Davutoğlu'na göre yaşananlar kriz!
Abone olDışişleri Bakanı Davutoğlu, Türkiye'de yürütme ile yargı arasında kriz bulunduğunu, çözümlenmesi gerektiğini söyledi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Türkiye'nin
Suriye'deki radikal örgütlere yardım yapıyor iddiaların doğru
olmadığını, Hatay'da durdurulan TIR'da da Türkmenler'e götürülecek
insani yardımların bulunduğunu söyledi. 17 Aralık'ta başlayan
operasyonla ilgili de konuşan Davutoğlu, ardarda gelen bu tür
operasyonların kuşku uyandırdığını söyledi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, NTV'de Oğuz Haksever'in
sorularını yanıtladı. Davutoğlu'nun açıklamalarından satır başları
şöyle:
"Bünyamin Aygün'ün kurtarılma operasyonunda detaylara girmek
doğru olmayabilir. Bakanlığım süresince beni en çok sevindiren bir
vatandaşımızı zor durumdan kurtardıktan sonra onunla ya da
ailesiyle konuşmak, bütün yorgunluğunuzu unutuyorsunuz.
En büyük güç kaynağımız insan kaynağımız. Birkaç ay önce de
pilotlarımızı kurtarmıştık. Bünyamin Aygün'ün kurtarılması için
büyük çabalar gösterildi. Bünyamin'in ailesi de sukunetle bekledi.
Bünyamin'in açıklamaları sorumluluğumuzu da artırdı. Onun için
çalıştığımızı duyunca rahatladığını söyledi.
Çatışma bizimle ordaki gruplar arasında hiçbir zaman çatışma
yaşanmadı. İnsan kaçırmalar bazen rejim tarafından bazen de
kontrolsüz gruplar tarafından yapılıyor. Bünyamin Aygün'ün
kurtarılması sırasında Türk birimleri herhangi bir çatışmaya
girmemiştir.
'MÜHİMMAT YÜKLÜ TIR' İDDİASI
Suriye konusunda gerekli tüm önlemlerin alınması devletin asli
görevlerindendir. Türkiye'nin Suriye'de radikal örgütlere destek
oluyor gibi söylemlerden uzak durulmalı. Evet ben de
söylüyorum o TIR Türkmenlere yardıma gidiyordu. Aldığımız bir karar
gereği aylardır yiyecek sıkıntısı çeken Türkmenlere giden yardım
konvoyuydu. Hiçbir hukuki açıkyok, gerekli prosedürlerin
hepsi tamamlandı. Görev veren birim bellidir.
TIR'ın çıktığı kapıda Türkmenler olmadığı söyleniyor. Bilenler
bilir, Türkmenlerin bulunduğu bölgeye çıkan Yayladağı kapısının
karşısı halen rejimin elinde. Yani o kapıdan çıkarak Türkmenlere
yardım götürmek mümkün mü? Şu anda rejimin elinde olan olan tek
kapı var. Yardımın mahiyeti açıktır, yazışmalar bellidir. Burada
herhangi bir tereddüt göstermemek gerekir. Bu konuda İçişleri
Bakanımız da gerekli açıklamayı yaptı.
Savcı arkadaşımız böyle bir duyum aldığında gerekli mercilerle
konuşabilirdi. Burası hassas bir bölge, belli ki olağanüstü bir
durum var. Bu bir anda medyaya yansıdı. Türkiye radikal örgütlere
destek sağlıyor gibi suçlamalar engellenebilirdi.
Savcının neden haberi olmadı? Devletin güvenlikle ilgili
aldığı bazı tedbirlerden bazen diğer bakanlıklarının da haberi
olmayabiliyor.
17 ARALIK OPERASYONU
17 Aralık'la ilgili, yolsuzluklarla ilgili ne tedbir alınması
gerekiyorsa alınır. Yasal süreç işletilir. Ama aylarca yıllarca
bekletilen dosyalar, ani bir haberle çıkıyor. Burada şimdi bir
hukuki süreç işliyor. Benimle ilgili iddia olmuş olsa
arkadaşlarım gibi 'her şey araştırılsın' deriz. Arkadaşlarım da
bunu söylediler. Başbakan'a istifalarını ilk gün
sunduklarını belirttiler. Hukuki sürecin neticesini beklemek
gerekir. Öyle bir algı oluşturulmaya çalışıldı ki sanki bütün
hükümet büyük bir yolsuzluk içinde, Türkiye büyük bir bunalımın
içinde.
"ARKASINDA NE VAR?"
"ARKASINDA NE VAR?"
Türkiye'nin gerçekleştirdiği en büyük devrim özgüven
devrimidir. 17 Aralık'tan bu yana yapılmak istenen şey özgüvenimizi
yıkmaktır. Saldırı toplumsal özgüvenimize yöneliktir.
Yolsuzlukla karşı mücadelede kim engel çıkartırsa 'kenara
çekil' deriz. Bırakalım hukuki süreç işlesin. Ama bir gün bir
dosya, ertesi gün başka dosya... Türkiye'yi 3 kritik seçim
beklerken, bunlar devreye girdiği zaman, 'bunların arkasında ne
var' sorusu akıllara gelir. O zaman engellememiz gereken,
psikolojik kriz döngüsü başlar. Türkiye'yi bu psikolojiye sokmaya
kimsenin hakkı yoktur.
Hukuki süreç işlesin, kim ne hesap vermesi gerekiyorsa hepimiz
verelim. Biz hesap vermeye hazırız. Buradan hareketle bir milletin
kaderiyle oynanmaz. Bir ülkeyi felakete götüren şey yönetilme
kabiliyetini yitirmesidir. O savcı arkadaşlarımızın da
çocuklarının kaderi bu süreçte. Hepimizin çocuklarının kaderinden
bahsediyoruz.
Hukuk bizi denetler ama siyaset yapamaz. Hukuk bize hesap
sorar ama dış politikanın ne olacağına, Kürt sorununun nasıl
çözüleceğine karışamaz.
Bir ülkede yolsuzluk varsa ekonomik kalkınma olmaz. Şu anda
yürütmeyle yargı arasında bir kriz var. Bu anayasal çerçevede
çözüme kavuşacaktır.
YENİDEN YARGILAMA
Hükümete karşı yapılan darbe teşebbüslerine, somut verilere
ulaşılmışsa, herkes aynı tutumu takınmalıdır. Yoksa geçmişte olduğu
gibi bedelini hepimiz öderiz. Uzun tutukluluk gibi bazı
yanlış uygulamalar olduysa, biz bunun önünü Anayasa Mahkemesi'ne
bireysel başvuru uygulamasıyla ile açtık. Uygulama ve usül
hatalarıyla kimin hakları mağdur edilmişse bireysel olarak ele
alınabilir. Fakat yanlış uygulamaları tolere edebilecek bir noktaya
getirmemek şart. Ama darbe teşebbüsü ve eyleme geçen her girişim
devlete ve demokrasiye karşı bir suç niteliği taşır."