Davutoğlu'na çok kritik Öcalan sorusu!
Abone olBaşbakan Davutoğlu, "Öcalan 1 Eylül'de silah bırakma çağrısı yapacak mı" sorusuna, "Silahlı unsurlar terörist gruplar varken barış çağrılarının tek başına anlamı yoktur" dedi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu,
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde 30 Ağustos Zafer Bayramı dolayısıyla
düzenlenen resepsiyonda gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını
yanıtladı.
Davutoğlu, bir gazetecinin "1 Eylül'de Öcalan'ın barış
çağrısı yapacağı yönünde bazı haberler çıktı" şeklindeki
sözleri üzerine şunları kaydetti: "Barış çağrısının esası
bellidir. 2013 Mayıs'ında Türkiye'deki bütün silahlı unsurların
terki kararı verilmişti. Barış isteyenler silahları bırakacaklar.
Yani Türkiye'de silahlı gruplar mevcut bir şekilde, silahlı
unsurlar terörist gruplar varken barış çağrılarının tek başına
anlamı yoktur. Çağrıyı değil, o çağrının gereğini yapmak
lazım." dedi.
1 KASIM SEÇİMLERİ
Başbakan Davutoğlu, 1 Kasım seçimlerine hazırlık kapsamında 81 ile
gidip gitmeyeceğinin sorulması üzerine "Aslında gidebilirim.
'Yapabilir misin' diye sorarsanız onu yaparız ama herhalde dar bir
süreç olacağı için o kadar olmaz muhtemelen ama mitingler
yapacağız" ifadesini kullandı.
AK PARTİ'NİN SEÇİM STRATEJİSİ NASIL OLACAK?
"Seçimler için iletişim stratejisi önceki kampanyadan çok farklı
olacak mı" şeklindeki soru üzerine Davutoğlu, "O konuda
bazı çalışmalar yapıyoruz. Şimdiki birinci, ilk mesele Türkiye'yi
hükümetsiz bırakmamak. Dolayısıyla hükümeti kurduk. Dünden itibaren
şimdi kongre ve seçim hazırlıklarını yapıyoruz. Toplantılar, yani
iletişim stratejisi de dahil olmak üzere her şeyi gözden
geçireceğiz önümüzdeki bir iki haftada" diye konuştu.
"Ana tema istikrar mı olacak" şeklindeki soruyu yanıtlayan
Davutoğlu, "Sadece istikrar değil. İstikrar da olacak tabii ama
daha yeni unsurlar olsun istiyorum. Sadece istikrar demek doğru
olmaz. İstikrar bir zemin oluşturur ama o zemin üzerinden neler
yapılacağını da anlatmamız lazım" dedi.
"TÜRKİYE'NİN GÜVENLİĞİ HER ŞEYİN ÖNÜNDE GELİR"
Davutoğlu, seçim alanlarında son dönemde yaşanan terör olayları
nedeniyle gerilen halkı rahatlatacak bir söylem kullanılıp
kullanılmayacağı yönündeki soruya da şu yanıtı verdi:
"Güvenlikle aldığımız tedbirlerin seçimle, seçim güvenliği
bağlamında ilişkisi var ama seçimle doğrudan alakası yok. Hani
bazılarının ifade ettiği gibi o operasyonlar seçim kazanmak için
yapılan veya o amaçla yapılmış çalışmalar değil. Türkiye'nin
güvenliği neyi gerektiriyorsa seçim günü dahi yaparız. Yani
herhangi bir şekilde bunda aksama olmaz ama seçim güvenliği
bağlamında atılacak adımlar olacak tabii. Burada bir oy kaygısı,
'operasyonlar devam ederse oyumuz şöyle etkilenir, etmezse böyle
etkilenir' gibi kaygıyla düşünmeyiz. Her şeyden önce Türkiye'nin
güvenliği her şeyin önünde gelir. Onun için halkımız da
bunu görüyor. Doğu ve Güneydoğu başta olmak üzere her yerde bu
konudaki kararlı tutumumuzdan bir memnuniyet görüyoruz. Onun için
buna huzur operasyonu diyoruz. Ülkeyi önce huzura her halükarda
kavuşturma ihtiyacı var."
ÇÖZÜM SÜRECİ BİTTİ Mİ?
Davutoğlu, bir gazetecinin "Çözüm Süreci ile ilgili
kimileri bittiğine dair, kimileri bu şekilde devam edebileceğine
dair değerlendirmeler yapıyorlar" şeklindeki sözleri
üzerine de şunları söyledi:
"Çözüm Süreci'nden ne anladığınıza bağlı. Yani eğer Çözüm Süreci'ni
Türkiye'de demokratikleşme süreçlerinin bir devamı,
demokratikleşmenin arkasından, demokratik açılım arkasından milli
birlik ve kardeşlik ve Çözüm Süreci diye süreklilik içine
bağlarsanız, bakarsanız, 12 yıl içinde ne yaptıysak biz bunun doğru
olduğu kanaatindeyiz. Yani herhangi bir şekilde yanlış bir adım
atıldığı kanaatinde değiliz. Demokratik adımlar bağlamında TRT
Kürdi'nin kurulmasından ana dilde propagandaya kadar yayılan
alanda, bunları içine alan bir şekilde, Çözüm Süreci'ni görürseniz
bu hem doğru adımlar hem de devam edilecek adımlar ama Çözüm
Süreci'ni 2013'te başlayan şekliyle düşünürseniz orada da
silahsızlanma olarak bir o şeyin parçası, o ayrı bir süreç.
Demokratikleşme ve özgürlüklerle ilgili atılan adımlardan
vazgeçmeyeceğiz, daha da artacak, devam edecek. Ama eğer bu
silahsızlanma anlamında bir süreçle bağlantılarsanız bundan sonra
devam edebilmesi için 2013 Mayıs'ı için verilen sözün yerine
getirilmesi lazım. O da silahların mutlak anlamda terki ve silahlı
unsurların Türkiye'yi terki. Bunlar gerçekleşinceye kadar bu huzur
operasyonu devam edecek. Israrla bunu söylüyorum."
"SÜREÇ DEVAM EDER AMA...."
"Kimse Türkiye'nin her bir santimetrekaresinde kamu düzeni hakim
olana kadar bu huzur operasyonundan vazgeçeceğimizi beklemesin"
diyen Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yani dursun, tekrar dönelim konuşalım, konuşulacak şey değil.
Bugün Silopi'de, Diyarbakır'da, birçok yerde yakalanan silahlar,
mühimmat, oradaki el yapımı bombalar ve diğerleri herhalde bunlar
Çözüm Süreci'nin bir parçası değil. Dolayısıyla demokratik
özgürlükler bağlamında süreç devam eder ama silahlı terörle
mücadele bağlamında ve bu çerçevede silahsızlanma bağlamında ise
şartlarımız belli."
Başbakan Davutoğlu, "Silopi'de bir bölgenin abluka altına alındığı
haberi geldi. Doğru mudur? Oradaki durum nedir" şeklindeki soru
üzerine de şöyle konuştu:
"Bütün Türkiye sathında ve Silopi de dahil Doğu ve Güneydoğu'da,
bütün kritik ilçelerimizde atılması gereken her adım atılıyor.
Kimsenin Türkiye'nin herhangi bir yerinde demokratik hukuk devleti
kuralları dışına çıkmasına izin vermeyiz. Var olan geçerli hukuk
sistemi ve kuralları içinde herkes bunu kabul edecek, o kurallara
riayet edecek. Öyle bulunduğu yerde efendim şu ilanda bulunmak, bu
ilanda bulunmak, bunların konuşulacağı yer, siyasal anlamda
konuşulacağı yer Ankara'dır her türlü siyasi konunun. Ama
bulundukları yerde bu tür çabalara girenlere de kesinlikle müsamaha
göstermeyiz."
ÖCALAN BARIŞ ÇAĞRISI YAPACAK MI?
Davutoğlu, başka bir gazetecinin "1 Eylül'de Öcalan'ın barış
çağrısı yapacağı yönünde bazı haberler çıktı" şeklindeki sözleri
üzerine şunları kaydetti:
"Barış çağrısının esası bellidir. 2013 Mayıs'ında Türkiye'deki
bütün silahlı unsurların terki kararı verilmişti. Barış isteyenler
silahları bırakacaklar. Barış isteyen varsa, hala savaş isteyen
varsa nerede savaşacak onu bilemeyiz. Türkiye sınırlarını terk
edecek. Yani Türkiye'de silahlı gruplar mevcut bir şekilde, silahlı
unsurlar terörist gruplar varken barış çağrılarının tek başına
anlamı yoktur. Çağrıyı değil, o çağrının gereğini yapmak lazım. Her
gün şehit haberleri bu anlamda hepimizin yüreğini dağlıyor ama
halkımız da biliyor ki bu ülkenin önümüzdeki on yıllarını teminat
altına alabilmek için yapılan çalışmalar, onlardan geri adım
atılmaz. Herkes ayağını denk alacak ve Türkiye'de kamu düzeni ve
hukuk devleti kurallarına riayet edecek. Kim olursa olsun."
ŞEHİR ÇATIŞMALARI İDDİASI
Davutoğlu, "Güneydoğu'da bir tür şehir çatışmasıyla halkla güvenlik
güçlerinin karşı karşıya getirilmeye çalışıldığı yönünde duyumlar
alındığının" belirtilmesi üzerine de şu ifadeleri kullandı:
"Geçen sene 6-7 Ekim olaylarında biz bu grupların niyetlerini ve
ulaşmak istedikleri hedefleri çok açık bir şekilde gördük.
Şehirlerimizi yakıp yıkmak, ilçelerimizi, illerimizi,
şehirlerimizi. Bir baskı şeyi uygulamak, silahlı ayaklanma
çağrıları vesaire. Suruç'tan sonra da benzer çabaya girmişlerdi.
Şimdi bunların olamayacağını görüyorlar. Onun için yığınak
yaptıkları bazı yerlerde, tekrar 'bunu böyle bir şart
oluşturabiliriz' çabası içine giriyorlar ama buna izin vermeyiz.
Hiçbir şekilde, hiçbir ilçede, hiçbir köyde, hiçbir mezrada
herhangi bir şekilde dediğim gibi demokratik hukuk devletinin,
meşru silahlı güçleri dışında kimse olmayacak."