Darbenin ayrıntıları ortaya çıktı
Abone olMısır ve Arap dünyasının ünlü gazeteci yazarlarından Fehmi Hüveydi gizli kalmış bir ayrıntıyı daha ortaya çıkardı.
Mısır ve Arap dünyasının ünlü gazeteci yazarlarından
Fehmi Hüveydi, önceki gün köşe yazısında Mısır’da darbe ile
sonuçlanan sürecin karanlıkta kalan yanlarına ışık
tuttu.
Türk medyasının da yakından tanıdığı ünlü yazar, Mısır’ın eş-Şuruq
gazetesinde yayınlanan “görüntü ve imaj çağının zaferi” başlıklı
makalesinde, darbe öncesi 30 Haziran’da Mısır’da yaşanan olayların,
imajın sadece algıyı şekillendirmekle kalmadığı, aynı zamanda tarih
de yapmaya başladığını açık bir şekilde gösterdiğini söyledi.
MEDYA ÜZERİNDEN DARBE SENARYOSU
Hüveydi, 30 Haziran ve onu takip eden günlerde meydana gelen
olayların “görüntü ve imaj medeniyeti”nin güç ve kudretine yeni bir
delil sunduğuna işaret ediyor ve ekliyor: “Haftalar öncesinden TV
kanalların pazarladığı ve muhalefetin etrafında kümelendiği
Temerrüt-İsyan hareketinin çağrısına uyan kalabalıklar sokağa
çıktılar.
Kameralar, kalabalıklar ve yaptıkları büyük gösterileri, hem de
silahlı kuvvetlerin hava desteği ile havadan ve karadan kayda
geçirdiler. Bu görüntülerden hareketle, kimileri, Mursi’ye karşı
yapılan yürüyüşlere katılanların sayısının 14 milyon, kimileri de
20 milyon civarında olduğunu iddia etti.
Hatta bazıları bu rakamı 30 milyona kadar çıkardı. Sayılar
hakkındaki bu spekülasyonlar, birçoklarının “bütün bir Mısır,
Mursi’nin gitmesi için sokaklara döküldü” şeklinde sözler etmesi
için iyi bir malzeme sundu.
O kadar ki, gazetelerde yer alan bazı haberler, bu protestoların
insanlık tarihinin en büyük protestoları olduğunu söyleyecek kadar
ileri gitmişti. İşte silahlı kuvvetlerin askeri darbe beyanı, bütün
bu arka zemine dayanmaktadır. Asker, sokağa çıkmış milyonlarca
kişiden oluşan Mısır halkının, gür ve yüksek sesi ile kendisine
seslendiğini, onun da bu çağrıya olumlu yanıt verdiğini, zira halkı
hayal kırıklığına uğratmasının söz konusu olamayacağını
vurguladı!”
BBC RAPOR YAYINLADI
Bu sahneyi aktardıktan sonra tecrübeli yazar Hüveydi, muhaliflerin düzenlediği gösteri eylemlerine katılanların sayısı hakkında yapılan spekülasyonların iç ve dış medyadaki yansımalarını aktardı. Hüveydi sözlerini şöyle sürdürdü: “BBC, 16 Temmuz’da bir rapor yayınladı. Konu ile ilgili uzmanların görüşlerini aktaran kanal, Mursi karşıtı protestoların tarihin en büyük gösterileri olduğu iddiasının kabul edilemez olduğunu ifade etti ve rakamlarda açık ve anlaşılabilir bir şike ve oynama olduğunu belirtti. Zira böyle bir durumda, çıkar sahiplerinin, bütün halk ve meydanların kendisini desteklediğini ve arkasında olduğunu söylemesinden daha tabii ne olabilir ki! BBC, ayrıca yayınladığı raporda Tahrir Meydanı’nın kapasitesinin 500 bini aşamayacağına dikkatleri çekti.”
RAKAMLARLA OYNADILAR
Mısırlı iletişim ve elektronik uzmanı mühendis Emced
el-Münzir’den kendisine konuyla ilgili bir elektronik posta geldiği
bilgisini aktaran Hüveydi, daha sonra postanın içeriği hakkında şu
satırlara yer verdi: “Emced, Google Earth üzerinden Tahrir Meydanı
ve ona bağlı bütün caddelerin yüzölçümünü çıkarmış. Tahrir’in
alanının 50 bin metrekare, Kasr en-Nil köprüsüne kadarki caddelerin
yüzölçümünün de bir o kadar (50 bin metrekare) olduğunu,
dolayısıyla TV ekranlarında gösterilen protesto alanlarının
toplamının yaklaşık 100 bin metrekare kadar olduğu neticesine
varıyor.
Emced, bu veriler üzerine bina ettiği analizinin sonunda, 1
metrekarenin 4 kişiden fazla alması imkânsız olmasına rağmen, söz
konusu bütün alanların protestocular tarafından doldurulduğunu
varsaysak bile protestocuların sayısının 400 bini geçmesinin mümkün
olmadığının altını çiziyor.”
Arap ve İslam dünyasının ünlü entelektüeli Fehmi Hüveydi köşe yazısını şu sözleriyle bitirdi: “Mısır’ın diğer şehirlerinde protesto eylemlerine katılanların da bir o kadar veya biraz daha fazla olduğunu farz etsek bile bu sayı, ya 1 milyon veya biraz daha fazla olabilir en fazla. Bütün bu objektif bilimsel gerçeklere rağmen, sahte imaj ve görüntü bu sayıyı 30 milyona çıkarmıştır. Bu hadise, görüntü ve imaj çağının en büyük zaferini teşkil etmektedir. Ne var ki, problemi sandıkta çözme fırsatı verilmiş olsaydı belki bu labirentten de sağlam çıkma şansımız olabilirdi.”