'Davutoğlu 4 meydan okumayla yüzleşecek'
Abone olSETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran, 7 Haziran sonrası Davutoğlu’nun önünde dört meydan okumanın olduğunu ve bunlarla yüzleşeceğini ileri sürdü.
7 Haziran genel seçimleri sonrası, AK Pati'nin oy
oranındaki düşüşün sorumlularından biri olarak gösterilen Başbakan
Ahmet Davutoğlu’nu neler bekliyor? Davutoğlu, kritik koalisyon
sürecinde nasıl bir tutum sergileyecek?
DAVUTOĞLU NELERLE YÜZLEŞECEK...
SETA Genel Koordinatörü ve İstanbul Şehir Üniversitesi öğretim
üyesi Burhanettin Duran, Al Jazeera'de yer alan analizinde,
Başbakan Davutoğlu'nun önünde 'dört meydan okuma' olduğunu ileri
sürdü. AK Parti’nin dönüşümünü koalisyon ortamında ve görece
“düşüş” hissiyatında yapacak olması, muhtemel koalisyonda dış
politika perspektifinde değişiklik talebi, Cumhurbaşkanı-koalisyon
hükümeti ilişkisinin yönetilmesi bunlardan bazıları...
DAVUTOĞLU BU MEYDAN OKUMALARI AŞABİLİR Mİ?
Duran, Davutoğlu'nun bu zorlu medyan okumaların üstesinden gelip
gelemeyeceğine ilişkin ise 'olumlu' görüş belirtirken, Başbakan'ın
'özgüven, entelektüel perspektif ve pro-aktif yöneticilik' gibi
özellikleri sayesinde bu meydan okumaları aşmasının mümkün
olacağını, bu zorlu mücadeleye de Davutoğlu'nun, Erdoğan ile
paylaştığı dünya görüşü, dava misyonu ve tecrübenin buna büyük
katkı sunacağını belirtti.
BAŞBAKAN'IN 'MUHASEBE' VURGUSU
Başbakan Ahmet Davutoğlu, 25. Dönem parlamentosunda partisinin salı
günü gerçekleşen ilk grup toplantısında AK Parti’nin “bir muhasebe
hareketi” olduğunu vurgulamıştı. Duran, Davutoğlu’nun
"muhasebeye" yaptığı vurgunun "süreklilik içinde değişim"
niyetini gösterdiğini belirterek, Başbakan'ın yine aynı grup
toplantısında dillendirdiği "2001’deki Erdemliler Hareketine dönüş"
söyleminin, köklerden yeniden hayat bularak iktidar yorgunluğunu ve
yıpranmışlığını telafi etme çabası olduğunu; yani AK Parti'nin hem
kendi iktidar mirasıyla hesaplaşmak istediğini ileri sürdü.
"AK PARTİ'NİN HENÜZ TAMAMLAYAMADIĞI 2
HESAPLAŞMA"
Bunun zor bir iş olduğunu vurgulayan Duran, AK Parti'nin henüz
tamamlayamadığı iki hesaplaşma olan 'Kemalist sistemin
restorasyonu' ve 'uluslararası sistemde Türkiye’ye biçilen rol'ü
yeniden yazması gerektiğini ifade etti. Duran'a göre, AK Parti bu
iki hesaplaşma sırasında destek gördüğü stratejik elit gruplarının
(liberaller, bazı solcular, Gülen grubu, Kürt milliyetçileri ve
İslamcıları) desteğini 2013’ten bu yana teker teker
kaybetti.
İŞTE DAVUTOĞLU'NU BEKLEYEN O MEYDAN OKUMALAR
Duran, bu bağlamda Davutoğlu’nun önündeki meydan okumaların
zorluğunun, yapılması gerekenlerin teorik içeriğiyle ilgili değil,
pratiklerde, aktörleri iknada ve geçmişin mirası ile hesaplaşmada
olduğunu söyleyerek, bahsettiği meydan okumaları dört noktada
sıraladı:
17-25 ARALIK'IN İZLERİ
İlk olarak, AK Parti tek başına iktidarda iken mevcut
siyasal sistemi kriz çıkarmayacak bir dönüşüme uğratamadı. Mesele,
sadece 1982 Anayasasının cumhurbaşkanına verdiği geniş yetkilerin
2007’deki referandumla halk tarafından doğrudan seçilmesi ile
pekiştirilmiş olması ile ilgili değil. 17-25 Aralık
darbe girişimleri ile zarar gören kurumların hukuk
devleti çerçevesinde yeniden yapılandırılması da tamamlanamadı.
ÇÖZÜM SÜRECİ
Ayrıca muhalefetin Hükümetin reform çabalarını ve Çözüm sürecini
sekteye uğratacak ölçüde güçlenerek AK Parti’yi
güvenlikçi-statükocu bir eleştiriye hapsetmesi engellenemedi.
PKK-KCK çizgisinin Güneydoğu’da baskı ortamı kurması ve PYD’nin
Kuzey Suriye’deki ilerlemeleri çözüm
sürecini kilitledi.
Şimdi AK Parti hem siyasal sistemin dönüşümünü koalisyon ortamında
gerçekleştirmek durumunda hem de muhtemel koalisyon ortağının kendi
geçmişine yönelik suçlamaları ve güvensizliği ile halleşmek
mecburiyetinde.
KOALİSYON KARMAŞASI
İkinci meydan okuma, AK Parti’nin kendi dönüşümünü de
koalisyonların karmaşık dünyasında ve görece “düşüş” hissiyatı
içerisinde yapacak olması. AK Parti oylarının düşüşünde
sorumluluğun kimde ya da nerede olduğu sorusu ister istemez parti
içi tartışmayı yoğunlaştırıyor. Bu tartışmanın mevcut dağınıklığı
değil, iç bütünlüğü pekiştirecek bir şekilde yapılması lazım.
YIPRATICI SÜREÇ
“Muhasebe” ve “yenilenme” arayışının “yeni bir atılım” yerine
Erdoğan dönemi icraatlarını sorgulamaya
dönüşmesi halinde AK Parti için yıpratıcı bir süreç başlayacak. Bu
süreçte parti elitinin ve teşkilatının Reis-Hoca taraftarlığına ve
daha kötüsü çekişmesine savrulması ihtimali mevcut. Bunun da her
iki aktörün çevrelerinin medyadan kadrolaşmaya kadar birçok mikro
alanlarda iktidar kapışması ile sonuçlanacağını kestirmek zor
olmasa gerek.
"DAR GELİRLİLERLE BAĞLARI GÜÇLENDİRME"
AK Parti’nin medeniyet söylemine dayalı iddialı dış
politika performansında Davutoğlu’nun kritik rolünü
hatırlamak, Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin ortak kaderini ve
sorumluluğunu gözler önüne serecektir. AK Parti içindeki yenilenme,
toplumun farklı kesimleriyle ve en önemlisi dar gelirlilerle
bağları güçlendirme formatında algılanmalı.
ERDOĞAN-DAVUTOĞLU İLİŞKİSİ
Üçüncü meydan okuma, olası koalisyon hükümeti başbakanı
Davutoğlu ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasındaki
ilişkinin mahiyetiyle irtibatlı. Muhalefet partileri
AK Parti ile koalisyona girme şartları arasına cumhurbaşkanı
Erdoğan’ın etkinliğini sınırlandırmayı koyuyor. Bu sebeple
Davutoğlu’nun önünde cumhurbaşkanı-koalisyon hükümeti arasındaki
ilişkinin yönetilmesi gibi zorlu bir gündem var.
Mevcut parlamenter sistem içerisinde de Erdoğan’ın klasik
cumhurbaşkanlarından daha aktif olacağı ortada. Hatta anayasal
yetkilerini geniş bir şekilde yorumlamayan bir profil çizse bile
etkin siyasetçi Erdoğan’ın açıklamalarının ve tasarruflarının (dış
politikadaki rolü dahil) muhalefetin eleştiri odağı olma ihtimali
söz konusu.
Bu yüzden, “Erdoğan karşıtlığı” sermayesini tüketmeyi kolayca terk
etmeyecekleri anlaşılan CHP ya da MHP, Davutoğlu’nu cumhurbaşkanı
ile ilişkilerinde sürekli “kendini ispatlamaya” çağıracaktır.
Muhalefetin Erdoğan karşıtlığının farklı bir yansımasının az da
olsa AK Parti içine sirayet etmesi, partinin temsil ettiği
dönüştürücü siyaseti sınırlandıracak en
önemli olgulardan birisi olacak. Erdoğan, AK Parti tabanı ve
seçmeni için bir güvence olarak görülmektedir. Ayrıca, 2019’da
seçimlere girecek bir siyasetçi olarak Erdoğan’ın kurucusu olduğu
hareketten kopmamasının duygusal ve reel bir zemini mevcut.
TÜRKİYE'NİN YENİ DIŞ POLİTİKASINDA OLUŞACAK
DEĞİŞİM
Davutoğlu’nun önündeki dördüncü meydan okuma muhtemel koalisyonda
Türkiye’nin yeni dış politika perspektifine getirilmek
istenecek değişikliktir. Sözgelimi CHP’nin dış
politikada istediği “restorasyon” bizzat Davutoğlu’nun mirasını
hesaba çekmektir. İsrail ve AB ile ilişkiler gibi konularda daha
rahat bir uzlaşma oluşması beklenirken Suriye başta olmak üzere
Ortadoğu politikasında koalisyonu sancılı bir süreç bekliyor.