Davutoğlu Birand'la son akşamını anlattı
Abone olMehmet Ali Birand'ın vefat haberini aldıktan sonra büyük bir ızdırap hissettiğini söyleyen Ahmet Davutoğlu, Birand'la son görüşmesini anlattı
Mehmet Ali Birand'ın vefatı ile ilgili olarak Dışişleri
Bakanı Ahmet Davutoğlu düşüncelerini açıkladı.
CNNTÜRK canlı yayınına telefon ile bağlanan Davutoğlu, " Vefat haberini duyunca tabiri caiz ise büyük bir ızdırap hissettim, bir büyük dostu kaybetmiş olmak dolayısıyla" dedi.
IZDIRAP HİSSETTİM
Davutoğlu, Birand'ın eşi Cemre Birand'a, ailesine ve bütün basın
camiasına taziyelerini iletti.
Birand'ın vefatının büyük bir kayıp olduğunu belirten Davutoğlu,
"Birkaç gün önce birlikteydik bir dost sohbetinde. Vefat
haberini duyunca tabiri caiz ise büyük bir ızdırap hissettim, bir
büyük dostu kaybetmiş olmak dolayısıyla. İlk karşılaştığımız an ile
son karşılaştığımız anı hatırlamaya çalıştım" dedi. İlk
tanıştıkları anıda anlatan Davutoğlu şunları kaydetti:
"İlk olarak kendisi ile sanırım 188 yılında Avrupa
Birliğine müracaat sonrasında, benim daha doktora çalışmamı
yürüttüğüm yıllarda bir toplantıda karşılaşmıştık. Son olarak da
yemekte birlikte olduk. O günden bu güne ne değişmiş diye
düşündüğümde, Sayın Birand'ı, rahmetli Birand'ı 80'li yıllarda
tanıdığımda ne kadar meslek aşkıyla, dinamik bir şekilde konuşuyor
idiyse, son Sayın Paker'in evinde bir araya geldiğimizde de aynı
heyecanla saatlerce konuştuğumuzu fark ettim. Bir insan eğer aradan
geçen onca yıla rağmen heyecanından, meslek aşkından, ülke ile
ilgili kaygılarından, savunduğu ilkelerinden bu kadar emin bir
şekilde bir hayat sürmüş ise geriye de çok güzel bir miras bırakmış
demektir. Bu miras hem ailesine güzel bir mirastır, hem basın
camiasına güzel bir mirastır.
Örnek bir meslek erbabı ve örnek bir hoca olarak bir
anlamada... Bundan sonra basın camiasının onun hayatını titizlikle
okuması lazım, genç basın mensuplarının. Örnek bir aydın olarak da
Türkiye il ilgili kaygıları... Onunla anlaşabilirdiniz, farklı
düşünebilirdiniz ama samimiyetinden şüphe edemezdiniz. Her zaman
samimi bir şekilde kanaatlerini dile getirdi. Her zaman ülke ile
ilgili kaygılarında, belli bir perspektifle, belli bir zeminden
baktı. O bakımdan büyük bir kayıp. Hepimiz için büyük bir kayıp.
Önümüzdeki yıllarda bunu daha yakından hissedeceğiz ama daha ilk
günden eksikliğini hissetmeye başladık. Allah rahmet eylesin,
mekanı cennet olsun. Onu hep meslek aşkıyla çalışan örnek bir aydın
ve bir dost olarak hatırlayacağız. Bir çok mülakatlarda da birlikte
olduk. Onun programlarının da konuğu oldum. Hep heyecanlı, hep
tabiri caiz ise aşkla sorularını sordu. Hiç bir zaman nezaketini
edebini kaybetmeden örnek bir sentez idi. Entelektüel birikimi ile
bir ahlaki standartı birleştirmeye çalıştı ve bunu hep başardı.
Tekrar ailesine başsağlığı diliyorum ve basın camiasına
taziyelerimi iletiyorum. Buradan da hep istediği şekilde
dualarımızı, Fatihalarımızı ona iletiyoruz."
GÜÇLÜ, AYAKTA, SORU SORAN, KARARLI, TAKİP EDİCİ BİR
GAZETECİ
Davutoğlu, Biran ile birkaç önce bir araya geldikleri akşam yemeği
ile ilgili olarak da ,"Son akşam yemeğimiz eşelerimizle
katıldığımız bir dost yemeğiydi. Ama bana yine sorular sordu.
Eminin of the record konuşmasaydık çok şey yazacaktı"
diyerek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Heybeli Ada ile ilgili sonradan yazdığı yazıda o gün
yaptığımız konuşmanın izleri vardı, onu da sormuştu. Avrupa
Birliği'ni de sormuştu, Ortadoğu ile ilgili sorular sormuştu. Hem
de yanı başıma oturarak. Hiç dikkatinden bir şey esirgemeden, hasta
olduğu hissini hiç yansıtmadan gece boyu sorular sordu. Hatta
konuyu bazen sohbete kaydıran gazeteci dostlarımıza veya konudan
uzaklaştıran dostlarımıza da bazen eleştirel bakışlarını da ben
hissettim. O dost sohbetinde bile, 'acaba neleri öğrenebilirim',
'neleri kamuoyuna yansıtabilirim' kaygısını taşıdığını hissettim.
Bundan 2-3 sene önce Bodrum'da Türki Cumhuriyetlerin dışişleri
bakanları ile bir toplantıya gittiğimde, orada yine biraz
rahatsızlığı vardı istirahattaydı sanırım. İstirahatı bırakıp nasıl
yanımıza geldiğini ve haber takip ettiğini o zamanda görmüştüm. Son
akşamı hiç ben unutmayacağım. Hep zihnimde o şekli ile kalacak.
Güçlü, ayakta, soru soran, kararlı, takip edici bir gazeteci, bir
basın mensubu, bir aydın olarak hep onu o şekli ile, son gecedeki
hali ile hatırlayacağım. Hiç bir zaman bir zayıflık veya hastalık
belirtisi olamayan haliyle... Ve zihnimizde yaşatacağız
hatırasını."