Davutoğlu Gezi Parkı için 5 aktör saydı
Abone olEylemlerde iç ve dış dinamiklere dikkat çeken Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, belirleyici olan 5 faktöre işaret etti.
IMF'ye borçların bitmesiyle gösterilerin başlamasına
dikkat çeken Davutoğlu, "Saat 11.00'de daha
Taksim'de kimse yokken gaz maskesi ile yayın yapan yabancı
muhabirin yayın politikasına ne denmeli? " diye sordu.
Habertürk Basın Kulubü'nde Erhan Çelik'in sorularını yanıtlayan
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Gezi Parkı eylemlerini
değerlendirdi. Davutoğlu sürecin 5 aktörünü böyle sıraladı:
ÇEVRECİLER
"Birincisi, çevre bilinciyle harekete geçenler. Bu çerçevedeki
tartışmalara son derece saygı duyulması gerekir.
GENÇLER
İkinci aktör gençlerden oluşan, muhalif ama şiddete bulaşmayan
kesim. 17-25 yaşlarındaki gençlerin bu grupta olduğunu görüyoruz.
Onları da anlamak lazım.
PROVOKATÖRLER
Üçüncüsü, bu iki samimi kesimin dışındaki provokatörler...
Demokrasi aynı zamanda bir hukuk devletidir. Hiçbir hukuk devleti
kaosa izin vermez. Verirse özgürlükler de yaşanmaz.
İÇ SİYASİ VE EKONOMİK AKTÖRLER
Dördüncü aktör iç siyasi ve ekonomik aktörler. Muhalefet partileri,
iş çevreleri… Bunlar da bu süreç içinde tepki verdiler.
ULUSLARARASI AKTÖRLER
Beşinci aktörler, uluslararası aktörler. Dışişleri Bakanı olarak bu
ülkenin itibarını temsil etmekle yükümlü birisi olarak bu aktörlere
tepkimi paylaşmak isterim.
BEN DE EYLEMLERE KATILDIM
Gençliği döneminde kendisinin de, Başbakan Erdoğan’ın da çeşitli
eylemlere katıldığını anlatan Davutoğlu, “Bizim gençliğimiz dolu
dolu geçti. Her konuda fikir söyledik, tepki verdik. Zihnimizde bir
Türkiye ideali ile yola çıktık. Şimdi şunu söylüyorlar ‘yorulmuyor
musunuz?’ Biz yorulmamayı 70’li yıllarda aldığım bilinçle
geliştirdik. Herkesin bir rüyası vardı. Zaten siyaset kendi ülkesi
ile ilgili ideali olanların yapacağı bir şey” dedi.
BU AKTÖRLER İKİ VARSAYIM PEŞİNDELER
Yükselen Türkiye'nin ayağına prangalar vurmak isteyen çevrelere dikkat çeken Davutoğlu sözlerin şöyle sürdürdü:
"Bu aktörler iki varsayımı zihinlere yerleştirmeye
çalışıyorlar. Birincisi, Türkiye'de çevre ve şehir bilinci
olmayan bir hükümet var ve halk buna isyan içerisinde. İkincisi,
Türkiye'de özgürlükleri kısıtlamış, diktatörlük yolunda yürüyen bir
ülke var imajı var.
ONLARIN KAYGILARI BİZİM KAYGILARIMIZ
Taksim'deki kardeşlerimizin çevre ve şehir kaygıları neyse o
kaygılar bizim kaygılarımızdır. Biz ister insana, ister hayvana ve
isterse çevreye yapılan bir zulüm varsa buna izin vermeyiz. Sayın
Başbakanımızın Gökkafes'e karşı nasıl direndiği herkesin
malumudur.
BU GENÇLİK AK PARTİ DÖNEMİNDE YETİŞTİ
Konu sadece çevre meselesi olsaydı ve sadece orada kalsa idi emin
olun bu bizim için büyük kazanç olurdu ve Sayın başbakanımız başta
olmak üzere kimse karşı çıkmazdı. Unutulmasın ki, özgürlüklerle
alana çıkan bu gençlik, AK Parti döneminde yetişmiş bir
gençliktir.
BU GENÇLİĞE ÖZGÜVENİ BİZLER SAĞLADIK
Eğer diktatoryal bir tutum olsaydı bu gençlik bu kadar özgüvenli
olmazdı. Bu özgüveni ancak AK Parti iktidarı sağlayabildi. Bu
gençler 1999 krizinden sonra sokağa çıksalardı, sokakta başka
Avrupa başkentlerindeki gibi iş arayan işsiz gençler olurlardı. Bu
özgürlük ortamı AK PArti iktidarları döneminde gerçekleşti.
CHP KOLAYCILIĞA KAÇTI
Şimdi yapılması gereken bu gençlikleri, bu enerjiyi, parçalamadan.
Hangi kesimden olursa olsun bu gençlik bir potada toplanmalı, bu
gençliğe sahip çıkacak olan sayın Başbakanımızdır. CHP'li belediye
meclis üyeleri hem Taksim'in yayalaştırma projesine 'evet' dedi
sonra kolaycılığa kaçtı. Sayın Kılıçdaroğlu'nun Kadıköy mitingini
iptal etmesi de böyle bir şeydi.
12 GÜNDÜR HİÇBİR MÜDAHELE YAPILMADI
1 Haziran'da polis çekildi. O günden bugüne kadar alanda her türlü
faaliyet yapılabildi. 12 gündür hiçbir müdahale olmadığı döneme
bakınız. Gezi Parkı'nda benim eski öğrencilerim de katıldı. Benim
öğretim hayatım boyunca her kesimden öğrencim oldu. Gözlemine
güvendiğim arkadaşlarım, oraya samimi hislerle gelenler olduğunu
söyledi.
BAŞBAKANI HEDEF GÖSTERİLMİŞTİR
Taksim'de sükuneti istismar ederek iyi niyetli kitleleri arkasından
sürükleyen bir odak var. Bu odağı farketmedikçe özgürlükleri
koruyamayız. Bu odak doğrudan başbakanı hedef gösterdi. Bazı
açılardan Türkiye'nin imajını bozmak adına bir başka mühendisliğin
devreye sokulduğunu gördük.
HİÇBİR DEVLET İZİN VEREMEZ
Bu provakatörlere hiçbir devlet izin veremez. Polisimizin görevi
kamu düzeni sağlamaktır. Hata yaparsa hesap sorulabilirlik ilkesi
gündeme tabii ki gündeme gelir.
YILLARIN BİRİKİMİ HEBA EDİLMESİN
Marksist söylemle konuşursak Türkiye'nin burjuva kesiminin bir
kısmı bunlara destek veriyor. AK Parti zarar görecekse, Başbakanın
karizması çizilecekse şimdi bunları kullanmanın vaktidir diye
düşünenlere sesleniyorum; bu fırsat gibi telakki edilecekse de
yılların birikimini heba etmeye yöneliktir.
MİLLİ GELİRİ ARTMIŞ BORÇLARI SİLİNMİŞ
Olayları anlamak için sadece ülkelere değil ülkeler içindeki
belirli çevrelere bakmak lazım. Bugün Taksim'deki kafaları dogmatik
olmayan gençlerimizin de kabul edeceği bir gerçek var, bugün
gelinenTürkiye. Milli geliri 3,5-4 misli artmış, dış borçlarının
tümünü silmiş bir Türkiye.
TÜRKİYE'NİN YÜKSELİŞİNDEN RAHATSIZLAR
Provokatörler, Türkiye içinde normal yollardan iktidarı değiştirme
umudunu kaybetmiş çevreler ve dış çevrelerin ortak rahatsızlık
duyduğu şey, Türkiye'nin yükselişine paralel olarak AK Parti'nin
her seçimden güçlenerek çıkmasıdır. Bu çevrelerin durdurulması
mümkün olmayan ülkenin yükselişinden rahatsız olduğu açık.
AK PARTİ'DEN RAHATSIZ OLABİLİRSİNİZ
AK Parti'den rahatsız olabilirsiniz ama Türkiye'nin yükselişinden
rahatsız oluyorsanız, halk iradesinden rahatsızsınız demektir. Biz
toplumda büyük bir özgüven inşa ettik. Toplumu kuşatan bir siyasi
hareket olarak AK Parti toplumun her kesimini bünyesinde
barındırdı. Buna bağlı olarak siyasi icra gücü, güven ve istikrar
ortamıdır.
'BU TÜRKLER DE FAZLA OLDU' DİYENLER
Şu anda oturduğu köşeden 'Bu Türkler de çok oturuyor, hadlerini
bilsin' diyenler var. Bu süreci anlamakla birlikte bu süreci başka
bir yöne çekmek isteyen aktörleri de görmek zorundayız. Türkiye'nin
yükselişinden ve bu güç birikiminden rahatsız olan çevrelerdir
bunlar.
ULUSLARARASI MEDYA ÇİFTE STANDARTLI
Demokraside gösteriler olur, muhalefet etmek demokrasinin asli
unsudur. Bunların hepsi bir hak. Avrupa başkentlerinde geçmişte
benzeri birçok olay yaşanmışken, ABD'de yaşanmışken, polis ve
güvenlik güçleri benzer tedbirler almışken bu olayları uluslararası
medyanın veriş biçimiyle bizdeki olayları veriş biçimindeki
farklılıkları görmek lazımdır.
SAAT 11.00'DE MASKELİ YAYIN
Saat 11.00'de daha Taksim'de kimse yokken gaz maskesi ile yayın
yapan yabancı muhabirin yayın politikasına ne denmeli? Aynı
çevrenin Suriye'de 100 bin insan ölürken yaptığı yayınları
biliyorum. Medya özgürdür, bütün bunlara rağmen uluslararası
medyanın engellenmemiş olması Türkiye'de demokrasinin bir
işaretidir.
AVRUPA'DA BU KADAR YAYIN YAPILMADI
Avrupa'da ekonomik krizlerde sokağa dökülenler söz konusu olduğunda
bu kadar çok yayın yapıldı mı? Elhamdülillah bizim insanlarımız iş
bulamadığı için değil, çevreyle ilgili gösteri yapıyorlar. Dost ve
müttefik ülkeler hergün olağanüstü bir durum varmış gibi açıklama
yapmaya başlarlarsa biz de bunu sorgulamaya başlarız.
MAYIS AYINDA OLMASI DİKKAT ÇEKİCİ
Türkiye'nin bir günde 65 milyar dolarlık ihalenin yapıldığı, IMF
borçlarının silindiği Mayıs ayından bahsediyoruz. Böyle bir ülkede
imaj operasyonu yapılıyor. Belli odaklar Türkiye'nin bir imaj
kirlenmesi yaşamasını istiyor. Türkiye'nin yükselişinin kendi
alanlarını daralttığını düşünen çevrelerdir bunlar.
TÜRKİYE'NİN YÜKSELİŞİ DEVAM EDECEK
Milletimizin hiç merak etmesin. Türkiye'nin yükselişi devam edecek
ve bunu hiç kimse engelleyemez. Türkiye'nin yükselişi belli
çevrelerin alanını daraltıyorsa o çevrelerin kendi muhasebelerini
yapmaları gekerir. Bu millet 10 yıl içinde ne kadar büyük bir aşama
yapılabildiğini gördü. Bundan sonra daha büyük hedefleri
gösterebilenler alternatif olabilirler.
FARKLILIKLARDAN YENİ UFUKLAR DOĞAR
Medeniyetler çatışması üzerinden halkları birbirine düşürmek
isteyenler bu kez Türkiye'de farklı kesimleri birbirine düşürmeye
çalışıyorlar. Bizim enerjimiz de buradan kaynaklanıyor. Bütün bu
farklılıkları bünyesinde barındıran ortam çok da doğurgan bir
ortamdır. Yeni ufuklar bu tür farklılıklardan doğabilir.
HİÇ KİMSE TÜRKİYE'YE TALİMAT VEREMEZ
Amerika ve Avrupa'lı meslektaşlarımızla açık, ülkemizin onurunu
savunan bir ilişkiyi sürdüreceğiz. Kimse bize ikinci sınıf
demokrasi muamelesi yapamaz. Yeni Türkiye başkalarına güzel örnek
olabilir, ne kimseden talimat alır ne de kimseye talimat verir.
İlişkilerimiz bu düzeydedir.
RUS, İRAN, İSRAİL MEDYASINA DİKKAT
Sadece Batı değil, bu konuların İran, İsrail ve Rus medyasının da
bu olayları nasıl tanzim ettiğinin farkındayız. Türkiye'nin
imajının bozulması noktasında ortak bir yayın yapılıyor olması
dikkate şayandır. Ancak bunların hiçbirisinde sıkıntılı ve
gerilimli bir ilişkiler dönemi başlıyor gibi bir anlam
çıkmasın."
İNTERNETHABER'İN GÜNDEM HABERLERİ KATEGORİSİ DOPDOLU. GÜNDEME DAİR TÜM HABERLERİ OKUMAK İÇİN TIKLAYIN