorlar'' dedi.
Davutoğlu, şunları söyledi:
''Ama tarih gösteriyor ki, o tarihin temel ilkesi bize öğretiyor ki, zulüm ile abad olunmaz. Kendi halkına zulüm edenler, hangi güçler arkalarında olursa olsun, kalıcı olamazlar. Biz tarihin akışını doğru okuduk ve doğru okumaya devam edeceğiz. Bu tarihin akışında bizi kimler tenkit etmiş olurlarsa olsunlar, yine aynı şeyi söylüyorum. Tenkit edenlere cevap olarak söylüyorum. Biz geçen asırda, 100 yıl önce Trablusgarp Savaşı'ndan Balkan Savaşı'ndan Yemen Savaşı'na kadar olan dönemde hangi kardeşlerimizle, halklarla ilişkilerimiz koparılmışsa, aramıza hangi duvarlar örülmüşse, bu duvarları tek tek yıkacağız. Bu kardeşlerimizle ebedi dostluğumuzu tekrar inşa edeceğiz.
Bu eğer iddialı bulunuyorsa, evet buradan söylüyorum. Biz bu iddianın sahibiyiz, takipçisiyiz. Bunu yanlış bulanlar, bunu hayalperest bulanlar şunu bilsinler ki, tarihte ancak ve ancak zihninde bir ideal ve gönlünde bir hedef taşıyanlar kalıcı iz bırakırlar.''
ELEŞTİRİLER BAZEN EDEP SINIRINI AŞTI
Davutoğlu, Türkiye'nin Suriye politikasının doğru olduğunu belirterek, kendilerine yönelik eleştirilerin bazen edep sınırını aştığını söyledi.
Davutoğlu, ''Özellikle anamuhalefet partisi liderinin son dönemdeki söylemlerini, hele hele Ramazan ayı yaklaşırken kullandığı bu söylemleri de burada bir kez daha hem kınıyorum, hem de kendisini ahlak ve edep sahibi Cumhuriyet Halk Partili kardeşlerime havale ediyorum'' dedi.
Türkiye'nin çıkarları ve stratejik hedeflerini hayata geçirmek için siyaset yaptıklarını ifade eden Davutoğlu, bugün Suriye'nin geleceğinde en etkili söz sahibi ülkenin kaderdaşı olarak Türkiye olduğunu dile getirdi. ''Biz Ortadoğu bölgesi yeniden şekillenirken dünya yeniden şekillenirken, bu şekillenmeyi geriden izleyen ülke olamazdık'' diyen Davutoğlu, ''Hiçbir zaman bekle-gör politikası takip etmeyeceğiz. Olayların arkasından koşmayacağız, olayları yöneten, olayların akışını belirleyen bir aktör olacağız'' diye konuştu.
DAVUTOĞLU ŞUNLARI SÖYLEDİ:
''İnşallah bu acılar bir gün dinecek. Bu acılar dindiğinde ve bu zulme yönelen rejimler, anlayışlar tarihin çöplüğüne atıldığında, Suriye ve Türkiye iki dost ve komşu ülke olarak, iki kardeş halk olarak geleceğe el ele birlikte yürüyecek. Ben geleceğimizin bu anlamda büyük ve parlak bir gelecek olacağına inanıyorum. Şunu da bir kez daha vurgulamak istiyorum. Bizim Türkiye olarak nihai hedefimiz, kendi ülkemizde barışı huzuru egemen kıldığımız gibi, istikrarı kalkınmayı egemen kıldığımız gibi, komşu ülkelerde ve komşu bölgelerde de barışı, huzuru ve istikrarı egemen kılmak ve bu bölgeleri dünya siyasetinin öncü bölgeleri haline getirmektir. Çünkü bu bölgeler, Ortadoğu, Balkanlar, Orta Asya, Kafkasya bizim bölgelerimiz, bizim coğrafyamız, bizim gönül coğrafyamız, bizim siyaset coğrafyamız, geçmişte birçok medeniyete beşiklik etmişti. Geleceği medeniyetimize inşa edeceğiz.''