Davutoğlu ve Bahçeli koalisyon için oturacak!
Abone olCHP seçeneğinin rafa kalkmasının ardından bu kez de Ankara kulislerinde AK Parti- MHP koalisyonu konuşuluyor.
"Milliyetçi Hareket Partisi, istikrarlı ve tutarlı bir şekilde
AKP ile CHP arasında bir koalisyon hükümeti kurulmasını devamlı
önermiş ve ısrarla gündemde tutmuştur. Partimiz, Türkiye'nin
bugünkü nazik döneminde sertleşen ve derinleşen kamplaşmanın bu
çerçevede tamir ve telafi edilebileceğine samimiyetle
inanmıştır.
"TÜRKİYE 35 GÜNDÜR FÜTURSUZCA VAKİT KAYBETMİŞ, PİŞKİNCE OYALANMIŞTIR"
Ancak özellikle AKP Genel Başkanı Sayın Davutoğlu'nun koalisyon
görüşmelerini kasten ağırdan aldığı, bunca süreyi boşa geçirip
zamana oynadığı objektif bir bakışla ileri sürülebilecektir.
Erdoğan'ın çekim alanından bir türlü kurtulamayan, sarayın güdümüne
çaresizce girmekten başka bir davranış gösteremeyen Davutoğlu
koalisyona baştan itibaren gönülsüz yaklaşmıştır.
Sonuç itibariyle Türkiye 35 gündür fütursuzca vakit kaybetmiş,
pişkince oyalanmıştır.
Elbette bunun demokratik bir faturası olacaktır ve Türk milleti bu
gelişmeler hakkında ki yorumunu en iyi şekilde yerine
getirecektir.
Bu husus tartışma götürmez bir gerçektir.
Başbakan'ın CHP'ye bir koalisyon hükümeti teklifi götürmek yerine,
kısa süreli seçim hükümeti kurulması veya azınlık hükümetine destek
verilmesi yönündeki talebi ahlaki ve anlaşılabilir
görülmemiştir.
"AKP, TEK BAŞINA İKTİDAR YILLARINI KAYBETMEYİ BİR TÜRLÜ HAZMEDEMEMİŞTİR"
Sayın Davutoğlu kafasında yavaş yavaş tükenen 9 ayrı seçeneğin
olduğunu iddia etse de, hiç şüphesiz 7 Haziran seçimlerinin
yenilenmesi başından beri gizli ve esas gündemidir.
Gelişmelerden, tarafların açıklamalarından çıkan sonuç da bu
yöndedir.
AKP, 13 yıllık rezalet ve hezimet dolu tek başına iktidar yıllarını
kaybetmeyi bir türlü hazmedememiştir.
"ERDOĞAN, DAVUTOĞLU'NUN ZİHNİ MELEKELERİNE İPOTEK KOYMUŞTUR"
Cumhurbaşkanı Erdoğan her fırsatta koalisyon hükümetlerini
kötülemiş, milli iradenin kararını tartışmaya açmış, dedikodu
kazanını kaynatarak Davutoğlu'nun zihni melekelerine ipotek
koymuştur.
Türkiye tek bir kişinin egosuna, tatminsiz iktidar hastalığına ve
koltuk hırsına adeta boyun eğmiştir.
Sayın Davutoğlu'nun Erdoğan'ın tembih ve telkini altında yalandan
ve iş olsun kabilinden sürdürdüğü koalisyon temasları ülkemizin
önünü tıkamış, siyasi uzlaşma dinamiklerini budamıştır.
Nitekim demokrasi ve demokratik teamüller sakatlanmıştır.
"ERDOĞAN'IN AKP'YE PARMAK SALLAMASI SİYASETE VURULMUŞ BİR PRANGA"
Erdoğan'ın, Sayın Davutoğlu'na CHP Genel Başkanı'yla
görüşmesinden bir gün önce; 'Kendi ilkeleriyle de karşı düşüncenin
örtüşmesi lazım. Herhalde örtüşmüyorsa, intihar edecek hali yoktur'
diyerek çektiği ihtar ve yaptığı ayar bugünkü bunalım tablosunun
asıl nedeni olmuştur.
Hiç hakkı ve yetkisi olmadığı halde, Erdoğan'ın kritik dönemeç ve
dönemlerde sesini yükselterek AKP'ye ve Genel Başkanı'na parmak
sallaması en azından Türk siyasetine vurulmuş paslı bir pranga
olarak görülmelidir.
Sayın Davutoğlu'nun bundan sonra ne yapılacağıyla ilgili saraydan
talimat ve siyasi diyet listesini bizzat alması en makul ve doğru
seçenektir.
Türkiye'nin normalleşmesinin, siyasi istikrar kazanmasının bu kafa
yapısı ve mantık örgüsüyle temin ve idamesi imkânsızdır.
Erdoğan'ın Türkiye'nin önünde aşılması gereken bir bariyer,
açılması gereken kara bir tıkaç olduğu kuşkusuzdur.
Sayın Davutoğlu'nun da sarayın hizasından çıkmaya, yörüngesinden
ayrılmaya niyet ve isteği olmadığı somut bir gerçek olarak
karşımızdadır.
Hepsinden önemlisi de, Erdoğan ve zihniyeti demokrasiye saygısız,
mutabakata kapalı, Türk milletinin tercihlerine duyarsızdır.
"MHP AKP'YLE GÖRÜŞMEYE ŞARTLARI SAKLI KALMAK KAYDIYLA AÇIKTIR"
Türkiye ekonomisinin vahim durumu ortadadır. Piyasaların
siyasi istikrarsızlıktan nasıl ve ne şekilde etkileneceği de
bilinmez değildir.
Seçimlerin tekrarlanması bir aşı değil, şu günkü ortam ve gündemde
zehirdir.
Elbette Milliyetçi Hareket Partisi AKP'yle görüşmeye daha önceki
şartları saklı ve baki kalmak kaydıyla açıktır.
Fakat önce, Sayın Davutoğlu'ndan bağımsız tavır beklemek ve sarayın
yönlendirmesine sırtını döndüğünü tam manasıyla görmek en tabii ve
haklı beklentimizdir.
Parti olarak azınlık hükümeti veya seçim hükümeti formüllerine
kapalı duruşumuz bozulmamıştır. Bu konuda geri adım atmamız eşyanın
tabiatına aykırıdır.
Hiç kimse bizden, siyasi hesap ve sinsi planlarını hayata geçirmek
için destek veya örtülü bir müsamaha beklememelidir.
Türk siyaseti, bugünkü kriz ortamından çıkmak için ya bir yol inşa
etmeli ya da bir yol bulmalıdır."