Daum ve Rikjaard'ın oyun taktiği belli
Abone olFenerbahçe ve Galatasaray Avrupa arenasında. 2. tur ikinci maçında taraflar son kozlarını oynayacak.
Fenerbahçe ve Galatasaray UEFA Avrupa ligi 2. tur maçında çeyrek
finale ulaşmak için mücadele edecekler.. Peki takımlarımız nasıl
oynamalı? Sahaya nasıl dizilmeliler? Dört spor yorumcusu iki kritik
maçı yazdı..
Uğur Meleke (Milliyet): Fenerbahçe-Lille
düşünceleri
Futbol, öngörü yapılması çok zor bir oyun... Daum, Lille’deki ilk
maçta (rakibin sağdan Gervinho’yla geleceğini varsayarak) solu
Santos-Vederson’la defansif kurdu. Lille, Gervinho’yla başlamadığı
gibi; maç boyunca soldan geldi, iki golü de oradan buldu!
Daum, bir hafta önce bugün, muhtemelen Kadıköy’deki ikinci maçta
kanatlarda ofansif Özer-Topuz’u kullanmayı düşünüyordu. Bugün
itibariyle onlar yok, defansif tercihler Santos-Vederson bile
yok... Bu kez de Rudi Garcia, Kadıköy’de ev sahibinin bu açığından
Gervinho’yla faydalanmak isteyecekti, ama hem Fildişili forvet, hem
de yetenekli sağ bek Debuchy sakat.
Benim bu acayip 8 günden çıkardığım sonuç şu: Böyle eşleşmelerde
ilk maçta maksimum sonucu almaya çalışmak lazım. Her iki hocanın da
işi ikinci maçta bitirme planları işlemedi, tabii bu gelişmeler en
çok ilk ayağı kaybeden F.Bahçe’yi olumsuz etkiledi.
* * *
F.Bahçe’de takımın yarısının sakat olduğu bir günde olumlu
şeylerden söz etmek zor, ama futbol acayip işte, sarı-lacivertliler
için hâlâ iyi giden bir şeyler var: Daum’un takımının hem Lille hem
Bursa önünde verdiği büyük açıklar kendi sağındandı. Özellikle
Bursa’ya karşı son bir saatte sağ savunma üçgeni tamamen değişti:
Sağ stoperde (Lugano’dan yetersiz) Deniz, sağ bekte (Gökhan’dan
yetersiz) Önder, sağ açıkta da (Özer-Topuz’dan yetersiz) Gökhan
oynayınca maçın yıldızının Ozan İpek olması büyük bir sürpriz
sayılmazdı.
Bugün Lille önünde eğer sağlık durumları el verir de, sağ stoperde
Lugano, sağ bekte Gökhan, sağ açıkta da (Gökhan’la oynamaya çok
alışık) Deivid’le çıkılırsa maçın yıldızının Hazard olması
engellenebilir. Lugano oynayamazsa dahi, Gökhan-Deivid ikilisinin
Yasin Çakmak’la bile Ş.Ligi’nde iyi işler yaptığını hatırlamak
lazım.
* * *
Fenerbahçe’nin son 1 ayda yaşadığı en büyük probleme gelince...
Yani kapalı savunmaları açmakta zorlanma; açıldığında da hızlı
kontrataklara cevap verememe problemine...
Önce şunu kabul ederek başlamak lazım: Bu problem, ne dünyada ilk
kez F.Bahçe’nin başına geliyor, ne de bundan son şikayet eden takım
sarı-lacivertliler olacak. Panathinaikos da, Iraklis’e karşı bundan
yakınıyor; Inter de, Catania kilidini hemen çözemiyor; R.Madrid de,
Xerez’in kontrataklarına karşı acı çekiyor. O zaman çareleri de
uzayda aramamak, yakın örneklere bakmak lazım.
Mesela F.Bahçe (veya G.Saray, hatta Trabzon) kapalı savunmaları
açmak için duran top silahını kullanabiliyor mu? Bu kadar
yetenekli/akıllı oyuncunuz varken, önceden çalışıldığı belli olan,
zekâ ürünü, sihirli bir frikik organizasyonunu yılda kaç kez
izleyebiliyoruz?
Ya da F.Bahçe bir maçta kaç kez uzaktan şut deniyor? 8 kişiyle
kendi 30 metresine sıkışan savunmalara karşı kalenin içine girmeye
çalışmak yüzde yüz verimli olabilir mi? Bir takımda 6-7 tane
(Bilica, Santos, Özer, Emre, Topuz, Alex, Vederson) iyi şut atan
oyuncu varken, ceza alanı dışından bu kadar az gol bulunmuş olması
garip değil mi?
Bir de kontratak tehlikesi var tabii. Manisa’nın/Diyarbakır’ın
F.Bahçe’ye, lig sonuncusu Xerez’in 500 milyonluk R.Madrid’e
yaşattığı tehlike... Real bu işi 45 dakikada 13 faul yaparak
çözmeye çalıştı (Xerez’in faul sayısı sadece 1’di!) Faul yönteminin
harika bir çözüm olduğunu söylemiyorum, hatta benim benimsemem
imkânsız. Ama şunu söylüyorum: Pellegrini bir şeyler düşünüyor, iyi
veya kötü ortaya bir yöntem koyuyor. Son 9 maçın 6’sını da gol
yemeden bitirebiliyor.
En azından şunu biliyoruz, Pellegrini yastığa başını koyduğunda
Xerez’e ve benzerlerine kafa yoruyor, sahaya doğru/yanlış birtakım
çözümlerle çıkıyor.
* * *
Lille yorgun. Hafta sonu Rennes önünde 4 alternatif oyuncu
kullandılar, ama bugün onların ikisi sakat/biri cezalı olduğu için
yine geçen perşembenin yıpranmış 11’ine dönecekler. Yani onlar da
bu kez iyi kapanıp kontratağa çıkmayı deneyebilirler. Kadroları da
buna çok müsait.
F.Bahçe’deyse Gökhan-Emre-Alex-Deivid-Semih sahadayken yetenek
oyunu sürdürülebilir. Duran toptan gol bulunabilir. Şaşkın Landreau
şutla çözülebilir. Yeter ki, ortaya düşünülmüş bir plan konulsun.
Yeter ki, izleyiciye bir zekâ pırıltısı sunulsun. Yeter ki,
ayakları Alex’le aynı dili konuşan daha fazla adam onun etrafında
olsun. Yeter ki, Daum’un yastığa başını koyduğunda bir şeylere kafa
yorduğunu hissedebilelim.
G.Saray avantajlı
G.Saray, Atletico’yu iyi bir zamanda yakaladı. Maçı tek başına alıp
götürebilecek Keita formda; maçı tek başına alıp rakibe verebilecek
Ujfalusi de karşısında... Euro 2008’de solda Jankulovski-Ujfalusi
ikilisinin Hamit’e karşı çaresizliğini hatırlıyorum; Bruckner
ikinci sol bek Kadlec’i de oyuna almış ama Altıntop üretimi 3 gol
gelmesine engel olamamıştı.
Şu anda Keita, o günkü Hamit gibi formda. Hayatlarında ilk kez
perşembe günü bir arada oynayan Atletico savunma dörtlüsü, Çekler
gibi dağınık... Antalya ve Madrid maçlarında toplam 6 pozisyona
giren Mustafa da sahada olacak; sadeliğin ustası Elano da... Eğer
ilk maçtaki gibi laubali baraj hataları yapılmazsa, özgüveni son
derece düşmüş Uğur-Simao’ya özel bir avantaj sağlamazsa, cumadan
itibaren Everton’ı düşünecek taraf G.Saray olmalı gibi.
Mehmet Demirkol'un yorumu sonraki sayfada
[PAGE]Mehmet Demirkol (Milliyet): Oyun disiplini
Fenerbahçe’nin, Bursa ve Manisa maçlarındaki sorunu savunmadaki
eksiklikler gibi gözükse de, asıl önemli olan oyun disiplininden
kopuştu.
Bursaspor karşısında Fenerbahçe’yi 2-0 öne geçiren Bursa’nın önde
baskısına rağmen sağlam durabilmesiydi. Top yapmakta zorlanıyor
dediğimiz savunma ayakta kaldı ve top çıkarmakta, kontratak
yapmakta zorlanmadı. Geriye yaslanmalarına rağmen iyi oynadılar.
Anlaşılmaz olan asıl 2-0 öne geçtikten sonra devam ettirilmesi
gereken bu tarzı terk etmeleri ve her bir oyuncunun birbiriyle olan
bağının kopması. Bu Daum’un tercihi olamaz. Sebep her neyse
(kondisyon, motivasyon vs.) Fenerbahçe baştaki disiplini kaybetti
ve bireysel hatalar telafi edilemez hale geldi.
Galatasaray’ı, Atletico ve Beşiktaş maçlarında ayakta tutan ise tam
da bu disiplin. Onlar 90 dakika oyun disiplininden kopmadılar ve
savunma merkezli oyunlarını sürdürerek yetenekli, ama dağınık
rakiplerinden istediklerini aldılar. Madrid, Barça ve mesela
kupadaki ikinci Recreativo maçlarındaki silkinişlerinden birini
yaşamazsa, Galatasaray turu alır. İspanyolların şu ana kadar
Avrupa’da galibiyetlerinin olmayışı da Galatasaray için iyi bir
sinyal.
Genel yapı olarak iyi birer kontratak takımı olan rakipleri
durdurmak son düdüğe kadar oyun disiplinini kaybetmemekten geçiyor.
Eksikler ne olursa olsun bunu yapabilecek gücümüz var.
Gültekin Onay'ın yorumu sonraki sayfada
[PAGE[
Gültekin Onay (Vatan): Rijkaard’ın taktiği belli..
LA Liga’ya havlu atmış olan Atletico Madrid hedefsiz, iddiasız
ve dağınık bir ekip görüntüsündeydi geçen pazar Almeria karşısında.
Daha kararlı olan rakipleri önünde ne yaptığını bilmeyen bir takım
vardı sahada. Aslında bu tablo Atletico’nun bu yılki portresi..
Zaman zaman bıçak kemiğe dayanınca, protestolar artıp da
eleştiriler sertleşince son çare, ‘lütfen’ kendilerini sıkıp 3-0
yenildikleri maçın rövanşında 5-1 kazanıp Huelva’yı elediler; Celta
ile Calderon’da 1-1 berabere kalıp deplasmanda yenerek tur
atladılar. Şampiyonlar Ligi bile bu sezon motive etmedi onları. İyi
oyuncular, ‘takım’ olamadılar.
BIÇAK şimdi yine kemikte. Tur atlamadan Madrid’e dönmek onlar için
kâbus haline gelen La Liga’nın karanlığına yeniden girmek anlamına
geliyor. Ama hiçbir zaman yeteneklerine rağmen zorlukların
üstesinden gelen bir takım olamadılar.
GEÇEN hafta G.Saray’ın rakibe geniş alan bırakmadan kademeli bir
alan savunması yapması gerektiğini vurgulamıştım. Agüero, Forlan,
Simao ve Reyes rakip savunmanın bıraktığı alanları öldürücü şekilde
kullanabilen kontra silahları. Rijkaard bunu biliyor. Son Atletico
ve Beşiktaş maçları beraberliğin iyi skor olduğu, sağlam defans
yapmanın gerektiği oyunlardı. 4-6-0 gibi oynayan G.Saray, 2 maçı da
savunmasıyla ve mücadelesiyle istediğini alarak geçti.
GEREKSİZ FAUL YAPMA
B planı olmadığı için eleştirilen Rijkaard konjonktüre uygun oyunu
iyi buldu. Yine kontrollü, risksiz, rakibe alan ve zaman bırakmadan
bir kurgu olacak sahada. Burada önemli olan ilk golü yememek. Çünkü
Madrid’de golü yedikten sonra bile savunmayı çıkartmadan devam etme
lüksü vardı G.Saray’ın. Burada golü yer ise ve beraberlik için risk
alırsa pahalıya mal olabilir.
CEZA alanı yayı civarında gereksiz fauller yapmamak bir diğer altın
kural G.Saray için.. Simao ve Reyes’in frikiklerdeki becerisi
hesaba mutlaka katılmalı.
SIMAO ve Aguero’ya kademeli savunma yine şart. Aguero ağır bir grip
geçirdi ve hiç antrenman yapmadı. Ali Sami Yen’de ortaya ne
koyacağı belirsiz. Bu da G.Saray için bir avantaj.
STEAUA Bükreş, Metalist, Hamburg, S. Graz son 2 yılda hep
istediklerini alarak çıktılar Sami Yen’den.. 4-3’lük Bordeaux maçı
ise bir korku filmi gibiydi. Yani Sami Yen biraz eli-yüzü düzgün
takımlar için bile bir cehennem değil artık.
BU yüzden son kez 4-6-0.. Zevk vermedi ama günü kurtarmak için bir
zorunluluktu son 3 maçta. Zaten Jo da hazır olsa dahi Avrupa
Kupaları’nda oynayamıyor. Mecburiyet var yani..
“DEFANSTA alan bırakma, pozisyon hatası yapma, kademe yap,
yardımlaş, yay civarında faul yapma. Sabırlı oyna, rakip yüksek
toplarda zayıf vs...” Rijkaard bunları zaten söyleyecek
futbolcularına..
BİZ ise “Forman ne yapması gerektiğini biliyor, sen ona lâyık ol,
yüreğinle oyna. İşte tur o zaman senindir” diyelim.
Mert Aydın'ın yorumu sonraki sayfada
[PAGE]Mert Aydın (Vatan): Paldır-küldür hücum etmek intihar olur!
F.BAHÇE için Bursa maçında yaşananların ardından oynanacağı için ekstra önem taşıyor Lille sınavı. Futbolcuların eksiklere rağmen tıpkı kulüp gibi reaksiyon göstermesi gerekir. Taktik, teknik bir yana bu karşılaşma, futbolcuların karakterlerini de yansıtacak. Kazanılır, kaybedilir ama önemli olan F.Bahçe’nin takım olma duygusunu sahaya yansıtabilmesi.
1998-99’DA UEFA’da F.Bahçe ile Göteborg eşleşmişti. İlk maçı deplasmanda 2-1 kaybetmişti sarı-lacivertliler. Rövanşta riske girmeden sakin oynadı. Top ve kontrol F.Bahçe’nin ayağındaydı. Sonuçta maçın son yarım saatinde baskı arttı ve Baliç’in turu getiren golü geldi.
İŞTE bu örnek, turun kilidi: Sabırla oynamak. Bunda seyircinin de payı olacak. Sıkılmayacak seyirci. Tabii ki Lille’in iştahlı ve hücumu düşünen tarzı beklenmedik bir gol yenilmesine de neden olabilir. F.Bahçe’nin eksikleri nedeniyle savunma açık verebilir. Ama seyircinin umudu kaybetmemesi gerek. Bu takım 2-0’dan maç veriyorsa, 2-0 geriden maç da alabilir. Bu unutulmamalı.
DEFANSLARI SIKINTILI
SADECE F.Bahçe’de değil eksikler. Gervinho ve Cabaye yoklar. İşin ilginç yanı çekinilen bu ikili, Lille’de çok az oynamışlardı. Sert bir orta saha oluşturmaya ve yine kanatlardan Hazard ve Obraniak’la yıkmaya çalışacaklar rakip kaleyi. Lille’e bu şansı vermemenin yolu akıllı ve sakin oynamaktan geçiyor.
LILLE’İN savunmasının çok matah bir tarafı olmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Eğer orta sahadaki Mavuba duvarını geçerse F.Bahçe, mutlaka pozisyon bulur. Bir de savunmada çok çekinmediğimiz stoper Rami, duran toplarda başa bela olabilir. Özellikle eşleşmede bir sıkıntı yaratabilir.
TAKTİK 2. PLANDA
LILLE’İN stratejisi özellikle maçın başında F.Bahçe’yi kontrataklarla rahatsız etmek olacak. Bunlarda etkili olurlarsa gol atmasalar bile takımın ve seyircinin moralini bozabilirler. Panik yapmamız rakibin işine gelir. Bursa maçında yaşananlar olmasaydı belki daha fazla taktiksel bir mücadele olacaktı. Ama artık bu moral bozuklukları bile maçın kaderini etkileyecek.
BAŞTA da belirttiğimiz gibi paldır küldür saldırmak intihar olur. Zaten rakibin istediği de bu. O zaman orta sahadan uzun toplarla yavaş F.Bahçe savunmasının arkasına topu atacaklar.
F.BAHÇE için kilit adamlar tabii ki Alex ve Emre. Çünkü bu oyuncular, takımın temposunu belirleyecek. Eldeki sağlarla Daum’un nasıl bir ayarlama yapacağı meçhul ama şu bir gerçek ki Güiza ilk 11’de sahaya çıkarsa en küçük bir hatada yine sıkıntı yaşanabilir.
KISACASI ilk maç bir taktik mücadelesiydi. Bu ise duyguların, karakterin ön plana çıkacağı bir sınav olacak.