Davutoğlu'ndan 4 partiye Suruç için çağrı!
Abone olSURUÇ'taki patlamaya ilişkin Başbakan Ahmet Davutoğlu basın açıklaması yaptı. Dört partiye çağrıda bulunan Davutoğlu, HDP'yi topa tuttu.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Suruç'taki terör saldırısında
ilk bulguların DEAŞ'ı işaret ettiğini söyledi. Saldırının gruptaki
bir canlı bomba tarafından gerçekleştirildiğinin düşünüldüğünü
ifade eden Davutoğlu, Meclis'te grubu bulunan 4 siyasi partiye
çağrıda bulunarak, terör konusunda ortak bir açıklamaya imza
atılmasını istedi.
Çankaya'daki toplantı sonrası yaptığı açıklamada saldırganın bir
canlı bomba olduğu ve bütün işaretlerin IŞİD'i gösterdiğini
vurgulayan Davutoğlu, soruşturmanın devam ettiğini, kesin
sonuçların ileride açıklanacağını söyledi. Davutoğlu, TBMM'de grubu
bulunan 4 siyasi partinin ortak bildiri ile terör ve şiddeti mahkum
etmesi için çağrı yaptı. Adıyaman'da PKK ile girilen çatışmada
hayatını kaybeden askeri de hatırlatan Davutoğlu, HDP'nin yaptığı
açıklamayı eleştirdi. "Saldırı bütün Türkiye'ye
yapılmıştır" diyen Başbakan, HDP'nin hükümeti hedef alan
iddialarını yalanlayarak, kanıt sunulmasını istedi.
İşte Davutoğlu'nun konuşmasından satır
başları:
"Basın açıklaması yapan bir gruba karşı, orada söz konusu olan bir
patlamada 30 vatandaşımızı kaybettik. 104 vatandaşımız yaralandı.
Bunlardan 74’ü hastaneye intikal edecek şekilde yaralıydı. Bu
yaralılarımızdan 31’i taburcu edildi, 43’ü hastanede. 10’u
ameliyat halinde, 9’u da yoğun bakımda. 12:02’de çağrı alınır
alınmaz, 12:17-18 civarında hastaneye ambulanslarımız intikal etti.
Şu anda da ambulans helikopterlerimiz, bir yaralımızı Diyarbakır’a
bir yaralımızı da Malatya’ya intikal ettiriyorlar.
VAHŞİCE, LANET ETTİĞİMİZ...
Daha sonra inceleme başlatıldı. Bir taraftan olayla ilgili çalışmalar yürütülürken, vatandaşımıza ulaşarak hastalarımıza yardımda bulunmaya çaba sarf edildi. Başbakanlıkta kriz masası oluşturuldu. Üç bakanımız, olay mahalline intikal ettiler. Şu anda Suruç’ta incelemeler yapıyorlar. Genel başkan yardımcılarımız bölgeye intikal etti. Vekillerimiz de halkımızla birlikte bulunuyorlar.
Her türlü soruşturma başlatıldı. Olayın oluş seyri, açık bir terör olayı. Büyük ihitmalle canlı bomba.
Vahşice, lanet ettiğimiz, lanet etmeyle kalmayıp sorumluları
bulup cezalandırma iradesine sahip olduğumuz terör olayıyla karşı
karşıyayız. Gerek Suruç’ta söz konusu olan saldırı, gerek
Adıyaman’da askerlerimize dönük saldırı ve Türkiye’ye dönük terör
örgütlerinin mahiyetleri hedefleri ne olursa olsun, hepsinin hedefi
Türkiye’dir. Bu saldırı Türkiye’yedir. Türkiye’nin huzurunadır,
kamu düzenine, halkıımızın refahınadır.
Saldırıyı sadece şu veya bu grup, toplum kesimine olarak
vurgulamayı doğru görmüyorum. Saldırıya karşı bütün halkın omuz
omuza irade göstermeli.
SALDIRI KOALİSYON GÖRÜŞMELERİ SÜRERKEN
YAPILDI
Saldırının zamanlamasına bakıldığında, tam bayram sonrasında, Türkiye’de çevre ülklelerinin hepsinde görülmemiş olan, 7 Haziran sonrası ortaya çıkan tablo çerçevesinde bir çalışma yürütülecekken, hükümet ortaklığı çalışmaları varken, bu saldırının yapılması bütün ülkeye yapıldığının göstergesidir.
Bütün terör örgütlerine karşı ortak bir tutum sergilemenin tam
vaktidir. Başka ülkelerde DEAŞ’ın Paris’te saldırısı söz konusu
olduğunda, nasıl birliktelik söz konusu olmuşsa, kimse kimseyi
suçlamadan omuz omuza gelmişse, burada soruşturmalarımızın
istikameti DEAŞ saldırısı yönünde olduğu için söylüyorum, bu
saldırı karşısında herkesin omuz omuza vermesi gereken bir andayız.
Tarih herkesin aldığı tutumla yargısını verir.
BÜTÜN PARTİLERE ÇAĞRIDA BULUNUYORUM
Buradan bütün partilere çağrıda bulunuyorum. Dört partiye de. Hatırlarsanız bundan birkaç gün önce, ilk tur görüşmelerinden sonra yaptığım çağrıda, teröre karşı ortak bir deklarasyona çağrı atalım diye çağrıda bulunmuştu. Ama yüreğimizden gelen ses bunu söylüyordu. Aslında yıllardır bu böyle. Şimdi bu noktada, eğer dört partinin genel başkanları olarak, Türkiye 7 Haziran’dan sonra bir çok gerilim bekleyenlerin aksine tam bir siyasi olgunlukla yürüttüğümüz temaslardaki misafirperverlik için tekrar teşekkür ediyorum. bu saldırının hedefi Türkiye’dir, Türk demokrasisidir diyorsak, şimdi dört genel başkanın da bir araya gelerek ortak deklarasyona imza atmamız lazım. Ben bunu yapmaya hazırım
HÜKÜMETİMİ SUÇLAYANLARA DA SESLENİYORUM
Daha ilk andan itibaren, partimi ve hükümetimi suçlayanlara da
sesleiyorum. Nerede ne tavır almamız gerekiyorsa alacağız, Başbakan
olarak, Ak Parti genel başkan olarak, bütün parti liderlerine gün
bugündür diyorum. hangi terör örgütü Türkiye’yi hedef almışsa,
halkımızın güvenliğini hedef almışsa işte meydan bu meydandır.
Siyaset erdem bugünlerde belli olur. Grup başkanvekilleriyle
görüşecekler yarın bu deklarasyonla, hem terör örgütlerine hem
dünyaya en doğru mesajı vermiş oluruz. Ümit ederim ki bu çağrımız
karşılıksız kalmaz. Bu çağrımı netice alana kadar da sürdüreceğim,
gerekirse her gün tekrar tekrar bu çağrıyı yapacağız. Ta ki bütün
bir millet, Türkiye’nin siyasi liderlerinin ortak tavır.
MEDYAYA SURUÇ UYARISI
Medyaya çağrı… basın özgürlüğü esastır. Haber alma özgürlüğü
kutsaldır. Ama tam da böyle kritik günlerde, rahmetli başsavcımızın
şehit edildiği günde yaptığım çağrıyı yapmak istiyorum. Bütün
özgürlükler önemlidir, ama en büyüğü hayat özgürlüğüdür. Bu yaşama
özgürlüğüne karşı tavır sergilendiği zaman medyamızın hep beraber
bu tavra karşı ortak bir duyarlılık şekilde davranması, panik
havasına katkıda bulunulmaması medyanın da sorumluluğudur. Bütün
medya kuruluşlarımıza çağrıda bulunuyorum, gün bugündür. Hepimizin
insan canını hayatı koruma yönünde buna kast edenlere karşı ortak
tavır alma yönünde, medyamıza inancım tamdır.
AK PARTİ HÜKÜMETİ VE IŞİD İDDİALARI
Beşinci mesajım bu olayı istismar etmek isteyenlere yöneliktir. Gerek ak parti, gerek hükümetimizi DEAŞ’ı desteklemekle suçlayanlara, sanal kampanya yürütenlere sesleniyorum. 10 Ekim 2013 daha DEAŞ yeni yeni oluşma sürecindeyken, Türkiye DEAŞ’ı terör örgütü ilan etmiştir. Burada da bu soruşturma devam edecek. İlk bulgular canlı bomba ve DEAŞ’ı işaret eder nihayette ama soruşturma tamamlanmadan hüküm vermek zordur. Ama DEAŞ’a dönük olarak şu ana kadar, destek gibi son derece anlamsız ve son derece tehlikeli bir yalanı iftirayı atarak halkımızı kışkırtmak isteyenlere şunu söylüyorum. DEAŞ sadece Suriye’ye değil, Türkiye’ye de tehdit oluşturan bir örgüttür. Türkiye gerekli tedbirleri almıştır, almaya da devam edecektir. Halkımızı sokağa çıkmaya davet edenler, provakatif haberlerle yeni çatışmalara sürüklemek isteyenler, aslında bu terör örgütüyle iş birliği yapan çevrelerdedir. Bu terör örgütü de kaos çıkarmak istiyor. Etnik çatışmayı körüklemek istiyor. Şimdi hepimizin, sorumlu olan herkesin göstermesi gereken tavır birlik beraberlik tavrıdır. AK Parti hükümetleri, hiçbir zaman terör örgütüne destek olmadığı gibi müsamahakâr da davranmamıştır. Hele hele yüce dinimizin bu kritik dönemde ismini lekeleyen örgütlerle mücadelemiz olmuştur, olacaktır.
Halkımıza çağrıda bulunmak istiyorum. Sağ duyuyu muhafaza
ediniz. İstismar edenler bu terör örgütü gibi çığırı açmaya
çalışanlardır. Halkımızın her zaman gösterdiği derin irfanı
göstererek omuz omuza vereceğina inandım tamdır. Biraz önce de
toplandık, atılacak adımları planladık. Bu adımları atma konusunda
tereddüt etmeden gereken çalışmalar yürütülecektir.
SALDIRGANIN KİMLİĞİ HENÜZ TESPİT EDİLEMEDİ
Başbakan Davutoğlu, basın toplantısının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtladı:
Bir intihar bombası olduğunu ifade ettiniz…
Olabileceğini söyledim. Bulgularımız, bir canlı bomba olma
ihtimalinin yüksek olduğunu gösteriyor.
İlk bulgular kişinin kimliğini ortaya çıkardı mı? Saldırıyı
gerçekleştiren kişi, emniyet MİT ve askerler tarafından takip
edilen bir şahıs mıydı?
Kimliği tespit edilemedi. Zaten canlı bomba ihtimali de bunun
üzerinden yürütülüyor. Diğer şehit, kaybettiğimiz vatandaşlarımızın
bedeninin bütünlüğü anlamında sorun yok. Ama bir cenaze ciddi bir
şekilde bütünlüğünü kaybetmiş olması sbebeiyle canlı bomba ihtimali
söz konusu. Daha kimlik tespiti yapılmadı. Yapılır yapılmaz,
bağlantıları ve kökeni nereye giderse gitsin bütün irtibatları
tespit edilip gereken çalışmalar yapılacak ve kamuoyuna
duyurulacak.
ESAD İHTİMALİ VAR MI?
Özellikle DAEŞ ihtimali üzerinde duruyoruz dediniz ama, acaba Suriye rejiminin de bu işin içinde parmağı olduğu ihtimalini görüyor musunuz?
DEAŞ’a yapılan ithamlar çerçevesinde girdim, tavır koyma zarureti olduğu için vurguladım. Eğer canlı bomba ise, Kobani’de de patlamalar olduğu ifade ediliyor. Ama nihai bir hüküm verecek noktada değiliz. Reyhanlı saldırısında da olduğu gibi başta farklı görüntü ortaya çıkmakla birlikte, sonra rejim irtibatları ortaya kondu. Ama şu anda bunun canlı bomba ihtimali yüksektir ve bu çerçevede de DEAŞ başta olmak üzere bütün ihtimaller güvenlik birimlerimiz tarafından araştırılıyor.
'YENİ BİR 6-7 EKİM'E MÜSADE ETMEYİZ'
HDP cephesinden de açıklamalar geldi. “Her türlü güvenlik açığından
şu anki hükümet sorumludur” deniyor. Aynı açıklamada halkımız
meslek örgütleri gibi bütün toplumsal yapılan kendi güvenlik
tedbirlerini geliştirmelidir deniyor. Nasıl
yorumlarsınız?
Eğer bir güvenlik açığı ve zaafı varsa, kimde bir ihmal söz konusu olmuşsa bunun da gereği yapılır. Ama olayın ilk aşamasında bunu söylemek doğru değil. Türkiye bir hukuk devletidir. Bunu takip etmenin de yöntemleri bellidir. Ama olay olduktan kısa süre sonra, olayı yapanları saldırganlardan daha çok hükümeti ve AK Partiyi suçlamak sorumsuzluktur. Bu saldırıyı yapanların ekmeğine yağ sürmektir. Paris’te saldırı oldu, oradaki partilerin ilk işi hükümeti suçlamak mı oldu?
Bu olayı istismar ederek, daha büyük şiddet sarmalına yönelmekse
buna karşıd a bütün halkımızı sorumluluk içinde davranmak konusunda
çağrıda bulunmamızın sebebi odur. Kesinlikle partimize hükümetimize
dönük yapılan ithamlar gerçek dışıdır. Herkesten daha çok DEAŞ’a
karşı tedbir almıştır. Son HDP ziyaretinde bu konuda ellerinde bir
belge varsa ortaya koymalarını söyledim. Belge yoksa, temsil
ettikleri halkın, seçmen kitlesine saygısızlık olacağını ifade
ettim.
"HDP ADIYAMAN'DAKİ OLAYA DA TEPKİ GÖSTERSİN"
Onun için HDP yetkililerine de, bu saldırılara karşı sergiledikleri tutumu Adıyaman’daki askerimize karşı da beklediğimizi ifade etmek isterim. Çok net ve açık söylüyorum, hangi terör olursa olsun onun karşısındayız. Başta DEAŞ olmak üzere, kim varsa hepsiyle ilgili gerekli tedbirleri almaya hazırız.
Açıklamanın daha vahim boyutu… Türkiye’de özel güvenlik diye bir husus yoktur. Her bir santimetrekaresinde güvenliği meşru güvenlik birimlerini sağlar. Kim tedbir almaya kalkarsa, kendisine menkul tedbir almaya kalkarsa güvenlik birimlerimiz tedbiri alır. Bir daha 6-7 ekim olaylarına izin vermeyiz. Türkiye ne Suriye’dir ne ukrayna’dır ne de herhangi bir başka ülkedir. Bedeli ne olursa olsun, vatandaşımızın her birinin güvenliğini sağlama sorumluluğu güvenlik birimlerine aittir. Tedbir alırken de etnik kimliğine, siyasi kimliğine bakmaz. Bütün vatandaşlarımızın canı bizim için kutsaldır. Ailelerine tek tek taziyelerimi sunuyorum.