Davutoğlu'dan TÜSİAD'a çağrı! Çıksın açıklasın
Abone olBaşbakan Ahmet Davutoğlu AK Parti Genel Merkezi'ndeki il başkanları toplantısında konuştu.
Başbakan Ahmet Davutoğlu AK Parti Genel Merkezi'ndeki il
başkanları toplantısında konuştu. Davutoğlu'nun gündeminde
muhalefet partilerinin asgari ücret ile ilgili seçim vaadleri
vardı. Davutoğlu, 'TÜSİAD çıksın açıklama yapsın.
Asgari ücret 1500 lira olunca, 5 bin olunca. TÜSİAD’a çağrıda
bulunuyorum. Ona bağlantılı medya kuruluşları. Çıksınlar
istatistiksel hesap versinler, asgari ücret 1500 lira olursa kaç iş
yeri kapanır. Bunun hesabını versinler. Perde gerisinden muhalefete
destek vermek değil, çıksınlar açıkça destek
versinler.' dedi.
Davutoğlu'nun konuşmasından satırbaşları..
Son iki hafta içinde yaşadıklarımız ne zaman Ak Parti adayları binaları saldırıya uğrasa diğer partilerden tek bir destek mesajı gelmedi. Tek bir parti lideri dahi kınamadı. Ama ne zaman herhangi bir partiye dönük, küçük bir saldırı yada ifade olmuşsa, anında hem ben hem ilgili arkadaşlarımız bunu kınadık. Mitinglerde dozun düşmesi için birçok mitingde genel başkanlar yuhalandığı zaman bunu durdurdum. Buna mukabil maalesef muhalefet liderleri, her mitingde hakarete varacak şekilde, cumhurbaşkanını da seçim kampanyasının içine katarak ağır hakaretlerle şu ana kadar kampanya yöntemi geliştirmeye çalıştı.
'HANGİ PARTİYE SALDIRI OLURSA...'
Biz her zaman siyasette edebin hayanın sözcüsü olduk ve AK Parti
teşkilatları hiçbir yerde gerginliğin tarafı olmayacaklardır. AK
Parti genel başkanı olarak, bu anlamda gerekli mesajları verdik.
Buradan da başbakan olarak gönlü başka partilere oy verme
niyetindeki vatandaşları da içine katarak sesleniyorum, hangi
partiye nerede bir saldırı olursa biz bunu bütün partilere temel de
de demokrasiye yapılmış saldırı olarak görürüz. Diğer parti
liderlerinin yada teşkilatlarının güvenliği onuru bizim için
korunması gereken asli hususlardır.
TALİMATI DA VERDİM
Hal böyleyken son iki gün içinde Adana ve Mersin’de HDP binalarına
yapılan saldırıdan hareketle yapılan yorumlar, gerçekten bu
saldırının arkasındaki güçlerin neyi planladıklarını açıkça ortaya
koyuyor. Bugün içişleri bakanımızdan kapsamlı bir brifing aldım.
Talimatı da verdim. Biz bu tepkiyi gösterirken bir baktık HDP eş
başkanı açık bir şekilde bunun sorumlusunun cumhurbaşkanımız
olduğuna dair hiç mesnedi olmayan ve seçimlere öfke ve kutuplaşma
virüsü bulaştırmaya çalışan tutum sergiledi. Hemen onu takiben
sanki HDP ve MHP paslaşıyormuş gibi, MHP’liler de koroya katılıp AK
Parti’nin bu saldırıların arkasında olduğunu ifade eden yaklaşımda
bulundular. Kılıçdaroğlu, yine partimizi suçladılar.
AK PARTİ SOKAĞA ÇIKMADI
Kimse AK Parti’ye meşruiyet dışı tutum ve tavır izafi edemez. 2008
yılında iktidardayken ve geride parlak icraatları yapmış hükümet
olarak hakkımızda kapatılma davası açıldığında dahi tek bir AK
Partili sokağa çıkmadı, herhangi bir şekilde sözle dahi tepkisini
ifade etmedi. Sayın cumhurbaşkanımız, genel başkanımız olarak açık
bir tavır sergiledi. AYM’nin bir an önce kararı alması için çağrıda
bulundu. Oyunlarını bozduk. O zaman haksız bir muamelede dahi bu
basiretli tavrı sergileyen AK Parti kadroları, bugün kazanacağımız
seçime doğru giderken niçin kutuplaşmaya sebep verecek tavır içinde
olalım?
Tek hedefleri AK Parti’nin güç kaybetmesi. Bunun üzerinden de Türkiye’nin 13 yıllık birikiminin tehlikeye atılması. Biz bu tuzaklara gelmeyeceğiz. Her yerde sizler il başkanları ve belediye başkanlarımız olarak her yerde başınız dik şekilde, Türkiye’de demokrasiyi savunmaya devam edeceksiniz. Hiçbir yerde gerginliğin tarafı olmayacaksınız. Ama bize dönük şantaj tehdit olduğunda da dimdik duracaksınız, talimatımız budur.
'SEÇİM NETİCESİ NE OLURSA OLSUN...'
Bugün sabah dahi Mardin’de yine bir saldırı söz konusu oldu bizim
parti binamıza, el bombasıyla saldırıya tevessül edenler oldu.
Birileri, AK Parti’ye oy verirseniz şiddete maruz kalırsınız mesajı
vermek istiyorsa, seçim neticeleri ne olursa olsun hiçbir şekilde
ülkemizin kaosa kriz ortamına sürüklenmesine izin vermeyiz. Ama bu
ülkeyi vandallara şiddet yanlılarına terk etmedik, etmeyeceğiz.
Kampanyamızın ikinci dönemi başlıyor. Aslında iktidar içindeki bu
kutlu yürüyüşümüzün de ikinci atılım dönemi başlıyor. Daha çok
geçmişteki hizmetlerimize yer vermiştik. 12-13 yıl içinde Türkiye
hasta adam statüsünden çıktı ve yükselen bir güç haline geldi.
Bizden önceki 33 hükümetin ortalama ömrü 1 yıldır. Bu topraklarda
33 günlük hükümet var. AK Parti, hasta adam konumundan, IMF’den
borç isteyen konumdan, dünyada en fazla yardım yapan ülke konumuna
getirdi. Şimdi ikinci atılım dönemine girmiş bulunuyoruz.
BU HAREKETİN ADI AK PARTİ HAREKETİDİR
MHP’de önemli bir görevde olan, ulaştırma bakanı hızlı tren projesi önüne geldiğinde, hızlı treni değil biz çocuklarımız torunlarımız bile göremez diyordu. Şimdi aynı MHP yetkilisi hızlı trenle seyahat ediyordur. Derslik yapılamıyordu. Deprem olduğunda, ülkenin başbakanı Ankara’dan günlerce deprem mahalline gidemiyordu. Ülkenin lif lif bütün kurumları çözülmüştü. Milletin özgüveni kalmamıştı. Herkes yurtdışında iş imkanı bulabilir miyim diye, başörtüsü nedeniyle okuyamayanlar dışarda okuyup istikbalimi kurtarabilir miyim diye kaygı içindeydiler. Kişiler, kurumlar, toplumsal kesimler dağılmıştı. Bir ahi teşkilatına ihtiyaç vardı ve o teşkilat ağustos 2001’de kuruldu. Bu hareketin adı AK Parti hareketidir.
Sayın Bahçeli sizi ensenizden takip ediyoruz gibi bu bile bütün siyasetlerinin bizi takip etmek olduğunu gösteren bir itiraf aslında. Kendin yolunda yürü. Benim ensemde ne arıyorsun? Millet ne diyeceksen seni görsün. Ama onu bile yapamadılar. Sayın Bahçeli bu takibi yapsa herhalde benim gittiğim yerlere gitmesi lazım ama edemez. Siyasetleri tamamıyla tepki siyaseti. Ümit ediyorlar ki tepkiyi yoğunlaştırarak şiddet dilini artırarak AK Parti’ye dönük toplumsal tepki alanı oluşturabilsinler.
3 PARTİNİN SÖYLEMLERİNE BAKIN
Bugün 3 partinin söylemlerine bakın. Birbirlerine karşı karşı safta
durduklarını iddia edenler dahi HDP ve MHP birbirlerine karşı bir
şey söylememeye özen gösteriyorlar. Hep birlikte AK Parti’ye
yöneliyorlar. Gerilerindeki üst akılın ve onları yönlendirenlerin
temel hedefi Türkiye’nin ikinci büyük istikrar dönemini dumura
uğratmak. 10 yılı yakalayan iki istikrar dönemi var. 27 Mayıs ile
rahmetli Menderes’in 91’deki rahmetli Özal’ın istikrar dönemi
durduruldu. Ama AK Parti’nin getirdiği demokratik istikrar dönemi
durdurulamayacak. Bütün partilerin seçim beyannamelerine bakın.
Teklifleri nedir? Popülist tavırlar dışında, 90’lı yılların
önermeleri. Koalisyon dönemi, pazarlıklar dönemi perde gerisinde
siyasetle alakası olmayanların vesayet kuracakları dönemler, kısa
dönemli koalisyon çabaları. Ama hiçbir şekilde vizyonla
gelmediler.
Biz geldiğimizde Kemal Derviş, bütün destekleri kesmişti, mazot
gübre desteğini. Biz gelince tekrar desteği başlattık.
'MURSİ'NİN GÖRDÜĞÜ TÜRDEN HESABI...'
Hiçbir zaman halkımızın karşısında hesap vermekten çekinmedik. Ama
birileri Menderes gibi, Mursi’nin gördüğü türden hesabı bizle
görmek isterse biz de elif gibi kaya gibi hesap sorma makamlarının
karşısında dururuz. Bazı köşe yazıları görüyorum, AK Parti’nin
beyannamesinde ne var bilemiyoruz. Gayet iyi biliyorlar, seçim
beyannamemiz de açık. Türkçe bilen herkes görür. Hangi partinin
böyle bir sözleşme metni ortaya çıktı? Onlar metin ortaya koymak,
bağlayıcı bir söz söylemek yerine yalanlara iftiralara
provokasyonlara meyil ettiler. Hala meydan okuyorum buradan. Bizim
100 maddelik yeni Türkiye sözleşmesinin karşısında nasıl bir
Türkiye istediğinizi ortaya koyun. Yeni anayasa nasıl tanzim
edilecek bunu konuşalım.
Milletin yazdığı yeni bir anayasayı öyle veya böyle inşa edeceğiz.
Herkes kendi anayasa metnini ortaya koysun. Biz koyduk. CHP ne
düşünüyor, MHP ne düşünüyor? Hangi sistemi savunuyor bunları açık
net şekilde ortaya koymaları lazım. Bu metinler üzerinden
müzakereler yapılsın. Ama geçmişte parlamenter sistem tehdit
edildiğinde, 28 Şubat’ta parlamenter sisteme en büyük darbe
vuruldu. Başbakan MGK’da hesaba çekildi, AYM’de o vakur duruşuyla
saatlerce ayakta ifade verdi savunan adam Necmettin Erbakan
hocamız. O zaman parlamenter sistemi savunmayanlar, 27 Nisan’da e
muhtıra verildiğinde, siyasi iktidarın geri adım atacağı
düşünülerek verilen, AK Parti’den cumhurbaşkanı seçtirmeyiz olan e
muhtırada, o zaman sesi çıkmayanlar bir anda parlamenter sistemin
savunucu kesildiler.
ŞİMDİ Kİ HEDEFİMİZ...
Ama 27 Nisan’ın farkı şuydu. Şapkayı alıp gidecek bir başbakan
değil, milletin emanetini koruyacak bir başbakan orada oturuyordu
fark buydu. Ve o başbakanın arkasında kale gibi duran AK Parti
teşkilatı vardı.
Şimdiki hedefimiz otoyolları inşa etmek. İstanbul İzmir otoyolu.
3,5 saate, Bursa İzmir arasını 1,5 saate indirecek otoyollar. Bu
otoyolu İstanbul’dan Antep’e kadar kesintisiz kılmak. İstanbul’dan
doğu sınırlarımıza kadar yaygınlaştırmak. Nasıl mı ulaştırmada
niteliksel değişim? Hızlı trene, yüksek hızlı trene, şimdi yeni
projemizde süper hızlı trene Ankara İstanbul’u 1,5 saate düşürecek
sisteme geçmek. Bizim beyannamemizi okusalar bu projeler orada var.
Bunlar hem çılgın projeler aynı zamanda akıllı çılgın projelerdir.
Kılıçdaroğlu’nun akılsız çılgınlaşmaya çalışan projeleri var.
Yüksek hızlı tren bağlamında, şimdi network içinde Konya, ikinci
başkentimiz bursa, dersaadet Osmanlı başkent İstanbul ve
cumhuriyetimizin başkenti Ankara hızlı trenle buluştu. Bilecik
üstünden Bursa ile, Antalya ile İstanbul arasında hızlı tren. Yine
Antalya Konya Aksaray Nevşehir Kayseri hattıyla Kapadokya ile
Antalya’yı birleştiriyoruz.
Marmaray’ı yapmışsak, sadece İstanbul ulaşımı değil biz İstanbul’u
birbirine bağlarken Anadolu ile Trakya’yı Londra ile Pekin’i
birbirine bağlıyoruz. Bu sene Bakü Tiflis Kars hattını
tamamlıyoruz. Havayolu alanında sadece 26’dan 53’e çıkarmadık,
İstanbul’da en büyük havalimanını niye yapıyoruz? İstanbul’u
dünyanın en büyük ticari merkezi yapmak için. Kanuni sultan
Süleyman dönemi, dünyanın en büyük şehri 1597’de İstanbul’du. Bizim
devletimiz küçüldükçe İstanbul ve şehirlerimizin dönemi azalır
göründü.
2013 Mayıs’ında IMF’ye borçlarımızı ödeyip İstanbul’da en büyük
havalimanını temelini attığımızda, üçüncü köprünün temelini
attığımızda gezi olaylarını kimse tesadüf olarak görmemeli.
TÜRKİYE'Yİ KÜRESEL GÜÇ YAPMAYA KARARLIYIZ
Biz içeride ve dışarda, onlar karşısında olsunlar biz vizyonumuzdan
bir adım bile sapmadan Türkiye’yi küresel güç yapmaya kararlıyız.
Kanal İstanbul’u yapıyoruz. Ulaştırma projeleriyle biz Türkiye’de
niteliksel dönüşümünü gerçekleştiriyoruz. Sağlıktaki şimdiki
hedefimiz, Türkiye’de her biri 700 ila 1300 2600 kişilik şehir
hastaneleri kompleksi kuruyoruz.
Eğitimde yeni atılım döneminde ARGE’ye öncelik vereceğiz. Her bir
gencimizi bilgisayar teknolojisiyle tanıştıracağız. Tanışmak kitabı
unutmak anlamına gelmez.
Tarımda organik tarımı geliştirmek, tarımda verimliliği artırmak,
sulanmayan hiçbir arazi bırakmamak. Verimli sulamayla yeni bir
çığır açacağız tarımda. Yine kurduğumuz sistemler dünyada ilk
niteliğinde sistemlerdir. Bunlar bizim makro olarak halkımızla
birlikte gerçekleştireceğimiz hedefler.
3 yıl ustalık belgesi olan yeni ustaya işyeri açması durumunda
faizsiz kredi veriyoruz. Sıfır faizli kredi. Yine yok olmaya yüz
tutmuş mesleklerde faizsiz kredi veriyoruz. Alışveriş merkezlerinde
perakende oranları çıkardık. Rayiç bedelin dörtte birine kiraya
verilecek. Esnafımızın büyüyen ticaret alanlarının baskısı altında
ezdirmedik.
TAŞERONLUK SİSTEMİ
Yine çok istismar edilen konulardan birisi taşeronluk. Gene yıl
yasa çıkardık. Karayollarında çalışan işçiler asli iş yaptıkları
için hepsini kadroya aldık. Bugün alt işveren şirketlerinde çalışan
kardeşlerimize seslenmek istiyorum. Asli iş yapıyorlarsa kesinlikle
kadroya alınacaklar. Asli iş yapan kimse taşeron statüsünde
kalmayacak.
Artık maden işçileri en az iki asgari ücret alacak, 5 gün 7,5
saat çalışacaklar, haftada iki gün tatil yapacaklar. Bu hakları
verince işverenlerimiz zor durumda kaldı. Zonguldak’ta işçiler
çıkarılmıştı, dün fiyat farkları kararnamesini çıkardık, işçilerin
tümünün de geri alınmasını sağlayacak düzenlemeyi yaptık. Bunları
özellikle zikrediyorum ki döndüğünüzde her biriniz bu durumu
paylaşın.
Emeklilerimiz konusuna gelince, baktılar ki bütün milletimizle
ilgili yaptıkları manipülasyonlar fayda vermiyor. O onurlu
emeklilerimiz üzerinden siyaset yapmaya kalkıyorlar. Geçmişte
Kılıçdaroğlu’nun SSK genel müdürü olduğu döneminde, sorun nasıl
muamele görüyorlardı? Kaç saat kuyrukta bekliyorlardı? Şimdi banka
önünde emekli görüyor musunuz?
Bakınız SSK işçi emeklisinin maaşı 271 liraydı, şimdi 1071 lira.
SSK tarım işçisi 216 lira, şu anda 966. Bağkur esnafı 148’di şu
anda 868. Emekli sandığı 376 liradan 1350 liraya. Bunlar en düşük
rakamlar. En düşük memur maaşı 293 lira dan 2097 liraya. Biz
vermeyeceğimiz sözü söylemedik, söylediğimiz her sözü de yerine
getirdik. 100 lira zam yaptık, bunlar inşallah Temmuz’da uygulamaya
başlayacak. Emeklilerimizin hakkını hukukunu koruduk. Bu konu
sadece maaş meselesi de değil. bir çok sosyal düzenlemeler yaptık.
65 yaş üzerindekilere sağladığımız ücretsiz seyahat. Eşi vefat
etmiş dul hanımlara 2 ayda bir 500 lira katkı. Emekli olsa da
olmasa da verdik. Oğlu askerde olan aileye verdiğimiz 250 lira.
“TÜSİAD ÇIKSIN AÇIKLAMA YAPSIN”
TÜSİAD çıksın açıklama yapsın. Asgari ücret 1500 lira olunca, 5 bin
olunca. TÜSİAD’a çağrıda bulunuyorum. Ona bağlantılı medya
kuruluşları. Çıksınlar istatistiksel hesap versinler, asgari ücret
1500 lira olursa kaç iş yeri kapanır. Bunun hesabını versinler.
Perde gerisinden muhalefete destek vermek değil, çıksınlar açıkça
destek versinler. TÜSİAD çıksın ben Kılıçdaroğlu’nun görüşünü
destekliyorum desinler. Konuşacaklarsa açıkça konuşsunlar. Bu
ücretleri siz belirlediniz biz belirlemedik. CHP genel başkanı
asgari ücretini artırmaya kararlıysa, izmir belediyesi çıkarsın
asgari ücreti.