Davutoğlu dini liderlerle görüştü
Abone olDışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Arap Uyanışı ve Ortadoğu'da Barış konferansı için İstanbul'a gelen Iraklı Sünni ve Şii dini liderler ile Lübnan Müftüsü ile görüştü.
Davutoğlu ayrıca, Hatay'dan gelen değişik dinlerin
temsilcileriyle de biraraya geldi. Davutoğlu'nun mezhep ayrımına
karşı mesajlar verdiği ve Lübnan'da kaçırılan Türklerin durumunu
ele aldığı öğrenildi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Irak Sünni Vakıflar Divanı Başkanı Abdul Gafur El Sammari ile Şii Vakıflar Divanı Başkanı Salih Haydari'yi kabul etti. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in de katıldığı kabulde, Irak'ta Sünni ve Şii kesimlerin işbirliği alanında yürütülen çalışmaların ele alındığı öğrenildi.
Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre, Iraklı konukların bu ülkedeki iç gelişmeler konusunda bilgi verdiği kabulde, Davutoğlu, Irak'ta din ve mezhep ayrımına dayalı eylemlerin kabul edilemeyeceğini, Türkiye'nin de bu temelde meydana gelen terör olaylarını kınadığını dile getirdi. Sammari ile Haydari'nin de Türkiye'nin Irak'ta Şii ve Sünni kesimleri bir araya getirme yönündeki çabalarını takdirle karşıladıklarını ifade ettikleri öğrenildi.
İstanbul'da düzenlenen "Arap Uyanışı ve Orta Doğu'da Barış" konferansının katılımcıları arasında yer alan Sammari ve Haydari, geçen ay Diyanet İşleri Başkanı Görmez'in konuğu olarak geldikleri İstanbul'da, Görmez ve Davutoğlu'yla iftar yemeğinde buluşmuş ve ardından ortak basın toplantısı düzenlemişti.
Görüşmede, "Orta Doğu'da son dönemde çıkarılmaya çalışılan
mezhep gerilimlerine karşı Sünni ve Şii alimlerin, dini mercilerin
ortak tavır alması konusunda mutabakat sağlandığı"
açıklanmıştı.
LÜBNAN MÜFTÜSÜ İLE GÖRÜŞTÜ
Davutoğlu, Lübnan Müftüsü Reşid Kabbani ve beraberindeki heyeti de kabul etti. Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre kabulde, Kabbani'nin de katıldığı "Arap Uyanışı ve Orta Doğu'da Barış" konferansının içeriği ele alındı. Kabulde ayrıca, Lübnan'daki iç gelişmelerin ele alındığı öğrenildi. Türkiye'nin, Lübnan'ın istikrarına büyük önem verdiğini belirten Davutoğlu'nun, bu ülkede kaçırılan Türk vatandaşlarının durumunu da gündeme getirdiği kaydedildi.
Lübnan Müftüsü Kabbani de adam kaçırmaların "kabul edilemeyeceğini" vurgulayarak, söz konusu kaçırmaların "ilgisiz" gelişmeler olduğunu ve kınandığını ifade etti.
HATAY'DAN GELEN TEMSİLCİLER İLE GÖRÜŞTÜ
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Hatay'dan gelerek "Arap Uyanışı ve Orta Doğu'da Barış" konferansına katılan tüm dini inançların temsilcileri olan vatandaşları da kabul etti. Edinilen bilgiye göre, basına kapalı görüşmede Davutoğlu, 2011 yılının Haziran ayından bu yana gelen sığınmacıların durumu hakkında bilgi verip, izledikleri politikayı özetlerken, Türkiye'nin tarih boyunca sığınmacılara kucak açtığını hatırlattı.
Davutoğlu, Türkiye'nin hiçbir zaman etnik ve mezhepsel politika
izlemediğini vurgulayarak, Almanya ziyaretinde Türkiye'den oraya
giden tüm din ve mezheplerin temsilcileriyle görüştüğünü anımsattı.
Görüşmede, Hatay'dan gelen vatandaşların da Hatay'ın barış ve
hoşgörü
kenti olarak tanındığını vurguladığı ve bu durumun süreceğini ifade
ettiği öğrenildi.
EŞİT VATANDAŞLIK, DİNİ ÇOĞULCULUK, KÜLTÜREL ÇEŞİTLİLİK
Öte yandan, bölgeden ve bölge dışından siyasi ve dini liderlerin, kanaat önderlerinin, akademisyenlerin ve gazetecilerin katılımıyla gerçekleştirilen "Arap Uyanışı ve Orta Doğu'da Barış: Müslüman ve Hristiyan Perspektifler" konferansı sona erdi. Konferansının sonuç bildirisinde, bölgedeki dini ve kültürel çeşitliliğin bir sorun olarak değil, bir zenginlik kaynağı olarak görülmesi gerektiği vurgulandı. Bildiride, Arap Uyanışı'nın önündeki sorunların görüldüğü belirtilerek, "Yeni Orta Doğu'da temayüz eden kültürlerin eşit vatandaşlık, dini çoğulculuk ve kültürel çeşitliliğe dayanan ulusal birlik ve kimlikte kökleşmesi gerektiği teyit edildi" denildi. Bildiride, katılımcıların "çeşitliliği bir sorun olarak değil, bir zenginlik kaynağı olarak gördüğü" kaydedildi.
Hukukun egemenliğinin, farklı inançtan cemaat ve gruplar ile bireylerin özgürlüğünün korunması için kritik önem taşıdığı belirtilen bildiride, "Devlet sistemleri farklı farklı olabilirse de, eşit vatandaşlık, hukukun egemenliği ve özgürlüklerin korunması, güçlü ve canlı sivil toplumların temelidir" ifadesi kullanıldı.
Bildiride, otoriter rejimlerin bugüne kadar dini kendi amaçlarına göre kullanabildiklerine işaret edilerek, "Araç haline getirilirlerse, dinler de sorunun parçası haline gelebilirler" denildi.
Bildiride, katılımcıların, dinin yeni Orta Doğu'da toplumların dönüşümü için büyük bir kaynak haline nasıl gelebileceğini tartıştıkları vurgulandı. Medyada, popüler kültürde, okulda ve dini merkezlerde kullanılan dilin ve söylemin son derece önemli olduğunun altı çizilen bildiride, dini liderlerin ve karar makamında olanların bu alanlardaki reform sürecinin başını çekmeleri gerektiği kaydedildi.
Bildiride, gerçekleştirilen toplantının bir başlangıç teşkil ettiği, gelecekte de Orta Doğu'da temayüz eden siyasi kültürlerde hayata geçirilecek reformların tartışılacağı çalıştaylar öngörüldüğü ifade edildi.