Davutoğlu: Hiç kimse güvende değil
Abone olBaşbakan Davutoğlu, Avustralya'da düzenlenen G20 Brisbane Zirvesi'nin Sınamaları ve Katkıları Konferansı"nın kapanış oturumunda konuşma yaptı.
Davutoğlu; "Jeopolitik olarak Avustralya kendisini
az riskli bir coğrafyada görebilir, ama finansal olarak hiç kimse
bir ada değil, hiç kimse güvende ve emniyette değil"
dedi.
"Biz şunu biliyoruz ki savaştan sonra bir intikam kültürü
olmamalı" diyen Davutoğlu, şöyle devam etti:
Başbakan Davutoğlu, "Uluslararası sistemin mutlaka her
açıdan kapsayıcı olması lazım. Eğer buna sahip olmazsanız
meşruiyeti bulamazsınız. Bugün BM'nin sıkıntısı zaten bu. BM Genel
Kurulu kapsayıcı herkesi dahil edici ama BM Güvenlik Konseyine
geldiğiniz zaman belli ulusların belli statüleri var ve diğer
ulusları dışlayıcı bir yapı var" dedi.
Başbakan Davutoğlu, Brisbane Belediye Sarayı'nda düzenlenen
"Küresel Gelişmeyi Güçlendirme: G20 Brisbane Zirvesi'nin
Sınamaları ve Katkıları Konferansı"nın kapanış oturumunda
konuştu.
Davutoğlu, İngilizce yaptığı ve TRT Haber'de simültane tercüme
edilen konuşmasında, G20 Liderler Zirvesi'nin düzenlenmesinde
gösterdikleri başarıdan dolayı Avustralyalı yetkilileri tebrik
etmek istediğini belirterek, bu zirvenin dönem başkanlığının da
gelecek yıl Türkiye'ye geçeceğini anımsattı.
G20 Zirvesi dönem başkanlığını üstlenecek olmalarından dolayı,
Avustralya ile işbirliği halinde olduklarını ifade eden Davutoğlu,
"Biz Gelibolu'daki, Çanakkale savaşlarının, deniz
savaşlarının 100. yılını idrak ediyoruz. Gelibolu'da, bizim
büyükbabalarımız birbirleriyle savaştılar, biliyorsunuz. Benim
büyükbabam da Türk tarafında savaşanlardan bir tanesiydi. Bugün
Avustralya'ya karşı, Anzaklara karşı savaşan birinin torunu olarak
burada misafirim. Tarihin cilveleri olan şeyler bunlar"
diye konuştu.
"Karşılıklı saygı ve dostluk kültürü gelişmeli. Geçmişte ne
olmuş olursa olsun artık geçmişte kaldı. Gelecek için bizler omuz
omuza hareket etmeliyiz ve krizlerle başa çıkma konusunda,
sıkıntılarla başa çıkma konusunda, insanlığa yardım konusunda omuz
omuza olmalıyız. Dolayısıyla burada biz dostlara, Avustralyalıların
konuğu olarak bulunuyoruz. Şimdi 100 yıl geçtikten sonra 170 bini
aşkın Türk, Avustralya'da yaşamakta ve gerçekten barış içinde
yaşıyorlar. İşte diğer uluslar için de bizim isteğimiz, bunun
aynısıdır. 1. Dünya Savaşı'nın 100. yılı bu yıl ve dolayısıyla ben
isterim ki tarihin değerlendirilmesi, ortak bir kader, ortak bir
gelecek perspektifinde yapılsın."
"ULUSLARARASI EKONOMİDE STRATEJİLERE İHTİYAÇ
VAR"
Davutoğlu, G20 Zirvesi için Avustralya'da bulunduklarını
belirterek, "Avustralya'nın G20 başkanlığı için kendilerini tebrik
etmek istiyorum, aynı zamanda konukseverlikleri için. Ama öyle bir
ortamdayız ki uluslararası ekonomide sıkıntılar var ve siyasette
stratejilere ihtiyaç var. Dünya ekonomisinin tarihine baktığınız
zaman genel olarak üç tane farklı tarihsel deneyimden bahsediyoruz.
Bunlardan bir tanesi geleneksel dünya ekonomisiyle burada belli
alanların merkezileştiği ve birbirleriyle bağlandığı noktalardan
bahsediyoruz. Mesela Akdeniz bölgesinde imparatorlukların
birbirleriyle bağlantılı olduğu bir ekonomik yapı" diye
konuştu.
Tarihte birçok ekonomik kriz yaşandığına, Moğol istilasının
ekonomik sonuçlar ortaya çıkardığına ve Roma İmparatorluğu'nun
bunun sonucu olarak parçalandığına işaret eden Davutoğlu, sözlerini
şöyle sürdürdü:
"Ekonomik istikrar veya emperyal yapı olduğu zaman, imparatorluk
yapısı olduğu zaman, dünya ekonomisi yükselebiliyor ama siyasi kriz
ortaya çıktığı zaman, o zaman ekonomide bir düşüş yaşamaya
başlıyoruz. Şunu çok iyi biliyoruz, Çinli işadamları 12.
yüzyılda, 13. yüzyılda Çinli tüccarlar, Afrika ve Ortadoğu ile çok
güzel ticaret yapıyorlardı ve Milattan Önce 3, 4. yüzyıllarda
İskender'in, Büyük İskender'in kurmuş olduğu imparatorluk,
Yunanlıları, Mezopotamya'yı, Mısır'ı, Ortadoğu'yu, Akdeniz'i
hepsini birbirine bağlıyordu. O dönemde dünya ekonomisinde bir kriz
ortaya çıktığı zaman siyasi istikrar ortaya konuluyordu ve bununla
çözülmeye çalışıyordu. Bu birleştirilmiş, birbirine bağlantılı
coğrafyayla çözülmeye çalışılıyordu."
Dünya ekonomi tarihinin ikinci aşamasının modernite dönemi
olduğunu anlatan Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Modernite içerisinde de belli finansal sistemlerin ve kolonyal
idarelerin birbirleriyle bağlantılı olduğu bir yapıdan
bahsediyoruz. Bu da illa ki karasal bir bağlantı veya toprak
bağlantısı olması gerekmiyor. Britanya ekonomisine ve Britanya'ya
baktığınız zaman diğer taraftan da Hindistan'a baktığınız zaman
herhangi bir karasal bağlantısı olmadan gerçekleşiyordu. Yani bir
alan bağlantısı değil bir mantalite bağlantısıyla birbirlerine
bağlıydı. Alan daha büyük ve illa ki İpekyolu ve Akdeniz
bölgesi gibi coğrafi bir bağlantı da gerekmiyordu. Kolonyal
ekonomilerde bir finans sistemi var ve bir network var. Daha siyasi
bir hükümet yapıları ortaya çıkıyor ve sistem iyi bir şekilde
işliyor. Merkez bağlantısı kuruluyor sanayi merkezleri ile sanayi
piyasaları arasında. 1929 yılında bu ekonomi de krize girdi, bir
buhrana girdi. Geleneksel ekonomiden daha büyük bir ölçeği
vardı ama global ekonomiden daha küçük bir ölçeği vardı bu modern
ekonominin. İşte bunun arkasından 2. Dünya Savaşı geldi. Bu
ekonomik çöküş 2. Dünya Savaşı'nın tek sebebi değildir ama önemli
sebeplerinden bir tanesidir. Çünkü 2. Dünya Savaşı'na neden olan
uluslararası ortamı yaratmıştı."