Davutoğlu Washington Post’a yazdı!
Abone olBaşbakan Davutoğlu Washington Post’a yazdığı makalede Türkiye'nin, güney sınırlarında ulusal güvenliğine yönelik birçok tehditle karşı karşıya olduğunu kaydetti.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, Washington Post gazetesinde
yayınlanan makalesinde, Türkiye'yi hedef alan terör örgütlerinin,
eylemlerinin cezasız kalmayacağını bilmesi gerektiğini
bildirdi.
Gazetedeki makalesinde, Suriye ve Irak’taki olayların ilk bakışta
insanı umutsuzluk ve çaresizliğe götürebileceğini belirten
Davutoğlu, “Ancak bir tarih profesörü, diplomat ve politikacı
olarak biliyorum ki, akıp giden tarih ancak bir bütün olarak
görüldüğünde anlamlıdır. Türkiye’nin güneyindeki başa çıkılamaz
gibi görünen birçok zorluğu ele alırken bu gerçekleri aklımızda
tutmalıyız" ifadesini kullandı.
Davutoğlu, yazıda, Türkiye'nin, güney sınırlarında ulusal
güvenliğine yönelik birçok tehditle karşı karşıya olduğunu
kaydederek, “Şam’daki meşruiyetini yitirmiş bir rejim ile terör
organizasyonu DAEŞ barbarlıkta yarışırken, Suriye’de yüz binlerce
insanın öldüğünü, 2 milyonu Türkiye’de olmak üzere milyonlarca
insanın evlerinden edildiğini” hatırlattı.
Esed rejiminin, kendi vatandaşına ayrım yapmaksızın bombalar
yağdırıp uluslararası hukuku gözardı ederek kimyasal silah
kullanırken, DAEŞ’in de gidecek yeri olmayan masum insanları zapt
edip talan ve tecavüzde bulunduğunu belirten Davutoğlu, PKK gibi
diğer terör örgütlerinin de savaşın bu karmaşasından yararlanarak,
terörü kendi hedeflerine ulaşmak için araç olarak gördüğünü
vurguladı.
Davutoğlu, "Kısacası, görünen o ki, sanki kaos ve anarşi devri
güneyimizde doğmuştur. Fakat tarihten bildiğimiz gibi, gecenin en
karanlık anı, şafaktan hemen öncedir. Şahit olduğumuz bu düzen
bozukluğunu ele almada çaresiz değiliz" ifadelerine yer verdi.
“Tüm sorunların diplomasi yoluyla halledilemeyeceğinin de
farkındayız”
Başbakan Davutoğlu, “yüzyılların devlet siyasetini inşa ederek
Türkiye'nin diplomasiyi her zaman uluslararası ilişkilerde merkeze
koyduğuna” işaret ederek, bu deneyimin, genç Türk Cumhuriyeti’nin
eski hısımları yeni dostluğa ve müttefikliğe çevirmesini
sağladığını kaydetti.
Davutoğlu, yazısına şöyle devam etti:
"Ama istikrarsız bir bölgede yaşayanlar olarak bizler, tüm
sorunların diplomasi yoluyla halledilemeyeceğinin de farkındayız.
Tıpkı iyiler olduğu gibi, kötüler de var ve gerektiğinde bunlara
karşı koymak gerekiyor. Türkiye’de hepimiz, terörizme çok aşinayız.
Çok büyük acılar çektik ve ağır bedeller ödedik. Kararlılığımız
değişmedi; terör tehlikesi kendini nerede ve ne zaman gösterirse,
onunla karşılaşmaya kararlıyız."
“DAEŞ tamamen yok edilinceye kadar, birlikte mücadele
edeceğiz”
Türkiye’nin, DAEŞ’in çirkin yüzünü gösterdiği ilk andan itibaren
örgütle mücadelede tam taahhüde sahip olduğunun altını çizen
Davutoğlu, Türkiye dışında hiçbir NATO ülkesinin DAEŞ ile sınır
paylaşmak zorunda kalmadığına işaret etti.
Davutoğlu, örgütle mücadele kapsamında oluşturulan uluslararası
koalisyonun bir üyesi olarak Türkiye’nin halihazırda zaten DAEŞ’i
geriletmek için ulusal varlıklarını ve kapasitesini etkin şekilde
kullandığını belirterek, “Şimdi, DAEŞ tehdidi daha keskin hale
gelirken, uluslararası hukuka tamamen uygun olarak belli başlı
önemli adımlar atıyoruz” ifadesini kullandı.
Başbakan Davutoğlu, ABD ile en üst düzeyde varılan mutabakatın,
müttefiklerle birlikte, teröristlere karşı daha etkili bir mücadele
sağlayacağını kaydederek, “Sınırlarımızı DAEŞ’ten temizleyerek,
sadece çirkin bir terörist mevcudiyetini zayıflatmış ve nihayetinde
yok etmiş olmayacağız, aynı zamanda sahada Esed rejimi ve DAEŞ’e
karşı savaşan tek aktör olan Suriyeli ılımlı muhaliflere yardım eli
uzatmış olacağız” yorumunu yaptı.
“ABD ile geçmişte de birçok kez yaptıkları gibi, eğer uyum içinde
hareket ederlerse bölgede aşırılıkların gidişatını tersine
çevirebileceklerine ve istikrar için zemin oluşturabileceklerine
inandıkları için bu mutabakata vardıklarını” ifade eden Davutoğlu,
makalesinde, “DAEŞ ortak düşman ve onların silahları ve
ideolojileri tamamen yok edilinceye kadar, elimizdeki tüm imkanları
kullanarak birlikte mücadele edeceğiz” diye yazdı.
“Şam’daki rejim iktidardan uzaklaştırılmadıkça, Suriye
kurtarılmış olamaz”
DAEŞ’in ortaya çıkmasına neden olan koşulların ve kendi çıkarlarına
uyduğunda bunlara göz yumanların da gözden kaçırılmaması
gerektiğinin altını çizen Davutoğlu, “Şam’daki rejim iktidardan
uzaklaştırılmadıkça, Suriye kurtarılmış olamaz. DAEŞ’in ortaya
çıkmasına sebep olan katliam ve kaostan Esed rejimi sorumludur.
Beşşar Esed ile onun yakın çevresindekileri gitmediği sürece,
radikalizm için verimli bu zemin yok edilemez” değerlendirmesinde
bulundu.
Davutoğlu, Suriye’deki iç savaşa 2012 yılındaki Cenevre mutabakatı
çerçevesinde siyasi bir çözüm getirilmesi gerektiğini kaydederek,
“Daha fazla kan dökülmesini önleyecek tek yol bu ve Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konseyi’nin daimi üyelerinin de aralarında
bulunduğu uluslararası toplum, bunu sağlamak için kendi üzerilerine
düşen tüm sorumluluğu yerine getirmeli” diye yazdı.
Davutoğlu, DAEŞ teröründen oldukça acı çeken Irak’ta ise
haklarından mahrum edilen toplum kesimlerinin kazanılması için
yasal çerçevelerle desteklenen kapsayıcı politikaların, güç ve
gelir paylaşımına dayalı bir federalizmin tek yol olduğuna işaret
etti.
-“Türkiye'yi hedef alan terörist organizasyonlar bilmelidir ki,
eylemleri cezasız kalmayacak”-
Davutoğlu, ABD tarafından da terörist organizasyon olarak görülen
PKK’nın, DAEŞ ile aynı köken ve ideolojiye sahip olmamakla birlikte
Suriye'deki durumdan yararlanıp, Batı'nın gözündeki pozisyonunu
güçlendirmek için bir kez daha terörizme başvurduğunu
vurguladı.
Demokratikleşmeyi daha da artırarak on yılların şiddetini sona
erdirmek için tarihi bir süreç yürüttüklerini ama bunun, PKK
silahları ve şiddeti bırakmadan ve silahlı unsurlarını Türkiye’den
çekmeden sonuca ulaşamayacağını kaydeden Davutoğlu, yazısını şöyle
sürdürdü:
“Türkiye'yi hedef alan terörist organizasyonlar bilmelidir ki,
eylemleri cezasız kalmayacak ve uluslararası kanunlar altında tüm
haklara sahip olarak, onların eylemlerine tam kararlılıkla karşılık
vereceğiz. Bu, çözüm arayışlarının sona erdiği anlamına gelmiyor.
Tam tersine, Türkiye'de yeni bir hükümet kurulunca, buna mantıklı
bir çözüm getirmek için en hızlı şekilde konuyu ileri taşımaya
kararlıyım. Fakat bu arada, PKK terörü durmalı ve silahlı
unsurlarını Türkiye'den çekmelidir."
Türkiye’nin 13 yıldan bu yana birçok açıdan değiştiğini ve bunların
hep daha iyiye doğru olduğunu belirten Davutoğlu, başarılı bir genç
nüfusu, canlı ekonomisi ve güçlü basın ve sivil toplum da dahil tüm
gerekli kontrol ve denge unsurlarıyla desteklenmiş tam
demokrasisiyle Türkiye’nin bir başarı hikayesi olduğunu
bildirdi.
Başbakan Davutoğlu, “Coğrafya, kaderdir ve müttefik ve
ortaklarımızla birlikte bölgemizde ortaya çıkan tehditlere karşı
sebatlı olmayı sürdüreceğiz. Tarihimizin öğrettiği gibi, her zaman
muhtemel anlaşmazlıkları barışçıl şekilde çözmek için yollar
arayacağız ama tehdit edildiğimizde de düşmanı yenilgiye uğratana
kadar elimizdeki tüm imkanlarla koşulsuz bir şekilde hareket
edeceğiz” diyerek yazısını tamamladı.