Davutoğlu gayrimüslimlerle buluştu!
Abone olBaşbakan Ahmet Davutoğlu gayrimüslim kanaat önderleriyle buluştuğu toplantıda medeniyetler arası birlik mesajları verdi.
Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Bu dönemde tam da herkesin
içine kapandığı, kendi mahallesine sığındığı ve PEGIDA gibi
Almanya'da Müslümanların dışlandığı, Müslümanlardan arınmış bir
Avrupa gibi bir fikrin ortaya çıktığı dönemde biliniz ki şu veya bu
dini topluluklardan arınmış bir Türkiye'yi kim yapmak isterse
onların karşısında önce biz dururuz" dedi.
Davutoğlu, Ankara Palasta düzenlenen yemekte, gayrimüslim kanaat
önderleriyle bir araya geldi.
Hiç kimsenin şu veya bu gerekçeyle dışlanmasına rızalarının
olmadığını ve olmayacağını belirten Başbakan Davutoğlu, "Mavi
Marmara olayı olduktan sonra New York'tan Türkiye'ye döndüğümde,
özellikle Musevi cemaatindeki tedirginlik bana ifade edildiğinde,
Ankara'ya indiğimde dışişleri bakanı olarak verdiğim ilk demeçte,
başkalarının suçları dolayısıyla hiçbir şekilde kolektif bir suç
anlayışıyla kimse izam edilemez, hele hele bizim vatandaşlarımıza
dönük en ufak önyargılı yaklaşım, Türkiye Cumhuriyeti'nin temel
vatandaşlık anlayışını anlamamak olur, onların hepsi bizim
vatandaşımızdır' deme ihtiyacı duymuştum" diye konuştu.
Davutoğlu, "Kimseye bizim geleneğimizde kolektif bir anlam
yüklenmez. Hiçbir gruba, kesime. Kolektif bir anlam yüklenecekse bu
kolektif bilinç, psikolojik boyut itibarıyla bu toprakların
temelinde vardır" değerlendirmesinde bulundu.
"Şunu tam da bu 20. yüzyılın ilk yarısında yaşanan kırılmalar
dolayısıyla Türkiye'den yurt dışına giden hangi kökenden olursa
olsun tarihdaşlarımız, vatandaşlarımız, ne zaman yurtdışına gitsem
onları Türkiye'ye davet ederim" ifadesini kullanan Davutoğlu, "Bu
1915 olayları dolayısıyla da olsa 6-7 Eylül olayları dolayısıyla da
olsa hangi gerekçeyle olursa olsun onların dönüp baktıkları bir
kaynak olarak Türkiye her zaman onlar için aidiyet bilincinin
hissedildiği bir yer olarak görülmesine önem veririm"
değerlendirmesinde bulundu.
Başbakan Davutoğlu, "Hep de söyledim, şimdi de başbakan olarak
söylüyorum. Onlar bizim diasporamızdır, hiçbir şekilde yabancı
diaspora değil. Hepsiyle görüşmek, konuşmak, bizim geleceğimizi
inşa etmemiz bakımından elzemdir" diye konuştu.
AK Parti iktidarları döneminde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan'ın başbakanlığı döneminde, bu psikolojik aidiyeti göstermek
bakımından, tabuları yıkan, devrim mahiyetinde adımların atıldığını
vurgulayan Davutoğlu, "Birçok buluşmalar, bütün dini cemaatlerle
buluşmalar, toplantılar, sağlanan imkanlar, elhamdülillah, eminim
sizlerin şu anda böyle bir psikolojik bakımdan herhangi bir olumsuz
intiba içinde olmadığınızı görmekten büyük mutluluk duyuyorum"
ifadesini kullandı.
"Psikolojik önyargıları kırmadan dünyada barışı inşa
edemeyiz"
Hrant Dink'in vefat ettiği, katledildiği günü hatırladığını dile
getiren Davutoğlu, şunları kaydetti:
"O gün ne kadar derin bir üzüntü duyduğumu, kendisiyle birçok
akademik toplantıda bir arada olmak sebebiyle yakından da tanıdığım
ve bir Anadolu yüreği taşıdığını bizzat bildiğim için çok büyük
üzüntü duymuştum. O zaman Sayın Başbakanımıza, şimdiki
Cumhurbaşkanımıza ve Dışişleri Bakanımıza, bir önceki
cumhurbaşkanımızla istişare edip, bütün Ermeni diasporasının
temsilcilerini Türkiye'ye davet etme kararı almıştık. Nedendi
biliyor musunuz? Hem Hrant Dink'in hatırasına duyduğumuz saygı hem
böyle bir saldırıya karşı ortak tavır arayışı ama onun kadar bazı
önyargıları kırmak. Psikolojik önyargıları kırmadan dünyada barışı
inşa edemeyiz. Suçlu olduğu ortaya çıkmamış kimseyi, herhangi bir
toplu, suçlu gibi ilan ederek dünyada barışı inşa edemeyiz. Ve o
cenazenin nasıl büyük bir tabu kırıcı rol oynadığını hepimiz
gördük."
Dink'in öldürülmesi dolayısıyla bu yıl yayınladıkları açıklamayı
anımsatan Davutoğlu, "Geçen sene Sayın Cumhurbaşkanımızın 24 Nisan
vesilesiyle yaptığı açıklama da başbakan olarak yaptığı açıklama
tarihte bir ilkti. Bir çağrıydı. 2005 yılında Meclis'te yaptığımız
çağrı da bir çağrıydı. Bunların hepsi sıradan deklaratif sözler ve
tutumlar değil, yeni bir dönemin işaretleri. Yeni bir psikolojinin
başlamakta olduğunun işaretleri. İşte aidiyet bilincimiz bu anlamda
yeniden inşa edildiğinde eminim hem tarihdaşlığı hem vatandaşlığı
tekrar tekrar keşfedeceğiz" değerlendirmesinde bulundu.
"Herkes içine kapandığı mahallelerden çıksın ve komşusuna
selam versin"
"Sosyal boyut itibarıyla, bu tür Balkanlar'daki Türk nüfusa
gittiğimde de görüyorum. Bazen yaşanan olumsuz tecrübeler ya da
başka gerekçelerle sosyal olarak bir içe kapanma eğilimi olur bazen
dini cemaatlerde, azınlık hali olmuşsa" diyen Davutoğlu, "Buradan
ortak kültürümüze çok derin katkılar yapmış birçok dostumuzu masa
etrafında görmekten büyük mutluluk duyuyorum. Lütfen bu yeni
anlayışta, yeni Türkiye'de kendi sosyal mahallelerimizden çıkalım,
herkes mahallesinden çıksın. Bu çağrıyı ben hep yapıyorum.
Türkiye'de, Müslüman kesimler arasında, birtakım mahalleler var.
Herkes kendi sosyal, içine kapandığı mahallelerden çıksın ve
komşusuna selam versin" diye konuştu.
Her dinde selamın "barış" olduğunu vurgulayan Davutoğlu, şöyle
devam etti:
"O barışı, Ortadoğu'da şu veya bu gerekçeyle orada yok diye,
İstanbul sokaklarında olmayacak demek değil bu. İstanbul
sokaklarında olacak. Çünkü biz hiçbir zaman dışlama üzerine bir
kültürün dayandığı şehirlerde yaşamadık. Avrupa'da ne zaman, kimler
bir baskıyla karşılaşmışsa sadece 1492 Yahudilerin, Musevilerin
İspanya'dan gelişi iyi bilinir ama onun dışında 19. yüzyılda Macar
milliyetçileri de Polonyalılar da bir yön aradıklarında, bir
sığınılacak yer olarak İstanbul'a gelmişlerdi. Şimdiki
Suriyelilerin, Suriye'den gelen Süryanilerin, Arapların,
Türkmenlerin, Kürtlerin geldiği gibi. Sosyal boyutu yeniden inşa
etmemiz lazım."
Lisede bir Rum arkadaşı olduğunu, hala adını ve numarasını
hatırladığını belirten Davutoğlu, İstanbul Lisesinde okurken
birbirlerinin dini ya da etnik kimliği üzerinden bir dostluk inşa
etmediklerini anlattı.
Davutoğlu, "Şimdi bu dönemde tam da herkesin içine kapandığı, kendi
mahallesine sığındığı ve PEGIDA gibi Almanya'da Müslümanların
dışlandığı, Müslümanlardan arınmış bir Avrupa gibi bir fikrin
ortaya çıktığı dönemde biliniz ki şu veya bu dini topluluklardan
arınmış bir Türkiye'yi kim yapmak isterse onların karşısında önce
biz dururuz" görüşünü bildirdi.
"Kendisini yabancı, dışarıda görmemesi yönünde kesin
tutumumuz var"
Sosyal olarak tekrar iyi komşuluk bağlarını, yanı başlarında
bulunanlarla iyi ilişkiler içine girmeyi geliştirmeleri gerektiğini
dile getiren Davutoğlu, "Üçüncü bir boyut var ki kültürel boyut.
Bütün o güzel kültürel gelenek içinde hep ortak mirası paylaştık.
Mimariden musikiye, sofradan, yemek kültüründen edebiyata kadar,
diplomasiye kadar" ifadesini kullandı.
Bu kültürel bağları inşa anlamında da çok önemli adımlar
attıklarına işaret eden Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye'de 10 sene önce, 12 sene önce herhalde 'Ermeni
araştırmaları merkezi kurulacak üniversitelerde' denseydi, pek bu
olabilecek bir şey değil yakın zamanda diye düşünürdü. Şu anda 6, 7
üniversitemizde Ermeni araştırmaları merkezi var, Nevşehir'de,
Ardahan'da, Trakya Üniversitesinde, Ankara'da üç üniversitede.
Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Üniversitesi, Yıldırım Beyazıt
Üniversitesi. Bu başlı başına bir değişimin işareti. Aynı şeklide
Süryani araştırmaları merkezi var. Mardin'de, Batman'da,
Siirt'te."
Davutoğlu, geçen yıl Mor Gabriel ile ilgili sorunu da çözdüklerine
dikkati çekerek, bu anlamda gelecek dönemde bu kültürlerin
yaşatılması ve daha iyi tanınması için her türlü adımın atılacağını
bildirdi.
Kültür ve Turizm Bakanlığının artık Ermenice filmlere destek
sağladığını belirten Davutoğlu, Bakanlığın birçok faaliyetinde bu
çalışmaların açık şekilde ortaya konulduğunu ifade etti.
Başbakan Davutoğlu, aidiyet bilinci, sosyal ilişkilerin
güçlendirilmesi, kültürel mirasın korunması ve buna bağlı olarak
alınacak hukuki tedbirler, çok sayıda hukuki düzenlemeler
yapıldığını anlattı.
Bunlardan en önemlisinin vakıf mallarının iadesi olduğunu belirten
Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Şu ana kadar 365 vakıf malı gayrimüslim vakıflara iade edildi.
Birçoğu iade sürecinde. Şunu karşılaştırma yapmaksızın söylüyorum,
hiçbir başka ülkede böyle bir tecrübe yaşanmadı. Biz bir karşılık
da beklemedik buradan. 'Yunanistan da yapsın da biz de Rum
vakıflarına verelim' demedik. Türk vakıfları Yunanistan'da hiçbiri
iade edilmedi, hiçbir adım atılmadı ama mütekabiliyet beklemedik.
Çünkü bütün o geleneğin merkezi İstanbul, biziz. Başkasının
yanlışları üzerinden bir mütekabiliyet gerçekleştirmeyiz. Burada
Yunanistan'ı eleştirmek için söylemiyorum, bizim mütekabiliyet
beklemediğimizi göstermek için söylüyorum."
Davutoğlu, birçok hukuki düzenleme de yaptıklarını bildirerek,
"Bizim bu anlamda hukuki bakımdan hiçbir derneğimizin, vakfımızın
kendisini yabancı, dışarıda görmemesi yönünde kesin bir tutumumuz
var" diye konuştu.
"Kiliselere, sinagoglara katkılar yapılması da zemin
buldu"
İmar Yasası'nda, Belediyeler Kanunu'nda "cami" yerine "ibadethane"
tabiri konularak oralara yapılacak katkıların yasal zemininin
hazırlandığını anlatan Davutoğlu, "Belediyeler Kanunu'nda yapılan
değişiklikle yine kiliselere, sinagoglara katkılar yapılması da
zemin buldu. Süryani cemaatinin talebi üzerine de İstanbul'da
Süryani cemaatinin gidebileceği bir kilisenin inşasına izin
veriyoruz" dedi.
Trabzon Sümela Manastırı'nda, Akdamar'da Rum ve Ermeni cemaatlerine
imkanlar tanındığını da belirten Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Daha da bu anlamda atılması gereken, talepleriniz söz konusu
olduğunda, bu talepler, biliniz ki eşit vatandaşlık ilkesi ve kadim
kültürümüzde söz konusu olan ve kadim kültürümüzün temelini teşkil
eden karşılıklı saygı esasında bunlar ele alınacaktır. Hiçbir
şekilde hiçbir hukuki çerçeve ihmal edilmeksizin sizin kendi
içinizdeki cemaat prosedürlerinize de saygı göstererek, birçok
seçimlerin yapılması da dahil, onları mutlaka konuşacağız, hukuki
sorunlarınız olduğunda katkıda bulunabiliriz ama kendi
sorunlarınızı da kendiniz çözecek şekilde bir olgunluk içinde
bunların sizin tarafınızdan ele alınacağına eminiz. Bu akşam,
Başbakan olarak görev aldıktan sonra birçok toplum kesimimizle bir
araya geldiğim gibi sizlerle de Türkiye'deki gayrimüslim
vatandaşlarımızla dikkat edin azınlık demeden söylüyorum,
gayrimüslim vatandaşlarımızla onların cemaat, dernek
temsilcileriyle bir araya gelerek bu güzel akşamda onlarla bu
geleneği ihya edecek bir bilincin yaygınlaşması konusunda
istişarede bulunmak bana büyük bir zevk ve onur vermiştir. Davetimi
kabul ettiğiniz için ve buraya gelerek, bu istişareye imkan
tanıdığınız için teşekkür ediyorum. Selamlarınızı bütün cemaat
vakıf ve derneklerinize iletmenizi rica ediyorum."
-Notlar-
Yemeğe Başbakan Ahmet Davutoğlu ve eşi Sare Davutoğlu'nun yanı sıra
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Aile
ve Sosyal Politikalar Bakanı Ayşenur İslam, AK Parti Genel Başkan
Yardımcısı Öznur Çalık, AK Parti Artvin Milletvekili İsrafil Kışla
katıldı.
Yemekte arasında Yedikule Surp Pırgiç Ermeni Hastanesi Vakfı
Başkanı Bedros Şirinoğlu, Üsküdar Surp Harç Ermeni Okulu Vakfı
Başkanı Toros Alcan, Şişli Karagözyan Ermeni Yetimhanesi Vakfı
Başkanı Dikran Gülmezgil, Türk Musevi Cemaati Başkanı İshak
İbrahimzadeh, Rum Vakıfları Derneği Başkanı Andon Parizyanos,
Beyoğlu Süryani Kadim Meryem Ana Kilisesi Vakfı Başkanı Sait Susin,
Keldani Katolik Kilisesi Vakfı Başkanı Yusuf Basmacıoğlu, Agos
Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Yetvart Danzikyan, ressam Lolita
Asil'in de bulunduğu gayrimüslim 40'a yakın temsilci yer aldı.
Başbakan Davutoğlu, Hrant Dink'in eşi Rakel Dink'in rahatsız olduğu
için yemeğe katılamayacağını bildirdiğini belirterek, Dink'e geçmiş
olsun dileğinde bulundu.
Davutoğlu'nun konuşmasının ardından yemeğin basına kapalı özel
oturum bölümüne geçildi.